30 Mayıs 2009 Cumartesi

Skor Tahmin Oyunu 34. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

BALTHAZAR: 16

FARUK TURUTOĞLU: 11

HAKAN DEMİREL: 14

TOLGA ŞENER: 8

MURAT YILMAZ: 6



GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 265

BALTHAZAR: 260

MURAT YILMAZ: 254

HAKAN DEMİREL: 252

FARUK TURUTOĞLU: 241

34. hafta tahminleri için tıklayın
33. hafta genel puan durumu için tıklayın

28 Mayıs 2009 Perşembe

Skor Tahmin Oyunu 34. Hafta Tahminleri

TAHMİN EDİLECEK KARŞILAŞMALAR:

TRABZONSPOR - FENERBAHÇE

GALATASARAY - SİVASSPOR

DENİZLİSPOR - BEŞİKTAŞ

İSTANBUL B.ŞEHİR BEL. - BURSASPOR

Benim Tahminlerim:

Trabzonspor - Fenerbahçe: 2-1 (Gökhan,Alanzinho/Lugano)
Galatasaray - Sivasspor: 2-1 (Baros,Kewell/Musa Aydın)
Denizlispor - Beşiktaş: 0-2 (Holosko,Ernst)
İstanbul B.Şehir Bel. - Bursaspor: 0-2 (Sercan,Volkan Şen)

27 Mayıs 2009 Çarşamba

3-1

Bu sabaha karşı Cavs - Magic serisinin belki de en hassas maçı Orlando'da oynandı ve uzatmaya giden karşılaşmayı 116-114 kazanan Hidayet'in takımı Orlando Magic Cleveland Cavaliers karşısında seride 3-1 öne geçmeyi başardı.

Maçın ilk üç çeyreğini sürekli dört/beş sayı civarında önde götüren LeBron ve arkadaşları son periyodun son üç dakikasında skor üstünlüğünü rakibine kaptırdı. Yine de maçın son 5 saniyesine 1 sayı farkla önde girmeyi başaran Cleveland karşısında, Rashard Lewis'in 4.2 kala bulduğu üç sayılık basketle Orlando Magic önemli bir avantaj yakalamayı başardı. Mola alarak topu rakip sahaya taşıyan Cleveland'ta 4 saniyelik hücum için topu alan LeBron James'e Dwight Howard'ın 0.5 saniye kala yaptığı faulle maç aksiyon filmi haline geldi. İlk atışı sayıya çevirmeyi başaran LeBron James'in ikinci atışı ise tam bir film sahnesi gibiydi. Çemberin üstünde bir süre duran top, en sonunda sepetten geçmeye karar verince (bu sahneyi mutlaka bir yerlerden bulup izleyin) maçın normal süresi 100-100 berabere bitti.

Uzatmalarda daha az hata yapan Orlando Magic yine son 4 saniyeye 2 sayı farkla önde girdi ancak bu kez Cavs'ın topu diğer sahaya taşımak için kullanacak molası kalmadığı için LeBron James uzak bir mesafeli bir şutla topu potaya gönderdi ancak sonuç çıkmayınca maçı 116-114 kazanan Orlando Magic büyük bir avantajın sahibi oldu.

Orlando Magic'te Hidayet Türkoğlu, 15 sayı, 8 ribaund ve 7 asistle yine triple-double'a yaklaşırken, Dwight Howard 27 sayı, 14 ribaund, 4 asist ve 3 blokla serinin MVP'si olmaya devam etti. Rafer Alston'da 26 sayı ve 4 asistle oynadı. İstatistiklere pek yansımasada Orlando Magic'in Fransız forveti Mikael Pietrus'un inanılmaz kritik kopma dakikalarında attığı üçlüklerle takımına belli ivmeler kazandırdığını eklemek lazım. Kısıtlı sayılabilecek sürelerde maksimum performans vermeye devam ediyor Pietrus.

Süperstar ''King James''in 44 sayı, 12 ribaund ve 7 asistlik performansı galibiyeti getirmeye yetmezken, Cavs'ın antipatik oyuncusu Mo Williams'ta 18 sayı kaydetti. Delonte West'te 17 sayı, 7 asist ve 5 ribaundluk performansla Cavs'ın ayakta kalan oyuncularından birisi oldu.

26 Mayıs 2009 Salı

Orlando Magic ve Denver Nuggets

Cleveland Cavaliers Doğu Konferansı'nın, Los Angeles Lakers ise Batı Konferansı'nın favorileriydi zaten 2009 play-offları öncesinde. Bu iki takımda otoriteleri yanıltmayarak kendi konferanslarının finallerine yükselmeyi başardılar. Hikaye bu kısmında herşey rutin bir şekilde gidiyor... Asıl hikaye Orlando Magic ve Denver Nuggets'ın isyanıyla başlıyor.

Orlando Magic'in kadrosu aslında yabana atılacak bir kadro değil. Dwight Howard, Rashard Lewis, Hidayet Türkoğlu ve Rafer Alston zaten NBA'in gediklisi olmuş tecrübeli oyuncular. Özellikle Hidayet'in bir buçuk sezondur gösterdiği form sıçramasıyla bu başarının sinyallerini veriyorlardı az çok. Normal sezonu 59-23'lük galibiyet-mağlubiyet oranlarıyla bitiren Orlando Magic play-off'un ilk turunda bana göre doğu ve batı dahil olmak üzere tüm play-off'un en zayıf takımı olan Philadelphia 76'ers'i 4-2 geçerken iki maç kaybederek yarı finalde Boston'a süpürülecek izlenimi versede, bir sonraki turda Boston Celtics'i 4-3 ile geçmeyi başardılar. Boston'da süperstar Kevin Garnett'in sakatlığı yüzünden serinin tamamında oynamaması büyük bir etken gibi gözüksede Paul Pierce ve arkadaşlarını safdışı bırakmakta gerçekten büyük bir başarı olmalı. Özellikle Rajon Rondo'nun seri boyunca gösterdiği ekstra performans çok etkileyici olmasına rağmen, Orlando Magic'i safdışı bırakmaya yetmedi. Konferans finallerindeki rakip ise buldozer görüntüsündeki Cleveland Cavaliers. Cavs takımı buraya rakiplerini ''süpüre süpüre'' geldiği için Orlando'nun akıbetininde bundan farklı olmayacağı düşünülüyordu ancak Orlando bu rüyayı sürdürmeye kararlı olarak çıktığı ilk maçta Cavs'ı hem de deplasmanda hançerlemeyi başararak seride 1-0 öne geçti. İkinci maçın son bir saniyesine önde girmeyi başaran Magic, son şutta ''King James'i'' durdurmayı başaramayınca oldukça dramatik bir maç kaybetti. Şayet LeBron'ın son saniye şutu girmese iddia ediyorum bu ritim Orlando'nun Cavs'ı süpürmesini sağlayabilirdi. Üçüncü maç için Orlando'ya geçildi ve Magic bu karşılaşmayı bu kez riske atmayarak 10 sayı farkla kazandı ve seride 2-1 öne geçti. Serinin dördüncü maçı yine Orlando'da oynanacak ve şayet Magic bu maçı kazanabilirse seriyi kazanma yolunda inanılmaz bir avantajın sahibi olacak. Hidayet için ayrı bir yazı hazırlıyorum zaten şu play-off hengamesi bitince ''yıldızım'' için ayrı bir post yazacağım Sportif Platform'a...

Denver Nuggets Carmelo Anthony'ye yardım edecek bir oyuncu ararken, Allen Iverson'la anlaşıp, ''Körün istediği bir göz'' ile başlayan atasözünün NBA'de ki temsilcisi olmuştu, geçen sezonun ortasında ancak Iverson ile Nuggets'ın kimyası uyuşmayınca Denver geçen sezon play-offların birinci turunda safdışı kalmıştı. Bu sezon Allen Iverson'ı Detroit'e gönderip karşılığında Chauncey Billups'ı kadrousuna katan Denver'da taşlar bir anda yerine oturmuş oldu. Sezonu 54-28 yaparak bitiren takım play-off'un ilk turunda Chris Paul'un takımı New Orleans Hornets ile karşılaştı. Ortada gözüken seriyi domine eden Nuggets (4-1) konferans yarı finalinde San Antonio Spurs'u 4-1 deviren Dallas ile eşleşti. Bu seriyi Denver Nuggets yine 4-1 ile kazandı ancak hakkını yemeyelim, bu serinin hakemleri gerçekten de Denver'ı çok kolladılar. Belki Denver Nuggets bu turu geçecekti zaten, ancak bu kadar kolay olur muydu? Bunun cevabını vermek oldukça güç. Konferans finalinde NBA şampiyonluğunun en güçlü iki adayından biri olan Los Angeles Lakers ile karşılaşan Denver Nuggets deplasmanda bir maç kazanmayı başararak evine 1-1 ile döndükten sonra kendi sahasındaki ilk maçı kaybedip seride geriye düşsede dördüncü maçı 19 sayı farkla kazanıp seriyi 2-2'ye getirmeyi yani ''geri dönmeyi'' başardı. Bundan sonrası iki takım içinde ortada olan bir seri artık ancak gönlüm Orlando Magic'ten yana olduğu gibi bu seride de fazlasıyla Denver Nuggets'tan yana.

NBA Organizasyonu'nun bu iki ''isyankar'' takımını da finalde görmek en büyük dileğim. Umarım bu iki takımdan birisi şampiyonluk yüzüğünü parmağına takarak, süperstarların değil, takım olmanın ve takım ruhunun asıl başarıyı getirdiğini kanıtlamış olurlar...

Gidecekler mi?

Galatasaray sezon başında Harry Kewell ve Milan Baros'u transfer ettiğinde, o dönem hala umutların kesilmediği Lincoln ve Arda ile birlikte ''korkutucu'' bir hücum hattına sahip olmuştu. Bana göre ligin en iyi kadrosunu kuran Galatasaray'ı sakatlıklar bir türlü yalnız bırakmadı. Mehmet Topal, Servet Çetin, Tobias Linderoth, Emre Güngör zaman zaman Harry Kewell'ın sakatlıkları sarı kırmızılıların belini oldukça bükerken, transferdeki başarıyı sezon içi yönetiminde gösteremeyen Adnan Polat ve ekibinin de katkılarıyla Galatasaray UEFA Avrupa Ligi şansını da tehlikeye atmış durumda girdi son haftaya. Beşiktaş karşısında oynadıkları baskılı, dirençli ve etkili oyunla maçı kazanmayı haketselerde sezon başından bu yana olduğu gibi bir türlü kimyalarını oturtamayınca bu maçı da kaybettiler.

Harry Kewell müthiş bir adam. Saha içindeki performansının yanında müthiş profesyonelliği, centilmen tavırları ve kendisine karşı yapılan haksızlıklara rağmen basınla minimum derecede az konuşması kendisini yücelten etkenler. Stoper olarak çıktığı Hamburg rövanşı zaten ayrı bir efsane. Sırf Arda sol kanatta oynayacak diye sağa çekilmesi, yedek beklediği maçta Arda oyundan çıkarken doksan artı bilmem kaçta zaman geçirmek için oyuna dahil edilmesi ve niceleri... Ben şahsen Kewell olsam arkama bakmadan giderdim Galatasaray'dan ancak Avustralyalı yıldız ne yapar O'nu kestiremiyorum ama yine de Galatasaray yönetimi Kewell'ın önüne bonservis seti çekmezse yıldız futbolcunun buralarda duracağını pek sanmam.

Milan Baros 20 golün üstüne çıkmayı başarmış ve bitme noktasına gelen kariyerini Galatasaray forması altında bir nebze de olsa canlandırmış bir futbolcu. Taraftarın da sevgilisi aynı zamanda. Hele bir de başarı gelseydi Galatasaray'ın yeni ''ilahlarından'' olabilirdi. Yeni geldiği ve hiç tanımadığı bir ülkede ve büyük bir takımda 20 gole ulaşmak az buz bir başarı değil. Çek futbolcu bunun yanında UEFA Kupası serüveninde de kritik ve maç kazandıran gollerin altına imza atmayı başardı. Şu ana kadar Avrupa'dan kendisine bir teklif var mı yok mu bilmiyorum ama Milan Baros sanki en az bir sezon daha Galatasaray forması giyecekmiş gibi duruyor. Gerçi bu tip futbolcuların her zaman belli bir piyasası vardır ama Galatasaray'ın isteyeceği bonservisi verebilecek bir kulüp çıkar mı bunu da ancak sezon bitip ''futbolcu avı'' başladığında göreceğiz herhalde...

Şampiyonlar Ligi Elemelerini Oynamak İstiyoruz.

Ersun Yanal'ın istifasının Şenol Güneş'e ''yol açmak'' için olduğunu ya da olacağını sezon başından beridir hemen her Trabzonspor ile alakalı konuşmada belirtmiştim. Faruk Özak'ın Şenol Güneş'e bakışından tutun, göreve geldiğinden beridir bir kez bile hocanın arkasında durmayan yönetime ve skandal yazılarla birilerinin kalemi olmayı tercih eden yerel gazetelere bakarak Şenol Güneş için gerekli zeminin hazırlandığını düşünüyordum epeyden beridir. Ortaya atılan hayali bir iki teknik direktör isminden sonra asıl hedefte yoğunlaşıldı ve büyük mucizeler olmazsa önümüzdeki sezon Trabzonspor'u çalıştırması için Şenol Güneş adına gerekli şartların oluşturulduğu bir sezon yaşadık ki belki de yönetim Ersun Hoca'nın arkasında durabilseydi, biraz daha güven aşılayabilseydi 25 yıllık hasret bu sezon son bulabilirdi.

Ahmet Özen bu ara dönemde Trabzonspor'un emanet edildiği isim oldu. Çıktığı dört maçı da kazanmayı başaran hocanın dönemindeki skorlar da çok çarpıcı aslında:

Trabzonspor - Kayserispor: 4-1
Kocaelispor - Trabzonspor: 1-3
Trabzonspor - Bursaspor: 1-0
Eskişehirspor - Trabzonspor: 2-5

Trabzonspor bu dört maçlık periyodda Ferhat Çökmüş, Ceyhun Gülselam ve Giray Kaçar gibi çok az forma şansı bulan oyuncularına daha fazla şans vermeye başlamış, Rigobert Song'u takımdan kesmiş ve sistemle alakalı birkaç değişikliğe imza atmış. Sonuçta dört maçta 3.25 gol ortalaması yakalanırken maç başına da bir gol yemiş bordo mavililer. Süper Lig'de ilk deneyimini yaşayan bir teknik direktör için ''büyülü'' istatistikler bunlar ama tabi ki Trabzonspor yönetimi yeni sezon için Ahmet Özen'i düşünmüyor bile takımın başında. Aynen Galatasaray'ın Cevat Güler'i düşünmediği gibi.

Daldan dala atlıyorum ama hazır yazmaya başlamışken eklemek isterim, Bu Ceyhun Gülselam'ı ön libero, sağ kanat ya da stoper değilde forvet oynatırsa ve eğitimini verirse Şenol Güneş, ciddi anlamda sıkı bir golcü kazanır Trabzonspor. Bu kadar yumuşak bilekli ve hava hakimiyeti olan bir futbolcuyu ben forvette görmek isterim. En azından sezon başındaki hazırlık maçlarında denenebilir, aklımdayken söyleyeyim dedim...


Beşiktaş Şampiyo...

Beşiktaş 2003 yılından bu yana şampiyonluğa hiç olmadığı kadar yakın durumda bulunuyor. Sezon içinde bir ara ligden kopma noktasına kadar gelen siyah beyazlılar özellikle Yusuf Şimşek ve Fabian Ernst transferleriyle sıkı sıkı tutundukları ligde ezeli rakipleri Galatasaray'ı kendi sahasında devirerek son haftaya lider girmeyi başardı.

Galatasaray karşısında kamuoyunun genel kanısı olarak, yine silik ve ''prangalı'' bir futbol oynayan Beşiktaş'ın imdadına bu kez Yusuf Şimşek yetişti. Oyunun krize girebileceği ve hatta Galatasaray'a dönebileceği dakikalarda tek başına yarattığı pozisyonda ''ite kaka'' ceza alanına girip gol vuruşunu yapan ''Yaşlı yıldız'' aynı zamanda cezalı duruma düşüp arkadaşlarına ''Benden bu kadar'' demiş oldu.

Mustafa Denizli'nin şansından bahsediliyor Hıncal Uluç'un yine gündem yaratmayı başararak ortaya attığı tezle ancak ligdeki diğer takımlara bakınca; formsuzken de galip gelmeyi başarabilen, diğerlerine nazaran daha bir takım olan ve şampiyonluk stresine girmeden önce son derece spektaküler maçlar çıkaran Beşiktaş'ın tüm lig performansına bakarak şampiyonluğu en az Sivasspor kadar hakettiğini düşünüyorum. Kesinlikle yeni bir polemik başlatmak için söylemiyorum ama eğer Mustafa Denizli şanslı ise EURO2008'de ki performansıyla Fatih Terim'in en kısa zamanda ''Terim Baba'' türbesini kurmasını gerekir, şansı diğer insanlara da bulaşsın diye!..

Turkcell Super Lig 33. Hafta Toplu Sonuçlar ve Genel Görünüm

TOPLU SONUÇLAR:

Beşiktaş - Galatasaray: 2-1 (Bobo,Yusuf/Kewell)

Sivasspor - Gençlerbirliği: 3-2 (Kamanan,Tum,M.Erdoğan/Troisi,Momha)

Eskişehirspor - Trabzonspor: 2-5 (Doğa,Youla/Ceyhun-2-,Alanzinho-2-,Umut)

Fenerbahçe - Konyaspor: 4-2 (Güiza-2-,Uğur Boral,Roberto Carlos/Kratochvil,Poljak)

Bursaspor - Gaizantepspor: 2-2 (Julio Cesar-kk-,Gökhan/Beto-2-)

Kayserispor - Hacettepe: 1-0 (Aghahowa)

Ankaraspor - Antalyaspor: 0-0

Kocaelispor - İstanbul B.Şehir Bel.: 2-3 (Serdar,Taner/Gökhan Kaba,Zeki,İ.Akın)

Ankaragücü - Denizlispor: 3-0 (Jaba,M.Yılmaz,Semavi)

HAFTANIN TAKIMI: Beşiktaş

HAFTANIN FUTBOLCUSU: Yusuf Şimşek

HAFTANIN GOLÜ: Yusuf Şimşek (Beşiktaş - Galatasaray)

GOL KRALLIĞI:

20 GOL: Milan Baros

18 GOL: Taner Gülleri

15 GOL: Gökhan Ünal

14 GOL: Mehmet Yıldız

13 GOL: Umut Bulut

PUAN DURUMU:

1- Beşiktaş: 68
2- Sivasspor: 66
3- Trabzonspor: 65
4- Fenerbahçe: 58
5- Galatasaray: 58
6- Bursaspor: 55
7- Kayserispor: 47
8- Gaziantepspor: 46
9- İstanbul B.Şehir Bel.: 42
10- Ankaraspor: 41
11- Eskişehirspor: 39
12- Ankaragücü: 39
13- Gençlerbirliği: 38
14- Denizlispor: 38
15- Antalyaspor: 37
16- Konyaspor: 35
17- Kocaelispor: 26
18- Hacettepe: 22

GENEL BAKIŞ:

Lider Beşiktaş Galatasaray'ı kendi sahasında devirmeyi başarıp şampiyonluk için Denizlispor deplasmanından alacağı galibiyeti beklemeye koyulurken, ikinci Sivasspor zorlanmasına rağmen kendi sahasında Gençlerbirliği'ni 3-2 mağlup edip hem şampiyonluk şansını korudu hem de Şampiyonlar Ligi'ne gitme avantajını devam ettirdi. Trabzonspor Eskişehirspor'u deplasmanda 5-2 mağlup ederek Şampiyonlar Ligi için umudunu korurken, Fenerbahçe lig bittikten sonra açılıp Konyaspor'u ilk yarıda attığı dört golle geçti. Bursaspor ''harakiri'' yaptığı maçta iki farklı üstünlüğünü koruyamadı ve kendi sahasında Gaziantepspor ile 2-2 berabere kaldı. Kayserispor kendi sahasında Hacettepe'yi Julius Aghahowa ile geçerken, İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kocaelispor deplasmanını 3-2 kazanıp ligde kalmasını resmileştirdi. Antalyaspor deplasmanda Ankaraspor ile berabere kalıp ateş hattından çıkmayı başaramazken, Ankaragücü rakiplerinden Denizlispor'u üç farkla mağlup edip Antalyaspor'un yapamadığını yapmayı başardı. Önümüzdeki hafta Denizlispor - Beşiktaş, Galatasaray - Sivasspor, Trabzonspor - Fenerbahçe
ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Bursaspor maçlarıyla şampiyonu, Şampiyonlar Ligi'ne gidecek ikinci takımı ve UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele edecek son takımı belirleyeceğiz. Ayrıca; Gençlerbirliği - Kayserispor, Antalyaspor - Ankaragücü ve Konyaspor - Ankaraspor maçları da küme düşecek son takımı belirlemede bize ışık tutacak. Sezonun son haftası tüm düğümleri çözecek hafta olacak...

34. HAFTA

Gaziantepspor - Eskişehirspor (Cuma 20:00)
Hacettepe - Kocaelispor (Cuma 20:00)
Denizlispor - Beşiktaş (Cumartesi 20:00 LİGTV)
Galatasaray - Sivasspor (Cumartesi 20:00 LİGTV)
Gençlerbirliği - Kayserispor (Cumartesi 20:00)
Antalyaspor - Ankaragücü (Cumartesi 20:00)
Konyaspor - Ankaraspor (Cumartesi 20:00)
Trabzonspor - Fenerbahçe (Cumartesi 20:00 LİGTV)
İstanbul B.Şehir Bel. - Bursaspor (Cumartesi 20:00)

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Skor Tahmin Oyunu 33. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

BALTHAZAR: 22

FARUK TURUTOĞLU: 15

HAKAN DEMİREL: 16

MURAT YILMAZ: 12

TOLGA ŞENER: 6


GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 257

MURAT YILMAZ: 248

BALTHAZAR: 244

HAKAN DEMİREL: 238

FARUK TURUTOĞLU:230

33. hafta tahminleri için tıklayın
32. hafta genel puan durumu için tıklayın

22 Mayıs 2009 Cuma

Tek Atımlık Barut!

Trabzonspor için şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi elemelerini oynayabilmek için kazanmaktan başka şansının olmadığı ilk karşılaşma olacak Eskişehirspor deplasmanı. Averajları baz alırsak Beşiktaş'ın Galatasaray'ı yenmesi durumunda şampiyonluğa veda edecek olan Trabzonspor'un Sivasspor galip gelse bile son hafta oynayacağı zorlu Galatasaray maçında kaybedebileceği puanları düşünüp en azından Şampiyonlar Ligi için 3 puan arayacaklar Eskişehir'de.

Eskişehirspor geçen hafta Konyaspor'u yenerek çok ama çok büyük bir nefes almayı başardı. İki sorunlu oyuncusu Batuhan ve Engin'in golleri ile son iki haftaya biraz daha rahatlamış giriyorlar hiç kuşkusuz ancak işin tamamen bitmesi için Trabzonspor'u yenmeleri gerekiyor. Eskişehirspor için herşey olmasa da ''birçok şey'' olan karşılaşma, bordo mavililer için tamamen ''herşey'' anlamını taşıyor. Batuhan ve Engin Baytar ile birlikte Soulaymane Youla'yı da düşününce hiçte fena olmayan bir hücum hattına sahip olan Eskişehirspor'a karşı lig bitmeye yüz tutmuşken form tutan Gökhan Ünal'sız Trabzonspor'un birinci gol ayağının ise formsuz Umut Bulut olacağını söyleyebiliriz. Yattara'nın yüksek ihtimalle forma giyemeyeceği maçta Trabzonspor hücumlarının şekillendiricisi Alanzinho olacak. Colman'ın da desteğiyle bu zorlu deplasmandan üç puan çıkarmaya çalışacak olan Trabzonspor'un savunmasında Ferhat Çökmüş ve Tayfun Cora gibi ''madenlerde'' bulunuyor. Ferhat geçen hafta tribünlerin de katkısıyla son derece ''gergin'' bir maç çıkarmıştı Bursaspor'a karşı ancak şimdi taraftar baskısı hissetmeyeceği için daha başarılı bir oyun ortaya koyabilir. Kıvrak Youla şayet Tayfun Cora'nın ''üzerine'' oynarsa takımına bir ya da daha fazla penaltı kazandırabilir. Aynı şekilde Batuhan'da Egemen'i ''sırtına alacağı'' pozisyonlarda kritik fauller kazanabilir takımı için. Trabzonspor'un en büyük umudu bana göre Alanzinho'nun ''durdurulması güç'' driplingleri olacak, bu driplinglerden sonuç çıkarabilirlerse Eskişehirspor deplasmanından istediklerini alabilirler yoksa maçın bir ''kısır döngüye'' dönüşmesini iki takımında engellemesi zor olur.

Eskişehirspor için tam bir ''Hiç değilse bir puan'' karşılaşması. Bu yüzden Trabzonspor'un baskın taraf olacağını söyleyebilirim ancak sezon başından beridir gol bölgelerinde zaafiyet yaşayan takımın golü ya da golleri bulamadıkça oyundan düşeceğini tahmin ediyorum, Trabzonspor kazansa bile son dakikalara tek farkla önde girecektir muhtemelen ve özellikle Alanzinho'nun oyunun son bölümlerinde ''diri'' kalması çok önemli.

Ben hedefi büyük olan ve oynadığı futbolda az da olsa iyileşme gösteren takımım Trabzonspor'un bu maçı ''bir şekilde'' kazanacağını düşünüyorum ama sezonun ikinci yarısından beridir söylediğim gibi; kazanamasalar bile şimdiden herşey için teşekkürler, özlemiştik bu heyecanı, önümüzdeki sezon daha fazlasını yaşarız umarım...

Mikrofonlarımız İstanbul İnönü Stadyumu'nda...

Sezonun son derbi karşılaşmasını Beşiktaş ile Galatasaray pazar akşamı saat 20:00'de Beşiktaş İnönü Stadyumu'nda oynayacaklar ve belki de İnönü Stadyumu'nda oynanacak olan son maç bu karşılaşma olacak, 5 yıldır her sezon sonu yıkılması beklenen tarihi stadyum için.

Beşiktaş'ın Türkiye Kupası şampiyonluğundan sonra ikinci ve asıl büyük hedefi ligi şampiyon olarak tamamlayabilmek. Hiç kuşkusuz Fenerbahçe ve Galatasaray'ın devre dışı kaldığı bu yarışta büyük bir avantajları var çünkü son 180 dakikaya 2 puanlık bir avantajla giriyorlar. Şampiyonluk yolunda iki maçı kaldı siyah beyazlıların ve bu maçlardan ilki sezonun kendi sahasında oynayacağı son maçı olan Galatasaray karşılaşması. Tabi ki Beşiktaş iddiası nedeniyle bu maçın mutlak favorisi gibi gözüküyor ancak Galatasaray'ın da maça ''yatmayacağı'' bir başka büyük gerçek. Baros, Kewell, Lincoln ve Arda gibi isimleriyle ''ürkütücü'' bir kadroya sahip olan Galatasaray'ın en büyük dezavantajı tabi ki sezon başından beri oturtamadıkları takım kimyası. Takım kimyası konusunda Beşiktaş rakibine göre fersah fersah ilerlemiş durumda. Şampiyonluk hedefine çok yaklaşan takımın oyuncularının daha bir kenetlendiğini görmemek mümkün değil ancak bu noktada Beşiktaşlı oyuncuların en büyük dezavantajlarının ''baskıya karşı koyamamaları'' olduğunu söyleyebilirim. Fenerbahçe'ye her iki maçta da mağlup olan, Galatasaray'a ligin ilk yarısındaki maçta mağlup olan, Trabzonsporla hem içerde hem dışarda berabere kalan, Sivasspor'u iki maçta da yenemeyen Beşiktaş'ın ''sert'' maçlarda yaşadığı stresi daha fazla izah etmeye gerek yok herhalde.

33. haftada Beşiktaş Galatasaray'ı, Fenerbahçe'de Konyaspor'u yenerse bana göre şampiyon o dakika belli olur, Sivasspor ve Trabzonspor ne sonuç alırsa alsın Beşiktaş Konyaspor'un yenilmesiyle ligde kalmayı garantileyecek olan Denizlispor'u deplasmanda yener ve sezonu ''duble'' yaparak kapatır. Ben Beşiktaş'ın Galatasaray'ı yenmesi halinde %99.9 şampiyonluğu garantileyeceğini düşünüyorum açıkçası. Pazar akşamı şampiyonluk turunu izlemek ya da liderin değiştiğini görmek şaşırtıcı olmayacaktır hiç kimse için...

21 Mayıs 2009 Perşembe

Son Şampiyon Shaktar Donetsk

UEFA Kupası'nın son şampiyonu olmak için sahaya çıkan iki takımdan Ukrayna'yı temsil edeni rakibine oranla daha etkili ve daha istekli başladı maça. Soldan sağdan domine edici ataklarla Almanların kalesini sarsarlarken daha 5. dakikada mutlak bir gol pozisyonunu da heba ettiler. Shaktar'ın oyun stili inanılmaz çabuklukta seri paslar ve kanatlara yayılma kombinasyonlarını içerirken, Werder Bremen klasik bir önce durdur sonra vur taktiği barındırıyordu sisteminin içerisinde. İlk yarının ortalarında önce klas bir ''yarı aşırtmayla'' Luis Adriano Shaktar'ı öne geçirdi, ardından Naldo'nun frikik golüyle Werder Bremen eşitliği yakaladı. Maç gollerden sonra biraz biraz Bremen'e döner gibi olsa da Shaktar kupayı kolayca rakibine ikram etmeye pek niyetli değildi. İkinci yarıda Jadson'un frikiği ve Pizarro'nun kalecinin köşeden çıkardığı kafa vuruşunun haricinde etkili bir atak izleyemedik, iki takımda kupayı kaybedecek bir hata yapmak istemiyordu muhakkak.

Nihayetinde iş uzatmalara kaldı ve 97. dakikada Srna'nın pasında Jadson'un vuruşuyla kupa Mircea Lucescu'nun takımına gitti.

Geçen sezon Zenith Petersburg kazanmıştı, bu sezon Shaktar Donetsk kazandı UEFA Kupası'nı. Avrupa futbolunun duraklamasından faydalanan eski SSCB'nin yanında Türk futbolunun da kendisini sorgulaması gerekiyor bence, biz neden bu kadar geride kalıyoruz diye...

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Skor Tahmin Oyunu 33. Hafta Tahminleri

TAHMİN EDİLECEK KARŞILAŞMALAR:

BEŞİKTAŞ - GALATASARAY

SİVASSPOR - GENÇLERBİRLİĞİ

ESKİŞEHİRSPOR - TRABZONSPOR

FENERBAHÇE - KONYASPOR

Benim Tahminlerim:

Beşiktaş - Galatasaray: 2-1 (Bobo,Tello/Baros)
Sivasspor - Gençlerbirliği: 1-2 (Musa Aydın/Kahe,Mustafa Pektemek)
Eskişehirspor - Trabzonspor: 0-2 (Alanzinho,Umut)
Fenerbahçe - Konyaspor: 2-1 (Alex,Güiza/Serhat Akın)

KIRMIZI KART CEZALILARI:

Sivasspor: Murat Sözgelmez

SARI KART CEZALILARI:

Trabzonspor: Gökhan Ünal

Hoşgeldin Kasımpaşa

Geçen sezon düşmüşlerdi Manisaspor gibi onlar da pek fazla beklemeden geri geldi. Başbakan'ın semti Kasımpaşa'nın futbol takımı bir sene aradan sonra yeniden Turkcell Super Lig'e yükselme başarısını gösterdi.

Belki henüz çok erken ya da söylemek yakışıksız gibi duracak ama önümüzdeki sezon puan cetvelinin son sırasında yer alacak takım şimdiden belli oldu gibi geldi bana, iyi bir yönetim anlayışıyla, etkili transferler yapamazlarsa...

Tarihi Bir Maç...

Shaktar Donetsk ile Werder Bremen bu akşam İstanbul Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda tarihi bir maça çıkacaklar. Maçın UEFA Kupası finali olması zaten başlıbaşına tarihi bir olay ancak tabi ki bu finali daha anlamlı kılan sebep; UEFA Kupası finalinin İstanbul'da son kez oynanacak olması. Önümüzdeki sezon hem formatı hem de ismi değişecek olan kupanın bir ayağında hepimizin yakından tanıdığı Mircea Lucescu var.

Shaktar Donetsk ve Werder Bremen, Şampiyonlar Ligi gruplarından üçüncü olarak elenip UEFA Kupası'na katılan takımlardı. İki takımda UEFA Kupası'nda üçer tur geçmeyi başararak adını finale yazdırdılar. Werder Bremen'in elediği takımlar arasında AC Milan ve Hamburger SV gibi adını sıkça duyduğumuz takımlar bulunuyor ve hiç kuşkusuz Shaktar Donetsk'e göre daha sert takımları eleyip buralara kadar geldi ''mızıkacılar'' ancak Ukrayna temsilcisi de yabana atılmaması gerektiğini daha önce defalalarca gösterdi.

Tarihi final ülkemizde oynanacağı için öncelikli temennim finalin sağ salim kazasız belasız oynanıp bitmesi. Sonrasında ise sıkı bir Shaktar Donetsk taraftarı olacağımı belirtmem gerekiyor. Hem kupanın Almanya'ya gitmesini istemediğim için hem de ''O adamcağız'' için...

En Kahraman Gökhan...

Trabzonspor'a adım attığından beri en çok eleştirdiğim futbolcudur Gökhan Ünal. Kayserispor forması altında attığı goller, yaşadığı gol krallığı sevinci, üç büyüklerin her daim peşinde koşması ve Kayserispor ile üç büyüklerin arasının açılmasına varıncaya kadar oldukça sansasyonel bir futbolcudur kendisi. Trabzonspor'a 6 milyon euro bonservis bedeliyle transfer olduğu için de beklentiler hep maksimum seviyede tutulmuş ve Gökhan Ünal'ın atacağı ya da attıracağı gollere bel bağlanmıştı sezon başında.

32 haftasını geride bıraktığımız Turkcell Süper Lig'de, Gökhan Ünal şu ana kadar 16 golün altına imzasını koymuş durumda. Asist sayısını tam olarak hatırlamasam da, 9 ya da 10 olduğunu tahmin ediyorum. Muhtemelen sezonu ''double double'' yaparak kapatacak ki, Fatih Tekke'den sonra bunu gerçekleştiren ikinci forvet olacak Trabzonspor formasıyla en azından yakın dönemde.

Kaçırdığı goller aklıma geldikçe yeniden hiddetleniyorum aslında ama içimdeki çelişkiler de korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Ben değil miydim diyorum bunca kaçırdığı gole rağmen Hakan Şükür'ü her daim destekleyen, her platformda savunan. Ben değil miydim kaçırdığı değil attığı gollere bakın diyen? Aslında değişen birşey yok, Gökhan Ünal istatistikleriyle bizi birazcık yanıltmış durumda sanki. Yeni bir takım, yeni bir oyun düzeni, daha sıkı ve sert markajlar... Aslında bunlar hep kendisinin belirttiği mazeretler ama bu kadar eleştiriye rağmen Bursaspor maçının son dakikasının da son dakikasında sorumluluk alarak kullandığı frikik ve maç kazandıran şutunu da inkar etmek eşyanın tabiatına aykırı bana göre. Şu durumda da ''Bizim Umut'un'' birkaç adım önüne geçmiş durumda Gökhan Ünal. Bir sezon daha kendisine tahammül etmemiz gerekiyor galiba, attığı golden sonra formasını çıkarıp Eskişehirspor maçında cezalı duruma düşmesini bile örtbas edebiliriz kendi içimizde. Hele bir sezon bitsin de o zaman daha net anlarız herhalde, Bursaspor'a karşı kullandığı maç kazandıran frikiğin ve ekstra iki puanın değerini...

19 Mayıs 2009 Salı

Turkcell Super Lig 32. Hafta Toplu Sonuçlar ve Genel Görünüm

TOPLU SONUÇLAR:

Hacettepe - Sivasspor: 1-2 (İ.Şahin-pen-/M.Erdoğan,Tum)

Ankaragücü - Beşiktaş: 1-3 (Iglesias/Bobo-2-,Ernst)

Trabzonspor - Bursaspor: 1-0 (Gökhan Ünal)

Galatasaray - Gençlerbirliği: 2-1 (Kewell,Barış/Kahe)

Antalyaspor - Fenerbahçe: 1-1 (Hakan Özmert/Lugano)

İstanbul B.Şehir Bel. - Kayserispor: 1-0 (Metin)

Denizlispor - Ankaraspor: 2-0 (Wesley,Bangoura)

Konyaspor - Eskişehirspor: 1-2 (Veysel/Batuhan,Engin Baytar)

Gaziantepspor - Kocaelispor: 5-2 (Beto-2-,Erman,Ivan de Souza,Emirhan-kk-/Julio Cesar,Taner-pen-)

HAFTANIN TAKIMI: Eskişehirspor

HAFTANIN FUTBOLCUSU: Gökhan Ünal

HAFTANIN GOLÜ: Fabian Ernst (Ankaragücü - Beşiktaş)

GOL KRALLIĞI:

20 GOL: Milan Baros

17 GOL: Taner Gülleri

15 GOL: Gökhan Ünal

14 GOL: Mehmet Yıldız

12 GOL: Umut Bulut

PUAN DURUMU:

1- Beşiktaş: 65
2- Sivasspor: 63
3- Trabzonspor: 62
4- Galatasaray: 58
5- Fenerbahçe: 55
6- Bursaspor: 54
7- Gaziantepspor: 45
8- Kayserispor: 44
9- Ankaraspor: 40
10- Eskişehirspor: 39
11- İstanbul B.Şehir Bel.: 39
12- Gençlerbirliği: 38
13- Denizlispor: 38
14- Antalyaspor: 36
15- Ankaragücü: 36
16- Konyaspor: 35
17- Kocaelispor: 26
18- Hacettepe: 22

GENEL BAKIŞ:

Lider Beşiktaş Ankaragücü'nü deplasmanda iki farklı mağlup edip ''duble'' yapmak için geri sayımın son iki haftasına girerken, Sivasspor zorlandığı maçta Hacettepe'yi 2-1 mağlup edip, şampiyonluk umudunu sürdürdü. Trabzonspor Bursaspor'u Gökhan Ünal'ın son dakikadaki frikiğiyle altedip, şampiyonluk umutlarını son iki haftaya taşırken, Galatasaray Gençlerbirliği'ni mağlup ederek UEFA Avrupa Ligi yolunda avantaj sağladı. Fenerbahçe'nin ''kahır sezonu'' Antalyaspor deplasmanında da devam ederken, golcü(!) Lugano'nun vuruşuyla sarı lacivertliler deplasmandan bir puan çıkardı. Gaziantespor evinde ağırladığı Kocaelispor'u 5 golle uğurlayıp rakibini ''resmen'' Bank Asya Ligi'ne yollarken, Kayserispor deplasmanda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a mağlup oldu. Abdullah Avcı'nın takımı bu sonuçla kümede kalmak için büyük bir avantaj yakalamış oldu. Haftanın en kritik maçında Konyaspor kendi sahasında Eskişehirspor'a 2-1 mağlup olarak ateş hattının tam içinde kalmayı sürdürdü. Bu maçtan sonra da Konyaspor teknik direktörü Giray Bulak ile yollarını ayırdı. Denizlispor kendi sahasında ağırladığı ikinci yarının en kötü takımı Ankaraspor'u 2-0 yenerek ateş hattının biraz daha üstüne çıkmış oldu. Önümüzdeki hafta Beşiktaş - Galatasaray ve Ankaragücü - Denizlispor maçlarının önemi diğerlerinden bir adım daha öne çıkacak hiç kuşkusuz...

33. HAFTA

Kayserispor - Hacettepe (Cumartesi 20:00)
Beşiktaş - Galatasaray (Pazar 20:00 LİGTV)
Sivasspor - Gençlerbirliği (Pazar 20:00 LİGTV)
Eskişehirspor - Trabzonspor (Pazar 20:00 LİGTV)
Bursaspor - Gaziantepspor (Pazar 20:00)
Ankaraspor - Antalyaspor (Pazar 20:00)
Kocaelispor - İstanbul B.Şehir Bel. (Pazar 20:00)
Fenerbahçe - Konyaspor (Pazar 20:00 LİGTV)
Ankaragücü - Denizlispor (Pazar 20:00 LİGTV)

31. hafta genel bakış için tıklayın

Trabzon'un Egemen'i...

Geçen sezon Bursaspor'dan bonservis bedeli olmadan transfer edilmiş ve gelir gelmez de Trabzonspor onbirinin değişmez oyuncusu olmuştu Egemen Korkmaz. Bu aralar onbirde forma şansı bulamayan Song ile birlikte gösterdiği uyum ile bir ara Milli Takım kapılarını da aşındıran Egemen Korkmaz son dönemde de maç sonu şovlarıyla öne çıkmaya başladı. Trabzonspor taraftarı ile birlikte saha ortasında yaptığı tek kişilik şovlar kendisini kentin en çok sevdiği futbolculardan birisi yaptı. Performansını sezon boyu korumayı başaran, ''Lalas sakallı'' oyuncu gösterdiği istikrarlı performansı devam ettirmeyi başarırsa, önümüzdeki sezondan itibaren Milli Takım'ın da değişilmez oyuncusu olabilir...

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Skor Tahmin Oyunu 32. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

BALTHAZAR: 11

MURAT YILMAZ: 11

HAKAN DEMİREL: 10

TOLGA ŞENER: 10

FARUK TURUTOĞLU: 0


GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 251

MURAT YILMAZ: 236

BALTHAZAR: 222

HAKAN DEMİREL: 222

FARUK TURUTOĞLU: 215


32. hafta tahminleri için tıklayın
31. hafta genel puan durumu için tıklayın

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Skor Tahmin Oyunu 32. Hafta Tahminleri

TAHMİN EDİLECEK KARŞILAŞMALAR

ANTALYASPOR - FENERBAHÇE

GALATASARAY - GENÇLERBİRLİĞİ

TRABZONSPOR - BURSASPOR

ANKARAGÜCÜ - BEŞİKTAŞ

Benim Tahminlerim:

Antalyaspor - Fenerbahçe: 1-0 (Tita)

Galatasaray - Gençlerbirliği: 1-1 (Baros/Mustafa Pektemek)

Trabzonspor - Bursaspor: 2-0 (Alanzinho,Yattara)

Ankaragücü - Beşiktaş: 0-2 (Tello,Holosko)

4 Günlük Ara...

Mercanlar Mutfak Eşyaları olarak TÜYAP'ta yapılacak olan İdeal Home Fuarı'na katılıyoruz. Had safhada olan çalışmalar nedeniyle pazartesi gününe kadar ara verdik bloğa, pazartesi hem Fortis Kupası finalini hem de ligi yine dostlar arasında yorumluyor olacağız...

12 Mayıs 2009 Salı

Turkcell Super Lig 31. Hafta Toplu Sonuçlar ve Genel Görünüm

TOPLU SONUÇLAR:

Sivasspor - İstanbul B.Şehir Bel.: 1-2 (Tum/Gökhan Kaba-2-)

Ankaraspor - Beşiktaş: 1-4 (Ediz/Holosko,İ.Toraman,Bobo,Tello)

Kocaelispor - Trabzonspor: 1-3 (Hamza/Umut,Gökhan,Alanzinho)

Galatasaray - Ankaragücü: 1-0 (Baros-pen-)

Fenerbahçe - Denizlispor: 1-0 (Güiza)

Bursaspor - Konyaspor: 3-0 (Sercan,Bekir Ozan,Gökhan Güleç)

Eskişehirspor - Antalyaspor: 2-0 (Batuhan-2-)

Gençlerbirliği - Hacettepe: 3-1 (Mustafa Pektemek-2-,Koray)

Kayserispor - Gaziantepspor: 3-0 (Toledo,Cangele,Mehmet Eren)

HAFTANIN TAKIMI: İstanbul Büyükşehir Belediyespor

HAFTANIN FUTBOLCUSU: Gökhan Kaba (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)

HAFTANIN GOLÜ: Alanzinho (Kocaelispor - Trabzonspor)

GOL KRALLIĞI:

20 GOL: Milan Baros

16 GOL: Taner Gülleri

14 GOL: Gökhan Ünal, Mehmet Yıldız

PUAN DURUMU:

1- Beşiktaş: 62
2- Sivasspor: 60
3- Trabzonspor: 59
4- Galatasaray: 55
5- Fenerbahçe: 54
6- Bursaspor: 54
7- Kayserispor: 44
8- Gaziantepspor: 42
9- Ankaraspor: 40
10- Gençlerbirliği: 38
11- Eskişehirspor: 36
12- İstanbul B.Şehir Bel.: 36
13- Ankaragücü: 36
14- Antalyaspor: 35
15- Denizlispor: 35
16- Konyaspor: 35
17- Kocaelispor: 26
18- Hacettepe: 22

GENEL BAKIŞ:

Beşiktaş haftalardır beklediği liderliği bu hafta yakalamayı başardığı maçta zorlansa da Ankaraspor'u 4-1 yenmeyi başardı. Uzun süredir ''formsuzluğunu'' koruyan Sivasspor kendi sahasında İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a kaybedip 15 hafta sonra lig ikinciliğine düştü. Trabzonspor deplasmanda Kocaelispor'u 3-1 ile geçip şampiyonluk ümidini korurken, Galatasaray ve Fenerbahçe'de haftayı galibiyetle kapatıp UEFA Avrupa Ligi için yerlerini korumayı başardılar. Gümbür gümbür gelen Bursaspor bu hafta da Konyaspor'u ezip hem Avrupa Ligi şansını korudu hem de rakibini ateşin tam ortasında bıraktı. Kayserispor kendi sahasında Gaziantepspor'u 3-0 ile geçerken, Eskişehirspor, Batuhan Karadeniz'in performansıyla rakiplerinden Antalyaspor'u 2-0 devirmeyi başardı. Haftanın ''puanları kime gideceği en garanti olan maçında'' Gençlerbirliği kardeşi Hacettepe'yi 3-1 mağlup etmeyi başardı! Önümüzdeki hafta zirve de Trabzonspor - Bursaspor, ateş hattında ise Konyaspor - Eskişehirspor maçları hem önem hem de kritiklik bakımından hiç kuşkusuz diğerlerinden bir adım öne çıkan karşılaşmalar olacak. Bu arada hafta arasında Fortis Türkiye Kupası'nın sahibini de öğreneceğiz.

32. HAFTA

Hacettepe - Sivasspor (Cumartesi 20:00 LİGTV)
Antalyaspor - Fenerbahçe (Pazar 20:00 LİGTV)
Gaziantepspor - Kocaelispor (Pazar 20:00)
Galatasaray - Gençlerbirliği (Pazar 20:00 LİGTV)
Denizlispor - Ankaraspor (Pazar 20:00)
Konyaspor - Eskişehirspor (Pazar 20:00 LİGTV)
Trabzonspor - Bursaspor (Pazar 20:00 LİGTV)
İstanbul B.Şehirspor - Kayserispor (Pazar 20:00)
Ankaragücü - Beşiktaş (Pazar 20:00 LİGTV)

30. hafta genel görünüm için tıklayın

Skor Tahmin Oyunu 31. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

HAKAN DEMİREL: 12

MURAT YILMAZ: 7

TOLGA ŞENER: 7

FARUK TURUTOĞLU: 6

BALTHAZAR: 4




GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 241

MURAT YILMAZ: 225

FARUK TURUTOĞLU: 215

HAKAN DEMİREL: 212

BALTHAZAR: 211


31. hafta tahminleri için tıklayın
30. hafta genel puan durumu için tıklayın

8 Mayıs 2009 Cuma

Mircea Geliyor!

Bir ibret öyküsüdür aslında bizim milletimiz için. ''At hırsızı'' denen, ''çingene'' denen, bizim büyük teknik direktörümüz, yüce insan, fahri başbakanımız(!) Fatih Terim'in dahi kendisine ''o adamcağız'' diye hitap ettiği Mircea Lucescu'nun çalıştıdığı Shaktar Donetsk UEFA Kupası finali oynayacak. Hadi uzak olsa görmez bilmezdik ama Şükrü Saraçoğlu'na gelecek, hepimizin gözünün içine bakıp çatır çatır finalini oynayacak ''O adamcağız''. Önce Galatasaray'ı şampiyon yapmıştı arkasından Beşiktaş'ı. Galatasaray ile bir de Şampiyonlar Ligi çeyrek finali var ''At hırsızının''. 2005 yılında Avrupa Şampiyonu Galatasaray haykırışlarıyla Lucescu'nun yerine geçen Fatih Terim ise milli takımın başındaki son günlerini yaşıyor. Ben sana derim büyük hoca diye be ''çingene'' O'nun sadece lakabı ''İmparator''... Zaten gerisi de hikaye...

Chygrynskyy!

Dün akşam Dinamo Kiev'i yenip UEFA Kupası finaline yükselen Shaktar Donetsk'te maç sonunda teknik direktör Mircea Lucescu'ya sarılan oyuncunun ismine dikkat edin diyorum... Başka da birşey demiyorum!..

Cleveland Yarıladı...

Bana göre bu sezon NBA şampiyonluğunun en güçlü adayı olan Cleveland Cavaliers 1-0 önde olduğu Atlanta Hawks serisinin ikinci maçını da rahat bir tempoda 105-85 kazanarak seriyi 2-0'a getirmeyi başardı. Sezonun MVP'si ''King James''in 27 sayı 5 asist ve 4 top çalma yaptığı maçta, Wally Szczerbiak kenardan gelip 17 sayı üretirken, Mo Williams'ta 15 sayı, 5 ribaund ve 5 asist yapıp takımına hemen her kategoride yardımcı olmuş oldu.

31. Haftaya Bakış...

Yalnızca 4 hafta kaldı kocaman sezonun bitmesine. Şampiyonluk yarışında burun buruna giden iki takımla, arkalarında takibi sürdürmeye çalışan bir takım var. Küme düşme potasında ise Hacettepe ve Kocaelispor'u saymazsak 7 takımın düşen son takım olmamak adına amansız mücadeleleri devam ediyor. Haftanın maçlarına genel bir bakış yapalım:

Sivasspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Teknik direktörleri Bülent Uygun'un söylediği gibi bir devrimi gerçekleştirmeleri için yalnızca 4 maçları kaldı Sivassporluların, zaten buraya kadar gelmeleri çok büyük bir başarıydı, bundan sonrası için de biraz sakinliğe, biraz da şansa ihtiyaçları olacak iyi futbolun yanında. Abdullah Avcı haftalar önce ''Oyuncularım kendilerine hedef olarak küme düşmemeye oynamayı seçtiler'' açıklamasını yapmıştı. Birkaç haftadır Belediye takımında işler iyi gitmiyordu ancak geçen hafta potadaki rakiplerinden Gençlerbirliği'ni 3-1 ile geçip yukarıyla olan farkın açılmasına izin vermediler. Abdullah Avcı Sivasspor maçı ile ilgili sorulan soruya ''Nasıl ki Hacettepe karşısında kazanmamızın garantisi yoksa, Sivasspor'u yenemeyeceğimizin de garantisi yok'' açıklamasını yapmıştı ki son derece doğru bir söz bu, geçmiş istatistiklere bakarak. Bu sezon İstanbul Büyükşehir Belediyespor; Fenerbahçe'yi bir kez yenmiş, Trabzonspor'dan Trabzon'da beraberlik koparmış, Beşiktaş'tan da puan almayı başarmış. Bu tip zirveyi ilgilendiren maçlardaki performansları oldukça tatmin edici hatta bu tip maçları çok sevdiklerini bile söyleyebiliriz. Sivasspor'un kazanma zorunluluğunda olması onları ne kadar etkiler şu an bilmek çok güç ama İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un da kazanmak zorunda oluşu bu ekibi de gerginliğe itebilir, şahsi görüşüm İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un Sivas'tan puan çıkarma ihtimalinin çok uzak olmadığı yönünde. Gol yemedikleri her dakika maçı kazanmaları yolunda önemli bir adım olacaktır, o yüzden özellikle ilk yarıda gol yememek için herşeyi yapmak zorundalar. Sivasspor bu maçı kazanırsa büyük bir engeli hasarsız geçmiş olacak ve hiç kuşkusuz geçen hafta kaybettikleri Gaziantepspor maçından daha zorlu bir müsabakaya çıkacaklar bu hafta.

Ankaraspor - Beşiktaş: Gerginliği en fazla hisseden ekip görünümündeki Beşiktaş geçen haftaki sarsıcı Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra iki maçlık Ankara turunun ilk etabına çıkıyor. Bu maç Aykut Kocaman'ın takımı Ankaraspor ile olacak. İki takım arasındaki maçlara baktığımızda bu sezon Ankaraspor'un İnönü'de oynadığı iki maçı da kazandığını, Beşiktaş'ın da Ankara'da oynadığı maçı kazandığını görüyoruz. Üç maçta Beşiktaş Ankaraspor'a 5 gol atmış, Ankaraspor rakibine 6 gol ile cevap vermiş. Maç İnönü'de olsa belki gerginlik faktörü çok daha fazla kendini belli ederdi ama maçın Ankara'da oynanacak olması Beşiktaş için en büyük avantaj bana göre. Mustafa Denizli bu maça Delgado ile değil Yusuf ile başlayacaktır muhtemelen ve Yusuf'un organizasyonunun, dökülen Delgado'dan daha iyi olacağını düşünüyorum. Holosko bu aralar Beşiktaş'ın en formda futbolcusu ve yine O'na çok iş düşecek. Özer Hurmacı'nın sakatlığında, Mehmet Çakır'ın ön plana çıktığı Ankaraspor için prestijden öte anlam taşımayan maçı Beşiktaş'ın bir şekilde kazanacağını düşünüyorum ancak tabi ki en büyük tehlike golü erken bulamamak olur Beşiktaş için zira savunmasında vereceği açıkları değerlendirebilecek pek çok etkili ayağı var Ankaraspor'un.

Kocaelispor - Trabzonspor: Kocaelispor'un tamamen ''Haydi beyler son bir gayret'' şeklinde motive olacağı karşılaşma. Ligin ikinci yarısındaki performanslarını ilk yarıya da yansıtabilseler şimdi ya prestij ya da UEFA Avrupa Ligi'ne katılma mücadelesi veriyor olacaklardı Trabzonspor karşısında. (tabi şu son söylediğim fazla abartılmış bir söz öbeği olabilir) Taner Gülleri'nin zamansız sakatlığı Kocaelispor'un en büyük handikapı oldu son haftalarda ve Trabzonspor karşısında da Taner olmadan mücadele edecekler. Hızlı forvetleri Agbetu ile kontra yakalamak ilk hedefleri olacaktır. Trabzonspor ise geçen haftayı farklı galibiyetle kapatıp, Sivasspor ve Beşiktaş'ın mağlubiyetleriyle iştahlandı ilk iki sıra için, onlara gereken ekstra motivasyon için geçen haftaki sonuçlardan daha iyisi olamazdı. Trabzonspor'un saha içi performansı lig başından beri çok büyük iniş çıkışlar göstermediği için yine aynı şeyi söyleyip Gökhan Ünal ve Umut Bulut'un performansının bu maçın Trabzonspor için ne zorlukta geçeceğini göstereceğini tahmin ediyorum. Sonuç olarak Trabzonspor bu maçı kaybetmez ancak kazanması için de gol atması gerektiğini biliyor olmalılar.

Galatasaray - Ankaragücü: Üstüste iki hafta önce Fenerbahçe'yi arkasından da Ankaraspor'u yenen Ankaragücü dipten sıyrılmayı başarsa da, puan olarak minimum 2 galibiyete ihtiyaç duyan 7 takımdan birisi. Maçı daha çok isteyecekleri ve daha iyi motive olacakları kesin ancak bu galibiyet için yeterli olacak mı işte bu tamamen Galatasaraylı oyuncuların performansıyla alakalı olacak. Galatasaray şampiyonluk için son şansını önce Ankaraspor'la berabere kalıp ardından Hacettepe'ye yenilerek hunharca katletmiş bir takım ancak şimdi başka bir sorunları meydana geldi: Önümüzdeki sezon Avrupa Kupalarına katılamama tehlikesi. Bülent Korkmaz'ı geçtim, Adnan Polat ve Adnan Sezgin'i dahi yerlerinden edecek bir gelişme olur bu Galatasaray için ve haftaiçinde gerekli ayar(!) takıma verilmiştir diye tahmin ediyorum. Galatasaray'ın kaybetmeyeceğini tahmin ettiğim karşılaşmayı Ankaragücü kazanırsa da şaşırmamak lazım zira her ne Hikmet'se(!) Hikmet Karaman ile Ankaraspor'un kanları %100 uyuşuyor. Her sezon Ankaragücü düşmek üzereyken peleriniyle gelen Hikmet Karaman, Ankaragücü'nü ligde tutup tekrar gezegenine geri dönüyor olmalı!..

Fenerbahçe - Denizlispor: Geçen hafta ezeli rakibi Beşiktaş'a sert bir aparkat vuran Fenerbahçe bu hafta ''takıntısı'' Denizlispor ile karşılaşıyor. Yine intikam çığlıklarının atıldığı maçta Fenerbahçe bir adım önde gibi dursa da, bu tip maçları ''halı saha maçı ciddiyetinde'' oynayan Fenerbahçeli futbolcuların performansının maç sonucunda belirleyici olacağını düşünüyorum. Denizlispor'un ''Yattara klonlaması'' oyuncusu İbrahima Bangoura Fenerbahçe için en büyük tehlike olacak yarın akşam. Bilekleri yumuşak futbolcunun asistlerini değerlendirebilecek bir de son vuruş ustası Emil Angelov'u düşününce Denizlispor'u maçı kazanma konusunda bir adım öne çıkartıyorum kendimce. Fenerbahçe'nin bu sezon bir maçı kaldı o maçta Beşiktaş ile oynayacağı kupa finali. Bu yüzden özellikle İddaa oynayan arkadaşların kuponlarında 2 seçeneğini işaretlemesi güzel bir kazanç olabilir hatta bu maça ilk yarı ikinci yarı 2/2 bile oynanabilir. En azından ben öyle yapacağım.

Bursaspor - Konyaspor: UEFA Avrupa Ligi'ne katılmak için tamamen ''buldozer'' rolüne soyunan Bursaspor üç beş sezonluk aradan sonra yine o ''eski kıvamını'' yakalamayı başardı. Ertuğrul Sağlam gibi bir yeteneğin elinde şekillenen Bursaspor, Konyaspor'u %90 yenecektir. %10'luk ihtimal ise futbolun tabiatında olan sürpriz faktörü tabi ki. Bence Bursaspor Sercan, Mustafa Sarp, Volkan Şen, Veli Acar gibi demirbaşları korur ve iki üç tane ''sıkı'' takviye yaparsa, bu sezon Sivasspor'un yaptığının gelecek sezon en büyük adayı olur.

Eskişehirspor - Antalyaspor: Çok çok çok kritik bir maç ve kimin kazanacağını kestirmek hemen hemen imkansız gibi. Son haftalarda düşüşe geçen ve kendini 15. sırada bulan Eskişehirspor'un Antalyaspor'u mutlaka yenmesi gereken bir karşılaşma ama Antalyaspor'da Eskişehirspor'a göre gerçekten ''çetinceviz'' bir takım. Batuhan ve Youla ikilisiyle birlikte etkili bir hücum gücüne sahip olan Eskişehirspor'un en zayıf halkası ise orta sahası tabi ki. Oyundan çok çabuk düşen bir yapıları var. Mutlaka kazanacağız diyip yüklenmeye çalışırlarsa, Tita'nın en çok sevdiği oyun tarzı yerleşir sahaya ve Antalyaspor'un kazanma şansı o derece artar. Çok klasik ama: Daha sakin olan, sahaya daha iyi yayılan ve hocasının taktiğini daha iyi uygulayan takım maçı kazanır, yoksa takımlar sahadan birer puanla ayrılır.

Gençlerbirliği - Hacettepe: Bu maçla ilgili dün birşeyler yazmıştım zaten. Gençlerbirliği İddaa'da 1.05 veriyor, herşeyinizi güven içerisinde yatırabilirsiniz. İlhan Cavcav bu maçı kesin kazanacaktır(!)

Kayserispor - Gaziantepspor: Bu maç neden oynanıyor bunu dahi bilmiyorum!..

7 Mayıs 2009 Perşembe

Türk Milli Takımı'nın En Güzel Golleri...

