11 Nisan 2011 Pazartesi

Bir Teknik Direktör...

Önce şu videoyu bir izleyelim, ardından bir iki sözüm olacak bununla ilgili:


Bir teknik direktörün, özellikle de büyük bir takımın teknik direktörünün bir futbolcusunu medya kanalıyla bu kadar ağır suçlamasını ilk kez gördüm dün akşam. Frank Rijkaard ve Georghe Hagi'nin ardından göreve ''kerhen getirilen'' Bülent Ünder maçtan önce maçı anlatan spikerlerin dediğine göre 45 yılını Galatasaray için harcamış bir adam. UEFA Şampiyonluğunda da Fatih Terim'im yardımcılarından birisiydi. Juan Pablo Pino, Galatasaray'ın sezon başında transfer ettiği futbolculardan birisi. Geleceğin büyük yıldızlarından birisi olacak gözüyle bakılırken, geçirdiği ağır sakatlıkların ardından Monaco'da da pek forma yüzü görmeyince kendisini Galatasaray'da bulmuş henüz 23-24 yaşında genç sayılabilecek bir futbolcu. Bülent Ünder önce isim vermeden, bir güzel giydiriyor Pino'ya. 10 kişi kaldıktan sonra 9 kişi kaldıklarından dem vuruyor. ''O bir kişi hariç'' diğer takımı tebrik ediyor. Tabi ki gelen pası değerlendirmek soruları soran spikerin mesleği. Ben ''isim istendiğinde'' Bülent Ünder'in yine de böyle birşey yapmayacağını tahmin ediyorum ama Ünder ''umursamaz bir şekilde'' diye girdiği cümlede ne alakaysa futbolcunun Kolombiyalı olduğunu da özellikle vurgulayarak Pino'yu işaret ediyor ve bundan sonra forma yüzü göremeyeceğini söylüyor. (Neyseki bu kısmı yumuşatmış)

Üşenmedim maçın tamamını internetten indirip, Pino oyuna girdikten sonraki kısmını bir kez daha izledim. Koşmadığını, umursamadığını söylüyor Bülent Hoca ama katılmak mümkün değil. Diğer Galatasaraylı oyuncular kadar, mücadele ettiğini söyleyebilirim. Bunun ötesinde bir art niyet aranıyorsa ve gerçekten art niyet varsa baş suçlu zaten Bülent Ünder'in ta kendisi! Geçen hafta 3-0 biten Antalyaspor maçında da süre alan Pino, bu ya da buna yakın bir performans koydu ortaya. Tüm hafta antremanlarda beraber olduğun futbolcunun umursamazlığı yok muydu? Tercihlerinde ilk 14'e girebiliyorsa, demek ki bu futbolcu tüm kadronun içinde senin planların içerisinde mevcut. Tüm hafta bu planlara dahil olabilecek performansı gösteren futbolcu, maç içinde mi gerçek yüzünü gösteriyor. Bir de hoca diyor ki: ''Galatasaray futbolcusuna yakışacak özveri, mücadele'' vs... 15 mağlubiyet almış takımda faturayı nasıl da Pino'ya kestin öyle? Pino'nun tek yanlışı, iki arkadaşını tercih etmek yerine topu kaleye vurması. Peki gol olsa ve Bülent Hoca'ya maçtan sonra mikrofon uzatılsa aynı şeyleri söyleyebilecek miydi? Hani çingeneye yetki verirsen diye başlayan bir hikaye var ya... Neyse...

Zamanında Ersun Yanal Trabzonspor'un başındayken, direkt olarak Rigobert Song'u hedef alan bir açıklama yapmış ve kendisini ayıplamıştım. Bu tür konular içeride halledilir. Kol kırılır yen içinde kalır atasözü bu tip durumlar için söylenmiş çok güzel bir atasözüdür ve Bülent Ünder'in de yaptığı büyük ayıptır.

Hiç yorum yok: