31 Temmuz 2009 Cuma

Sarı Kırmızı Akşam

Güçlü bir kadro ve spektaküler oyuncular var bu sezon Galatasaray'da. Maccabi Netanya hemen hemen Tobol Kostanay ayarında bir takımdır muhtemelen ama Netanya'nın karşılaştığı Galatasaray daha hazır olanıydı tabi. Yine ilk golü yediler duran toptan ama sonrası iyi geldi. Arda'nın 3 asistlik performansı parmak ısırtacak cinsten zaten Kewell'ın golünden önce Aydın'ı kaçıran da kendisi. 3,5 asist diyebiliriz yani. Bir 10 numara başka ne yapabilir ki zaten bir maçta?

Rijkaard Aydın Yılmaz'a ısrarla şans vermeye devam ediyor. O çocukta ışığı gördü muhtemelen ve sezon içinde Aydın'ı da kazanmış olacak bana göre. Linderoth dönünce ya da dönerse Mustafa Sarp kenara gelir muhtemelen. Daha bu takıma ''hazır'' Keita ve Elano girecek. Galatasaray'ın en büyük avantajı savunma hattındaki isimler. Leo Franco'yu çıkartırsak, stoperler Gökhan ve Servet, alternatif Emre Güngör ve Aşık, sol tarafta Hakan Balta, sağda Sabri ve Uğur tamamen yerli oyuncular ve Galatasaray'ın yabancı sınırlamasına takılmasını engelliyorlar. Galatasaray'ın özellikle bu sezon çok fazla sakatlık yaşamazsa Avrupa Ligi'nde önü çok açık gibi geliyor bana...

Sarı Lacivert Gece

Büyükçekmece sahilinde ''mıhlama'' yerken skor öğrenmeye çalışıyordum sağı solu arayıp maç hakkında. Gece eve gelince izleyebildim ancak ''geniş özeti''. Bir kere Daum'un sahaya sürdüğü tertip ideal onbirdir artık bana göre. Bilica, Önder ve Kazım zayıf halkalar, Sergio Ramos tarzı oynayan ve ''eski günlerini''(daha bismillah!) hatırlatan bir oyun ortaya koyan Gökhan Gönül ve Güiza'nın sezonu olacakmış gibi gözüküyor. Stopere transfer acilen şarttır bence. Gerçi Önder'i yabana atmamak lazım çok iyi bir profesyonel ve her daim göreve hazır bir adam ama Fenerbahçeli dostların dediğine göre Bilica çok sırıtmış akşam. Yani Honved'e karşı ne kadar sırıtılabilirse. Gökhan'ın bindirmeleri ve Güiza'nın gollerinin yanında Emre Belözoğlu'da mükemmele yakın bir futbol oynamış. Zaten üçüncü goldeki ''tatlı su kurnazlığı'' ne kadar istekli olduğunu belli ediyor. Sakatlanmazsa Fenerbahçe'nin bu sezonki lokomotifi olur. Alex yine Alex zaten, attığı golde yaptığı klas vuruşa şapka çıkartılır.

Fenerbahçe rakip Honved olsa dahi sezona hazır bir görüntü verdi bu maçta ama dediğim gibi mutlaka stoper almaları lazım, öyle karpuz seçer gibi değil ama bayağı iyi bir stoper almaları lazım, sıkıntı yaşanabilir...

30 Temmuz 2009 Perşembe

İngi-Lazca!


Kim Bu Futbolcu?

Futbolcudan çok bir pop yıldızına benzeyen kıyafetini özellikle seçtim aslında. Son derece başarılı geçen faal futbol kariyerinin ardından Premier League'de yıllarca teknik direktörlük yapan eski futbolcu özellikle Liverpool'da oynarken futbol kariyerinin zirvesine tırmanmıştı. Bakalım bu eski ve ünlü futbolcuyu tanıyan çıkacak mı?

DOĞRU CEVAP: Kevin Keegan. Gelen iki doğru cevaptan süratli olan Balthazar kardeşimi ve Sayın Admin'i tebrik ederim...

D-Smart'ta Futbolsuz Gece!

Özellikle UEFA Avrupa Ligi'nde oynayacakları için kendilerinden üst düzey başarılar beklediğimiz iki temsilcimiz Galatasaray ve Fenerbahçe bu akşam Avrupa Ligi ikinci ön eleme turu ilk maçlarına çıkıyorlar. Galatasaray İsrail deplasmanında Maccabi Netanya ile karşılaşırken Fenerbahçe ise kendi sahasında Macar rakibi Honved'i ağırlayacak.

İki karşılaşmayı da D-Smart kanalları yayınladığı için izleme şansı bulamayacağım ancak kanaatimce iki ekibimizde zorlanmadan kendilerine turu getirecek skorları yakalayacaklardır.

D-Smart'ı icat edip Avrupa Kupası heyecanlarımızı katledenleri de her izleyemediğim maçta olduğu gibi yine sevgi ve hürmetle anıyor olacağım. Umarım Turkcell Süper Lig yayınlarının haklarını da alamayıp, kuruyup gidersiniz bir an önce!..

Son Halka...


Haldun Üstünel, Kewell ve Baros ile perdeyi açmıştı geçen sezon. Bu sezon Keita ile devam edip Elano Blumer ile ''şovunu'' bitirdi ve Galatasaray Cassio Lincoln'den boşalan ''10 numara'' mevkisine yine dünyaca tanınmış bir oyuncuyu getirmeyi başardı.

Geçen sezonu Manchester City'de geçiren Brezilyalı oyuncu sol frame'e eklediğim videoda da görebileceğiniz gibi tam bir duran top uzmanı. Derin paslar atabilen ve mücadeleci yapısıyla dikkat çeken Elano'yu Manchester City, Shaktar Donetsk takımından transfer etmişti.

Çok fazla birşey söylemeye gerek yok aslında. Leo Franco'nun, Linderoth'un, Servet'in, Arda'nın, Kewell'ın, Baros'un, Keita'nın ''cirit attığı'', Frank Rijkaard gibi üst düzey bir teknik direktörün organize ettiği Galatasaray'da eksik halka da tamamlanmış oldu. Biz rakipler olarak artık Pollyanna'cılık oynayabiliriz iyi ki Deco gelmedi diye...

Dönüyor!

Hepimiz hatırlıyoruz Macaristan Grand Prix'i öncesi sıralama turlarında Felipe Massa'nın başına gelenleri. Hemen önünde giden Rubens Barrichello'nun aracından kopan bir parça arkada seyreden Felipe Massa'nın kaskını delip geçmiş ve başarılı pilotun kafasına isabet ederek, hayati bir tehlike yaşamasına sebep olmuştu.

Belki de binde bir yaşanacak bir şanssızlığın aktörü olan Massa hemen tedavi altına alındı. Önce gözü tehlikede haberleri geldi ancak Massa'nın konuşmaya ve yürümeye başladığı haberleriyle birlikte hayati tehlikenin tamamiyle ortadan kalktığını öğrendik. Massa için üzülmüşken gelen haberle milyonların gözü bir anda Formula 1'e çevrildi çünkü Ferrari takımı bu zor zamanında eski efsane pilotundan yardım istemişti. Bugün gelen haberler tam anlamıyla ''bomba'' niteliğinde çünkü Michael Schumacher gelen teklifi kabul etti ve Massa iyileşip pistlere dönene kadar Ferrari takımında yarışmayı kabul etti.

Artık çaptan iyice düşen Formula 1 yarışları için gerçekten mükemmel bir haber oldu Schumi'nin dönüşü. Kendisini motorsiklet ve kart yarışlarına veren Schumi artık ait olduğu yere yani F1 pistine geri dönüş yaptı. F1 2009 bundan sonra gerçekten bambaşka bir tat ve bambaşka bir keyif olacak. Ne diyelim: Felipe'nin başına gelene üzüldük, Schumi'nin dönüşüne sevindik!..

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Perşembenin Gelişi...

Heerenveen'den 5 gol yiyerek hazırlık maçlarının startını vermişti Sivasspor. Meksika'nın Chivas takımından 3 gol yiyerek devam edip PSV Eindhoven'dan da en az 5 yemek üzereyken yarıda kalan bir karşılaşma... Hazırlık maçlarında hem kendi sıkletinden daha ağır takımlarla oynadılar hem de çok fazla demoralize olup özgüven kaybı yaşadılar. Mehmet Yıldız ve Sezer Badur'un oynamayacağı belliydi Anderlecht'e karşı. Bunun yanında defansın sigortası Bilica'nın yokluğu ve O'nun boşluğunu doldurmak için kullanılan Bilica'dan fersah fersah geride bir oyun kalitesine sahip olan Yasin Çakmak. Kontraatak gücü herkes tarafından bilinen Balili'nin satılması. Erman Kılıç'ın alınması için Herve Tum gibi kaliteli ve tecrübeli bir forvetin takasa gönderilmesi...

Maç başlar başlamaz akibetin ne olacağı belli oldu aslında. Ersen Martin'e hücumda zerre destek gelmezken, savunmadan çıkan bütün toplar tamamen ''dandun'' ve ''Ersen'e şişirmeye'' yönelikti. İlk yarım saatte üç gol yiyiverdiler zaten ki yenen goller tek amacı savunma yapmak olan bir takımın yiyeceği goller değildi. Özellikle kornerden gelen ilk gol tamamen evlere şenlikti. İkinci gol de Faslı oyuncunun düşünmek ve ölçme biçme işlerini yapabilmesi için fazladan iki saniyesi daha vardı. Yenen diğer goller ise artık ipin ucu kaçtığı için eleştirmeye bile değmez.

Anderlecht öyle aman aman bir takım değil ama Sivasspor'u tam anlamıyla bozguna uğrattı dün akşam. Tonlarca gol kaçırdılar attıklarının yanında, son derece kolay geçtiler turu. İkinci maç yalnızca turistik bir gezi amacı taşıyor artık. Sivasspor'un durumu pek bir perişandı dün akşam, Mehmet Yıldız'ın, Sezer Badur'un ve Omotoyossi'nin katılımıyla ligde yine ilk yedi sekizin içinde tutunurlar ama Avrupa henüz onlara göre değil, çok tecrübesiz ve acemi kaldılar.

Bülent Uygun maçtan sonra ''Bütün sorumluluk bende'' dedi. Ben de ''E tabi sende olacak'' dedim. Yeni birşey değildi ki bu...

28 Temmuz 2009 Salı

Skor Tahmin Oyunu 2. Sezon Genel Kurallar

Ligin başlamasına yaklaşık 9 gün kaldı ve geleneksel hale getirmeye çalıştığımız Skor Tahmin Oyunu'muzu dostlarla birlikte elimizden geldiğince geliştirip daha zevkli bir formata büründürmeye çalıştık. Kendi aramızda konuşup büyük oranda belirlediğimiz kuralları aşağıya listeliyorum:

1- Oyun Katılım Bedeli toplam 100 TL. Bu ücret 6 Ağustos tarihine kadar 50 TL ve ligin ikinci yarısının başlayacağı tarihe kadar 50 TL olmak üzere 2 eşit taksitte ödenecek ve toplanan para sezon sonuna kadar Tekno Market'in güvenilir kasasında yani Tolga ve Hakan'ın mekanında muhafaza edilecek.

2- Sezon sonunda Skor Tahmin Oyunu'nun birincisi toplam ikramiyenin %70'ini, ikincisi %20'sini ve üçüncüsü de %10'unu kazanacak.

3- Sezon sonunda oyunu son sırada bitiren yarışmacı şampiyon yarışmacıya bir forma hediye edecek.

4- Oyunun puanlaması aşağıdaki gibi olacaktır:

Doğru Skor Tahmini: 15 puan

Doğru Forvet Oyuncusu Golü Tahmini: 1 puan

Doğru Orta Saha Oyuncusu Golü Tahmini: 3 puan

Doğru Defans Oyuncusu Golü Tahmini: 5 puan

5- Doğru gol tahminlerinde yaşanabilecek olası ''mevki tartışmalarını'' önlemek için ntvmsnbc.com'un her sezon geleneksel olarak düzenlediği ''Fantezi Futbol'' yarışmasındaki oyuncu mevkileri esas alınacaktır.

6- Bu sezon oyuna katılan bir yenilik olarak, bilinen her galibiyete ve beraberliğe de bir puan verilecektir.

7- Geçen sezon olduğu gibi bu sezonda tahmin postunu çarşamba günleri açılacaktır ve kesinlikle cuma günü 19:00'dan sonra gelen tahminler değerlendirmeye alınmayacaktır.

8- Haftanın cezalı oyuncuları tahmin postunun altında bildirilecektir.

9- Tahmin edilecek karşılaşmalar dört büyüklerin maçları olarak haftada 4 adet olacaktır. Dört büyüklerin birbirleriyle oynayacağı haftalarda ise puan cetveline göre o hafta en üst sırada yer alan dört büyük takım harici takımın oynacağı maç o haftanın tahminlerine son maç olarak eklenecektir.

Şu ana kadar katılımı kesinleşmiş dostlar ben dahil olmak üzere:

Geçen sezonun şampiyonu Tolga, ikincisi Balthazar, üçüncüsü Murat Yılmaz ve dördüncüsü Hakan Demirel'dir. Katılım için müracatlarınızı postların altına gireceğiniz yorumlarda gerçekleştirebilirsiniz.

Skor Tahmin Oyunu 2. sezon başlıyor. Herkese hayırlı uğurlu olsun.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Kim Bu Futbolcu?

Cevabı basit bir soru. Vakti zamanında Inter'de oynamıştı. En kısa sürede doğru cevabı veren saçlarını bu stil yapsın!

DOĞRU CEVAP: Taribo West. En hızlı doğru cevap Omanim'den geldi. Bu çılgın Nijeryalı oyuncuyu Beşiktaş'ın transfer gündemini meşgul edip, iş olmaza girince Televole'de Beşiktaş'ı ''makara'' konusu yaparken hatırlıyoruz tabi ki...

Ona Göre!!!


Anket Kapandı. Sivasspor Kapalı Kutu!

Ankette Sivasspor'un bu sezon neler yapabileceğini sormuştum dostlara. 10 oy kullanıldı ve bu oyların 4 tanesi ''Avrupa Kupalarına Katılma Mücadelesi Yaparlar'', 4 tanesi de ''Küme Düşmemeye Oynarlar'' seçeneklerine gitti.

Sivasspor ne yaparsa yapsın bir türlü futbolseverlerin gözünde rüştünü ispat edemiyor demekki. Ben kendi oy hakkımı ''Orta Sıralarda Gezerler'' seçeneğinde kullandım. Geçen sezon Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın yakaladığı ortalama puan normalin çok altına düşüp, diğer anadolu takımları da yukarıları zorlayacak istikrarı yakalayamayınca Sivasspor hakettiğinden biraz daha üst sıralarda yer almış gibi geldi bana.

Sivasspor'un en dominant oyuncusu olan Mehmet Yıldız'ın sezon sezon düşen formu bana göre bu sezon ''dip'' yapacak çünkü bu adam artık transfer olması gerektiğini düşünüyor, aklı sürekli karışık durumda. Bu sezon da beklediği transfer gerçekleşmeyen oyuncunun form durumunu sezon içinde yakından takip ediyor olacağım. Ha bir de aldıkları bir oyuncu var. Adı Omotoyossi. Helsingborg formasıyla UEFA Kupası grup maçında Galatasaray savunmasına kök söktürmüş ve bir gol, bir asistle oynamıştı. İyi bir futbolcu. Mehmet Yıldız kötü oynarsa Ersen Martin'de devreye girebilir bu arada. Takımını sırtlayacak özelliklere sahip bir adam Ersen.

Sivasspor'un bu sezon göstereceği performansı yine merakla bekliyor olacağız hatta Trabzonspor'u ağırlayacakları ilk maç ciddi bir ölçü olacaktır bana göre...

Özlü Sözler

BİR TAKIMDA İKİDEN FAZLA BREZİLYALI VARSA, ORADA MUTLAKA ÇETELEŞME BAŞLAR.

- Nicolas Anelka -

24 Temmuz 2009 Cuma

Taraftar Sevgisi



Bu pankartı dün Galatasaray'ın Tobol Kostanay'ı 2-0 yenip tur atladığı maçta açtı Galatasaylı taraftarlar. Bir yönetici için çok güzel bir duygu olsa gerek. Deco işini de bitirebilirse önümüzdeki seçimlerde başkanlığa oynayabilir artık Haldun Üstünel. Hary Kewell, Milan Baros, Kader Keita... Bu transferlerin hepsinde başrol oynadı genç yönetici, iş bitirici olduğu belli.
Bir iş bitirici de Fenerbahçe'de vardı zamanında. Yükselişi ve popülaritesiyle Aziz Yıldırım'ı epey korkutmuş ve kulüp yönetiminden afaroz edilmişti. Hakan Bilal Kutlualp...

Korsan Taksiler

Özellikle maddi kriz ortamının piyasaları dolayısıyla halkı vurmasından sonra korsan taksilere olan talep gitgide artmaya başladı. Ticari taksi fiyatlarının ''gerçektende'' el yaktığı dönemlerde insanlar artık tek bir telefonla korsan taksilere ulaşıyor ve ticari taksi fiyatının oldukça altında fiyatlara ulaşımlarını sağlıyor.

Korsan taksilerin, ticari taksilere nazaran oldukça büyük avantajları var hiç kuşkusuz. Nereye gidecekseniz, gideceğiniz yerin fiyatını önceden biliyorsunuz zaten. Pazarlık payınız dahi mevcut. Sizi almaya gelen araçlar normal ticari taksilerin büyük çoğunluğundan daha yeni ve konforlu araçlar. Korsan taksi şöförleri ticari taksi şöförlerine göre daha kibar ve fiyat belli olduğu için sizi en kısa nereden ulaştırabilirse gideceğiniz yere o şekilde ulaştırıyor. Misal bir yolcu Sarıyer'den hiç bilmediği bir yer olan Büyükçekmece'ye gidecekse ticari taksilerde olduğu gibi ''Aman beni dolaştırmasın'' gibi kaygıları duymuyor çünkü nereden ne şekilde giderse gitsin ödeyeceği ücret değişmiyor. Ben dahil olmak üzere hepimizin başına mutlaka bir ya da birkaç kez ticari taksi şöförlerinin yaptığı yanlışlar gelmiştir.

E şimdi sen ne kadar eline pankart alırsan al ne yaparsan yap yolcuyu bu şartlar altında taşırsan ve bıraktığın imaj benim ''kirli sakalım'' gibi olursa korsan taksi hegemonyasına katlanmak durumundasın artık.

Korsan taksiler yasal mı? Yasalar çerçevesinde hayır tabi ki ancak, ülke vatandaşının aldığı maaşları (özellikle asgari ücret) bindirilen vergileri ve devletin verdiği hizmetin boyutunu düşündüğümüz zaman, yasalar çerçevesinde olmasa da bana göre dibine kadar yasaldır korsan taksiler ve iyiki de varlar...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Kim Bu Futbolcu?

İngiltere Milli Takımı'nın formasını 62 kez giydi.
Kariyerinin zirvesine Marsilya'da forma giyerken ulaştı.
İsim olarak birlikte telafuz edilince şiirsel bir söz öbeğine bürünen Glen Hoddle ile birlikte İngiliz Milli Takımı'nın önemli gol ayaklarından birisi olmasına rağmen bir sağ açıktı.
Newcastle United ve Tottenham Hotspur gibi önemli takımlarda da forma giydi.

Cevabı doğru olarak tahmin eden çıkmazsa yarın bu saatlerde açıklayacağım...

DOĞRU CEVAP: Chris Waddle. Tolga kardeşimi hızlı ve doğru cevabından dolayı tebrik ederim.

Yorumsuz!


Yılan Hikayesi

Son iki sezondur Middlesbrough forması giyen ve oynadığı futbolla İngilizlerden ''Braveheart'' lakabını alan Tuncay Şanlı'nın takımı geçtiğimiz sezon küme düşünce kontratı devam etmesine rağmen Tuncay'ın Premier League kulüplerinden birine transferine kesin gözüyle bakılıyordu. Liverpool, Chelsea, Aston Villa ve Everton ile adı anılan ancak yaklaşık 2 aydır transferi gerçekleşmeyen milli oyuncunun Middlesbrough ile idmanlara çıkmadığını da biliyoruz. Tuncay Şanlı tatil yaptığı yerden (her neresiyse) transferini bekliyor olmalı bu aralar. Beklenen ve geçirilen her gün Tuncay'ın aleyhine işliyor aslında. Sezon başı kamplarında teknik direktörlerin kafasında yavaş yavaş şekillenmeye başlayan onbirleri bozmak ve forma giyeceği takımın onbirinde yer bulmak için ekstra gayret göstermesi gerekecek Tuncay'ın.

Ha bir de şu mesele var ki, Tuncay için son bir haftadır ne yazılı ne de görsel medya da en ufak bir transfer haberi çıkmamaya başladı. Ya haberim olmadan bir takımla anlaştı Tuncay ya da bu sezon transferi olmayacak. Eğer Premier League'e transfer yapamazsa Championship'te oynamak zorunda kalacak olan Tuncay'ın ve menejeri Erdinç Şehit'in bu işi bir an önce çözmeleri, gerekiyor bence zira atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak...

Darius Vassell Nereye Koşuyor?

1980 doğumlu, kariyerinin en olgun zamanlarını geçiren ya da geçirmesi gereken, İngiltere Milli Takımı formasını tam 22 kez giyip 6 gole imza atan popüler ve piyasası olduğuna inandığım bir futbolcu Ankaragücü'ne neden gelir? Yıllık 800.000 euro kazanacağı söyleniyor ki, Vassell o ücrete Ankaragücü değil de Galatasaray ya da Fenerbahçe'ye gelmiş olsaydı bu kulüpler için yılın en flaş transferini yaptılar ibaresi bile kullanılabilirdi.

Aslında Avrupa'dan yaşlı yıldız transfer etme furyasını Anadolu takımları bazında ilk kez geçen sezon Kocaelispor akıl etmişti. Edgar Davids ha geldi gelecek, oldu olacak derken iş olmadı sonrasında Nwonkwu Kanu ile kontak kurup bu transferi bitirmeye çalışıp diğer kulüplerin gözünü açtılar. Ha bu arada Kayserispor, Olembe ve Aghahowa ile ismi bilindik yabancı oyuncu alma furyasını başlatmıştı zaten. Toledo'yu bu kapsama almadığımı belirteyim. Hatta vakti zamanında Karşıyaka Fofana'yı bir iki aylığına takımda oynatmış, İlhan Cavcav ise Tijani Babangida'yı kiralamıştı ama dediğim gibi geçen sezon Kocaelispor bu işin reklamını o kadar çok yaptı ki bence Ankaragücü'nün bu transfere girişmesinin en önemli sebeplerinden birisi geçen sezon Kocaelispor'un Davids ve Kanu ile yaşadığı flört dönemleri oldu.

Ankaragücü ile Vassell'in adının anılmaya başlaması ile birlikte bir de Vassell'i karalama kampanyası başladı. Yaşlı denilen Vassell henüz 30 yaşında ve yeterli idmanla üst düzey olarak futbol oynayabileceği en az 4 sene daha var önünde bence. Yok Türkiye'ye attığı golle hatırlanıyor, yok bilmem ne ayaklarını ise geçelim. İngiltere gibi dünya çapında popülaritesi olan ve birçok büyük yıldızın formasını terlettiği bir ulusal takımın 22 defa formasını giymek öyle az buz bir iş değil. Bu adamın kaliteli olduğunu ve kendisini verirse Türkiye Süper Ligi'nde ''leblebi'' gibi gol atacağına eminim ancak kafamı kurcalayan başka şeyler var?

1- Darius Vassell neden Ankaragücü'ne geldi?
2- Vassell'in kim olduğunu bilmediğim menejeri Vassell'i dört büyüklere önerdi mi? Önerdiyse ne yanıt aldı?
3- Vassell gibi kariyerli bir futbolcuyu Ankaragücü 800.000 euroya ikna etmeyi nasıl başardı?

Keşke bu transferin bilinmezleri biraz açılsaydı, inanın bana Football Manager 2009 oyununu açıp, Ankaragücü'nün başına geçseniz Darius Vassell'i ne teklif ederseniz edin bu kulübe getiremezsiniz, bir yazılım da dahi olmayacak bir işi gerçekleştirmiş oldu Ankaragücü.

Acaba diyorum İngiltere'nin Türkiye'nin başkentine gönderdiği bir ajan mıdır kendisi! Ya da Martin Palermo gibi idealist ve maceraperver bir adam mı? (Sonu Palermo'ya benzemesin de...) Her ne olursa olsun biz şimdilik işin sadece eğlenceli bölümüne bakalım ve Darius Vassell'e sarı lacivertli forma altında başarılar dileyelim ama bu adamı sezon boyunca ayrı bir gözle takip edeceğim, bunu da belirteyim...

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Latin Amerika'nın Türkiye Şubesi

Aziz Yıldırım göreve geldiğinden beridir Fenerbahçe'nin, Spor Kulübü anlamında diğer takımlara nazaran fersah fersah yol aldığını hepimiz bilir, hepimiz söyleriz. Tesisleşme ve amatör branşlara gösterilen ilginin yanında futbol takımı da Ariel Ortega'lardan, Pierre Van Hoojdonk'lara, Stefan Appiah'lardan, Nicolas Anelka'lara kadar bir sürü dünya çapında yıldız futbolcu gördü. Taraftarın kulübe yaptığı katkı Türkiye şartlarında inanılmaz boyutlara ulaştı, üstüste Fenerium Şubeleri açıldı, kombine ve bilet satışlarından bu ülkenin hiç telafuz etmediği paralar kazanıldı.

Ortalama 20 milyon taraftara sahip bir kulübü aslında ekonomosi bozuk ve istikrarsız bir ülkede ''işler'' hale getirdi Aziz Yıldırım. Buraya kadar herşey normal olsa dahi bir türlü anlam veremediğim adını koyamadığım bir de sansasyonel yanı var Fenerbahçe'nin. Aziz Yıldırım ne kadar başarılı olursa olsun ''ben merkezciliği'' sayesinde bir çok kez de baltayı taşa vurdu transfer mevsimlerinde. Ortega'dan başlayıp, Anelka'ya son dönemde Maldonado'sundan Josico'ya hatta Güiza'ya kadar çok paralar verilip alınan yabancı futbolcular gereken ya da bir başka deyişle beklenen katkıyı yapamadılar. Bu dönemde Marco Aurelio, Tuncay Şanlı, Ümit Özat ve Rüştü Reçber gibi piyasası yüksek oyuncular bonservis bedeli olmadan yuvadan bir bir uçarken, aynı zamanda takımın ruhunu oluşturan bu futbolcuların yokluğu Fenerbahçe'nin kanadını kırdı. Yoksa bu bütçeler ve bu markayla son iki sezonda şampiyonluğun ezeli rakiplere kaptırılması sadece ezeli rakiplerin istikrarlı (!) performansından değil, Fenerbahçe'nin transfer yanlışlarından da ileri geldi.

Kulüpte her ne yaşanırsa yaşansın bir alışkanlıktan asla vazgeçilmedi. O da latin oyuncu alışkanlığı. Alex de Souza, Marco Aurelio, Marcio Nobre, Deivid de Souza, Fabio Luciano, Roberto Carlos, Edu Dracena, Claudio Maldonado, Wederson da Silva, Diego Lugano, Andre Dos Santos, Cristian Oliveira... Saymadığım ya da atladığım oyuncu varsa da bilmiyorum. Zaten şu liste bile başlı başına yeterli aslında son 6 sezon için.

Bu futbolcuların içinde kaptanlığa kadar yükselen Alex de Souza hiç kuşkusuz bu grubun önderi konumunda. Hem aldığı yıllık ücret, hem saha içindeki ve dışındaki pozisyonuyla takım içinde etkin bir rol oynuyor. Brezilyalı oyuncuların genel olarak ortak özellikleri parayı çok sevmeleri ve Avrupalı oyuncularda bulunan ''disiplin'' anlayışının çok gerisinde olmaları. Lincoln'ün Galatasaray'a, Adriano'nun Inter'e yaptıkları sadece birer örnek. Brezilya ağırlıklı kadrolar bana göre yalnızca iki dönem de başarılı oldu. Bunlardan ilki Marcio Nobre'nin forvette olduğu dönem ikincisi ise Zico'nun teknik direktörlük yaptığı dönem. Alex de Souza döneminde Marcio Nobre'nin dışında Fenerbahçe forvetinde başarılı olabilen tek adam ise ne tesadüftür ki ''Alex'in kankası'' Semih Şentürk oldu. Anelka ve Kezman gibi kariyerli, Güiza gibi maliyetli oyuncular, Alex'in organizasyonundan kaçarcasına uzaklaştılar. Güiza'nın ortama ayak uyduramamasının ve sezon başında defalarca verdiği ''ayrılmak istiyorum'' demeçlerinde takımdaki Latin hegemonyasının hiç payı yok mu?

Aziz Yıldırım Rüştü, Tuncay ve Ümit gibi oyuncuların kontratlarını belki de ''bizim evladımız'' kontejanından devre arasında yenilemeyi düşünmezken dökülen Fenerbahçe'nin başlıca sorumlularından Alex, Carlos, Deivid gibi oyuncularla ''eşşşek yüküyle'' para verip yeni kontratlar imzaladı. ''Evlat'' kontenjanındaki Volkan Demirel ise sezon sonunu bekledi kaçmak için ancak takım bulamayınca ''kerhen'' kontrat yapmak durumunda kaldı. Türk oyuncuların Brezilyalılar hakkındaki şikayetlerini Uğur Boral'dan dinleyebiliriz aslında. Deivid'in bir hafta Uğur Boral'ı milyonların gözü önünde ''haşlaması'' ertesi hafta ise Emre Belözoğlu'nun gırtlağına sarılması bence hiç ama hiç ''oyun içinde olur böyle şeyler'' formatında değildi. Bu hareketler tamamen ''Latin Amerikanlaşmanın'' örnekleriydi.

Şimdi Fenerbahçe için sezon başından beridir ismi geçen oyuncuları bir hatırlayın. Bir de gelenlere bakın. Andre Dos Santos Brezilya Milli Takımı'nın sol bekiymiş! Peh! Brezilya Milli Takımı'nın sol beki Fenerbahçe'de oy-na-maz! Belki gelen oyuncular çok kaliteli ve mükemmel bir uyum gösterip Fenerbahçe'yi çok yukarılara taşıyacaklar, belki de kontratları sürecinde Fenerbahçe Süper Lig'de ve Avrupa'da tozu dumana katacak ve Brezilyalılar on milyon eurolar karşılığında Avrupa'ya transfer olacaklar. Madem bu kadar iyi oyunculardı, Pato'yu, Kaka'yı, Ronaldinho'yu, Higuain'i daha yirmili yaşlarına ulaşmadan havada kapan büyükler bu oyuncuları neden 26 yaşında Fenerbahçe'ye bıraktılar?

Aslında çok fazlaca uzatmaya gerek yok, Aziz Yıldırım hatalarından hiç ders almayan hatta ders almak değil, hatalarını hata olarak görmeyen bir adam. Yine son 5 sezonda yaptığı ligin başlamasına iki hafta, Avrupa Ligi maçlarının başlamasına bir hafta kala ''direk onbirde oynaması gereken'' iki oyuncuyu getirdi Samandıra'ya. Geçen iki sezondan farklı bir durum olmaz, Fenerbahçe yine hayal kırıklığı olur, Latin Amerikalılar paralarını alır, idmanlarda ''unlu yumurtayı kafada patlatma'' oynamaya devam ederler. Christoph Daum değil, on tane Daum gelse zihniyet değişmediği sürece teknik direktör değişir ama Alex, Carlos, Deivid yeni kontratlarını imzalar, Feneriumlardan alışveriş yapan, milyarlarca liralarını kombinelere yatıran taraftarlar Selçuk ve Deniz'i ıslıklamaya devam eder, Şadan Kalkavan gibiler de ancak seçimlere ''renk katarlar''!.. Brezilya'nın bayrağı ne de çok benziyor Fenerbahçe formasına...

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Anket Kapandı. En İyi Transferi Fenerbahçe Yaptı!

Bl0ğa verdiğim aranın bitiminden sonra 15 Temmuz'da bir de ankete başlamıştım, o ana kadar yapılan en iyi transferler hakkında. Anket bugün sona erdi ve kullanılan 21 oyun 11'ini alan Fenerbahçe yılın en iyi transferini yapan takım seçildi.

Sezona fırtınalı bir Mehmet Topuz transferi ile giren Fenerbahçe arkasından Sivasspor'un geçen sezon en çok konuşulan oyuncusu Bilica'yı da renklerine bağlamayı başardı. Gaziantespor'dan yaklaşık 2 yıldır istenen ancak transferi bir türlü gerçekleşemeyen Bekir İrtegün ile Ankaraspor'un en değerli oyuncusu Özer Hurmacı'da bu sezon Fenerbahçe forması için ter dökecekler.

Fenerbahçe yerli piyasada alabileceği en iyi oyuncuları almış gibi duruyor ilk bakışta ancak Mehmet Topuz'un transferinde yaşananlar, Bilica'nın bence hala bir ''kapalı kutu'' olması, Özer'in ligin başlamasına iki hafta kala halen koltuk değnekleriyle dolaşıyor olması ve Bekir'in sağlayabileceği ''sınırlı katkı''yı da gözönünde bulundurduğumuzda aslında transfer sezonunun Fenerbahçe için pek iyi geçmediğini söyleyebiliriz. Lugano'nun kaybı da transfer sezonunun kayıplarından sayılabilir. Teknik direktörlüğe getirilen Christoph Daum ise daha önceden bildiğimiz, tanıdığımız, başarılı bir teknik direktör. Hala çözülemeyen Güiza sorunuyla birlikte geciken yabancı oyuncu transferleri de bu sezon Fenerbahçe'nin eksilerinden.

Ben ankette kendi adıma oyumu Matteo Ferrari ve Michael Fink gibi kaliteli yabancıların yanında Nihat Kahveci ve istikbal vaadeden genç İsmail Köybaşı, Rıdvan Şimşek ve Erhan Güven'i getiren Beşiktaş'a verdim. Bence bu sezonun en akılcı transferini varolan iskeleti bozmadan eksik mevkilerine transfer yapan siyah beyazlılar gerçekleştirdi.

Keşke bizim ülkemizin insanları da yapılan her anketin soru bölümünü ''En çok hangi takımın taraftarı var?'' şeklinde algılamasa da, yapılan anketlerden daha sağlıklı sonuçlar çıkarabilsek...

Ige Ace III: Dawn Of The Dinosaurs

Favori filmlerimden birisidir Ice Age. Birincisini de ikincisini de hemen hemen vizyona girdiği günlerde izlemiştim ancak üçüncüsünü evlilikti, balayıydı derken ancak izleme şansım oldu. Birçok ünlü ismin karakter seslendirmelerini başarıyla yaptığı filmde bana göre yine en iyi seslendirmeyi ''Tembel Hayvan Sid''i seslendiren Yekta Kopan yapmış hiç kuşkusuz. Türkçe'den eklenen ve filmin orijinal diyaloglarında olmayan ''Canım ya!'', ''Yerim ben seni!'' gibi ekstralar yerinde ve doğru zamanlarda kullanılarak filme harika bir renk vermiş. Sid'in dinozor yumurtalarını çalmasıyla başlayan film, yumurtadan çıkan 3 dinozor ve onları aramaya koyulan anneleriyle birlikte müthiş bir maceranın içine giriyor.

Her ne kadar yaşı küçük izleyicilere hitap eden bir film gibi görünse de gülmek ve eğlenmek isteyen her yaştaki insanın mutlaka görmesi gerektiğine inandığım bir film Ice Age 3 (Dawn Of The Dinosaurs).

17 Temmuz 2009 Cuma

Deplasmanda Gollü Beraberlik

Uzak ve yorucu bir yolculuk gerektiren bir deplasmandı Tobol Kostanay deplasmanı Galatasaray için. UEFA Kupası formatından çıkıp yeni adıyla Europa League'de Türkiye adına ilk maça çıktı Galatasaray, Kazak rakibi karşısında.

Maçın başında Orkun golü yerken topa bakışlarıyla Volkan Demirel'e çok benzedi. Tam bir ''Volkan'ın kontrolünde ağlara giden top'' vuruşu yaptı Zhumaskaliev. Ardından karşılıklı yoklamalar ve etkisiz ataklarla ilk yarı geçti gitti. Turun riske girebileceğini düşünen Rijkaard onbirde şans vermediği Arda ve Baros'u oyuna aldı. Arda'nın asistinde Baros golü attı ve Galatasaray deplasmandan her takımın rüyası olan ''gollü beraberlikle'' ayrıldı.

Sezonun ilk maçı, takım hazır değil, bir kısım oyuncular sahada yoktu, yedek ağırlıklı takım sahadaydı gibi onlarca bahaneyi sıralayabiliriz aslında Galatasaray'ın bu sezon oynadığı ilk resmi maç için. Hem de her zaman derler ''İlk elin günahı olmaz'' diye. O yüzden fazlaca eleştirmeye gerek yok sarı kırmızılıları, neticede işe yarayacak skoru alıp döndüler Tobol Kostanay deplasmanından.

Tobol takımını da gücü nispetinde beğenmedim desem yalan olur. Güzel tek toplar yaptılar, iyi şutlar çıkardılar, ellerinden gelen gayreti sahaya yansıtıp, hiç olmazsa aldıkları beraberlikle ülkelerine puan kazandırdılar. Henüz Avrupa futboluna çok acemi olan bir ülkenin takımı Tobol Kostanay. Tecrübe sahibi oldukça bir San Marino, bir Liechenstein ya da bir Malta olmayacaklardır. Hem nüfusları hem de yüzölçümleri buna izin vermez zaten...

16 Temmuz 2009 Perşembe

Skor Tahmin Oyunu 2. Sezon Genel Kurallar

Geçen sezonun sonunda Tolga'nın şampiyon, zatıalimin ise sonuncu olduğu Skor Tahmin Oyunumuzun moderatörlüğünü Tolga'ya bırakacağımı daha önceden belirtmiştim. Tolga'dan bugün gelen kural mailini ise şimdi yayınlayıp görüşlerinize açıyorum. Kurallar ve ödüller konusunda bir an önce anlaşıp, katılımcıların belirlenmesine geçeceğiz. Öncelikle Tolga'dan gelen müthiş modifiyelerle donanmış listeyi bir yayınlayayım:

Katılım şartları ve ödüller :

· Oyun Katılım Bedeli 100 TL‘dir ve 2 eşit taksitte ödenecektir.


· 1. Taksit ilk hafta tahmini yayınlanana kadar, 2. Taksit ise 18. Hafta tahmini yayınlanana kadar ödenecektir.

· Toplanan tutar Tekno Market kasasında muhafaza edilecek sezon sonunda kazanaların hesabına aktarılacaktır.

· Ödüller şu şekilde dağıtılacaktır: 1. Toplam Ödülün %70’i, 2. Toplam Ödülün %20’si, 3. Toplam Ödülün % 10’u...

Oyun Kuralları :


· Doğru tahmin edilen skorun bilinmesi yarışmacıya 15 Puan kazandıracaktır.

· Takımların galibiyet, beraberlik ve mağlubiyetlerini skor harici bilen yarışmacılar 1 teselli puanı kazanacaktır.

· Doğru tahmini birden fazla yarışmacının bilmesi durumunda, doğru tahmin ödülü olan 15 puan tahmini doğru bilen yarışmacı sayısına eşit olarak bölünecektir. Çıkan sonucun küsüratlı olması durumunda, virgülden sonraki rakam 5’in altında ise rakam bir alta, 5 ve 5’in üstünde olması durumunda rakam bir üste yuvarlanacaktır. Örneğin bir tahmini dört yarışmacı bilirse 15/4=3,75 sonucu 3,5’in üstünde olacağı için 4’er eşit puan alacaklardır.

· Gol atan forvet oyuncusu 1 Puan, Orta Saha Oyuncusu 2 Puan, Defan Oyuncusu 3 Puan, Kaleci ve kendi kalesine gol atan oyuncu yarışmacıya 5 Puan kazandıracaktır.

· Oyuncu mevkileri için “fantezifutbol.ntvmsnbc.com” sitesi kaynak olarak alınacaktır.

· Tahminler Çarşamba günü içinde mesai saati bitimine kadar blog’da yayınlanacaktır.

· Tahmin yapma süresi blog’da yayınlandığı andan itibaren başlayıp Cuma günü mesai bitiş saati olan 18:00’a kadar sürecektir. 18:00’dan sonra ulaşan tahminler değerlendirmeye alınmaycaktır.

· Haftanın cezalı oyuncuları bilgisi tahmin postu’nun altında bildirilecektir.

· Her yarışmacının tek tahmin hakkı vardır. Tahmin sonrası gelişen sakatlık durumları, gözden kaçan cezalı oyuncular ve bunun gibi yanlış yapılan tahminler değerlendirmeye alınmayacak, yapılan tahmin üzerinde kesinlikle değişiklik yapılmayacaktır.


Tolga'dan gelen katılım şartları ve kurallar bu şekilde. Yine geçen sezon olduğu her hafta dört büyüklerin maçları tahmin edilecek şayet dört büyükler birbirleriyle oynarsa, o hafta puan cetvelinde dört büyükler hariç sıralamanın en üstünde yer alan takımın maçı dördüncü maç olarak listeye dahil edilecektir. Benim itiraz edeceğim bir husus var ancak bunu postun altında yorum olarak yapacağım. Oyunumuz şimdiden hayırlı olsun, tüm sorularınızı ve isteklerinizi postun altına yorum olarak ekleyebilirsiniz...

Amatör Başkan

Sezon başından beridir Trabzonspor'un üst gündemini Şenol Güneş işgal etmişti ta ki Hugo Broos takımın başına getirilene kadar ancak bir alt gündem hep ya alenen ya da gizliden gizliye Fatih Tekke'nin yuvaya dönüşüydü. Fenerbahçe'nin almak için son bir hamle yapması ve Fatih Tekke'nin takımında kadro dışında olmasına rağmen teklifi reddetmesi Trabzonspor'a gönül verenlerin iştahını kabarttı. Özellikle geçtiğimiz haftadan bu yana Fatih Tekke'nin transfer haberleri aldı başını gitti. Peki Fatih Tekke Trabzonspor'a yani yuvasına geri dönecek mi?

Zamanında Hami Mandıralı Schalke 04'ten ayrılmak istediğinde dönemin başkanı Mehmet Ali Yılmaz ''O bizim evladımız'' diyip o zamanın parasıyla 4 milyon markı bastırdığı gibi Hami'yi ilk uçakla memleketine geri getirmişti. Fatih Tekke ise daha Zenit takımıyla yarım sezon bile geçirmemişken bir türlü istikrarlı şekilde giyemediği forması ve adaptasyon sorunuyla birlikte geri dönmek istediğini ve tercihinin Trabzonspor olduğunu defalarca belirtmişti. Dönem dönem üç büyüklerinde iştahını kabartıp sık sık teklifler almasına rağmen Fatih Tekke hep Trabzonspor'u bekledi aslında. Aynen Gaziantepspor'dan Trabzonspor'a transferi esnasında yaşanan durumlar yaşanıyor aslında bu aralar. İlk önce 8 milyon euro istemişti Zenit yönetimi zamanla fiyat düştü düştü ve 2 milyon euro'ya kadar indi. Bonservis bu kadar makul seviyelere inince de bordo mavili camia topyekün ayağa kalkıp ''Alalım Tekke'yi'' demeye başladılar. Anladığım kadarıyla Sadri Şener'de Fatih ile bir görüşme gerçekleştirmiş ya da basından okuduklarıyla bir yorum yapmış: ''Fatih Tekke'nin boş mukaveleye imza atarım demesi gerekiyordu, kendisinden bunu beklerdim.'' Ne alaka şimdi? Adam niye boş mukaveleye imza atsın ki? Fenerbahçe ya da Beşiktaş ne bileyim Galatasaray hala daha deli gibi istemiyorlar mı bu adamı? Bu adamın zoru ne o zaman? Aziz Yıldırım, Fatih şimdi ''he'' dese yıllık 2 milyon euroyu önüne koymaz mı? Rivayete göre yeni bir plan geliştirmiş ''bizimkiler''. Fatih'in mukavelesi 6 ay sonra bitiyormuş ve kendisini devre arasında bedavaya getireceklermiş!

Sadri Şener'in Ersun Yanal'ın istifası arkasından Samet Aybaba'yı takımın başına getirmeye kalkması, arkasından yapılan gereksiz bir olağanüstü kongreden sonra kredisi yavaş yavaş tükenmeye başladı sanki. Ha unutmadan ekleyeyim, Ünal Karaman hazır olsun, bizim Hugo bocalamaya başlarsa ilk uçakla Belçika'ya sepetlenir, yerine gelecek teknik direktör de zaten sezon başında belli oldu ''Sportif Direktör'' transferinden sonra!..

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Sportif Direktör Nedir?

Futbolumuzun son modası Sportif Direktörler oldu son zamanlarda. Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'nin, Ünal Karaman'ın da Trabzonspor'un ''sportif direktörü'' olması bir sportif direktör bir spor kulübünde ne yapar sorusunu da aklıma getiriyor.

Öncelikle belirtmek isterim, ne Aykut ne de Ünal birer sportif direktör değiller çünkü ikisinin de ilgi alanı tamamen futbol ve ikisi de şu anda futbol takımlarının hazırlık kamplarındalar. Onların işi ''futbolif direktör'' ya da ne bileyim işte öyle birşey olmalı. Anladığım kadarıyla yeni nesil sportif direktörlerin bir de ortak özelliği oluşuyor yavaş yavaş. Efendi olacak, aklı başında sözler söyleyecek, takımın eski efsanelerinden birisi olacak gibi. Aykut Kocaman ve Ünal Karaman'ın bu doğrultuda birden çok benzer özellikleri var. E yarın Galatasaray Ergün Pembe'yi, Beşiktaş'ta Ali Gültiken'i ''sportif direktör'' ilan ederse kare as tamamlanmış olur.

Ben henüz bir sportif direktörün farklı ne yaptığını çözemedim, öyle süslü isimlerle insanları kandırmasınlar, Sinan Engin'in işini yapacaklar işte ama kat be kat daha iyi yapacakları kesin tabii...

Sorunlu Futbolcu

Geçen sezon Gençlerbirliği formasıyla Trabzonspor'a karşı harika bir maç çıkarmıştı 61 numaralı Engin Baytar. Devre arasında İlhan Cavcav sorunları yüzünden kendisini ''afaroz'' edince Eskişehirspor'a gitti. Ligin ikinci yarısında Engin Baytar'ı yalnızca bir pozisyonda hatırlıyorum o da yukarıda gördüğümüz kare. Bir pozisyonu Youla ile ''gırtlak gırtlağa'' tartışırlarken araya Beşiktaş futbolcusu Ekrem Dağ girmişti. Maçtan sonra Youla tartışmayı ''Engin'e ayrı bir top vermek lazım, bir de sürekli elleri ve kollarıyla bize komut veriyor, bu kadar kaliteli bir futbolcuysa gitsin Barcelona'da oynasın'' şeklinde tamamen Türkçe olarak açıklamıştı.(Tabi düşük cümleleri ben tamir ettim)

Yetenekli bir adam olduğu aşikar Engin'in. Özellikle Gençlerbirliği - Trabzonspor maçında oynadığı futbolu istikrarlı hale getirirse yeni takımı Trabzonspor'un onbirini zorlayabilir ancak eski forma numarasını giyecek olan İbrahima Yattara kendisinin çok sıkı rakibi. Bu sezon Alanzinho'nun da onbirin değişilmezi olacağını hesap edersek ''sorunlu'' futbolcunun yedek oturarakta sorun çıkarma ihtimali bir hayli fazla. Bilemiyorum belki de durulacak, amiyane tabirle ''adam olacak'' Trabzonspor Camiası'nın içinde. Kendisine yeteneklerini ispatlaması için büyük bir şans verildi, kullanıp kullanmamak tamamen O'nun ''sorunu'' bu saatten sonra...

Eski Dostlar...

Nihat Kahveci Real Sociedad ile başlayıp Villarreal’de devam eden kariyeri ile birlikte hiç kuşkusuz yurtdışındaki Türk oyuncu kariyerlerinin en iyisini gerçekleştirdi. Adı bir ara Manchester United’ın kendi resmi sitesinde bile geçiyordu. Ancak ne olduysa Nihat’ın sakatlıkları üst üste gelmeye başladı. Kariyerinin doruğundayken transfer olduğu Villarreal’de sakatlıkları yüzünden bir türlü tam randımanla sahaya çıkamayan oyuncu geçen sezon başında Euro2008’de yaşadığı sakatlıkla La Liga’yı neredeyse tamamen sakat olarak tamamladı. Fenerbahçe’nin Nihat için yaptığı girişimler dün gibi aklımda. İspanya’ya gitmeler, araya hatırlı kişiler sokmalar dahil her yol denense de Nihat bir türlü ikna edilemedi ve bu transfer gerçekleşmedi.

Bu sezonda yine Fenerbahçe ve Beşiktaş oyuncuya talip oldular ancak Nihat’ın Türkiye’ye döneceğine hiç mi hiç ihtimal vermedim. Hatta Beşiktaş’ın sona yaklaştığını duyduğumda dahi bu transfere ihtimal vermiyordum ancak kazın ayağı öyle değilmiş, transfer gerçekleşti gerçekleşmesine ama bir sürü soru işaretiyle birlikte…

Nihat’ın müzmin sakatlıkları hepimizin malumu… Gerçi tam teşekküllü bir kontrolden geçti ama yine de ikinci bir Emre Belözoğlu vakası yaşanması uzak bir ihtimal değil. Nihat Kahveci artık otuzlu yaşlarını yaşayan tecrübeli bir futbolcu ve bu sezon Şampiyonlar Ligi gruplarında mücadele etmesi kesin olan Beşiktaş’ın bir numaralı oyuncusu olarak sahaya çıkacak. Beklentiler çok fazla tabi ki ancak Nihat bu beklentilere ne kadar cevap verebilecek burası tam bir soru işareti bence. Bekleyip göreceğiz…

Daum'un Halleri...

Christoph Daum’un Fenerbahçe’den ayrılışı Türk spor tarihinin en dramatik maçlarından birisi olan Denizlispor maçından sonra gerçekleşmişti. 2 sezon boyunca önce Zico ardından da Aragones ile istikrar yakalamaya çalışan sarı lacivertli kulüp istediği özellikleri iki teknik direktörde de bulamayınca ikinci kez aynı derede yıkanmaya soyundu.

Christoph Daum ise bıraktığımız adam değil. Kamp fotoğraflarının hemen hepsinde yüzü gülen, sık sık Türkçe konuşan ve futbolcularıyla arkadaş ilişkileri geliştirmiş yepyeni bir Daum var karşımızda.

Kimileri sahte diyor kimileri gerçek yüzü lig başlayınca ortaya çıkacak diyor ama bence Daum aradığı şeyi yani ‘’adrenalini’’ Türkiye’de yaşıyor. Köln’ün başındayken çok sıkıldığına ve istediği adrenalini yakalayamadığına çok eminim. Burada ise bambaşka bir ortam var. Hırs, öfke, entrika, oyun, kaos… Tam bu adamın aradığı şeyler bunlar. Aslında Christoph Daum kaybettiği oyuncağını bulan çocuklar gibi mutlu bu aralar. Bunun ne sahtekarlıkla ne de yeni bir taktikle ilgisi yok. Süper Lig’in değerini (en azından kendine göre) anlamış yabancı bir teknik direktör var karşımızda… O’da keyfini çıkarsın, biz de tabi ki…

Unutmadan kaderin cilvesi midir nedir, Daum Denizlispor maçıyla ara vermişti, Denizlispor maçıyla devam edecek. Dünya gerçekten de çok küçük!..

10 Numara Kaptan!

Arda Turan için öyledir böyledir şöyledir diye boş safsata yapmaya gerek yok. Arda’nın nasıl bir futbolcu olduğunu, futbolculuğunu geçtim nasıl bir insan olduğunu bilmeyenimiz yoktur herhalde. Basınımız sağ olsun Arda’nın giydiği tabancalı tişörtten bile 1 hafta boyunca sürecek polemikler yaratmayı başardığı için medya sayesinde Arda’yı ''x'' bir yerde görecek olsak kendisi hakkında saatlerce konuşacak donanıma sahibiz. Kısaca Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı ayırmadan Arda artık ailemizden biri gibi.

Geçen sezonun sonunda Arda’nın Avrupa’ya transferi gündemdeyken Adnan Polat çok ince bir demeç vermişti: ‘’Önümüzdeki sezon takımı Arda’nın üstüne kuracağız.’’ Bu demeç aslında birçok anlama geliyordu. Ümit Karan’ın, Hasan Şaş’ın gönderileceğinden tutun da Lincoln’ün yaratma olasılığı yüksek olan krizi de içeriyordu bu demeç. Operasyon zaten harfiyen gerçekleştirildi. Önce Hasas Şaş’ın sonra Ümit Karan’ın takımla ilişikleri kesildi yani kaptanların. Ardından Lincoln krizi patladığı esnada Adnan Polat sert çıktı ve Lincoln için ‘’kapıdan dahi giremez’’ diyip ardından işin içine Metin Oktay’ı falan da sokup hem 10 numarayı hem de kaptanlığı Arda Turan’a verdi. 10 numaralı Arda formalarının satışı patlarken aynı zamanda gündem de harika bir ‘’reverse’’ hareketiyle değiştirildi. Lincoln unutuldu. Hatta bana göre Ayhan ve Emre Aşık için suni bir huzursuzluk ortamı bile yaratıldı. Ben eminim ki ne Ayhan’ın ne de Emre’nin kaptanlık Arda’ya verildi diye kazan kaldırma ihtimalleri yok çünkü bu isimler kulübün içindeki isimler ve bunun böyle olacağını hepimizden daha iyi biliyorlardı.

Arda’nın kaptanlığı konusunda ise yönetime yüzde yüz hak veriyorum. Arda Turan açık ara şu anda takımın sembol ismi ve kaptanlığı sonuna kadar hak ediyor. Tabi Semih ile olan boks maçını unutursak! Kaldı ki Arda’dan başka kim var altyapıdan yetişip yıllardır bu takımın formasını terletip sembol oyuncu olan... Sakın Sabri demeyin kafanıza krampon fırlatırım!..

Yeni Sezon...

Birkaç gün sonra bir yılını dolduracak olan Sportif Platform’da bugün itibariyle yeni sezonu açmış bulunuyor. Benim de dilim şişti, kaç zamandır yazmıyordum. Kendimle ilgili pek az şey paylaşıyorum blogta çok elzem durumlar hariç. Evlilikte bu elzem durumlardan birisi işte. 26 Haziran tarihinden itibaren evli bir adam olarak devam ediyorum hayatıma. Blogta dostlarla vakit geçirirken güzel şeyleri de paylaşmak istiyorum her zaman. Geçen sezon Eren bebek katılmıştı aramıza. Bu sezonun başlarında Melih-Sumru çiftinin kızlarının aramıza katılmasını
bekliyoruz gelin adayı olarak:) Evliliklerinde bir yıldan fazlasını deviren Tolga-Tamyel çiftinden de umarız alırız bir müjdeli haber ve bir yeğen haberini daha blogta paylaşırız.

Kısaca Sportif Platform kepenklerini açtı işte, kaldığımız yerden devam edelim…