Türkiye A Milli Futbol Takımı özellikle doksanlı yılların başından itibaren bizleri sık sık sokağa döken bir takım hüviyeti kazandı. Dünya futbol arenasının saygı duyduğu bir ekip haline gelen milli takımın en güzel gollerini de hatırlayabildiğim kadarıyla listelemek istedim. Bir ''Top10'' listesi değil ama hatırlayabildiğim güzel golleri paylaşayım istedim:

1- Oktay Derelioğlu vs Belçika: Bana göre milli forma altında atılan en güzel gol Oktay'ın hemen hemen tüm Belçika defansını ipe dizip attığı goldür. Gerçi o maçı Mpenza'nın golleriyle 3-1 kaybetmiştik ama yıllar yılı unutulmayacak çok güzel bir golün sahibi oldu Oktay Derelioğlu.

2- Yanılmıyorsam 1995 yılında Hakan Şükür'ün İsviçre deplasmanında sol ayağıyla attığı ve İlker Yasin'in ''Şapka çıkarıcaksınız şapka'' diye bağırdığı gol de milli takımın en güzel golleri listesine rahatlıkla girer.

3- Yine Hakan Şükür'ün 1996 Avrupa Şampiyonası Finalleri'nde Belçika'yı 2-0 yenip gruptan çıktığımız maçta kaleci De Wilde'nin elleriyle yükselmesine rağmen, kalecinin üzerinden vurup attığı muazzam kafa golünü hatırlamayan yoktur herhalde.

4- Recep Çetin'in İsviçre maçında ''şişirdiği'' topta tesadüfi dahi olsa güzel milli gollerdendir...

5- İlhan Mansız'ın talihsiz bir biçimde Letonya'ya elendiğimiz 2004 Avrupa Şampiyonası'na katılmak için oynadığımız baraj maçında attığı gol de gerçekten çok klas bir vuruşla gerçekleşmişti.

6- Nihat Kahveci'nin Çek Cumhuriyeti'ne attığı golde, vücudunun aldığı şekil ve topun gittiği yer de o golün bu listeye girmesini sağlar diye tahmin ediyorum.

7- Zamanın Batı Almanya'sını deplasmanda 2-0 yendiğimiz maçta Tanju'nun harika asistine Şeytan Rıdvan'ın yaptığı plase de unutulmaz gollerdendir benim için.

8- Oktay Derelioğlu'nun San Marino'yu 7-0 yendiğimiz maçta attığı 4 golden çok ince bir aşırtmayla atılmış olanı vardır ki, millilerin attığı en güzel gollerden birisi de işte bu gol olmuştur bence.

9- Sergen Yalçın'ın İzlanda'ya çok dar bir açıdan attığı frikik golü de hem 5-0 biten maçın hem de milli takımın en güzel gollerinden birisidir.

10- Tümer Metin, Ukrayna'yı deplasmanda yenmeyi başarıp 2006 Almanya'ya gitmek için baraj maçı oynamayı neredeyse garanti altına aldığımız maçta çok şık çalımlarla ceza sahasına girip güzel bir plaseyle maçı Türkiye'ye getirmiş ve bu güzel golle hafızalara kazınmıştır.

Özlü Sözler...

''SIFIRDAN GOL ATILDIĞINI BİLMİYORDUM!..'' (Rinad Dasaev)

1988 Avrupa Futbol Şampiyonası Final Maçı'nda Marco Van Basten'den yediği golü maç sonunda böyle analiz etmiş...

Rinad Dasaev

Rinad Dasaev, aklımın futbola yavaş yavaş ermeye başladığı dönemde duyduğum ilk yabancı kaleci ismidir. Sovyetler Birliği'nin Belanov'lu, Kuznetsov'lu, Protassov'lu 1988 Avrupa Şampiyonası finalisti takımının kalecisiydi Dasaev. O'nu hep iki dizine birden taktığı dizliklerle hatırlarım. 8 yaşındaki bir çocuk için çevresindeki büyüklerden duyduğu hemen her şey çok önemli olur. Evde S.S.C.B maçlarını izlerken Dasaev için hep ''Acaip bir kaleci bu'', ''Gol yemiyor adam'' gibi lafları duyar, ezberler, mahalle arasındaki maçlarda kaleye geçtiğim zaman hemen Dasaev olurdum. İzleyemediğim ama hep duyduğum Lev Yashin'in ardından Sovyetler Birliği'nin en iyi kalecisi olduğunu söylerlerdi hep. 1988 Avrupa Şampiyonası finalinde Van Basten'den yediği gol O'nu tarihin en güzel gollerinden birinin poster parçası haline getirse de Dasaev'i hep dünyanın en iyi kalecisi olarak bellemiştim, futbolla ilgilenmeye başladığım dönemde de ilk kahramanlarımdan birisi olmuştu soğuk görünüşlü bu Rus adam.

Internetten yaptığım araştırmada da kendisinin bu aralar teknik direktörlük yaptığını okudum. Aslen Tatar olan Dasaev'in aynı zamanda bir müslüman olduğunu da öğrendim. Dünyanın en güzel gollerini yiyen Tatar kalecinin kötü bir de Sevilla macerası olmuştur ama tabi Rinad Dasaev'i bu şekilde hatırlamak istemiyorum!..

6 Mayıs 2009 Çarşamba

2008-09 Turkcell Super Lig Sezonu İptal Edilir mi?

Gençlerbirliği Oftaş'ın Süper Lig'e yükselmesiyle başladı aslında kaos. İki takımında İlhan Cavcav'ın takımı olduğu ve bu iki takımın aynı klasmanda oynayamayacağı yazıldı çizildi ancak federasyon hepsine kulak tıkayıp ligi oynattı. Bu iki ekipte geçtiğimiz sezon ligi rahat yerlerde bitirdi ve maçlarını 1. ile 18. hafta oynadıkları için büyük kaoslar yaşanmadı. Sezon bittiğinde UEFA Türkiye Futbol Federasyonu'na bir yazı geçerek uyarısını yaptı ve iki takımın aynı ligde oynayamayacağını deklare etti. Bunun üzerine apar topar Gennçlerbirliği Oftaşspor'un ismi değiştirildi ve takım yeni sezona Hacettepe adıyla başladı. Geçen sezon Gençlerbirliği ile aynı renk ve aynı dizayn olan formaları da değiştirildi ve kırmızı siyah yerine mavi beyaz kullanılmaya başlandı.

Hepimizin bildiği gibi bu iki takım aynı yerde kamp yapıp, aynı tesisleri kullanıyorlar. İlhan Cavcav iki takımın da her maçını yerinde izliyor ve aynı muameleyi gösteriyor. İlişkileri o kadar yakın ki devre arasında Trabzonspor'dan Hacettepe'ye transfer olan Adnan Güngör ''Bu sezon Hacettepe'de ertesi sezon Gençlerbirliği'nde oynayacağım'' şeklinde fiyasko bir açıklama dahi yapmıştı.

Bu sezon küme düşme potasının durumu ortada, ilk dokuzun dışındaki takımların hepsinin ''düşme/kalma'' şansları devam ediyor ve puanlar neredeyse aynı. Bizim iş bilmez federasyon da Gençlerbirliği - Hacettepe maçını bu haftaya ayarlayınca kızılca kıyamet koptu. ''FIFA'ya gideriz, UEFA'ya gideriz'' açıklamaları sardı ortalığı. İşin kötüsü UEFA'nın bizim ligi iptal etme tehlikesi başgösterdi şimdi. Birbirleriyle bu kadar yakın ilişki içerisinde olan hatta resmi olmasa da başkanları dahi aynı olan kulüplerin hem aynı klasmanda oynaması hem de maçlarını 31. hafta oynayacak olması nasıl izah edilebilir UEFA'ya bilmiyorum ama postun resminde görünen hareketin İlhan Cavcav tarafından tekrar edilmesi için gereken zemin yavaş yavaş hazır hale geliyor görüntüye göre. Asıl merak ettiğim ise İddaa'nın bu maçı programına alıp almayacağı. Kimin kazanacağı o kadar belli ki... Bu yazdıklarımın ışığında baktığım zaman UEFA'nın ligi iptal etmesini istiyor olacağım neredeyse...

Konferans Yarı Finalleri Devam Ediyor.

NBA Playofflarında konferans yarı finalleri tam gaz devam ediyor. Şampiyonluğun en büyük favorilerinden Cleveland Cavaliers kendi sahasında oynadığı Atlanta Hawks serisinin ilk maçını 99-72 kazanarak seride öne geçmeyi başardı ki, Cavs'ın bu seride pek fazla zorlanacağını düşünmüyorum. Doğu konferansının diğer yarı finalinde Boston Celtics kendi sahasında Hido'nun Orlando'suna 95-90 kaybederek yeni bir ''4-3'' serisinin sinyalini vermiş oldu. Süper yıldızları Kevin Garnett'in sakatlığı uzamaya devam ederse Superman Howard, Rashard Lewis, Rafer Alston ve Hidayet Türkoğlu gibi yıldızlarıyla Magic sürpriz bir konferans finali oynayabilir.

Batı tarafında ise Denver Nuggets Chauncey Billups'ın komutasındaki parlak yükselişine San Antonio'yu deviren Mavs karşısında da devam etti ve serinin ilk iki maçını kazanmayı başararak 2-0 öne geçti. Kendi sahasında kayıp vermeyen Denver ekibi deplasmanda oynayacağı iki maçtan birisini kazanırsa konferans finalini garanti altına alacak gibi duruyor. Batının diğer eşleşmesinde ise Houston Rockets deplasmanda Los Angeles Lakers'ı devirmeyi başarıp seride hem saha avantajını hem de üstünlüğü ele geçirmiş oldu.

Geçen sezonun tartışmalı finalistleri bu sezon konferans yarı finallerine kötü başlangıçlar yaptılar. Serilerin devamının nasıl geleceğini ise hep beraber göreceğiz ilerleyen zamanda...

Skor Tahmin Oyunu 31. Hafta Tahminleri

TAHMİN EDİLECEK KARŞILAŞMALAR

ANKARASPOR - BEŞİKTAŞ

FENERBAHÇE - DENİZLİSPOR

GALATASARAY - ANKARAGÜCÜ

KOCAELİSPOR - TRABZONSPOR

Benim Tahminlerim:

Ankaraspor - Beşiktaş: 0-2 (Tello,Holosko)
Fenerbahçe - Denizlispor: 1-2 (Güiza/Angelov,Bangoura)
Galatasaray - Ankaragücü: 2-1 (Kewell,Lincoln/Mehmet Yılmaz)
Kocaelispor - Trabzonspor: 0-3 (Yattara,Colman,Gökhan Ünal)

Unutulmaz Maçlar Serisi (7 Mayıs 2006 Beşiktaş 1 Galatasaray 2)

2005-06 sezonunda şampiyonluk yarışı Galatasaray ile Fenerbahçe arasında geçiyordu. Fenerbahçe Galatasaray'ı 4-0 gibi ezici bir skorla mağlup etmiş ve son iki haftaya girilmişti. Galatasaray'ın sondan bir önceki maçı Beşiktaş ile İnönü Stadyumu'ndaydı. Maçın oynanacağı hafta basının hemen her köşesinde Beşiktaş'ın bu maçta Galatasaray'a ''yol vereceğini'' ve Galatasaray'ın şampiyonluk şansının süreği konuşuluyordu. Beşiktaş seyircisi tribünlere geldiği andan itibaren ''8-0'ı unutma'' ''Bu maçı satanın...'' gibi tezahüratlarla kamuoyunun sesine tercüman oluyor ve temiz maç beklentisini ortaya koyuyordu.

Beşiktaş evsahipliği yaptığı karşılaşmaya:

Oscar Cordoba
Mustafa Doğan
Koray Avcı
İbrahim Toraman
İbrahim Üzülmez
Ahmed Hassan
Kleberson
Tümer Metin
Mehmet
Bobo
Gökhan Güleç

düzeninde çıkarken, Galatasaray'ın onbiri ise:

Faryd Aly Mondragon
Cihan Haspolatlı
Rigobert Song
Tomas
Ergün Penbe
Sabri Sarıoğlu
Sasha Ilıc
Alioum Saiodu
Hasan Şaş
Necati Ateş
Hakan Şükür

şeklindeydi. Maçın başlamasıyla birlikte Beşiktaş taraftarı destek yolunu yine maçın kaybedilmemesi daha doğrusu ''satılmaması'' gerektiğini tezahüratlarla oyunculara göstermek olarak seçmişti. İlk dakikalardan itibaren de gerçekten sahada kora kor bir mücadele yaşanmaya başlıyor ve iki takımda kazanmak için herşeylerini ortaya koyuyordu. İlk yarının sonlarında (42. dakika) Cordoba'nın yarattığı penaltıyı Necati Ateş kullanıyor ancak topu direğe nişanlayarak takımını öne geçirme şansını kullanamıyordu.

İkinci yarıya Beşiktaş daha istekli başlarken, Galatasaray'ın ''şampiyonluk gerginliği'' iyice kendisini belli etmeye başlamış ve oyun üstünlüğünü de rakibine kaptırmıştı. 52. dakikada sahneye çıkan Tümer Metin şık bir golle Beşiktaş'ın skor üstünlüğünü yakalamasını sağlamıştı. Oyundan tamamen düşen Necati Ateş'in yerine ise birazdan gecenin kahramanı olacak olan oyuncu yani Hasan Kabze oyuna dahil oluyordu. 63. dakikada Hasan Kabze'nin attığı golle oyuna denge geliyor ve İnönü Stadyumu'nun tansiyonu iyiden iyiye yükseliyordu. 90. dakikada geçilmiş artık tabiri caizse herkes hakem Fırat Aydınus'un maçı bitirecek olan düdüğünü bekliyordu. O sırada da hepimizin yakından hatırladığı futbolumuzun ''en tarihi degajı(!)'' gerçekleşiyor ve Oscar Cordoba topu Galatasaray'ın savunduğu sağ kanada yolluyordu. Sabri Sarıoğlu gelen bu degajı önce kontrol edip ardından da hızla ceza alanına dolduruyor, gelen topu Hakan Şükür, Hasan Kabze'nin önüne indirmeyi başarıyor, o sezonun flaş oyuncusu Hasan Kabze'de bekletmeden, düzgün bir vuruşla harika bir gole imza atıyordu. Zaten maçta bu düdükten hemen sonra sona eriyordu. ''Tarihi degajın'' ardından Tümer saha içinde Cordoba'yla bir münakaşa yaşıyor ve mağlubiyetin sorumlusu olarak gösterilen başarılı kaleci sonraki sezon lige yeni yükselen Antalyaspor'a transfer oluyordu. Beşiktaş taraftarı adeta öfke kusuyor ve belki de yıllar boyu üstlerine yapışacak olan ''maç sattılar'' apoletiyle başbaşa kalıyordu. Oyuna sonradan dahil olan Sergen Yalçın'ın maç 1-1 devam ederken bir pozisyonda, gol pozisyonu yaratacak 5 ya da 6 farklı pas, dripling, şut alternatiflerine rağmen topla geri dönmesi ve atağı kendi başına bitirmesi de maçtan sonra konuşulan detaylardandı.

7 Mayıs 2006'da oynanan bu maçın bu kadar konuşulmasının en büyük sebebi ise hiç kuşkusuz son haftaya 1 puan farkla önde giren Fenerbahçe'nin Denizlispor deplasmanında puan kaybedip şampiyonluğu Denizli'de Galatasaray'a bırakmış olmasıydı.

Rica Notu: Yorumları kişiselleştirmeden, karşı tarafı tahrik etmeden yapalım. Herkesten ricamdır.

5 Mayıs 2009 Salı

Olabilir mi?

Trabzonspor iki hafta önce Sivasspor'a 3-0 kaybedince şampiyonluk umutları rafa kaldırılmış, Ersun Yanal istifa etmiş ve taraftar ikiye bölünmüştü. Aradan geçen haftanın ardından hem Sivasspor hem de Beşiktaş üçer puan kaybedip, Trabzonspor'da Kayserispor'u farklı geçince şampiyonluk hedefi yeniden belirdi.

Öncelikle belirtmem gerekir ki, ligin son dört haftasına hem de lider Sivasspor gibi tecrübesiz bir takımsa liderin dört puan arkasında girmek son derece heyecan verici. Trabzonspor'un yerinde kim olsa aynı şeyi düşünür hiç kuşkusuz ama Beşiktaş'ın da 3 puan gerisinde kalmak iki takımla birden mücadele edileceği anlamını taşıyor. Sivasspor'un önünde kendi sahasında oynayacağı İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Gençlerbirliği gibi iki tane son derece sıkıntılı geçmeye namzet maç var. Deplasman maçları o kadar da zor gözükmüyor aslında. Galatasaray eğer son hafta maçına Avrupa Ligi'ni riske edecek bir pozisyonda çıkarsa Sivasspor'u zorlayabilir ancak öbür türlüsü Sivasspor'un galibiyeti olur. Ha bir ihtimal daha var. Sivasspor bu sezon Galatasaray'ı hem ligde yendi hem de kupadan eledi. Futbolcular ''intikam'' derse bu da sıkıntı olabilir Sivasspor'a. Sözün özü Sivasspor'un önünde çetrefilli bir yol olduğunu düşünüyorum ve oynayacakları son dört maçtan sanki maksimum iki galibiyet çıkarabilirlermiş gibi geliyor bana ama dörtte dört dahi yapsalar buna da kimse şaşırmaz ve performans olarak bunu rahatlıkla yapabilecek güçteler.

Beşiktaş'ın gerginliği ise dillere destan bir hal almış durumda. Mustafa Denizli'nin çare olamadığı psikolojik sıkıntılar Beşiktaş'ın hedefinin önündeki en büyük engel durumunda. Beşiktaş üstüste iki deplasman maçına çıkıyor Ankara'da. Önce Ankaraspor ardından Ankaragücü. Çok önemli bir avantaj siyah beyazlılar için bu aralar İnönü'den uzak durmak çünkü şampiyonluğu hayat memat meselesi haline getiren taraftarın desteği bazen abartılı boyutlara ulaşıp ciddi bir stres yaratıyor takımda. İçerde oynayacağı Galatasaray maçının ardından Beşiktaş Denizlispor deplasmanında sezonu bitirecek. Bana göre Beşiktaş'ın 3 ve üzeri puan kaybetme şansı şu fikstüre ve oynanan futbola bakarak bir hayli fazla.

Gelelim ''uşaklara''. Ersun Yanal'ın acısını yavaş yavaş içimizden attığımız şu dönemde gelen Kayserispor galibiyetinin yanında Sivasspor ve Beşiktaş'ın puan kayıpları haftayı 9 puanla kapatmak demek oldu. Şimdi 7 puan kaldı arada. 4 haftada 7 puan kapanır mı? Bir hafta da 6 puanın kapanabilir oluşu ve ligin şu ana kadarki gidişatı Trabzonspor taraftarını ümitlendir miyor değil hani. Bu hafta Kocaeli'ne gidecek olan takım, sonrasında ''sert'' Bursaspor'u Avni Aker'de ağırlayıp, Eskişehir'e gidecek. Son maç derbi canavarı Fenerbahçe ile. Aslında samimi konuşmak gerekirse en sert fikstür biz de gibi duruyor. Kocaelispor'u biraz dışında bırakırsak, özellikle şu an ligin en iyi takımı gibi duran Bursaspor ve küme düşme potasının tam içinde bulunan Eskişehirspor maçları puan kaybetmeye çok müsait.

Geçmişle yaşamaktan nefret ederim ama Konyaspor, Denizlispor, Galatasaray ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçlarına nasıl yanıyorum anlatamam, göz göre göre mucizelere bıraktık işimizi. Şimdilerde ise mucizeyi ''oldurmaya'' çalışıyoruz...

MVP

Majesteleri emekli olduktan sonra bir ''kral'' peydah oldu NBA Organizasyonu'na. Lise takımında oynarken birkaç kez Michael Jordan, Scottie Pippen, Charles Barkley ve Shaquille O'Neal'ın O'nu izlemeye gittiğini duymuş ve heyecanlanmıştım ''Nasıl oynuyor ki?'' demiştim. LeBron James NBA'e adımını attığından beri sanki 40 yıldır bu organizasyonun içindeymişçesine çabuk adapte oldu. O sadece ellili, altmışlı sayılar kaydeden bir oyuncu değil (Kulakların çınlasın Kobe!) aynı zamanda iyi bir ribaundçu ve bir playmaker kadar iyi bir pasördü. Düşünün ilk yıllarında en büyük yardımcısı Zydrunas Ilgauskas olan bir oyuncudan bahsediyorum. Sonrasında çaylak Daniel Gibson'un beklenenden üst düzey bir performans göstermesinin yanında Anderson Varejao, Ben Wallace ve Joe Smith gibi vasatın biraz üstü oyuncularla etrafı donatılan ''King James'' kısa sürede takımını NBA'in şampiyonluk favorileri arasına sokmayı başardı. İki sezon önce San Antonio Spurs tarafından NBA finallerinde süpürülen ''tecrübesiz'' Cavs geçen sezonda ''sıkı'' bir konferans finalinin ardından Celtics'e 4-3 kaybetmişti. Bu sezon işler biraz daha farklı. LeBron artık en verimli olacağı çağa yaklaşıyor, daha tecrübeli ve şampiyonluğu şimdiye kadar olmadığı kadar fazla istiyor. O'na verilecek en büyük kişisel başarı ödülü de bu sezon verildi. Normal sezon MVP'si olarak LeBron James seçildi dün. Şimdi bu ödülü görkemli bir hale getirmek için şampiyon olması gerekiyor genç forvetin. Boston ve Los Angeles mı dediniz? Ama LeBron James Cavs'ta oynuyor!..

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Konferans Yarı Finalleri Başladı...

NBA playofflarında birinci tur serileri sona erdi ve konferans yarı finalleri başladı. Öncelikle eşleşmeleri vereyim hemen:

DOĞU KONFERANSI:

Cleveland Cavaliers - Atlanta Hawks

Boston Celtics - Orlando Magic

BATI KONFERANSI

Denver Nuggets - Dallas Mavericks

Los Angeles Lakers - Houston Rockets

Yarı finallerin ilk maçı bizim saatimize göre bu sabaha karşı yapıldı ve San Antonio Spurs'u devirerek ilk turun en büyük sürprizine imza atan Dallas Mavericks deplasmanda Carmelo Anthony'nin takımı Denver Nuggets'a 109-95 mağlup oldu. 28 sayı ve 10 ribaundla oynayan Dallas'ın süpersarı Dirk Nowitzki'nin çabası galibiyet için yeterli olmazken, Denver Nuggets'ta 24 sayı kaydeden Nene Hillario ve 23 sayıyla oynayan Carmelo Anthony takımlarının galibiyetinde önemli rol oynadılar...

Sedat Balkanlı'nın Vefatı...

2 yıl yaşarsın demişlerdi Sedat Balkanlı'ya ama o pes etmeden 12 yıl yaşadı. Yaşamak denirse buna tabi... Geçen gün vefat etti, en başta cefakar eşi Şükran Hanım'ın ardından da Sedat'ı sevenlerin ve unutmayanların başı sağolsun...

Hoşgeldin Manisaspor

Bank Asya Ligi'nden Turkcell Süper Lig'e yükselen takımlardan ikisi belli oldu. Bunlardan ilki geçen sezon küme düşen Manisaspor. Bir senelik aradan sonra yeniden Süper Lig'e döndüler. Başarılarının devamlı olmasını dilerim...

Terbiyesizler!

Daha 20. dakikada Trabzonspor'a attıkları birinci golün kopyası sayılabilecek pozisyonda öne geçmişlerdi ve Selçuk Dereli'nin ''tam korumasında'' Gaziantep'ten ''güllük gülistanlık'' bir galibiyeti almak üzereydiler. Selçuk Dereli koruma işini abartınca hem tribünlerin hem de sahadaki Gaziantepsporlu futbolcuların uyanışı gerçekleşti ki, eğer canlı bahis oynama imkanım olsaydı varımı yoğumu ikinci yarı için Gaziantepspor galibiyetine yatırabilirdim. Devre arasında soyunma odasına giden kırmızı siyahlı futbolcuların yüz ifadesi ikinci yarının ''bir başka olacağını'' haber veriyordu zaten. Özellikle Erman Özgür'ün oyuna girmesinden sonra Gaziantepspor vasatın üstündeki performansıyla hem Sivasspor'a pozisyon vermemeye hem de pozisyonlar bulmaya başladı. Erman Özgür'ün komutasında önce beraberlik golünü attılar ardından da maçın sonlarında galibiyet golünü. ''Çarkın dönüşüne isyan eden'' Gaziantepsporlu futbolcular hem Selçuk Dereli'yi hem de Sivasspor'u yenmeyi başardılar. Yaptıkları onur mücadelesine saygım sonsuz gerçekten.

Benim asıl erdim maçtan sonraki Sivasspor açıklamaları. O takımda yer bulduğuna şükretmesi gereken Murat Erdoğan maçın ardından ''imalı sözlerle'' Gaziantespor'un performansını eleştirdi. Kaptan Mehmet Yıldız ve Musa Aydın'da bu terbiyesizliğin içinde yer alan açıklamalar yaptılar. O çok bilmiş hocaları Bülent Uygun'da federasyona ''şampiyonluğa giden bir takıma bu havada, bu saatte nasıl maç oynatıldığını sorguladı(!)''. Pes yani! Siz şampiyon olacaksınız diye meteorolojiye göre maç mı oynatılacak size? Siz şampiyon olacaksınız diye istediğiniz saatte maç mı verilecek size? Trabzonspor'u 3-0 yendikten sonra sahanın ortasında dans ediyordunuz ama! O maç saat kaçta başlamıştı Bülent Uygun? Böyle şampiyon olacaksınız olmayın zaten, hiç ihtiyaç yok yeni Fatih Terim'lere, Hasan Şaş'lara, Adnan Polat'lara, Ergun Gürsoy'lara... Sivasspor'a sempati besleyenlere ise bir tavsiyem var. Önce Sivasspor'un maçlarını izleyin, farkı farkedeceksiniz!

Son söz Mecnun Odyakmaz'a: Centilmen başkan ayağıyla girdin futbolun içine ama 2-1 mağlup duruma düştükten sonraki tavırların ve o elindeki tesbih neyi anlatmaya çalıştı bizlere? Ben hiçbirşey anlamadım çünkü, anlayan varsa anlatsın...

Galibiyet Prangası

Akşama doğru gelen Sivasspor'un mağlubiyet haberi ekstra bir doping olmalıydı aslında Beşiktaş için ancak maçın başlamasından itibaren kazanma zorunluluğun yarattığı stresin beyinlerden ayaklara indiğini anlamamız gecikmedi.

Fenerbahçe'nin ölüsünün dahi derbi kazanmaya yettiğini anladık artık. Sezon boyunca derbi kaybetmemek nasıl büyük bir başarıysa, şampiyonluk yarışının uzağında kalmakta o derece sorgulanması gereken bir durum Fenerbahçe Camiası için. Beşiktaş ise ikinci kez hem de İnönü'de oynadığı maçlarda ayağına gelen liderlik şansını geri çevirdi. Bursaspor maçında en azından mücadele etmişlerdi ancak bu kez gerilim o kadar fazlaydıki, topu ayağına alan futbolcu ne yapacağını şaşırıyordu (Ernst ve Holosko'yu ayırmak isterim bu cümlenin içinden). Buna rağmen Beşiktaş kazanabilirdi ancak özellikle Mustafa Denizli'nin yanlış tercihleri ve Yunus Yıldırım'ın kararları galibiyet ya da en azından puan ihtimalini ortadan kaldırdı.

Çok para verildiği ve tribünlerin çok sevdiği bir oyuncu olduğu için ayriyetten kaptanlık pazubandının da etkisiyle Delgado'ya biraz daha töleranslı yaklaşırım kendimce ama artık yüksek sesle söyleyebilirimki; Delgado Beşiktaş'ta oynayabilecek ayarda bir futbolcu değil. Tam sorumluluk alması gereken zamanlarda ''saklambaç oynaması'' affedilecek gibi değil. Tello'nun da dün sahada ''yokları oynaması'' Beşiktaş'ın kaderini belirlemeye başlamışken, Güiza'nın attığı gol herşeyin üstüne tuz biber oldu. Gol esnasında Semih'in Gökhan Zan'a yaptığı hareket çok net bir faul. Hakemin ve yardımcısının bu poziyonu süzememesi ise inanılmaz kritik bir hata. Güiza'nın gol vuruşu ise gerçekten çok klastı. Golden sonra oyun iyice kilitlendi zaten. Biraz Ernst, biraz da Holosko ayakta kaldı Beşiktaş'ta. Hücum ederken bir türlü gerekli kalabalığı sağlayamadılar. Bobo bile forvet olduğunu unuttu bu maçta zira kendisini sık sık orta saha çizgisinde izledik. Ekrem Dağ birkaç maçlık iyi performasına rağmen dün tam anlamıyla ''adım atmadı'', liderlik prangasına vurulduğu her halinden belliydi. İkinci yarıya Yusuf ile başlamak doğru bir karardı çünkü Delgado 'sıfırı tüketmişti''. Ama Yusuf'ta futbol oynamak yerine perişanları oynayınca, bir de üstüne Semih'in golü gelince güzel başlayan gece kabus oluverdi Beşiktaş için. İkinci golde de yardımcı hakemin hatasının kurbanı oldu Beşiktaş çünkü Ali Bilgin asist yapmadan önceki pası aldığında ofsayt pozisyonundaydı.

Maç 2-0'a gelince iş bitti dedik doğal olarak ve maçı izlediğimiz mekanı terkedip eve doğru yola çıktım. Eve geldiğimde de Holosko'nun füzesi karşıladı beni. Bireysel çabayla gelen gol dahi Beşiktaş'ın prangalarını çözmeye yetmedi ancak buna rağmen Yunus Yıldırım bu kez Selçuk'un Ernst'e yaptığı net faulü yani penaltıyı süzemeyerek maçtaki (kendi adına) ikinci büyük hatayı yapmış oldu. Eğer hakem o penaltıyı çalsa ve penaltı gol olarak sonuçlansa o rüzgarın maçı nereye götüreceği belli olmazdı.

Mustafa Denizli'nin 70. dakikada Serdar Özkan'ı kurtarıcı olarak oyuna sürmesi ve oyundan Ernst'i çıkarması ise tam bir komediydi çünkü herkes biliyorki Ernst sahada 90 dakika boyunca ''hazırolda'' beklese dahi Serdar Özkan'dan daha faydalı olacaktı Beşiktaş'a. Bu değişikliği Beşiktaş'ı izleyen 8 yaşındaki bir çocuk bile yapmazdı.

Gündüz kuşağındaki Gaziantepspor - Sivasspor maçında Selçuk Dereli'nin ''Sivasspor kokan'' yönetimini, akşam kuşağındaki Beşiktaş - Fenerbahçe maçındaki kritik ''sessiz kalışları'' görünce komplo teorilerini sevmeyen ben, ''acaba Sivasspor'un arkasında itici bir güç mü var?'' diye sordum kendi kendime... Sonra ''Olabilir'' dedim... Sivasspor güçlü bir camiaydı çünkü(!)...

Turkcell Super Lig 30. Hafta Toplu Sonuçlar ve Genel Görünüm

TOPLU SONUÇLAR:

Hacettepe - Galatasaray: 2-0 (Tambwe,İbrahim Şahin)

Trabzonspor - Kayserispor: 4-1 (Umut, Gökhan Ünal-2-,Colman/Cangele)

Denizlispor - Eskişehirspor: 3-2 (Fatih ,Angelov,Çağlar/Anderson,B.Kocabey)

Gaziantepspor - Sivasspor: 2-1 (Abdurrahman-kk-,Beto/M.Yıldız)

Antalyaspor - Bursaspor: 2-3 (Tita,Zitouni/Serdar Aziz,Sercan,Shin Rock)

Konyaspor - Kocaelispor: 2-0 (Serhat Akyüz,Kratochvil-pen-)

İstanbul B.Şehir Bel. - Gençlerbirliği: 3-1 (Ali Güzeldal,Traore-kk-,İ.Akın/Djite)

Ankaragücü - Ankaraspor: 1-0 (Elyasa)

Beşiktaş - Fenerbahçe: 1-2 (Holosko/Güiza,Semih)

HAFTANIN TAKIMI: Hacettepe

HAFTANIN FUTBOLCUSU: Erman Özgür (Gaziantepspor)

HAFTANIN GOLÜ: Çağlar Birinci (Denizlispor - Eskişehirspor)

GOL KRALLIĞI:

19 GOL: Milan Baros

16 GOL: Taner Gülleri

14 GOL: Mehmet Yıldız

13 GOL: Gökhan Ünal

PUAN DURUMU:

1- Sivasspor: 60
2- Beşiktaş: 59
3- Trabzonspor: 57
4- Galatasaray: 52
5- Fenerbahçe: 51
6- Bursaspor: 51
7- Gaziantepspor: 42
8- Kayserispor: 41
9- Ankaraspor: 40
10- Ankaragücü: 36
11- Antalyaspor: 35
12- Gençlerbirliği: 35
13- Konyaspor: 35
14- Denizlispor: 35
15- Eskişehirspor: 33
16- İstanbul B.Şehir Bel.: 33
17- Kocaelispor: 26
18- Hacettepe: 22

GENEL BAKIŞ:

Haftanın maçında Fenerbahçe deplasmanda Beşiktaş'ı mağlup etmeyi başararak rakibine şampiyonluk yolunda önemli bir darbe indirirken, Sivasspor'da Gaziantep deplasmanından puansız dönerek, şampiyonluk için atacağı dev adımı engellemiş oldu. Trabzonspor Kayserispor'u devirip liderle arasındaki puan farkını yeniden dörde indirirken, şampiyonluk ve şampiyonlar ligi hayallerine sessizce dalmayı başardı. Galatasaray küme düşen Hacettepe'ye kaybedip taraftarını kahrederken, Bursaspor deplasmanda Antalyaspor'u devirip Avrupa Kupaları yolunda kimsenin gözünün yaşına bakmayacağını göstermiş oldu. Ankaragücü Ankaraspor'u tek golle mağlup edip, küme düşme potasındaki takımların liderliğine yükselirken, İstanbul Büyükşhir Belediyespor Olimpiyat Stadyumu'nda Gençlerbirliğini devirip kritik bir galibiyete imza attı. Konyaspor Kocaelispor'u mağlup edip rakibinin umutlarını tamamen bitirirken, kendisi de derin bir nefes aldı. Düşme potasının en kritik maçlarından birisi de Denizli'de oynandı ve Denizlispor Eskişehirspor'u müthiş bir mücadelenin ardından 3-2 mağlup etmeyi başardı ve sıralamada rakibinin üstüne çıkmayı başardı. Önümüzdeki hafta zirvede ve düşme potasında birbirinden zorlu maçlar oynanacak yine ve biz de bu mücadelenin içinde olmaya devam edeceğiz...

31. HAFTA:

Gençlerbirliği-Hacettepe
Sivasspor - İstanbul B.Şehir Bel.
Ankaraspor- Beşiktaş
Fenerbahçe - Denizlispor
Galatasaray - Ankaragücü
Kayserispor - Gaziantepspor
Kocaelispor- Trabzonspor
Bursaspor - Konyaspor
Eskişehirspor - Antalyaspor

29. hafta genel görünüm için tıklayın

Skor Tahmin Oyunu 30. Hafta Sonuçları

BU HAFTA PUANLAR:

TOLGA ŞENER: 14

FARUK TURUTOĞLU: 3

HAKAN DEMİREL: 3

BALTHAZAR: 2

MURAT YILMAZ: 2



GENEL PUAN DURUMU:

TOLGA ŞENER: 234

MURAT YILMAZ: 218

FARUK TURUTOĞLU: 209

BALTHAZAR: 207

HAKAN DEMİREL: 200

30. hafta tahminleri için tıklayın
29. hafta genel puan durumu için tıklayın

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Yanal'sız İlk Maç...

Ersun Yanal'ın ayrılığından sonra hiç tadım tuzum kalmadı. Zaten yarıştan da iyice uzaklaşınca sezonun başından beridir en heyecansız maça kadar olan saatlerin en çabuk geçtiği günü yaşıyorum maç arefesinde. Bu akşam Trabzonspor saat 20:00'de kendi saha ve seyircisi(!) önünde ligin güçlü ancak istenileni veremeyen takımı Kayserispor ile karşı karşıya gelecek.

Altyapı sorumlusu Ahmet Özen idaresinde ilk maçına çıkacak olan Trabzonspor'un sahaya nasıl bir kadro ile çıkacağını açıkçası kestirmek zor gibi zira Ahmet Özen fazla şans bulamayan oyunculara ilk onbirde yer verebilir. Galatasaray'ın da kaybıyla birlikte normal şartlar altında en azından eski adıyla UEFA yeni adıyla ''Europe League'' şansını, kazanmamız halinde hemen hemen garanti altına alacağımız maçta Trabzonspor'a başarılar dilemekten başka da birşey gelmiyor elden...