31 Mart 2011 Perşembe

Bunu da Yazın!

Bu sezon neredeyse hiç forma giymedi ''batan geminin'' kaptanı. O olmadan Galatasaray bırakın şampiyon olmayı, ilk 10'a bile giremeyecek duruma geldi. Kulüp tarihinde ilk kez yönetim ibra edilmedi. Uzun yıllar sonra bir sezonda takımın başına üçüncü teknik direktör geldi. Fenerbahçe maçından sonra ''umarım Galatasaray'a layık bir kadro kurulur'' dedi ve tavsiye ettiği önerinin dışında kalacakmış gibi bir izlenim verdi. Arda Turan, Hakan Şükür'den sonra medyanın yeni kahramanı oldu.

Avusturya maçında Türkiye formasıyla onbirde sahaya çıktı. Oyunda kaldığı 85 dakikanın tamamında etkiliydi. Ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu dosta düşmana tekrar ispatladı. Oyun sıkıştığı anlarda, ya da yapılacak birşey kalmadığında herkes O'nun ''solosu'' için dua eder oldu. Taç atışından gelen topu klas bir kontrol, enfes bir çalım ve şık bir plaseyle ağlara gönderdikten sonra basın tribününe dönüp, fotoğraftaki işareti yaptı. Ben maçı izlerken, ''herhalde Sinem Kobal'a evlenme teklif ediyor'' diye düşündüm ama ''yarası olanlar'' işaretin anlamını çabuk kavradı. Arda kendisi hakkında çıkan haberler, yazılan yazılar için cevabını ''sahada veriyordu''!

Kendisinin hep ''balon'' olduğunu ve bu balonun fazlaca şişirildiğini düşünüyordum ama ne derece klas bir futbolcu olduğunu Fenerbahçe ile oynadıkları maçta gördüm. Sahada bulunduğu 10 dakikada tam anlamıyla ''hallaç pamuğu'' gibi attı Fenerbahçe'nin sağ kanadını. Arsenal'e, Manchester United'a yakıştırdığım Gökhan Gönül'ü iki kez ''ortopedistik'' çalımladı. Aldığı her topu olumlu kullandı. Milli maçta herkes O'nun ayağına baktı. Büyük bir futbolcu olduğunu gösterdi.

Sahadaki harekete gelince; Erman Toroğlu'nun üzerinden Telegol ekibi özellikle çok uğraştı Arda Turan'la. Hakkında çıkan gazete haberleri dün gibi aklımda. Erman Toroğlu, Arda'nın sakatlığı için ''çok seksten'' olur dediğinin ertesi günü Vatan Gazetesi bu sözleri haber yapıp, haberin yanında Arda'nın ya da Erman Toroğlu'nun değil, Arda'nın kız arkadaşı Sinem Kobal'ın resmini kullandı. Belli ki, hep bu anı beklemiş Arda. 1988 doğumlu bir adamdan söz ediyoruz. Daha gencecik. Maneviyatı da oldukça güçlü. Hep cevabı ''sahada vereceğiz'' derler ya. Arda sakattı, cevabı sahada da veremiyordu. Bunu yapmasına gerek var mıydı? Hayır yoktu ama bu işaret yüzünden Arda'nın üzerine gitmenin de pek doğru olmadığını düşünüyorum.

Hiç yorum yok: