27 Şubat 2009 Cuma

Cemaat Devrildi!..

UEFA Kupası ''Round of 32'' İkinci Maçları...

TOPLU SONUÇLAR: (Kırmızı puntoyla yazılan takımlar turu geçtiler)

Valencia - Dynamo Kyiv: 2-2 (Marchena,Del Horno/Kravets-2-)

Stuttgart - Zenit: 1-2 (Gebhart/Semshov,Fayzulin)

Saint Etienne - Olympiakos: 2-1 (Payet,Ilan/Oscar Gonzalez)

CSKA Moskova - Aston Villa: 2-0 (Zhirkov,Love)

AC Milan - Werder Bremen: 2-2 (Pirlo,Pato/Pizarro-2-)

Metalist - Sampdoria: 2-0 (Valyayev,Jaja)

Hamburg - NEC: 1-0 (Olic)

Wolfsburg - PSG: 1-3 (Hasebe/Luyindula-2-,Rothen)

Galatasaray - Bordeaux: 4-3 (Arda-2-,Kewell,Sabri/Bellion,Chamakh,Cavenaghi)

Deportivo - Aalborg: 1-3 (Sergio Gonzalez/Shelton,Johansson,Enevoldsen)

Standart Liege - Braga: 1-1 (Mbokani/Aguiar)

Udinese - Lech Poznan: 2-1 (Pepe,Di Natale/Rengifo)

Tottenham - Shaktar: 1-1 (Dos Santos/Fernandinho)

Manchester City - Kopenhagen: 2-1 (Bellamy-2-/Vingaard)

Twente - Marseille: 0-1 (Ben Arfa) ^^Pen: 6-7^^

Ajax - Fiorentina: 1-1 (Leonardo/Gilardino)

Gecenin en büyük sürprizini ilk maçta kendi sahasında 1-1 berabere kaldığı Milan ile deplasmada da 2-2 berabere kalıp turu geçen Werder Bremen gerçekleştirdi. Bu sonuçla Milan UEFA Kupası'ndan ''namağlup'' olarak elenmiş oldu. Dinamo Kiev'de kendi sahasında 1-1 deplasmanda da 2-2 berabere kaldığı bir başka dev Valencia'yı kupanın dışına itti. Kupanın en flaş takımı Metalist Kharkiv Sampdoria'yı 2-0 yenip tur vizesini almayı başardı. Marseille gecenin uzatmaya giden tek maçında deplasmanda Twente'yi elemeyi başarırken, Ajax ve Shaktar Donetsk'te kendisinden güçlü görünen rakiplerini geçip Round Of 16'ya yani 4. tura kalmayı başaran ekipler oldular.

Round Of 16 eşleşmeleri ise şu şekilde gerçekleşti:

Hamburg - Galatasaray

Werder Bremen - Saint Etienne

CSKA Moskova - Shaktar Donetsk

Udinese - Zenit

Paris Saint Germain - Braga

Dynamo Kyiv - Metalist Kharkiv

Manchester City - Aalborg

Marseille - Ajax

İlk maçlar 12 martta rövanşları ise 19-20 martta oynanacak. Eşleşmelerle ilgili tahminlerimizi maçlara bir iki gün kala yapmaya çalışırız...

Şampiyonlar Ligi ''Round Of 16'' İlk Karşılaşmaları

Atletico Madrid S.A.D - FC Porto: 2-2

Fenerbahçe'nin grubundan Round of 16'ya kalan Porto kendi liginde zor günler geçiren Atletico Madrid deplasmanından istediğini alarak dönmeyi başardı. Fenerbahçe ile oynadığı maçları izlerken ülke olarak futbolunu beğenmediğimiz, sezon başında en büyük yıldızı Quaresma'yı Inter'e kaptıran Porto'nun bu başarısı küçümsenecek gibi değil. Bir de turu geçmeyi başarabilirlerse şayet bu sezon oynayacakları çeyrek final umduklarından fazlası demek olacak onlar için. Atletico Madrid ise kanayan yarasına bir türlü çözüm bulamıyor. Sezon başında Schalke'yi 4-0 yenen ve son torbadan girdiği gruptan çıkmayı başaran takımda ne tür bir sorun olduğunu ise gerçekten merak ediyorum. Maçın golleri Atletico Madrid adına Maxi Rodriugez ve Diego Forlan'dan gelirken Porto kendisine avantaj sağlayan golleri Fenerbahçelilerin de yakından tanıdığı Lisandro Lopez ile buldu.

Olympique Lyonnais - FC Barcelona: 1-1

Juninho'nun mükemmel frikik golüyle Lyon öne geçse de üstünlüğünü korumayı başaramayıp Henry'nin golüyle beraberliğe razı oldular. Şampiyonlar Ligi'nin en şanssız kurasını çeken takım onlar oldu bu sezon. Barcelona ile eşleşmek büyük bir dezavantajdı. Kaldı ki golü yemeyip maçı 2-0 bile kazansalar Camp Nou'da turu kaybedeceklerine bahse girerdim. İlk maçtan avantajı alıp evine dönen İspanyol temsilcisi bu turu geçecektir.

Arsenal FC - AS Roma: 1-0

Kendi liginde kötü günler yaşayan Arsenal ve İtalya'nın güçlü temsilcisi Roma'nın mücadelesinde Arsenal tartışmalı bir penaltı ile maçı tek golle kazandı. Roma yıllardır bu turun ötesine geçemiyor ve bu kez şanssızlıklarını kırmak için ''ölümüne'' mücadele edeceklerdir. İkinci maçın ne olacağı belli olmaz ama Arsenal hem ismiyle hem de Roma'ya göre biraz daha fazla tecrübesiyle bu turu geçecektir diye tahmin ediyorum ancak Roma'nın da en az Arsenal kadar şansı var bana göre. Unutmadan belirteyim bence ilk maçların ardından uzatmalara hatta penaltılara kalması en muhtemel eşleşme Arsenal - Roma eşleşmesidir. Arsenal'in penaltı vuruşunu ise Robin Van Persie'nin gole çevirdiğini ekleyeyim unutmadan.

Internazionale Milan - FC Manchester United: 0-0

ManU'nun Inter'i ezdiği ancak gol atamadığı bir doksan dakika izledik. Jose Mourinho'nun Alex Ferguson'a karşı sayısal olarak ciddi bir üstünlüğü bulunuyor (Kaynak: Omanim) ancak bu üstünlüğün Old Trafford'ta devam etmeyeceğini ilk maça bakarak söyleyebiliriz. Inter bu savunmasını devam ettirip maçı uzatmalara götürmeyi başarabilirse o zaman tura inanabilir belki ama bu futbol ve anlayışla ManU'dan turu koparmaları çok zor bir olasılık gibi duruyor.

Real Madrid - Liverpool: 0-1

Benayoun'un kafa vuruşu Real Madrid'in ipini çeken vuruş oldu. Maç 0-0 bile bitse avantaj Real Madrid'de diyebilirdim ancak zaten özellikle Şampiyonlar Ligi'nde çok zor gol yiyen bir takım olan Liverpool'a karşı hem de deplasmanda iki farklı galip gelmek imkansızdan öte olacak Real Madrid için. Liverpool ve hocası Benitez bu kupanın takımı olduklarını bir kez daha gösterdi tüm futbol dünyasına.

FC Chelsea - FC Juventus: 1-0

Ligde sadece 1 golü bulunan Drogba gol hasretine Şampiyonlar Ligi maçında attığı kritik bir golle nokta koydu. Aslında Chelsea golden sonra kaçırdıklarını değerlendirebilse işi ilk maçta bitirebilirdi. Şimdi söz sırası Juventus'ta ve kendi sahaları Della Alpi'de turu geçmek için herşeyi yapacaklar. Çok zevkli bir ikinci maçın bizleri beklediğine eminim.

Villarreal CF - Panathinaikos: 1-1

Gecenin en sürpriz sonucu El Madrigal'den geldi. Turu kolaylıkla geçeceğini düşündüğüm Villarreal Panathinaikos'a ilk maçta hem de kendi sahasında aldığı gollü beraberlikle takılıp turu son derece fazla bir oranda tehlikeye atmış oldu. Karagounis'in golüne Rossi ancak penaltıyla cevap verebildi ve bu gol ümitlerin canlı tutulmasına yardımcı oldu. Enteresan bir ikinci maç bizleri bekliyor.

Sporting Lisboa - FC Bayern Munich: 0-5

İşi ilk maçta bitiren tek takım Bayern oldu. Maçın başında rakibine pozisyonlar versede oyuna ısındıkça sahayı rakibine dar eden Bayern Munich Luca Toni'nin hat-trick yaptığı maçta Sporting Lizbon'u gole boğmayı başardı. Lizbon takımı ikinci maç için Almanya'ya geldiğinde maçtan çok Münih şehrinin güzellikleriyle daha çok ilgilenecektir kanımca. Bayern Munich'in kalan iki golü ise tanıdık bir isimden ''Ferrari Ribery''den geldi.

Mucize!..

Fransa'da 0-0 biten rövanşın ardından Galatasaray kendi sahasında ligde kalması mucizelere bağlı olan Kocaelispor'a ''mucizevi'' bir skorla 2-5 mağlup olmuş, bu maçtan sonra Alman teknik direktör Michael Skibbe'nin görevine son verilmişti. Önce Georghe Hagi'ye 6 aylık teklif götüren Adnan Polat olumsuz yanıt alınca efsane kaptan Bülent Korkmaz'ı kolundan tuttuğu gibi Galatasaray'ın başına getirdi. O Bülent Korkmaz'ın ilk kez görev yapacağı maç Bordeaux ile oynanacak olan UEFA Kupası 3. tur rövanş karşılaşmasıydı.

Galatasaray'ın şablonu bir türlü belli olmayan oyun sistemini Bülent Korkmaz 4-4-1-1 olarak belirledi dün akşam. Servet ve Emre Güngör'ün yokluğunda stoperler Meira ve Emre Aşık oldu. Ayhan Akman ve Mehmet Topal'ın ön libero görevi üstlendiği karşılaşmanın hücumcuları ise Arda, Lincoln ve Baros'tu. Daha maç başlar başlamaz Bellion'ın golü tam bir soğuk duş etki yarattı tribünlerde. Maçı D-Smart platformu yayınladığı için internette uzun aramalardan sonra bulduğum linkle (çok faydalı bir link, o gün tüm dünyada canlı yayınlanacak ne varsa, futbolundan basketboluna, tenisinden NBA'ine kadar tüm maçların canlı yayınını izlemek mümkün) izlemeye çalıştığımı belirtmek isterim. İzlemeye çalıştım diyorum çünkü yüklenme fazla olunca hemen her 2 dakikada bir sayfayı yenilemek durumunda kaldım. Maçın kader anı 14. dakikaydı. Mehmet Topal sakatlanıp yerini Harry Kewell'a bırakınca oyunun gidişatı da Galatasaray lehine döndü. Arkada verilen açıklarla Bordeaux'da zaman zaman ciddi gol pozisyonları yakaladı. Özellikle Chamakh'ın kafa vuruşunu mükemmel bir refleksle çıkaran De Santcis'i ayrıca kutlamak gerekir çünkü o top gol olsa Bordeaux işi bitirmiş olacaktı. Arda'nın ve Kewell'ın ''mucizevi'' golleri ilk yarının sonunda geldi ve Galatasaray devreye önde girdi. İkinci yarıda Lincoln'ün asistini yaptığı Arda'nın golüyle Galatasaray iki farklı üstünlüğü yakalayınca ben de dahil herkes ''İş bitti'' dedi. Ama bitmemişti. Önce Chamakh maç boyunca sık sık denediği kafa şutu denemelerinden birinde golü bulup 73'te skoru 3-2 yaptı sonra inanılmaz şanssız bir Cavenaghi golüyle skor 3-3'e geldi...

Kocaelispor maçında Baros penaltıyı kaçırdıktan hemen sonra Taner Gülleri Sabri'nin yanından topla geçerken Sabri oralı bile olmamış pozisyonun devamı golle neticelenip skor 4-2 olunca tribünler en büyük tepkiyi Sabri'ye göstermişti. Küfürlü tezahüratlarla Sabri protesto edilirken ben televizyon karşısında o saatten sonra Sabri'nin takıma yararlı olamayacağını düşünmüştüm. (Gerçi şimdiye kadar ne kadar yararlı olduğu da ayrı bir tartışma konusu!) Fatih Terim'den Eric Gerets'e, Georghe Hagi'den Karl Heinz Feldkamp'a, Mircea Lucescu'dan Michael Skibbe'ye kadar kimsenin vazgeçemediği Sabri'yi Bülent Korkmaz'da tüm riskleri alıp sahaya sürdü dün akşam. Maç boyu iyi futbol oynamadığını düşündüğüm Sabri son dakika da defansa çarparak ağlara giden şutuyla maçı , turu ve Kadıköy rüyasının devamını Galatasaray'a getirmeyi başarırken kendiside turun kahramanı olmayı başardı. Bir nevi kariyerini de kurtarmış oldu milli oyuncu. Galatasaray'ın büyük bir darboğaza girebileceği dönemde iksiri kendisinden hiç beklenmeyen bir adam içirdi sarı kırmızılı camiaya dün akşam. Zaten mucizenin en büyüğü de işte bu oldu. Belki de sezonun en büyük mucizesi...

25 Şubat 2009 Çarşamba

Skor Tahmin Oyunu 22. Hafta Tahminleri



TAHMİN EDİLECEK KARŞILAŞMALAR:

BEŞİKTAŞ - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR

FENERBAHÇE - SİVASSPOR

ANTALYASPOR - TRABZONSPOR

KONYASPOR - GALATASARAY

Benim Tahminlerim:

Beşiktaş - İstanbul B.Şehir Bel.: 2-1 (Tello,Delgado/İskender Alın)

Fenerbahçe - Sivasspor: 2-1 (Alex,Semih/Musa Aydın)

Antalyaspor - Trabzonspor: 0-2 (Umut,Alanzinho)

Konyaspor - Galatasaray: 1-1 (Erdal Kılıçarslan/Arda)

23 Şubat 2009 Pazartesi

2000 Ruhu Adına...

Michael Skibbe'nin ağır Kocaelispor hezimetinin ardından kulüpte kalabilmesi çok zor görünüyordu. Belki bir Bordeaux maçı oynar demiştim ama o maçı dahi beklemedi Galatasaray yönetimi. Bugün Alman teknik direktörün görevine son verildi ve yerine oldukça sürpriz bir isim getirildi. Bülent Korkmaz...

Bülent Korkmaz'ın profesyonel futbolculuk döneminde Galatasaray forması altında elde ettiği başarılar hepimizin malumu zaten. Bir takım kaptanından beklenmeyecek kadar hırçın zaman zaman çirkef bir futbol anlayışı vardı ama tüm camiaların da saygısını kazanmıştı aynı zamanda. Kardeşi Mert Korkmaz ile birlikte uzun süre Türk futbolunun önemli stoperleri oldular. Ağabey Bülent Korkmaz bir efsaneydi Galatasaray için. Bugün sabahtan beridir Galatasaray'ın başına Georghe Hagi'nin getirileceği konuşuluyordu kulislerde. Bu haberi duyar duymaz dün akşam maçı izleyen efsane adam Hagi geldi gözümün önüne. İlk teklifin O'na gittiğine ancak şartlar oluşmadığı için kabul etmediğine eminim. Kenarda bekleyen ''neferlerden'' Bülent Korkmaz'a düştü iş. Galatasaray'a gelebileceği en kötü zamanda ateşten gömleği giydi. Önünde hızla kaybedilmekte olan bir şampiyonluk yarışı ve çok kritik bir Bordeaux maçı var eski kaptanın. Bordeuax maçında sadece moral-motivasyon takviyesi yapabilir ''Biz 2000 yılında...'' diye başlayan cümlelerle. Sonrası bilinmez, Kayseri Erciyesspor'da ki gibi bir aşı tutarsa, geçen sezon Cevat Güler'in yaptığını yapabilir Bülent Korkmaz. Kadrosu da buna oldukça müsait. Başarısız geçen bir Bursaspor ve bir Gençlerbirliği kariyerine de imza attı genç teknik adam. (40 yaşında şu anda). Galatasaray belki birkaç maç için doğru bir tercih yaptı bence. Hem Florya'nın havası Bülent Korkmaz için bilindik bir hava, hem de işleyişi yakınen bilen bir adam. 20 yıldan fazla zaman geçirdi Florya'da. Birkaç yıllık ayrılıktan sonra da zor bir görev ile yeniden yuvaya döndü. Bakalım Bülent Korkmaz'lı Galatasaray bundan sonra ne yapacak? Ligimiz bu sezon gerçekten de birbirinden sürpriz sonuçlara imza atıyor, hem saha içinde hem de saha dışında. Fenerbahçe ani bir operasyonla Aragones'i gönderip yerine Aykut Kocaman ya da Bülent Uygun'u getirirse hiç şaşırmam bu aralar... Hem Galatasaray'a hem de Bülent Korkmaz'a hayırlı olsun bu transfer...

Turkcell Super Lig 21. Hafta Toplu Sonuçlar ve Genel Görünüm

TOPLU SONUÇLAR:

Gaziantespor - Beşiktaş: 0-3 (Nobre-2-,Tello)

Trabzonspor - Denizlispor: 0-2 (Angelov,Bangoura)

Gençlerbirliği - Fenerbahçe: 1-0 (Mile Jedinak)

Konyaspor - Antalyaspor: 2-0 (Mihajlov,Poljac)

İstanbul B.Şehir Bel. - Ankaragücü: 1-2 (İskender/Semavi,Jaba)

Kayserispor - Bursaspor: 0-0

Sivasspor - Eskişehirspor: 1-0 (Kamanan)

Galatasaray - Kocaelispor: 2-5 (M.Topal,Lincoln/Taner-4-,M.Hacıoğlu)

Hacettepe - Ankaraspor: 3-1 (Serkan,Lika,Ümit/Muhammet Hanifi)

HAFTANIN TAKIMI: Kocaelispor

HAFTANIN FUTBOLCUSU: Taner Gülleri (Kocaelispor)

HAFTANIN GOLÜ: Gilman Lika (Hacettepe - Ankaraspor)

GOL KRALLIĞI:

15 GOL: Milan Baros
13 GOL: Taner Gülleri
11 GOL: Mehmet Yıldız
10 GOL: Souleymane Youla, Rodrigo Brabosa Tabata

PUAN DURUMU:

1- Sivasspor: 45
2- Trabzonspor: 42
3- Beşiktaş: 39
4- Fenerbahçe: 37
5- Galatasaray: 37
6- Kayserispor: 33
7- Ankaraspor: 33
8- Bursaspor: 31
9- Gaziantepspor: 30
10- İstanbul B.Şehir Bel: 25
11- Eskişehirspor: 24
12- Gençlerbirliği: 24
13- Konyaspor: 24
14- Antalyaspor: 22
15- Denizlispor: 21
16- Ankaragücü: 21
17- Kocaelispor: 15
18- Hacettepe: 14

GENEL BAKIŞ:

Fırtınaların koptuğu Süper Lig'de bu hafta da birbirinden ilginç sonuçlara imza atıldı. Lider Sivasspor hakem Süleyman Abay'ın da katkılarıyla Eskişehirspor'u tek golle geçip en yakın rakibine 3 puan fark atarken, şampiyonluk adaylarından Trabzonspor kendi sahasında Denizlispor'a 2-0 mağlup soğuk bir duş aldı. Beşiktaş, Trabzonspor beraberliğinin ardından deplasmanda Gaziantepspor'u 3-0'lık skorla geçip, zirveye bir adım daha yaklaşırken, Fenerbahçe deplasmanda Gençlerbirliği'ne 1-0, Galatasaray ise kendi sahasında Kocaelispor'a 5-2 yenilip şampiyonluk yolunda büyük yaralar aldılar. Kayserispor Adana'da oynadığı son maçta Bursaspor ile 0-0 berabere kalıp ligin en az gol yiyen takımı ünvanını korurken, İstanbul Büyükşehir Belediyespor birkaç haftadır süren yükselişine Ankaragücü'ne kendi sahasında 2-1 mağlup olarak nokta koydu. Ligin yönetim olarak en karışık durumdaki takımı olan Ankaragücü ise mucizevi yükselişine devam ederek, lige tutunmayı başarmaya devam etti. Hacettepe ise geçen hafta aldığı ağır mağlubiyetin ardından sert bir düşüş yaşayan Ankaraspor'u 3-1 ile geçip çıkmadık candan henüz umudunu kesmediğini göstermiş oldu. Önümüzdeki hafta Fenerbahçe ile Sivasspor arasında haftanın maçı oynanacak ve Türkiye'nin büyük bir kısmı Fenerbahçe'nin arkasında olacak. Sivasspor bu deplasmandan 3 puanı çıkarırsa dört büyüklerin dışında bir takım belki de ilk kez puan olarak şampiyonluk yolunda bu kadar iddialı bir hale gelmiş olacak.

22. HAFTA PROGRAMI:

Beşiktaş - İstanbul B.Şehir Bel. (Cuma 20:00 LİGTV)
Eskişehirspor - Kayserispor (Cumartesi 13:30)
Ankaragücü - Gençlerbirliği (Cumartesi 13:30)
Denizlispor - Gaziantepspor (Cumartesi 13:30)
Fenerbahçe - Sivasspor (Cumartesi 19:00 LİGTV)
Bursaspor - Kocaelispor (Pazar 13:30)
Ankaragücü - Hacettepe (Pazar 13:30)
Antalyaspor - Trabzonspor (Pazar 15:15 LİGTV)
Konyaspor - Galatasaray (Pazar 19:00 LİGTV)

20. hafta genel görünüm için tıklayın

22 Şubat 2009 Pazar

Skor Tahmin Oyunu 21. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

BALTHAZAR: 5

FARUK TURUTOĞLU: 4

MURAT YILMAZ: 4

HAKAN DEMİREL: 3

TOLGA ŞENER: 3

YAVUSS: 0 (tahmin yapmadı)


GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 180

BALTHAZAR: 168

MURAT YILMAZ: 157

HAKAN DEMİREL: 155

FARUK TURUTOĞLU: 130

YAVUSS: 118

21. hafta tahminleri için tıklayınız
20. hafta genel puan durumu için tıklayınız

2-5

Galatasaray'ın lig sonuncusu Kocaelispor ile kendi sahasında oynadığı maçın skoru postun başlığı. 11 yıldır ilk kez kendi sahasında 5 gol yemiş oldu Galatasaray. En son 11 yıl önce Kevin Campbell'in hat-trick yaptığı maçta Trabzonspor'a 5-3 kaybetmişlerdi Ali Sami Yen'de. Sivasspor ve Kayserispor'a karşı alınan ilk mağlubiyet, Antalyaspor'a karşı gerçekleşen ilk deplasman mağlubiyetinden sonra yeni rekorda bu oldu. Sarı kırmızılı takımın ligde oynadığı son üç maçın skorları:

Galatasaray - Kayserispor: 1-1
Antalyaspor - Galatasaray: 1-0
Galatasaray - Kocaelispor: 2-5

şeklinde. Son üç maçta 8 puan kaybedildi ve lider Sivasspor'un 8 puan gerisine düşüldü. Türkiye Kupası'nda Sivasspor'a elenildi ve büyük ihtimalle kaybedilen ligin ardından elde tutunacak tek dal UEFA Kupası kaldı diyebiliriz. Tribünlerin yuhaladığı futbolcular (başta Sabri Sarıoğlu) ve istifaya davet ettiği Michael Skibbe'nin bundan sonra toparlanmaları epey zor. İş yine Cevat Güler'e düşecek sanki ama bu kez de Hakan Şükür yok yakınlarda. Ümit Karan bitmiş artık, bunu söylemek zor ama görüntü bu yönde, Nonda'da ben ne kadar futbolunu beğensemde çok güçsüz kalıyor sahada bir o kadar da etkisiz, Kewell büyük oyuncu ama sakatlıktan yeni çıkmış ve sakatlanacağım diye ödü kopuyor sahada. Tüm bunlara rağmen Baros ile maçı çevirme şansını da yakadılar ancak Çek oyuncu penaltıyı çok kötü kullandı. Bundan sonrası karanlık ve bulutlu günler Galatasaray için.

Kocaelispor bu galibiyete rağmen ligde tutunamaz bana göre, Taner Gülleri bu takımın içinde açan bir çiçek gibi adeta. Birbirinden güzel, birbirinden klas, birbirinden akıl dolu dört gole imza attı bu akşam. Galatasaray'ın ipini tek başına çekti. Futbol hayatının son deminde layık olduğu yerde olamamanın, keşfedilememenin isyanıydı adeta akşamki performansı. İnanılmaz bir sağ ayağı var Taner'in topu adeta istediği yere ayağıyla koydu golcü oyuncu. Agbetu'da fena bir oyuncu değil kesinlikle. Obafemi Martins'i andıran oyun stiliyle ligin sonuna kadar renk katıp sonra da geleceğini belirlemeye çalışacaktır.

Kocaelispor sıkı bir darbe indirdi Galatasaray'a. Bu skoru tarih yazdı bir kere ama bakalım bu akşamki tarihi skor Kocaelispor'a neler katacak, Galatasaray'dan neler götürecek. Asıl merak ettiğim açıkçası bu benim...


Lastik Patladı!

Umut ve Hüseyin'in cezalı olmasının yanında Yattara'nın da yediği kesikle Trabzonspor Denizlispor karşısına 3 eksikle çıkmış oldu. Ersun Yanal'ın zorla futbolcu yapmaya çalıştığı Tayfun Cora'nın sağ kulvarı savunduğu takımın ön liberosunda ise iki kısa adam Selçuk ve Serkan Balcı oynuyordu. Sol açık olarak alınan Alanzinho ise sağ açıkta Yattara'nın yerine mücadele etmeye çalışırken, Isaac Promise ise Umut'un yokluğunda Gökhan'ın partnerliğini yapmaya çalışıyordu.

Ankaragücü ve Beşiktaş maçlarından 4 puan çıksa dahi takım alarm vermeye başlamıştı bir kere. Erken sayılabilecek bir dakikada gol de yenince, işler iyice sarpa sarmaya başladı Avni Aker'de. Gökhan Ünal ve Isaac'in uyumsuzluğu bir yana çok şeyler beklenen Alanzinho'nun aldığı hemen her topu ezmesi, Selçuk ve Serkan ikilisinin tam anlamıyla çöküşü ilk yarıda Trabzonspor'un büyük zaafları olarak gözüktü. Ersun Yanal ikinci yarıya Serkan Balcı'yı kenara alıp yerine Ceyhun Gülselam'la başladı. Biraz sonra Yattara oyuna dahil oldu, ikinci golden sonra da Barış Memiş... Kenardan hangi müdaheleyi yaparsa yapsın, Ersun Yanal yaranın kanamasına engel olamadı ve Trabzonspor bu sezon kendi sahasında ilk yenilgisini, Denizlispor'da deplasmanda ilk galibiyetini aldı. 61. dakika kutlamaları bu sezonki en ''renksiz'' şekliyle gerçekleşirken takımın oynadığı futbol taraftarlara ''Bu takım mı şampiyon olacak?'' sorusunu sordurdu.

Ersun Hoca'ya atfen; Hocam, Tayfun Cora'dan ne yaparsan yap futbolcu çıkaramazsın, öz Trabzonludur, iyi çocuktur belki ama Trabzonspor'da oynayacak ayarda bir adam değil. Daha önce defalarca milli takım forması giymiş, Fenerbahçe tecrübesi olan, uluslararası deneyime sahip Serkan Balcı sağ kanadı Tayfun Cora'dan katbekat iyi kullanır. Yeter artık macera aradığın yapma hocam şu inadından vazgeç. Alanzinho'nun durumu felaket. 4 milyon euronun sokağa atıldığına dair hisler var içimde ama bu adamı kullanmak istiyorsan amacına uygun olarak sol kanatta oynat. Kendisini bir de gerçek mevkisinde görelim, zaten bu adam bu kanadı işler hale getirsin diye alınmadı mı? Hocam Yattara'yı onbirden kesme. Bu adamın ölüsü dahi tehlikeli, O'nu savunan defans oyuncusu hücuma hemen hemen hiç destek veremiyor ve bu da Trabzonspor'un oyunu rakip yarı sahaya daha kolay yığmasını sağlıyor. Hepimiz biliyoruz Yattara'nın kafaca Trabzonspor'dan uzaklaştığını ancak bu haldeyken bile maalesef alternatifi yok o kanat için. Hocam Gökhan Ünal'ın performansından memnun musun bilmiyorum ama 21 maçta attığı 9 golün ben de hiçbir kıymeti harbiyesi yok, bu kadar top ezen, bu kadar kolay gol kaçıran bir futbolcu uzun zamandır görmemiştim. Cesur ol, al yanına dinlendir birkaç maç. Isaac'e şans ver ya da tek forvete düş.... Ersun Hocama da içimi dökmüş oldum böylece...

Önümüzdeki hafta ligin ilk yarısında heyecanlı bir maç oynamış olduğu Antalya'ya gidiyor Trabzonspor ve Sivasspor'un Fenerbahçe deplasmanında mücadele edeceği haftada 3 puanı mutlak çıkarması gerekecek Antalya'dan...

Umutsuz Vaka!

Fenerbahçe, Hacettepe galibiyetiyle ben de dahil olmak üzere birçok insanı bir anlamda kandırmayı başarmıştı aslında. Semih'in de takıma katılmasıyla birlikte bir ivme yakalanacağını ve yarışa yeniden dahil olacağını düşünmüştüm sarı lacivertli takımın ancak yanıldığımı ya da yanıldığımızı anlamam yalnızca 1 hafta sürdü.

Mile Jedinak'ın frikik golü tamamen bir şans golüydü ama golden sonra oynanan oyun Gençlerbirliği'nin işini yalnızca bu gole bırakmak istemediğini gösterdi. İlk yarının sonlarında ve ikinci yarıda inanılmaz net pozisyonları gole çeviremeyen kırmızılı siyahlı oyuncular şayet bir gol yeselerdi, gerçekten ''yazık oldu'' diyeceğimiz bir performansın altına imza atıp, fazlasını hakettikleri halde tek golde kazanmayı başardılar. Maçtan önce İlhan Cavcav'ın ''Kardeşi dayak yemiş çocuğun abisi ne yaparsa Gençlerbirliği'de onu yapmaya çalışacak'' demişti maçtan önce Fenerbahçe'nin Hacettepe'yi 7-0 yendiği maça gönderme yaparak. Gençlerbirliği bu galibiyetle hem bir nefes almış oldu, hem ''kardeşinin'' intikamını aldı, hem de Fenerbahçe'nin canını yakmış oldu.

Fenerbahçe'deki enteresanlıklar yazmakla bitmez de ben yalnızca bir konuya değinmek istiyorum. Fenerbahçe'de oyundan alındıktan sonra tepki göstermek bir moda haline artık. Alex'inden Güiza'sına, Kazım'ından Deivid'ine kadar herkes tepki gösteriyordu da Gençlerbirliği maçında sahada varlığı yokluğu belli olmayan Uğur Boral'da eldivenlerini falan fırlatıp söylene söylene oyundan çıktı ya, ben artık birşey demiyorum. Aragones disiplinli ve otoriter bir teknik direktör olduğu için Fenerbahçe'nin başına gelmişti ama sahadaki disiplini bırakın, sahadan çıkarken bile en ufak bir disiplin belirtisi göstermiyor sarı lacivertli oyuncular.

Önümüzdeki haftanın maçı Fenerbahçe ile Sivasspor arasında oynanacak ve belki de lig tarihinde ilk kez Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusu kısaca diğer büyüklerin hepsi Fenerbahçe'nin galibiyeti için dua edecek! Meğerse blog yazmaya en sıradışı sezonda başlamışım da haberim yokmuş!..

Devam...

Geçen hafta skor olarak olmasa da futbol olarak ligin zirvesindeki iki takımdan birisi olan Trabzonspor'u sürklase eden Beşiktaş, ligin zor deplasmanlarından Gaziantep deplasmanına şampiyonluk iddiasını sürdürebilmek adına çıkmıştı.

Tempo olarak Trabzonspor maçının temposuna ulaşamadı oyunun hiç bir bölümünde Beşiktaş, öncelikle bunu belirtmek lazım. Gaziantepspor özellikle ilk yarıda çok net iki pozisyonu değerlendiremedi ve Beşiktaş'tan daha iyi bir oyun oynadı. İkinci yarının başında kornerden yenen golle ise (nedeni bilinmez) moral olarak çöktüler. Beşiktaş, Tello'nun klas golüyle ise dakika daha 60 olmadan maçı bitirmiş oldu.

Siyah beyazlı takım, 2009 yılında oynadığı hiçbir maçı kaybetmedi ve özellikle son iki maçtır ciddi bir yükselişe geçti. Fabian Ernst tam anlamıyla ''cuk'' oturdu Beşiktaş'ın orta sahasına. Gizliden gizliye oyun kuruculukta yapıyor. Top kesmesinden, topu oyuna sokmasına kadar parmak ısırtan bir performansı var Alman oyuncunun. Parmak ısırtan bir başka performansın sahibi ise Şilili Rodrigo Tello. Attığı gol mükemmel bir zekanın ürünüydü. Maç içinde son derece etkili ve istikrarlı bir performans sergilemesinin yanında inanılmaz tehlikeli kullandığı duran toplarda Beşiktaş'ın en büyük kozlarından biri olacak önümüzdeki haftalarda.

Beşiktaş Gaziantepspor'u yenerek, zirve yarışında olacağını gösterdi. Her geçen gün artan takım performanslarının yanında takım iskeletleri de yavaş yavaş oturmaya başladı. Gaziantepspor karşısında ahım şahım bir futbol oynadıklarını söylemek çok zor ama skoru yakalarken de çok fazla zorlanmadılar. İbrahim Toraman'ın son goldeki topla deparındaki klasa hayran kaldım, kendisinden hiç beklemediğim bir asisti sanki her maç bu klasta oynuyormuş gibi rahatlıkla yaparken, Serdar Özkan'ın maç başından beri yapamadığını yaparak kendisine mini bir de ders vermiş oldu.

Önümüzdeki hafta kötü anılarla dolu maçlar oynadıkları İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u İnönü'de ağırlayacaklar. Bu karşılaşmayı da kazandıkları takdirde uzun bir galibiyet serisi ve sonunda şampiyonluğu yakalayabilirler...

20 Şubat 2009 Cuma

Metalist Kharkiv

UEFA Kupası'nın hiç kuşkusuz en spektaküler ve renkli takımı Ukrayna temsilcisi Metalist Kharkiv oldu bu sezon. Teknik direktör Myron Markevych yönetiminde birbirinden başarılı skorlarla ''Round of 32'' de mücadele eden takım, İtalya Ligi'nin köklü kulüplerinden Sampdoria'yı deplasmanda mağlup etme başarısı göstererek bu turda da adından söz ettirmeyi başardı. UEFA Kupası'na 1. turda Beşiktaş ile eşleşerek başlayan Ukrayna temsilcisi ilk maçı deplasmada 1-0 kaybettikten sonra kendi sahasında rakibini Jaja'nın iki, Devic ve Gancarzynk'in golleriyle 4-1 geçip adını UEFA Kupası gruplarına yazdırmayı başardı. 5 takımlı gruplara son torbadan giren Metalist Kharkiv bu turda Türkiye'den Galatasaray, Almanya'dan Hertha Berlin, Portekiz'den Benfica ve Yunanistan'dan Olympiakos gibi özellikle isim olarak kendisinden güçlü dört takımla eşleşti. İlk grup maçında kendi sahasında Hertha Berlin ile 0-0 berabere kalan takım, ikinci maçında Edmar'ın 81. dakikada attığı golle deplasmanda Galatasaray'ı 1-0 mağlup etmeyi başardı. Üçüncü maçını kendi sahasında Olympiakos ile oynayan Ukrayna takımı bu maçı da Edmar'ın 88. dakikada attığı golle 1-0 kazanarak üç maçta 7 puana ulaşıp bu zor gruptan çıkmayı garantiledi. Dördüncü ve son maçını grup liderliği için deplasmanda Benfica ile oynayan Metalist sahadan 84. dakikada Rykun'un golüyle 1-0 galip ayrılıp grubunu dört maçta üç gol atıp, hiç gol yemeden lider olarak tamamlamayı başardı.

Round of 32 kurasında İtalyan ekibi Sampdoria ile eşleşen ekip ilk maçta deplasmanda Sampdoria'yı Oliynyk'in 45+3'te attığı golle 1-0 geçip üstüste dördüncü maçından da 1-0'lık galibiyetle ayrılmayı başardı. Eğer bu turu geçmeyi başarabilirlerse bir sonraki turda Dynamo Kyiv - Valencia eşleşmesinin galibiyle çeyrek final oynamak için mücadele edecekler.

Metalist Kharkiv'in bizim için bir başka özelliği de tabi ki Beşiktaş'ı elemiş ve Galatasaray'ı grup maçında yenmiş olmaları. Ertuğrul Sağlam'ın da Beşiktaş kariyerini sonra erdiren takımın bu kadar çetin ceviz olduğunu herhalde Yıldırım Demirören başta olmak üzere yönetim kurulunun tamamı tahmin etmemişti. Ligde namağlup durumda ikinci sırada bulunan takımları şu anda ligin zirvesindeki iki takımın altışar puan gerisinde yer alıyor. Ertuğrul Sağlam'dan sonra Mustafa Denizli döneminde işlerin daha kötüye gittiği bir gerçek, Bursaspor'u çalıştıran genç teknik adamın şu anki başarısı da başka bir gerçek. Ah Metalist demek geliyor içimden, sen nelere kadirsin! Unutmadan eklemek isterim, Metalist Kharkiv'i bu sezon UEFA Kupası'nda yenen, yenmeyi bırakın gol atma başarısı gösterebilen tek takım Ertuğrul Sağlam'ın çalıştırdığı Beşiktaş olmuştu, tabi bu cümlenin karizması ''En farklı mağlubiyeti alan ya da bir maçta Metalist'ten birden fazla gol yiyen tek takım da olmuştu'' diye çizilebilir. Buna da kimsenin itirazı olmaz herhalde...

UEFA Kupası ''Round of 32'' İlk Maçları

Gruplardan sonraki ilk tur olduğu için UEFA Kupası'nın bu turuna bir isim bulamadım bu yüzden de uefa.com'un koyduğu isimle yani ''Round of 32'' olarak hitap etmek zorunda kaldım UEFA Kupası'nın bu turuna. İlk maçlar çarşamba ve perşembe günü oynanıp tamamlandı. İlk maçların sonunda deplasmanda NEC Nijmegen'i 3-0 yenen Hamburg, Olympiakos'u deplasmanda 3-1 ile geçen Saint Etienne ile birlikte kendi sahasında Deportivo La Coruna'yı 3-0 mağlup eden Aalborg ve yine kendi sahasında Standart Liege'i 3-0'lık skorla yenen Sporting Braga bir üst turu büyük ölçüde garantileyen takımlar oldular. Oynanan 16 karşılaşmanın yalnızca 5 tanesini evsahibi takımlar kazanırken deplasman takımları ise 4 maçtan galibiyetle ayrıldı, 7 maçta berabere bitti. Temsilcimiz Galatasaray'da Bordeaux ile deplasmanda 0-0 berabere kalıp saha avantajını eline geçirmiş oldu. Kupada alınan toplu sonuçlar ise şu şekilde:

Dynamo Kyiv - Valencia CF: 1-1 (Milevskiy/David Silva)

Zenit Petersburg - VFB Stuttgart: 2-1 (Hustzi,Tymoshchuk/Mario Gomez)

Olympiakos Pireaus - Saint Etienne: 1-3 (Djordjevic/Ilan,Dernis,Gomis)

Aston Villa - CSKA Moskova: 1-1 (Carew/Love)

Werder Bremen - AC Milan: 1-1 (Diego/Inzaghi)

Sampdoria - Metalist Kharkiv: 0-1 (Oliynyk)

NEC Nijmegen - Hamburger SV: 0-3 (Trochowski,Alex Silva,Olic)

Paris Saint Germain - Wolfsburg: 2-0 (Hoarau-2-)

Bordeaux - Galatasaray: 0-0

Aalborg - Deportivo La Coruna: 3-0 (Due-2-,Jakobsen)

Sporting Braga - Standart Liege: 3-0 (Renteria,Leone,Luis Aguiar)

Lech Poznan - Udinese: 2-2 (Rengifo, Arboleda/Quagliarella,Arboleda-kk-)

Shaktar Donetsk - Tottenham Hotspur: 2-0 (Seleznov,Jadson)

FC Kopenhagen - Manchester City: 2-2 (Almeida,Vingaard/Onuoha,Ireland)

Olympique de Marseille - FC Twente: 0-1 (Arnautovic)

Fiorentina - AFC Ajax: 0-1 (Kennedy Bakırcıoğlu)

Recep İvedik 2

Türk sinema tarihinin en çok izlenen yerli yapımı olan Recep İvedik'in ikinci filmi geçen hafta cuma günü vizyondaki yerini almıştı. Üstünden bir hafta geçmiş olmasına rağmen ''kapalı gişe'' oynamaya devam eden film, komedi anlamında beklentileri yine fazlasıyla karşılayan bir yapım olmuş bana göre. İlk filmden bağımsız senaryosuyla Recep İvedik bu kez toplumda saygı gören bir kişilik olmak için savaş veriyor. Bu yolda da yine birbirinden komik maceraların içine dalan Recep İvedik'in babaannesi de filme ayrı bir renk katıyor gerçekten.

Tabi ki mutlaka izlenmesi gereken, büyük mesajlar içeren bir film değil ama gülmek için birebir bir yapım Recep İvedik 2. Eğer hala izlememiş olanlar varsa bir akşamınızı ayırıp bu filmi izleyin derim. Eminim pişman olmayacaksınız...

Tamam Ya Da Devam Volume 2...

Turkcell Super Lig'in 21. haftasının açılış maçı bu akşam Gaziantep Kamil Ocak Stadyumu'nda Gaziantepspor ile Beşiktaş arasında saat 20:00'de oynanacak. Öncelikle Beşiktaş, ardından da zirve açısından oldukça ''kırılgan'' bir yapıya sahip olan maçı Bünyamin Gezer yönetecek.

Geçen hafta bir nevi ''tamam ya da devam'' maçını oynayan ancak sahadan 1 puanla ayrılan Beşiktaş, Fenerbahçe hariç diğer tüm zirveyi kovalayan takımların puan kaybetmesiyle birlikte kısmen de olsa devam demişti. Bu akşam ise ikinci kez zirveden kopmamak adına ''gergin'' bir maç oynayacak olan Beşiktaş'ın rakibi Gaziantepspor'da zaman zaman ''sert'' düşüşler yaşasa da zirveyi gizliden gizliye takip eden ve kendisini Avrupa Kupalarına atmayı planlayan bir takım görüntüsünde. Beşiktaş için son derece kritik bir karşılaşma çünkü zirvedeki rakiplerinden Sivasspor kendi sahasında Bursaspor ile, Trabzonspor Denizlispor ile ve Galatasaray Kocaelispor ile karşılaşacak. Bu üç ekibin de oynayacağı maçlardan galibiyetlerle ayrılamaları yakın ihtimaller olduğundan Beşiktaş olası puan kaybıyla kendisini bir anda zirvenin oldukça uzağında bulabilecek bir eşikte şu anda.

Beşiktaş'ta Holosko, Delgado ve Ekrem Dağ Gaziantep kafilesinde sakatlıkları yüzünden yer alamadılar. Yusuf Şimşek Delgado'nun yokluğunda bir kez daha onbirde yer bulacak kendisine büyük ihtimalle ve kesik yememek için bu akşam tüm hünerlerini sergilemek zorunda. Marcio Nobre Trabzonspor karşısında etkili bir performans ortaya koyamasada telafisi zor olan bu maçta kritik bir görev üstlenecek Beşiktaş için. Mustafa Denizli her olumsuz sonuçtan sonra ''Bu sene şampiyon biziz'' ya da ''En geç 26. haftada lideriz'' gibi antipatik demeçler vermeye devam ede dursun, eğer bu akşam Gaziantep'ten puan kaybıyla dönerse kredisi oldukça azalacak.

Beşiktaş için bu kritiklikte olan maç Gaziantepspor için aynı anlamları taşımıyor elbette. Bu haftaya gelene kadar zaten belli bir performans yakaladı Güneydoğu temsilcisi ve oldukça rahat olan konumlarını biraz daha güçlendirmek ve zirveye yaklaşmak için oynayacakları bir başka karşılaşma Beşiktaş maçı. Kazanamazlarsa etkisi yıkıcı olmayacak onlar için. Takımın beyni Rodrigo Tabata sarı kart cezalısı olduğu için bu karşılaşmada forma giyemeyecek ve Gaziantepspor'un en büyük eksiği de tabi ki yetenekli oyuncunun forma giymemesi olacak.

Beşiktaş bu akşam sezonun en kritik maçlarından birisini Gaziantepspor'a karşı oynayacak ve bakalım bu stresi yüksek maçtan istediği skorla ayrılabilecek mi?..

19 Şubat 2009 Perşembe

Perşembe İddaa'sı...



Bu akşam oynanacak olan UEFA Kupası maçları için de bir tahmin postu açmak istedim. Hemen zor olarak adlandırabileceğimiz programın içinden seçtiğim maçlara bir göz atalım:

Lech Poznan - Udinese: İtalyan temsilcisi daha takımların ismine bakar bakmaz bile bir adım öne çıkıyor otomatik olarak. Lech Poznan iyi bir performansla bu turu oynamayı haketti ancak rakibi kendisine göre oldukça çetin ceviz gibi duruyor. Bu maç için öncelikle deplasman takımının galibiyetini öneriyorum, ardından da tabi ki riske girmek istemeyenler için Udinese lehine çifte şans seçeneğini devreye sokuyorum. Udinese galibiyetine verilen oran 2,20 gibi oldukça iyi bir oran olurken, Udinese lehine çifte şans ise 1.27 kazandırıyor bu tercihi yapanlara.

Shaktar Donetsk - Tottenham Hotspur: Şampiyonlar Ligi'nden bana göre son derece şanssız bir şekilde elenen Ukrayna temsilcisi UEFA Kupası grubundan ikinci olarak çıkan İngiliz takımı karşısında özellikle de kendi saha ve seyircisi önünde oynayacağı için oldukça şanslı. Bu maç için ben kendi kuponumda 2.20'lik ''mükemmel'' oranıyla evsahibi ekibin galibiyetini işaretleyeceğim ancak Shaktar lehine çifte şans seçeneğini de unutmayalım çünkü bu ihtimalde tercih edenlere 1.27 gibi iyi bir getiri sağlıyor.

FC Kopenhag - Manchester City: Arap devriminden sonra oldukça ''antipatik'' bir takım haline gelen Manchester City için UEFA Kupası'nın öncelikli hedeflerden birisi olduğunu biliyoruz. FC Kopenhag her ne kadar iyi durumda gözüksede kış şartlarından çok fazla etkilenmezse Manchester City bu deplasmandan galibiyeti çıkartacaktır bana göre. Öncelikle 2.30'luk oranıyla deplasman takımının galibiyetini ardından da Manchester City lehine çifte şans tercihini önermek isterim. Çifte şans oranının getirisi ise 1.32.

Fiorentina - Ajax: Şampiyonlar Ligi'nden gelen Fiorentina'nın kendi saha ve seyircisi önünde eski günlerini mumla arayan Ajax'ı geçeceğini düşünüyorum. Bu maçla ilgili ilk tercihim evsahibi ekibin galibiyeti ikinci tercihim ise 2,5 gol altı. Bu maçı Fiorentina'nın 1-0 ya da 2-0 kazanacağına dair ciddi hislerim var. Fiorentina galibiyeti 1.50 ''Alt'' seçeneği ise 1.75 kazandırıyor tercihçilerine.

Marsilya - Twente: Bu sezon altın yıllarından birini yaşayan Twente deplasmanda konuk olacağı Marsilya'dan ilk etapta beraberlik koparmak isteyecektir ancak Marsilya'nın Twente karşısında kötü bir skor alacağını düşünmüyorum. Bu maçla ilgili ilk tercihim Marsilya galibiyeti ardından da risk almak istemeyenler için Marsilya lehine çifte şans seçeneğini önermek isterim. Marsilya galibiyeti 1.60, Fransız takımının lehine çifte şans ise 1.07 kazandırıyor.

Tüm bu tahminlerin sonunda kupon oluşturmaya başlayabiliriz artık.

1. KUPON:

Lech Poznan - Udinese: 0-2 çifte şans (1.27)

Shaktar - Tottenham: 1 (2.20)

Kopenhag - Manchester City: 0-2 çifte şans (1.32)

Fiorentina - Ajax: 1 (1.50)

Marsilya - Twente: 1-0 çifte şans (1.07)

Toplam oran: 5.91

2. KUPON:

Lech Poznan - Udinese: 2 (2.20)

Shaktar - Tottenham: 1 (2.20)

Kopenhag - Manchester City: 2 (2.30)

Fiorentina - Ajax: 1 (1.50)

Marsilya - Twente: 1 (1.60)

Toplam oran: 26.71

Herkese bol şans...

İddaa Sonuçlarım...

Dün oynanan maçlar için bir İddaa tahmini yayınlamıştım, değerlendirmesini hemen yapalım.

Zenit Petersburg - VFB Stutgart: Bu maç için ya Zenit galibiyeti ya da Zenit lehine çifte şans demiştim ki 2-1'lik skorla Zenit Stuttgart'ı mağlup etmeyi başararak pek avantajlı bir skor elde edemese de en azından benim tahminimi doğru çıkarmış oldu.

Olympiakos - Saint Etienne: Bu maç için Olympiakos kazanır demiştim ancak Saint Etienne deplasmanda Yunan takımını 3-1 mağlup ederek UEFA Kupası performansını ligdeki konumu ne olursa olsun devam ettireceğini göstermiş oldu. Bir kez daha Saint Etienne mağlubiyetine oynamam İddaa'da artık. Tam anlamıyla sütten ağzım yanmış oldu bu karşılaşmayla.

Werder Bremen - AC Milan: Beraberlik tahminim gerçekleşti ve 1-1'lik skorla bu maçta yapmış olduğum ''riskli'' tahmin tuttu. Tabi riske girmek istemeyenler için Milan lehine çifte şans önerdiğimi de eklemeden geçmek istemem.

NEC Nijmegen - Hamburger SV: Bu karşılaşma için de Hamburg lehine çifte şans ve Hamburg galibiyeti önermiştim. Hamburg farklı bir galibiyete imza atarak bu tahminiminde tutmasını sağlamış oldu. İkinci maçı da kolayca kazanacaklardır bana göre.

Sporting Braga - Standart Liege: En ciddi yanılgıya düştüğüm karşılaşma bu oldu zira Braga kendi sahasında Standart Liege'i 3-0 gibi bir skorla mağlup ederek turu büyük ölçüde garantilemiş oldu. Bu maç için beraberliği ön plana çıkarmıştım ancak Braga bu tahminimi yerle bir etti.

Tüm bu maçların sonunda:

Birinci kuponum dörtte üç, ikinci kuponum dörtte iki ve üçüncü kuponum beşte üç isabet sağlayabildi ancak. Bakalım bugünkü tahminlerimde bir başarı yakalayabilecek miyim?

Omanim'in gönderdiği kuponda beşte iki isabet sağlayabildi ancak kuponu yalnızca benim tahmin yaptığım maçlardan oluşturduğu için belli çizgilerin içinde kalmış kabul edebiliriz kendisini. Kupon önerilerini istediğiniz maçlardan yapma şansınız var, sadece benim öne çıkardıklarımdan değil. Bu akşam için rastgele diyelim hep beraber...

Umutların Yeşerdiği Gece...

Galatasaray Bordeaux deplasmanına çıkarken eminim Galatasaray'a gönül verenler ciddi tedirginlikler yaşıyordu maçtan önce. Takımın durumu pek iyi sayılmazdı ve Bordeaux'da Fransa Ligi'nde ''İmparator Lyon''u sallayan ekiplerden birisiydi.

Maçın tamamına yakınını kontrol etmeyi başardı Galatasaray herşeyden önce. Zaten en önemlisi de buydu. Maça bana göre sürpriz bir şekilde ilk onbir başlayan Harry Kewell'ın ilk yarıda kaçırdığı gol çok net bir pozisyondu ve Avustralyalı oyuncu o pozisyonu gole çevirebilse Galatasaray işi daha ilk maçta bitirebilirdi. İzlemenizi şiddetle önerdiğim Chamakh başta olmak üzere Bordeaux takım halinde iyi değildi dün akşam. Biraz Diarra biraz da kaleci Rame gününde olan isimlerdi. Ayhan Akman iyi işler yaptı dün akşam, özellikle sol kanatta oynayan Arda'ya çok yardım etti. Baros'un pozisyonu bana göre penaltıydı ancak hakem daha kolayını yapıp Baros'un elle oynadığına hükmetti bir de sarı kart çıkardı Çek forvete. İkinci yarının sonlarında ''lütfen'' bir baskı kuran Bordeaux ise 0-0'a razı bitirdi maçı.

İkinci maç bu maç hiç oynanmamış gibi kabul edilerek başlayacak. Galatasaray kendi sahasında Bordeaux'u yenerse turu geçip deplasmanda NEC Nijmegen'i 3-0 yenen Hamburg'un rakibi olacak, gollü beraberlik ve mağlubiyet halinde elenecek. Galatasaray'ın şansı % 51'dir. Artı bir de seyirci avantajından gelir. Bakalım ikinci maçın sonunda Galatasaray mı yoksa Bordeaux mu gülen taraf olacak?..

18 Şubat 2009 Çarşamba

Skor Tahmin Oyunu 21. Hafta Tahminleri

TAHMİN EDİLECEK KARŞILAŞMALAR:

GAZİANTEPSPOR - BEŞİKTAŞ

TRABZONSPOR - DENİZLİSPOR

GENÇLERBİRLİĞİ - FENERBAHÇE

GALATASARAY - KOCAELİSPOR


Benim Tahminlerim:

Gaziantepspor - Beşiktaş: 1-1 (Erman Özgür/Fabian Ernst)
Trabzonspor - Denizlispor: 3-0 (Alanzinho,Gökhan,Yattara)
Gençlerbirliği - Fenerbahçe: 1-1 (Kahe/Alex)
Galatasaray - Kocaelispor: 3-1 (Baros,Kewell,Lincoln/Taner)

NOT: Trabzonspor'da Umut Bulut ve Hüseyin Cimşir, Gaziantepspor'da Rodrigo Tabata sarı kart cezalısı olduğu için bu hafta oynamayacaklar...

20. hafta genel puan durumu için tıklayın

İddaa Zamanı Geldi.

İddaa'dan kazanmanın en iyi yollarından birisi UEFA Kupası'nda çift maçlı eleminasyon sistemiyle mücadele edilen herhangi bir turda ilk maçların oynanacağı zamandır çünkü özellikle ilk maçlarda takımlar en iyi performanslarını ortaya koyup en iyi sonucu almak isterler ve karşılaşmayı yapacak iki takımın performanslarını ayırt edebilmek diğer maçlara nazaran daha çok kolaylaşabilir. Ancak bu akşam ve yarın akşam oynanacak olan UEFA Kupası maçları için yukarıda kurduğum cümlelerin hiçbir önemi kalmıyor zira gerçekten de çok zorlu bir program bizi bekliyor. Bu programın içinden ''güç bela'' sıyırabildiğim maçları da paylaşmak istedim:

Zenit Petersburg - VFB Stuttgart: Bu kupayı yakın geçmişte kazanma başarısını göstermiş olan Zenit Petersburg ile Bundesliga'nın güçlü ekiplerinden Stuttgart'ın eşleşmesinde tura yakın olan taraf Almanlar olarak gözüksede en azından ilk maçta ''Rusya'' avantajıyla oynayacak olan Zenit'in bu karşılaşmadan galibiyetle ayrılacağını düşünüyorum. Risk almak istemeyenler için ise tabi ki 1-0 çifte şans seçeneği devreye giriyor. Ben kendi adıma bu maça Zenit lehine çifte şans oynamayı planlıyorum. İddaa Zenit galibiyetine 1.85'lik güzel bir oran verirken, Zenit lehine çifte şansta 1.14 orana sahip.

Olympiakos - Saint Etienne: Fransız takımı bu sezon bütün performansını UEFA Kupası için harcıyor neredeyse. Ligdeki durumları pek parlak olmasada UEFA Kupası maçlarını gerçekten iyi oynuyorlar ancak Olympiakos'ta bana göre bu kupanın gizli favorilerinden ve güçlü kadrosuyla ateşli taraftarı önünde bu karşılaşmayı kazanabilecek güçteler. Ben galibiyete Olympiakos'u yakın görüyorum ve ev sahibi takımın bu karşılaşmada İddaa'cıları mahçup etmeyeceğini düşünüyorum. Oran: 1.60

Werder Bremen - AC Milan: Geçen hafta oynadığı derbiyi İnter karşısında kaybeden Milan UEFA Kupası'nın en büyük favorisi hiç kuşkusuz ancak bu turda sert kayaya çarptılar ve Avrupa Kupaları'nda spektaküler sonuçların altına imza atabilen Werder Bremen ile eşleştiler. Ben bu karşılaşmanın berabere biteceğini düşünüyorum zira Milan, İnter karşısında yaşadığı mağlubiyeti bu maçla unutturmak isteyecektir. Riske girmek istemeyenler için ise Milan lehine çifte şans oynamak daha akıllıca gibi duruyor. Bu maçın beraberlik getirisi: 3.00, Milan lehine çifte şans getirisi ise: 1.33

NEC Nijmegen - Hamburger SV: Kupanın sürpriz ekiplerinden NEC Nijmegen Bundesliga'nın köklü kulüplerinden Hamburg karşısında şansını deneyecek ancak buraya kadar gelmiş olan NEC'in bundan daha fazla ileriye gidebileceğini düşünmüyorum. İlk olarak Hamburg lehine çifte şans öneriyorum ancak riskseverler direkt Hamburg galibiyeti de düşünebilirler. Bu maçta Hamburg galibiyeti 2.00, Hamburg lehine çifte şansta 1.22 kazandırıyor İddaa'cılara. Unutmadan bu eşleşmenin galibi sonraki turda Bordeaux - Galatasaray eşleşmesinin galibiyle oynayacak belirtmeden geçmeyelim.

Sporting Braga - Standart Liege: Sivasspor'u eleyerek İnter Toto kupasından buraya kadar gelen Sporting Braga ile Belçika temsilcisi Standart Liege'in mücadelesi tipik bir beraberlik maçı bana göre. Bu karşılaşmada risk alıp beraberliği denemekte fayda var. Oran ise: 3.00

Çarşamba günü maçlar için tahminlerim bunlar. Zaman bulabilirsem perşembe tahminlerini de yarın sabah yapmaya çalışacağım. Şimdi sıra geldi en zor işe yani ''doğru kuponu'' oluşturabilmeye:

1. KUPON:

Zenit - Stuttgart: (1-0) çifte şans: (1.14)
Olympiakos - Saint Etienne: 1 (1.60)
Werder Bremen - Milan: (0-2) çifte şans: (1.33)
NEC Nijmegen - Hamburg: (0-2) çifte şans: (1.22)

Bu kupon büyük oynayanlara özel bir kupon. Toplam oran: 2.95'e tekabül ediyor.

2. KUPON

Olympiakos - Saint Etienne: 1 (1.60)
Werder Bremen - Milan: 0 (3.00)
NEC Nijmegen - Hamburg: 2 (2.00)
Braga - Standart Liege: 0 (3.00)

Bu kupon biraz daha riskli ancak oranı tatminkar: 28.8

3. KUPON:

Zenit - Stuttgart: 1 (1.85)
Olympiakos - Saint Etienne: 1 (1.60)
Werder Bremen - Milan: 0 (3.00)
NEC Nijmagen - Hamburg: 2 (2.00)
Sporting Braga - Standart Liege: 0 (3.00)

Bu kuponda 2. kupona Zenit - Stuttgart maçı eklenerek oluşturulmuş bir kupon bombaya gidenler için. Oranı ise: 53.28

Blog okuyucuları kendi tahminlerini postun altına ekleyebilirler. Bu akşamki maçlar için İddaa oynayacak olan herkese bol şans diliyorum. Eklemek isterim; Bordeaux - Galatasaray ve Werder Bremen - AC Milan karşılaşmalarına bu akşam ''tek maç'' üzerinden bahis yapabileceğiz...

Bordeaux - Galatasaray

Eskiden ülke olarak büyük bir heyecanla beklenirdi herhangi bir Türk takımının Avrupa Kupası maçları. Gazeteler haftalar öncesinden bu maçı yazmaya başlar, millet olarak o havayı solurduk. Özellikle takım sayısının azaldığı çeyrek finallere, yarı finallere merdiven dayanıldığı günlerde...

Bordeaux - Galatasaray maçının tarihi sessiz sedasız geliverdi. Bu yıl Galatasaray diğer temsilcilerimizin çabuk dökülmelerine istinaden Türkiye'den şubat ayını Avrupa'da görebilen tek kulüp olma özelliğine sahip oldu. Metalist Kharkiv'in dahi performans gösterip lider çıktığı bana göre zor grubundan alnının akıyla sıyrılmayı başardı Galatasaray ve deplasmanda oynadığı iki maçı da 1-0'lık skorlarla kazanmayı başardı. Rakipleri de Avrupa piyasasında üç aşağı beş yukarı Bordeuax ile aynı ayarda olan Benfica ve Hertha Berlin'di. An itibariyle ligde gösterilen performans pek iç açıcı olmasada Galatasaray'ın Avrupa Kupaları'nda oturmuş bir görüntüsü var ezelden beridir. En kötü kadrolarla bile Şampiyonlar Ligi'nde iyi sonuçlara imza atmış, Bordeaux'dan üç beş gömlek üstün takımlara karşı kazanılmış maçlara çıkmış bir kültürleri var.

Yukarıda bahsettiğim herşey tabiki geçmişte kaldı ve Galatasaray bu turu geçebilmek için Bordeaux engelini aşmak zorunda. Bu akşam saat 21:45'te Chaban Delmas Stadyumu'nda oynanacak olan karşılaşmada Galatasaray için muhtemel onbir tahminim:

Morgan De Sanctis
Fernando Meira
Servet Çetin
Sabri Sarıoğlu
Volkan Yaman
Ayhan Akman
Mehmet Topal
Arda Turan
Barış Özbek
Cassio Lincoln Soarez
Milan Baros

şeklinde ancak sakatlığı geçmesine rağmen ''yüzde yüz hazır değilim'' diyen Harry Kewell'da bu maçta sahaya ilk onbirde çıkabilir. Hakan Balta ve Serkan Kurtuluş ile birlikte müzmin sakat payesini yakıştırabileceğimiz Tobias Linderoth'ta bu karşılaşmada sakatlıkları nedeniyle görev alamayacaklar. Bordeaux takımında Gourcuff, Diarra ve Cavenaghi gibi futbolu yakından takip edenlerin aşina oldukları isimlerle birlikte benim özellikle çok beğendiğim Chamakh dikkat edilmesi gereken tehlikeli futbolcular olarak göze çarpıyor. Chamakh'ı biraz dikkatli izlemenizi öneririm. Bu adam Galatasaray'ın Nonda'nın penaltısıyla öne geçip 2-1 kaybettiği UEFA Kupası grup karşılaşmasında ikinci yarı oyuna girmiş ve adeta tek başına maçı alıp götürmüştü. Televizyonda ''Avrupa'dan Futbol'' tarzı programlara denk geldikçe de bu adama gözüm hep takılır o zamandan beri.

Bordeaux - Galatasaray maçı iki takım içinde son derece zorlu geçmeye aday bir karşılaşma. Muhtemelen tek gol ya da iki gol görebileceğiz bana göre çünkü iki takımda kontrollü bir oyunu tercih edip hamlenin karşı taraftan gelmesini bekleyebilir.

Bu akşam Bordeaux'un olduğu kadar Galatasaray'ın da maçı kazanma şansı olduğunu düşünüyorum. Bu tip maçları özellikle Galatasaray lig maçlarından pek bir farklı oynar sıklıkla ve bu akşam da bu ''farklı'' oyunlarından birini sergileyebilirse Bordeaux öyle ahım şahım bir rakip değil bana göre. Temsilcimize Fransız rakibi karşısında başarılar diliyorum...

16 Şubat 2009 Pazartesi

Hüsran!

Geçen hafta yayınladığı basın bildirisiyle içimde uyanan Galatasaray nefreti had safhadayken bu hafta Antalyaspor karşısında aldıkları mağlubiyetle ''hakettikleri'' dersi almış oldu sarı kırmızılı yönetim tepeden tırnağa.

Kayserispor'a karşı kaybettikleri iki puanı hakeme fatura ettikten sonra bu hafta Antalyaspor maçına çıkan Galatasaray'ı çok izlemek istememe rağmen iş gereği izleyemedim maalesef ancak bu mağlubiyetin ardından Skibbe'nin de suyunun ısınmış olduğu net bir gerçek. Maçtan sonra ''Lincoln'ü çok aradık'' diyen Skibbe'ye Adnan Polat cevabı ''Geçen sene Lincoln mü vardı?'' şeklinde vermiş rivayetlere göre. Çarşamba günü Bordeaux karşısına çıkacak olan Galatasaray'ın iyi giden performansı devre arasından sonra resmen alaşağı oldu ve Bordeaux Galatasaray'ı bundan daha kötü durumda yakalayamazdı herhalde...

Patlama!

Sezon başından beridir isteksizliği ve vurdumduymaz oyun stiliyle eleştirdiğim Fenerbahçe Hacettepe'nin üstüne gol olup yağdı adeta. 7-0'lık galibiyetin baş aktörü Alex de Souza olurken, en iyi yardımcı oyuncu hiç kuşkusuz Semih Şentürk'tü.

Güiza'nın kart cezalısı olmasını birçok Fenerbahçeli avantaj olarak görüyordu maçtan önce. Takım o kadar kötü futbol oynuyorduki Hacettepe karşısında alınabilecek olumsuz bir sonuç bile hiç kimseye garip gelmeyecekti. Güiza olmayınca ''mecburen'' sahaya sürülen Semih Şentürk ile birlikte Kaptan Alex'te sazı eline alarak daha ilk dakikadan itibaren rakibinin üzerine yağmurla birlikte yağmaya başladı sarı lacivertliler. Alex'in kafa golü ''hayran olunacak'' güzellikteydi. İlk devrenin sonunda skor 5-0 olmuştu bile. İkinci yarıyı daha bir dikkatli izlemeye başladım haliyle çünkü Adana Demirspor'un yıllardır süren ezikliği bu maçla tarihe gömülebilirdi. Daha dakika 58 olmuşken skor 7-0'a geldi. Bir yandan Hacettepeli futbolculara üzülürken (En başta genç kaleci Ulaş'a) bir yandan da Fenerbahçe'nin daha fazla gol atmasını istiyordum bakalım bu iş nereye varacak diye. 58'den sonra gol için yüklensede Fenerbahçe golü bulamadı ama sezonun en farklı galibiyetinin altına imzasını atmış oldu.

Bu tip maçları izlemek gerçekten çok zevkli oluyor, özellikle maç 6-0 olduğu anda Fenerbahçe tribünlerinin ''Kulakların çınlasın!'' tezahüratı çok ince bir taşlamaydı ve çok güzel bir hatırlatma oldu ezeli rakibine. Fenerbahçe'nin performansı da Beşiktaş gibi üst düzeydeydi. Karşısında da Hacettepe olunca goller ardı ardına geldi ve moral, motivasyon, özgüven ne derseniz deyin bu saydığım mental özellikler adeta yeniden tazelenmiş oldu. Önümüzdeki hafta Gençlerbirliği deplasmanından kayıpsız dönerlerse ''bir var bir yok'' oldukları şampiyonluk yarışında yeniden fazlasıyla ümitlenebilirler. Ezeli rakipleriyle puan puana gelmeyi başardılar şimdi sıra ''Anadolu Ateşini'' yakalamaya geldi...

Ne Şiş Yandı Ne Kebap!

Bir maç düşünün 90 dakika boyunca bir takım diğer takıma sahayı dar etsin, hemen hemen bütün maç tek kale oynansın, bazı periyodlarda bir takım diğerini amiyane tabirle ''boğsun'' ancak maç hem de gollü berabere bitsin.

Dün akşam Beşiktaş Trabzonspor'u son yılların en tempolu ve güzel futboluyla adeta sürklase etmesine rağmen yalnızca bir duran toptan gol bulabildi ve karşılaşma berabere sonuçlandı. Beşiktaş'ın organizatörü Yusuf Şimşek olarak gözükse de sahada organizatörlük işini üstlenmiş asıl futbolcu Rodrigo Tello'ydu hiç kuşkusuz. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle sahada basmadık yer bırakmayan, ikili mücadelelerin hemen hepsini kazanan Şilili oyuncu takımını galibiyete götüremese de sürekli tempoyu ayarlayarak, takımının itici gücü oldu dün akşam. Sahaya Bobo'suz çıkarak hataların en büyüğünü baştan yaptı Mustafa Denizli. Oyunun bu şekilde geçeceğini bilse bunu yapar mıydı tabi bilinmez ancak ikinci yarıda oyuna dahil olan Brezilyalı oyuncu, takımına bir puanı getiren golü atmayı başardı. Beşiktaş'ın Türkiye'de eşi benzeri olmayan tribün desteği ile Trabzonspor'un üstüne adeta kabus gibi çöktüğü anlarda da ortaya Trabzonspor adına sahanın yıldızı Hrvoje Cale ile Tony Slyvia çıktılar. Cale daha birçok atağı başlamadan keserken, Slyvia tehlike yaratabilecek birçok ortayı zamanında yaptığı çıkışlarla kontrol etmeyi başardı. Trabzonspor'un ilerde top tutabilecek tek oyuncusu olan Yattara'yı oyundan bana göre ''erken'' alan Ersun Yanal'ın en büyük taktiksel hatası bu oldu. Yoksa ilk yarının sonunda Umut'u oyundan çıkarıp Alanzinho'yu tercih etmesi son derece ''akıllıca'' bir hareketti ancak Alanzinho performans gösteremeyince bu taktik işe yaramadı.

Beşiktaş şayet bundan sonraki maçlarını bu tempoda oynarsa iç sahada dünkü gibi ''mucize'' puan kayıpları yaşamaz. Ersun Yanal maçtan sonra ''rakibin mutlak 3 puan isteğini yalnızca 2 puan kırabildik'' diyerek son derece doğru bir söz söyledi çünkü Beşiktaş kazanmak zorunda olduğu bir maçı kazanamadı ancak performans olarak çok üst düzey bir karşılaşma oynadı. Trabzonspor'un bundan sonraki fikstürü Galatasaray maçına kadar kayıpsız gitme yolunda son derece avantajlı. Oyuncuların ciddiyetini kaybetmeden Galatasaray maçına kadar kayıpsız gelmeleri gerekiyor zira her maçta Ankaragücü ve Beşiktaş maçlarındaki gibi ''şans melekleri'' yanlarında olmayabilir. Beşiktaş ise çok kritik bir Gaziantepspor maçı oynayacak haftaya Kamil Ocak'ta. Bakalım Trabzonspor karşısındaki oyunlarını Gaziantep'te oynayabilecekler mi?

Son sözüm ise defalarca arkasında durduğum Serdar Özkan için olacak. Tam 6 acemi ofsayta düşerek, takımının belki de golle sonuçlanabilecek ataklarını başlamadan bitirdi genç oyuncu. İkili mücadelelerin hemen hepsini kaybettiği gibi her kayıp mücadelenin ardından dönüp hakemi süzdü kasaptan ciğer bekleyen kedi gibi. İleri gideceği yerde her geçen gün geriye gidiyor ve iyice ''Sabri Sarıoğluvari'' hareketler yapmaya başladı. Ya birisi bu çocuğun kulağını çekip döve döve adam edecek ya kendisi aynanın karşısına geçip bu yaşta böyle bir takımda oynamanın sorumluluklarının ne olduğunu kendi kendine dürüstçe muhasebe edecek ya da Kocaelispor, Antalyaspor bilemedin Gaziantepspor'da oynamanın tadına varacak...

Turkcell Super Lig 20. Hafta Toplu Sonuçlar ve Genel Görünüm

TOPLU SONUÇLAR:

Eskişehirspor - Gençlerbirliği: 0-0

Antalyaspor - Galatasaray: 1-0 (Ahmet Kuru)

Bursaspor - Sivasspor: 1-1 (Tadeu/İbrahim Öztürk-kk-)

Beşiktaş - Trabzonspor: 1-1 (Bobo/Gökhan Ünal)

Denizlispor - Konyaspor: 2-1 (Roberts,Angelov/Poljac)

Kocaelispor - Kayserispor: 1-2 (Agbetu/Mehmet Topuz-2-)

Ankaragücü - Gaziantepspor: 3-1 (Jaba-2-,Murat Duruer/Tabata)

Ankaraspor - İstanbul B.Şehir Bel.: 1-2 (Özer/Erman Kılıç-2-)

Fenerbahçe - Hacettepe: 7-0 (Alex-3-,Semih-2-,Lugano,Deivid)

HAFTANIN TAKIMI: Fenerbahçe

HAFTANIN FUTBOLCUSU: Alex de Souza

HAFTANIN GOLÜ: Birbirinden güzel goller vardı. Benim sıralamam:

1- Erman Kılıç (2. golü)

2- Jaba (1.golü)

3- Erman Kılıç (1.golü)

GOL KRALLIĞI:

15 GOL: Milan Baros

11 GOL: Mehmet Yıldız:

10 GOL: Soulaymane Youla, Rodrigo Barbosa Tabata

9 GOL: Taner Gülleri, Alex de Souza, Gökhan Ünal

PUAN DURUMU:

1- Sivasspor: 42
2- Trabzonspor: 42
3- Galatasaray: 37
4- Fenerbahçe: 37
5- Beşiktaş: 36
6- Ankaraspor: 33
7- Kayserispor: 32
8- Gaziantepspor: 30
9- Bursaspor: 30
10- İstanbul B.Şehir Bel: 25
11- Eskişehirspor: 24
12- Antalyaspor: 22
13- Gençlerbirliği: 21
14- Konyaspor: 21
15- Ankaragücü: 18
16- Denizlispor: 18
17- Kocaelispor: 12
18- Hacettepe: 11

GENEL BAKIŞ:

Ligin zirvesini yakından ilgilendiren maçta Sivasspor deplasmanda Bursaspor ile 1-1 berabere kalarak liderliğini korumayı başardı. Beşiktaş kendi sahasında Trabzonspor'u çok sallasada yıkamadı ve iki taraf sahadan birer puanla ayrıldı. Galatasaray deplasmanda formda Antalyaspor'a mağlup olup büyük yara alırken, Hacettepe'ye patlayan Fenerbahçe şampiyonluk yarışının içinde olacağını gösterdi. Ankaraspor büyük düşüşüne İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında da kaybederek devam ederken, Kayserispor Kocaelispor'u deplasmanda Mehmet Topuz'un performansıyla geçti. Gaziantespor geçen hafta Trabzon deplasmanından kılpayıyla puanı kaçıran Ankaragücü'ne 3-1 mağlup olurken, Denizlispor çok kritik maçta Konyaspor'u kendi sahasında geçmeyi başardı. Eskişehirspor ile Gençlerbirliği Eskişehir'deki maçta gol atmayı başaramayarak birer puana razı oldular. Haftaya Beşiktaş Gaziantep deplasmanına, Fenerbahçe ise Ankara'ya Gençlerbirliği ile suni çimde karşılaşmaya gidecekler. Bu maçlardan ''sağ çıkan'' ekip şampiyonluk iddiasını korurken, puan kaybı yaşayanaların işi gerçekten de çok zor olacak gibi duruyor...

GELECEK HAFTA:

Gaziantepspor - Beşiktaş (Cuma 20:00 LİGTV)
Konyaspor - Antalyaspor (Cumartesi 14:00)
İstanbul B.Şehir Bel. - Ankaragücü (Cumartesi 14:00)
Trabzonspor - Denizlispor (Cumartesi 15:00 LİGTV)
Gençlerbirliği - Fenerbahçe (Cumartesi 19:00 LİGTV)
Hacettepe - Ankaraspor (Pazar 14:00)
Sivasspor - Eskişehirspor (Pazar 14:00 LİGTV)
Kayserispor - Bursaspor (Pazar 14:00)
Galatasaray - Kocaelispor (Pazar 19:00 LİGTV)

19. hafta genel bakış için tıklayın

Skor Tahmin Oyunu 20. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

FARUK TURUTOĞLU: 14

MURAT YILMAZ: 14

BALTHAZAR: 11

TOLGA ŞENER: 9

HAKAN DEMİREL: 5

YAVUSS: 5

FATİH: 3


GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 177

BALTHAZAR: 163

MURAT YILMAZ: 153


HAKAN DEMİREL: 152


FARUK TURUTOĞLU: 127

YAVUSS: 118

FATİH: 3

14 Şubat 2009 Cumartesi

Mikrofonlarımız Beşiktaş İnönü Stadyumu'nda...

Ligin kader maçlarından biri daha oynanacak yarın akşam saat 19:00'da. Yeniden yapılanmanın olumlu sonuçlarını beklenenden erken almaya başlayan Trabzonspor, inişli çıkışlı bir grafik çizsede şampiyonluk iddiasını korumaya devam eden Beşiktaş ile İstanbul Beşiktaş İnönü Stadyumu'nda karşı karşıya gelecek.

Beşiktaş cephesinde maç öncesi büyük bir stres yaşandığına eminim. Özellikle zirveyle arada oluşan 6 puanlık fark maç öncesi yaşanacak stresin en büyük kaynağı. Olası bir mağlubiyette Trabzonspor ile Beşiktaş arasındaki puan farkı ligin bitmesine 14 maç kala dokuza yükselecek. Mustafa Denizli baskılı bir oyun tercih edip sonucu almaya mı çalışacak yoksa beraberliğin dahi iyi bir sonuç olabileceğini düşünüp, kontrollü bir oyunu mu tercih edecek bunu tahmin etmek oldukça güç. Eski Mustafa Denizli olsaydı, hücum futbolu oynayacağını, oyunu rakip yarı alana yıkacağını ve sonuç almaya gideceğini söyleyebilirdik ancak Mustafa Denizli'nin Beşiktaş'a oynattığı futbol Ertuğrul Sağlam'ın oynattığı futboldan bile daha sıkıcı hale gelmiş durumda. Son üç maçında 7 puanı yalnızca 2 golle alıp, hiç gol yemediklerini göz önünde bulundurursak ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır herhalde. Beşiktaş'ın muhtemel kadrosunu tahmin etmek oldukça güç ancak yine de bir muhtemel kadro verelim:

Rüştü Reçber
Gökhan Zan
Tomas Zapotocny
İbrahim Üzülmez
Erkan Zengin
Fabian Ernst
Eduard Cisse
Ekrem Dağ
Rodrigo Tello
Yusuf Şimşek
Marcio Nobre

Trabzonspor'un ligdeki konumu Beşiktaş'a göre biraz daha rahat ancak en büyük sorun tabiki büyük takımlara karşı oynanan maçlarda alınan skorlar. Henüz zirvedeki takımların en altındaki Ankaraspor hariç tek bir galibiyet alamadı bile Trabzonspor. Rakibin gücüne göre oynadıkları enteresan bir oyun yapısı var bordo mavili takımın. Kocaelispor'a karşı Kocaelispor gibi, Sivasspor'a karşı Sivasspor gibi, Fenerbahçe'ye karşı Fenerbahçe'ye gibi oynayabiliyorlar. Mücadele gücünü maç boyunca üst düzeyde tutup, bir an olsun bile mücadele etmekten vazgeçmiyorlar. Kadro istikrarı sağlanmış vaziyette ve takımda müthiş bir birlik beraberlik var. Trabzonspor için ''hayat memat'' maçı değil bu maç ancak kazanırlarsa müthiş bir avantaj yakalamış olacaklar. Beşiktaş gibi önemli bir rakiple arasındaki farkı 9 puana çıkarmış olacak ve bir anlamda rakiplerini ''safdışı'' bırakmış olacaklar. Trabzonspor'un muhtemel onbiri ise:

Tony Slyvia
Rigobert Song
Egemen Korkmaz
Tayfun Cora
Hrvoje Cale
Hüseyin Cimşir
Selçuk İnan
Gustavo Colman
İbrahima Yattara
Umut Bulut
Gökhan Ünal

şeklinde artık kanıksadığımız düzende olacak. Kenarda Isaac Promise, Alanzinho, Ceyhun Gülselam ve Barış Memiş gibi oyuncularda kendilerine görev verilmesini bekleyecek.

Beşiktaş - Trabzonspor maçı bana göre az golün olacağı, belkide hiç olmayacağı bir maç olacak ancak ne kadar beraberlik koksada, Beşiktaş saha ve seyirci avantajı, aynı zamanda kazanmak zorunda olduğu için, Trabzonspor ise mücadeleci ve inatçı oyun yapısı ile bu karşılaşmayı lehlerine çevirebilecek güçteler.

Şayet Trabzonspor maçı kazanırsa İnönü Stadyumu'nda oynanacak olan kolbastı, bu sezonun en değerli kolbastısı olacak hiç kuşkusuz...

Anket Kapandı. Anadolu Ateşi Yanmaya Devam Ediyor...

Çok değil bundan 3 sene kadar önce kadar önce bu tarz bir şampiyonluk anketi düzenlenseydi şayet yalnıca Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın isimleri olurdu listede tahminimce ancak bu sezon yani Süper Lig'in 50. yılında işler değişti. Anadolu'nun bağrından kopup gelen Sivasspor ankette ligin bitmesine 15 hafta kala en şanslı takım olarak gözükürken, Trabzonspor ise ikinci şanslı takım oldu. Anket sonuçlarını rakamlara dökersek:

Sivasspor: 8 oy
Trabzonspor: 6 oy
Fenerbahçe: 5 oy
Beşiktaş: 2 oy
Galatasaray: 1 oy

aldılar. Sivasspor'un şampiyonluk şansı gerçekten de bir hayli fazla gözüküyor ancak Trabzonspor, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta dört büyükler olarak ipi önde göğüslemek için mücadelelerini sürdürecekler hiç kuşkusuz. Her ne kadar olumsuzluklar yaşasakta Anadolu İhtilali ile birlikte bu sezon ligimiz diğer sezonlara nazaran çok daha eğlenceli bir hal almış durumda. En azından puan cetveli bazında...

13 Şubat 2009 Cuma

Nihayet...

Euroleague'de mücadele eden tek takımımız Fenerbahçe Ülkerspor, TOP16 H grubunda oynadığı üçüncü karşılaşmada deplasmanda Cibona Zagreb'i 65-55 mağlup ederek hayati bir galibiyete imza attı. Bu galibiyet gruptan çıkma yolunda adeta ''can simidi'' olurken, Mirsad Türkcan belki de Fenerbahçe Ülkerspor'daki en iyi maçını çıkarıp 20 sayı ve 13 ribaund ile NBA istatistiklerine imza attı. Gordon Giricek 12 sayı ve 4 ribaund ile özellikle kritik anlarda ortaya çıkarak takımını oyunda tutmayı başarırken, ilk üç çeyreği geride bitirmesine rağmen son periyodda maçı kazanan Fenerbahçe Ülkerspor'un önemli oyuncularından birisi de 10 sayı 2 ribaund ve 2 top çalma ile oynayan Marques Green oldu.

Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanacak olan Montepaschi Siena maçı Fenerbahçe Ülkerspor'un en kritik maçı oldu daha şimdiden. Bu maçta alınacak farklı bir galibiyet ile Cibona Zagreb ve Montepaschi Siena'yı geride bırakabilir Fenerbahçe Ülkerspor.

Eurolegue TOP16'daki tek temsilcimiz olan Fenerbahçe Ülkerspor'un bundan sonraki karşılaşmalarında da dün akşamki gibi galibiyetler alması en büyük dileğim. Uzun zamandır Eurolegue Final Four'unda göremediğimiz Türk takımlarının makus talihini umarım bu sezon sarı lacivertli ekip değiştirebilir...

Bu Adama Dikkat!

İş gereği zamanımın bir kısmı trafikte geçiyor hergün. Haramidere'deki fabrikadan İstoç'taki showrooma gitmek sabah trafiğinde yaklaşık 40 dakikamı alıyor hergün. Bu 40 dakika ise trafiğe rağmen bir keyif haline artık çünkü 89.2 Alem FM'de yayınlanan Nihat'la Curcuna Programı'nı dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum bile.

Programın formatı hükümetin, muhalefetin, belediyelerin hatta muhtarlıklara varıncaya kadar bizi yönetenlerin yaptığı yanlışları, yolsuzlukları, esprili bir anlayışla gündemde tutabilmek. Her sabah saat 07:00'de başlayıp 09:00'da biten programı eğer müsaitseniz dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Hem gündemi takip edebilmek, hem de ağlanacak halimize gülmek istiyorsanız...

12 Şubat 2009 Perşembe

Skor Tahmin Oyunu 20. Hafta Tahminleri

TAHMİN EDİLECEK MAÇLAR:

ANTALYASPOR - GALATASARAY

FENERBAHÇE - HACETTEPE

BURSASPOR - SİVASSPOR

BEŞİKTAŞ - TRABZONSPOR

Benim Tahminlerim:

Antalyaspor - Galatasaray: 1-1 (Dijehoua/Baros)
Fenerbahçe - Hacettepe: 2-0 (Alex,Semih)
Bursaspor - Sivasspor: 1-1 (Sercan/Kamanan)
Beşiktaş - Trabzonspor: 0-2 (Umut,Colman)

KIRMIZI KART CEZALILARI:

Galatasaray: Lincoln
Fenerbahçe: Gökhan Gönül

SARI KART CEZALILARI

Fenerbahçe: Güiza

Not: Sarı ve kırmızı kart cezası almış oyuncuları gösteren bir kaynağı internetteki tüm araştırmalarıma rağmen bulamadım. Yukarıda yazdıklarım haricinde de cezalı oyuncular olabilir, bu yüzden cezalı oyuncuları bilen arkadaşlar yorum kısmına ekleyebilirler hatta daha iyisi cezalı oyuncuları bir çırpıda bulabileceğim bir kaynak linki eklenirse tadından yenmez. Herkese başarılar...

10 Şubat 2009 Salı

Bundan Sonra Ne Olur? (Genel)

Tek tek yaptığım naçizane incelemeden sonra genel olarak maksimum puanları baz alırsak;

Sivasspor: 72
Trabzonspor: 76
Galatasaray: 73
Beşiktaş: 67
Fenerbahçe: 65

puan gibi rakamlar hesapladım ancak Trabzonsporlu kimliğimiz biz ne yaparsak yapalım hep önde gidiyor sizin de gördüğünüz gibi. Takımların şimdiye kadar gösterdikleri performans ve bundan sonrası için yaptığım tahminler bakalım ne kadar doğru olacak?

Blog okuyucularından ricam kendi tahminlerini postların altına eklemeleri, bu da yeni bir tahmin oyunu olsun ve sezon sonunda kim puanları doğru hesaplayıp geleceği görmüş biz de bunu görmüş olalım...

Bundan Sonra Ne Olur? (Fenerbahçe)

Birçoklarına göre lige havlu atmış olan Fenerbahçe zirveyle arasında oluşan 7 puanlık farka rağmen tabi ki işin peşini bırakmayacaktır. Zirvede yer alan 5 takım içerisinde en sıkıntılı günleri yaşayan sarı lacivertlilerin kalan 15 maçını listeleyelim:

Hacettepe
Gençlerbirliği (D)
Sivasspor
Kayserispor (D)
Kocaelispor
Bursaspor (D)
Eskişehirspor
Galatasaray (D)
Ankaraspor (D)
Ankaragücü
Beşiktaş (D)
Denizlispor
Antalyaspor (D)
Konyaspor
Trabzonspor (D)

Fenerbahçe'de 8 maçını deplasmanda ve 7 maçını içerde oynayacak zirve takipçilerinden biri. İçerde oynayacakları maçlarda; Hacettepe, Kocaelispor, Eskişehirspor, Ankaragücü, Denizlispor ve Konyaspor'u herhangi bir kazaya uğramadan geçeceklerini düşünüyorum. İçerde yalnızca Sivasspor maçı Fenerbahçe'ye puan kaybı yazılabilecek maç gibi duruyor. Deplasman trafiği ise bir hayli zorlu sarı lacivertlilerin, kötü deplasman karnesini de göz önünde bulundurduğumuzda Fenerbahçe'nin hiçbir deplasman maçında 3 puanı bir çırpıda yazamıyoruz çünkü rakipler; Gençlerbirliği, Kayserispor, Bursaspor, Ankaraspor, Galatasaray, Beşiktaş, Antalyaspor ve Trabzonspor. Kabataslak puan hesabım Fenerbahçe için 62 - 65 puan aralığında ancak beni puan anlamında yanıltma ihtimali en yüksek olan ekipte hiç kuşkusuz Fenerbahçe olacak çünkü alacağı iki deplasman galibiyetiyle lige yeniden tutunup, ekstra galibiyetler alma şansları azımsanamayacak kadar fazla...

Bundan Sonra Ne Olur? (Beşiktaş)

Beşiktaş devre arasında transfer ettiği ilk onbir oyuncuları Yusuf Şimşek ve Fabian Ernst ile şampiyonluk iddiasını korumak istesede, Konyaspor'a kaybettiği iki puanla zirvenin uzağında kaldı. Trabzonspor maçı onlar için tamamen bir dönüm maçı olacak. Eğer Beşiktaş bu maçtan yenilgiyle ayrılırsa bana göre havlu atmış olacak aynı zamanda. Hemen Beşiktaş'ın kalan 15 maçını görelim:

Trabzonspor
Gaziantepspor (D)
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Hacettepe (D)
Gençlerbirliği
Sivasspor (D)
Kayserispor
Kocaelispor (D)
Bursaspor
Eskişehirspor (D)
Fenerbahçe
Ankaraspor (D)
Ankaragücü (D)
Galatasaray
Denizlispor (D)

Beşiktaş'ın içerde oynayacağı maç sayısı 7 iken deplasmanda ise 8 maçı bulunuyor. Bu 8 deplasmanın 3 tanesi ise Ankara takımlarıyla olacak. Beşiktaş'ın içerde oynayacağı maçlarda yalnızca Gençlerbirliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a üstünlüğü ''kesinlikle'' kuracağını düşünüyorum. Geriye kalan ekipler; Trabzonspor, Kayserispor, Bursaspor, Fenerbahçe ve Galatasaray. Bu takımların hepsi de İnönü Stadyumu'nda Beşiktaş'tan puan ya da puanlar almaya daha yakın ekipler konumunda. Deplasmanda da Hacettepe ve Ankaragücü maçlarına rahatlıkla 3 puan yazabiliriz siyah beyazlılar için. Fikstür göründüğü gibi bir hayli zorlu ve bu fikstüre bakınca Beşiktaş'ın üstüsüte oynayacağı Trabzonspor ve Gaziantepspor maçlarının zirveye tutunabilmek adına ne kadar kritik olduğu gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor. Beşiktaş için hesapladığım puan 64 - 67 aralığında lig sonuna kadar ancak Mustafa Denizli'nin öğrencileri Fabian Ernst ve Yusuf Şimşek'in de katkılarıyla benim hesaplarımı alt üst edip ligin sonuna kadar bu yarışın içinde kalabilir tabi ki...

Bundan Sonra Ne Olur? (Galatasaray)

Galatasaray yayınladığı ''basın bildirisiyle'' rakiplerinden 4 puan geride kalsa da bu işin peşini sadece sahada değil masa başında da bırakmayacağını gösterdi! Hemen Avrupa'daki tek temsilcimizin maçlarını bir görelim:

Antalyaspor (D)
Kocaelispor
Konyaspor (D)
Bursaspor
Trabzonspor (D)
Eskişehirspor
Gaziantepspor (D)
Fenerbahçe
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Ankaraspor
Hacettepe (D)
Ankaragücü
Gençlerbirliği
Beşiktaş (D)
Sivasspor

Geriye kalan 15 maçın 6 tanesi deplasman, bir tanesi Olimpiyat Stadı 8 tanesi de iç saha maçı. Galatasaray'ın etkileyici Ali Sami Yen performansını da göz önüne alırsak; yalnızca Fenerbahçe ve Sivasspor maçlarında 3 puanın riskli olduğunu görebiliriz. İç saha maçlarına Olimpiyat Stadı'nda oynanacak olan İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçını da dahil ediyorum. Deplasmada ise Hacettepe hariç hiç bir takımla oynayacakları maçları kesin kazanır diyemeyiz Galatasaray için çünkü bu maçlar; Antalyaspor, Konyaspor, Gaziantepspor, Trabzonspor ve Beşiktaş ile. Galatasaray için yaptığım kabataslak puan hesaplamasından çıkan sonuç ise 70 - 73 puan aralığı. Bu performansı hesaplarken UEFA Kupası maçlarını hiç dikkate almadım açıkçası çünkü takımlarımız için çarşamba günü oynayacakları ekstra maçlar bir bahane olmamalı artık bana göre. Galatasaray saha dışından vazgeçip saha içine daha iyi konsantre olursa hala şampiyonluğun en kuvvetli adaylarından bir tanesi durumunda...

Bundan Sonra Ne Olur? (Trabzonspor)

Trabzonspor'un bundan sonra oynayacağı maçları bir listeleyelim hemen:

Beşiktaş (D)
Denizlispor
Antalyaspor (D)
Konyaspor
Galatasaray
Gaziantepspor (D)
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Hacettepe (D)
Gençlerbirliği
Sivasspor (D)
Kayserispor
Kocaelispor (D)
Bursaspor
Eskişehirspor (D)
Fenerbahçe

8 adet iç saha ve 7 adet deplasman maçı bekliyor Trabzonspor'u maratonun kalan kısmında. Trabzonspor'un maçları içinde bence iç sahada; Denizlispor, Konyaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Gençlerbirliği ve Bursaspor maçlarına bir çırpıda 3 puan yazabiliriz. Deplasmanda ise; Hacettepe ve Kocaelispor maçları 3 puan için en büyük adaylar. İç sahada Trabzonspor'un 3 puanı bir arada göremeyeceği riskte maçlar için iki ezeli rakibi Galatasaray ve Fenerbahçe kalıyor geriye. Deplasman trafiği ise Beşiktaş, Antalyaspor, Gaziantepspor, Sivasspor ve Eskişehirspor gibi zorlu maçları içeriyor olsa da yine de Sivasspor'a göre hem iç saha da oynayacağı maç sayısı olarak hem de rakipler olarak nispeten biraz daha avantajlı bir fikstür var karşımızda. Kabataslak bir hesapla Trabzonspor'un bundan sonraki maçları için 73-76 puan arası bir hesaplama yaptım kendi kendime objektif olabildiğim ölçüde tabi ki. Trabzonspor bu sezon şampiyon olamasa bile taraftarına yaşattığı heyecan için bile büyük bir alkışı hakediyor bana göre...

Bundan Sonra Ne Olur? (Sivasspor)

Turkcell Süper Lig'de 19 hafta geride kaldı, geçtiğimiz hafta oynanan maçlarla. Puan cetvelindeki ''sıradışı'' durum tabi ki bu aralar gündemdeki yerini almış durumda. Takımların oynayacağı maçlara bakarak bir değerlendirme çıkarmak istedim bende. Ligin zirvesindeki iki takımdan biri olan Sivasspor'un önümüzdeki hafta oynayacağı maçları analiz etmeye çalışalım. Önce bir listeye bakalım:

Bursaspor (D)
Eskişehirspor
Fenerbahçe (D)
Ankaraspor
Ankaragücü (D)
Beşiktaş
Denizlispor (D)
Antalyaspor
Konyaspor (D)
Trabzonspor
Gaziantespor (D)
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Hacettepe (D)
Gençlerbirliği
Galatasaray (D)

Geriye kalan 15 maçın 8 tanesi deplasman ve 7 tanesi iç saha maçı. Şöyle ilk bakışta hemen Sivasspor'un kendi sahasında Antalyaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Gençlerbirliği maçlarına, deplasmanda ise Hacettepe ve Ankaragücü maçlarına ''banko'' 3 puan yazabiliriz bana göre. Böylece Sivasspor'un puan kaybedebileceği 4 iç saha maçı kalıyor: Eskişehirspor, Ankaraspor, Beşiktaş ve Trabzonspor. Özellikle Beşiktaş ve Trabzonspor maçları Sivasspor'un iç saha performansını ''baltalayabilecek'' karşılaşmalar olarak hemen göze çarpıyor. Deplasmanda ise; Bursaspor, Fenerbahçe, Denizlispor, Konyaspor, Gaziantepspor ve Galatasaray gibi sıkı rakipleri var ''Yiğidoların''. Ben kabataslak bir hesapla Sivasspor'un sezon sonunda 69-72 puan arası bir puan toplayacağını hesaplıyorum. Fikstürleri biraz zorlu gibi duruyor sanki ama Sivasspor iki sezondur gerçekten de harika bir performans ortaya koyuyor ve adlarını ''şampiyonluk'' kelimesi ile birarada anmak artık söyleyenin yüzüne ''şaşkınlıkla'' bakılmasını gerektirmiyor...

61. Dakika Kutlamaları...

Geçen sezonun ikinci yarısından itibaren Trabzonspor tribünleri Avni Aker'de ya da deplasmanda oynadıkları maçlarda skorboard 61. dakikayı gösterdiği anda balonlu, konfetili, yer yer meşaleli kutlamalara imza atıyorlar. Kendi ilinin plakasına bu kadar sahiplenen bir kent ömrümde görmedim ben. Küçüklüğümden beridir hemen her Trabzonlu vatandaşın 61'e karşı özel bir sempatisi vardır ve Turkcell Super Lig'de 61 numaralı formayı giyen bir çok futbolcu biliyoruz değişik takımlarda.

61. dakika kutlamalarının sonuncusu Ankaragücü karşılaşmasında gerçekleşti ve bana göre de abartılı bir şekilde havai fişekler dahi patlatıldı. Takım bu esnada oyundan kopuyor mu kopmuyor mu sorularının cevabını vermek mümkün değil bence çünkü bunu ancak sahada o atmosferi yaşayan oyuncular bilirler, bizlere ancak tahmin yapmak kalır. Beşiktaş tribünlerinden yankılanan ''Kartal gol gol gol'' tezahüratlarının futbolcuları olumsuz etkilediğini İbrahim Toraman başta olmak üzere birkaç futbolcudan (yarım ağızla da olsa) duymuştuk vakti zamanında ki zaten Çarşı'nın başını çektiği bu grup son dönemde bu uygulamayı kaldırdı. Bu konuda en iyi tespiti Beşiktaş'ın maçlarına sık sık giden Fatih yapar herhalde, benim asıl söylemek istediğim son günlerde 61. dakika kutlamaları ve maçtan sonraki ''Kolbastı'' için yükselen çatlak sesler.

Sorulan en anlamlı(!) soru ''Eğer Trabzonspor 61. dakika kutlamaları esnasında gol yerse ne olacak?'' sorusu. Cevabı naçizane ben vermek isterim: Hiçbir şey olmaz. Golü atan takımın skor hanesine bir gol ya da bir gol daha işlenir, Trabzonspor santra vuruşuyla oyuna yeniden başlar. Ha zaten geçen sezon oynadığımız Kayserispor maçında tam kutlamalar esnasında Mustafa Keçeli'nin uzaklaştırmaya çalıştığı top Iglesias'ın suratına çarparak ağlarla buluşmuştu. O gün ne olduysa bugün de aynısı olur. Bu sorulan soru cevabını Kayserispor maçında bulmuştu zaten. Gösterilerin abartı boyutuna ben de katılıyorum, balonlar, konfetiler tamam ama şu meşale ve havai fişek işi gerçekten çok canımı sıktı Ankaragücü maçında, takım oyuncuları her ne kadar kopma olmaz desede benim tahminim bu abartılı kutlamadan oyuncuların olumsuz yönde etkileneceği şeklinde.

Maçtan sonra yapılan futbolcu kutlamaları ise birlik ve bütünlüğün simgesidir. İçine kapanık gibi gözüken Colman ve Cale dahi maçın stresini sahanın ortasında yaptıkları danslarla atıyorlar üzerinden. Bu işin mimarı Yattara, Ankaraspor maçında kolbastıya katılmayınca ''morali bozuk, gitmek istiyor'' denmişti de neyseki Ankaragücü maçında oyuna iştirak edip söylentilerin önünü kesti. Kısaca maç sonu yapılan ''Kolbastı etkinlikleri''nden bile haber çıkarabiliyor şanlı medya.

Kutlama yapmak, eğlenmek garipsenmemeli bana göre, şahsım adına söyleyeyim, maçtan sonraki kolbastıyı izlemek benim için büyük bir keyif oluyor gerçektende. Umarım hiç bitmez bu şölen Trabzonspor maçlarını kazandıkça...

9 Şubat 2009 Pazartesi

Aaa Alex'i Çıkarıyor!!!

Abdullah Avcı'nın Alex de Souza oyundan alınırken yanındaki Arif Erdem'e böyle söylediğini belirtmiş Fanatik Gazetesi. Doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama gerçekten de verilmesi gereken tepki bu olurdu herhalde.

Luis Aragones İspanya Milli Takımı'nı Avrupa Şampiyonluğu'na taşımış bir teknik direktör ve bu yüzden O'na karşı eleştiri yaparken bile dikkatli davranıyorum, yaptığı büyük işler var ortada çünkü ancak dün akşam Alex de Souza'yı oyundan çıkarması gerçekten fahiş bir hataydı. Fenerbahçe'nin dün akşam yalnızca iki kez pozisyona girdiği ve bu iki pozisyonunda Alex'in kullandığı duran toplar olduğu düşünülürse Dede'nin takıma ihaneti bile düşünülebilir aslında. Bu tip maçlarda skoru her an değiştirebilecek oyunculara ihtiyacınız varken, sahada yürüse bile Alex'i oyundan almak ne derece doğru bilmiyorum. Zico döneminde Alex'in sahada ''dokunulmazlığı'' vardı. Sakatlanma ya da riske etmeme gibi durumlar haricinde Alex asla oyundan çıkmazdı. Aragones ise bu işi yavaş yavaş alışkanlık haline getirmeye başladı. Bursaspor maçında eski günlerinden kısa gösteriler sunan, İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında da ayakta kalmayı başarıp, takımını oyunda tutmaya çalışan Brezilyalı oyuncunun ise bu durumdan hiç memnun olmadığı kesin gibi. Takım kaptanı olarak yenilen ikinci golden sonra kalkıp soyunma odasına gitmesini Dede nasıl değerlendirecek bilmiyorum ama, kontratı imzalayan Alex'in önümüzdeki sezon Dede'yle çalışmamak için büyük dualar edeceği kesin gibi...