11 Nisan 2011 Pazartesi

Bir Kulbundan Fenerbahçe...

Fenerbahçe'nin geçen hafta kendi sahasında aldığı Bursaspor beraberliği, 10 maçlık muhteşem galibiyet serisini sona erdirmiş, aynı zamanda liderliği de şampiyonluk yolundaki tek rakibi Trabzonspor'a devretmesine yol açmıştı. Eskişehirspor deplasmanı, hem Bursaspor maçında kaybedilen puanların telafisi, hem de moral motivasyonun yeniden zirveye çıkarılması adına çok kritik bir fikstür olarak sarı lacivertlilerin karşısında duruyordu.

Maça iyi başlayan taraf beklenenin aksine Eskişehirspor oldu. Orta sahada Emre'nin dönüşüyle ideal rotasyonunu yakalayan Fenerbahçe ilk on dakikada orta saha üstünlüğünü rakibine hissettiremeyince, daha iyi pas trafiği yakalayan ve daha arzulu görünen Eskişehirspor, on dakikanın sonunda hızlı gelişen atak sonunda Batuhan Karadeniz'in kafa golüyle skor üstünlüğünü yakalayarak, sarı lacivertlilerin kritik virajına önemli bir set daha koydu.

Fenerbahçe yediği golden sonra hızla rakip alana yerleştiği gibi, oyun üstünlüğünü de bir anda eline geçiriverdi. Yedikleri golden iki dakika sonra Caner - Alex verkacında, Alex'in attığı kötü pasa rağmen, savunmanın hatasını iyi değerlendiren Caner Erkin hem futbola hem de maça dengeyi getirdi. Daha bu golün şokunu atamayan Eskişehirspor, yine Alex'in bu kez klasına yakışır pasına, Niang'ın yine klasına yakışır plasesiyle skor üstünlüğü ele geçiren taraf oldu.

İlk 15 dakikası büyük gelgitlere sahne olan maçta, son gülen ve ibreyi kendi lehine çeviren Fenerbahçe, ikinci golden sonra oyun üstünlüğünü tamamen eline geçirdi. Alex'in iki kez kafayla yoklamalarını Ivesa kurtarırken, nihayet gerçek mevkisinde şans bulan Caner'in etkili driplingleri de Eskişehirspor savunmasına zor anlar yaşattı.

İkinci yarıda da çok fazla bir değişiklik yoktu. Özellikle ilk on dakika ön alanda yaptığı presle Fenerbahçe'ye ''nefes aldırmayan'' Eskişehirspor üst üste yediği gollerden sonra girdiği şoktan bir türlü çıkamayınca, Fenerbahçe yaraladığı rakibine hançeri saplayacak pozsiyonları aramaya başladı. Bu arada Batuhan - Lugano ikilisinin ortak yapımı bir kafa vuruşu da Fenerbahçe kalesinin direğinden geri geldi. Oyuna geç müdahele etmesi nedeniyle zaman zaman eleştirilen Aykut Kocaman bana göre tam zamanında ''nöbetçi golcü'' hamlesini yaparak yorulan Niang'ın yerine Semih Şentürk'ü oyuna dahil etti.

87'de Alex'in başlattığı ve Gökhan Gönül'ün devam ettirdiği atakta ''nöbetçi golcü'' sahneye çıktı ve kalan dakikalarda herhangi bir kazaya uğramamak adına, takımını sigorta eden golü Eskişehirspor filelerine göndererek farkı ikiye çıkarttı. Kalan dakikalar başka gol getirmeyince, Fenerbahçe bir haftalık aradan sonra yeniden 3 puanı bir arada kazanmış oldu.

Semih Şentürk bu ülkenin en iyi, en özellikli forveti. Çok klişedir ama Türkiye harici bir pasaporta sahip olsaydı hem Fenerbahçe'nin, hem de Türk futbolunun efsane santraforları arasına ismini çoktan yazdırmıştı. Attığı gol için ben artık birşey söylemek istemiyorum. Bana göre sezonun en klas gollerinden birisiydi. Vücudunun her yeri gol atmaya programlanmış bir forveti, bırakın Türkiye'de, Avrupa'da bile zor bulursunuz.

Yaşayan efsane Kaptan Alex de Souza, yine eksiksiz bir biçimde görevini yaptı. Görev dediğim ise pek kolay bir şey değil. Alex'ten takımını şampiyon yapması bekleniyor. 10. dakikada yenen golden sonra 5 dakikaya 2 asist sığdıran, Semih'in golünde Gökhan Gönül'e ''al da orta yap'' pasını veren Brezilyalı, bir çok kez olduğu gibi yine sıradışı bir şekilde neden bu geminin kaptanı olduğunu ortaya koydu.

Başrolü Alex'e verdikten sonra bir parantez de Caner ve Niang'a açmak gerekli diye düşünüyorum. Takıma gelir gelmez gollerini atmaya başlayan, Alex'i çok çabuk ''çözen'', ne zaman nerede durması gerektiğini bilen, saha içindeki pas trafiğine yardımcı olan, bunların dışında ''ateşleyici güç'' sıfatını da zaman zaman kullanabilen Senegalli Mamadou Niang, Fenerbahçe'nin hiç kuşkusuz bu sezonki en iyi transferi. Bana göre Fenerbahçe tarihinin gelmiş geçmiş en faydalı transferi olan Alex de Souza'nın yaşlarında Fenerbahçe ile yolları kesişseydi, Mamadou Niang bu departmanda da Brezilyalı efsaneyi yalnız bırakmayabilirdi.

Caner Erkin Galatasaray'da geçirdiği yarım sezon da dahil olmak üzere bir türlü kendi mevkisinde oynayamıyordu. Eskişehirspor maçında arkasına Andre Santos kuvvetini de alarak, bana göre Alex'in ardından maçın en iyi ikinci adamı oldu. Dia ve Stoch gibi sadece kendi kanadına hücum etmekten ziyade, Burak Yılmaz gibi sık sık içeri devrilerek, rakibin dengesini temelden sarsan Caner, hem attığı kritik gol hem de çok fazla forma şansı bulamamasına rağmen en ufak bir zaafiyet belirtisi göstermeden 90 dakikayı tamamlayarak, takımının sol açık mevkisinde kimin oynaması gerektiğini gösterdi. Alex'in tüm organizasyonlarının takipçisi olmasının yanı sıra özgüvenle geliştirdiği ataklarla da rakibin savunma kurgusuna ekstra darbeler indirmeyi başardı.

Fenerbahçe için bu maçın sonuyla birlikte artık yalnızca 540 dakika kaldı. Kendi sahasında Gaziantepspor'u ağırladıktan sonra, can derdindeki Buca deplasmanına gidecek olan sarı lacivertliler, ardından İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u Kadıköy'de ağırlayacak. 32. haftada Karabük'e konuk olacak sarı lacivertlilerin 33. haftadaki rakibi ise Ankaragücü. Son hafta Sivas'ta sezonu tamamlayacaklar. Altı maçın hepsinden galibiyet çıkarsa tek devrede 16 galibiyet ve 1 beraberliği içeren korkunç bir istatistik karşımıza çıkacak. Son 6 haftayı merakla bekliyor olacağız.

Hiç yorum yok: