29 Kasım 2010 Pazartesi

Antep'te 3 Puanlı Ziyafet

Geçen hafta son dakikası oldukça dramatik anlara sahne olan Eskişehirspor maçının ardından, bu hafta son üç maçını kazanan ve belirgin bir yükselişe geçen Gaziantespor'u Gaziantep'te yenip liderliğini korumak isteyen Trabzonspor, amacına beklediğinden daha kolay ulaştı.

Maça bilinen onbirinden yalnızca Engin Baytar'ı kesip, yerine Alanzinho ile başlayan bordo mavililere karşı takımın beyni Olcan'sız sahaya çıkan Gaziantepspor, daha maçın başında Egemen'in kendi kalesine attığı golle skor üstünlüğünü yakalayınca, Trabzonspor için maç beklenende zor geçmeye aday hale geldi. Nispeten dengede gitmesi beklenen karşılaşmada gelen erken gol her iki takımında oyun şablonlarında biraz daha mecburi değişiklik yaptırdı. Golü atan taraf biraz daha savunmaya yönelirken, yiyen taraf ise atak organizasyonlarını iyiden iyiye arttırma yoluna gitti. Özellikle sağ kanadı kullandığı bilinen Trabzonspor, ilk onbeş dakikada orta saha ile kanatlar arasındaki bağlantıyı kuramayınca sık sık göbekten denemeler yapmak durumunda kaldı. Özellikle Jaja'nın getirdiği topların sürekli Gaziantepspor savunmasından dönmesiyle kısa süreli bir kriz yaşayan bordo mavililer, yine Jaja'nın başlattığı atakta, son vuruşu yapan Burak Yılmaz'ın golüyle skora dengeyi getirmeyi başardı. Golden sonra daha rahat bir oyun oynamaya başlayan bordo mavililer, ikinci golü tamamen Umut'un bireysel çabasıyla buldu. Umut'un indirdiği topa tam Selçuk vuracakken, arkadan Selçuk'u engelleyen Serdar Kurtuluş hem penaltıya sebebiyet verdi, hem de kırmızı kart görerek takımının 10 kişi kalmasına sebep oldu. Burak Yılmaz, Trabzonspor'un bu sezon kazandığı ikinci penaltı vuruşunu ağlara gönderince devre bitmeden Trabzonspor güçlü rakibi karşısında öne geçmeyi başardı.

Devrenin sonu 2-1 Trabzonspor lehine gelirken, ikinci yarı öncesinde hem skor üstünlüğü, hem de sahadaki oyuncu sayısı olarak Trabzonspor, Gaziantepspor'dan bir kaç adım daha öne fırladı. 10 kişi kalan Gaziantepspor, ikinci yarıya daha ofansif başlamak istedi ancak, Trabzonspor'un bilinen pas trafiği ve ''topu koşturması'' neticesinde yine savunma ağırlıklı bir oyun oynamaya mecbur kaldı. Jaja'nın ''one man show''u eşliğinde üst üste pozisyonlar yakalayan bordo mavililer, sahanın yıldızı Jaja'nın attığı klas golle farkı ikiye çıkartıp, olası bir kaza golünün sağlamasını yapmayı başardı ve sahadan üç puanla ayrılan taraf oldu.


Önce Gaziantepspor'dan başlayayım: Öncelikle Olcan'ın bu takım için ne kadar önemli bir oyuncu olduğu su götürmez bir gerçek. O sahada olmayınca topu ileriye taşıyacak, pozisyon yaratacak oyuncuyu maç boyunca bulamadı kırmızı siyahlı takım. Zaman zaman bu işi yapmak için, Gaziantepspor'un bence sahadaki en iyi oyuncusu olan Murat Ceylan sorumluluk aldı ancak O da kimi zaman Trabzonspor savunmasına takıldı, kimi zaman da arkadaşlarından yeterli desteği göremedi. Tolunay Kafkas yakaladıkları ivmeyi devam ettirmek istiyordu ancak, Selçuk'un penaltı pozisyonunda sinirlerine hakim olamayınca maçın geri kalan kısmını tribünden izlemek zorunda kaldı. Belli ki bir takım hedefleri ve beklentileri var ancak sinirini kontrol etmezse, nispeten iyi bir yola girmiş takımının maçlarını tribünden izlemek zorunda kalabilir.


Trabzonspor'un oyun felsefesi, disiplini, bireysel yetenekleri hiç tartışmasız Spor Toto Süper Lig'in en iyisi. Şenol Güneş'in takıma vermek istedikleri ve oyunculardan aldığı yanıt, neredeyse eksiksiz olunca, bordo mavililerin oynadığı futbolu izlemek doyumsuz oluyor. Yenilen gole rağmen, 1 saniye dahi oyun disiplininden kopmadan, farklı farklı bir sürü hücum organizasyonuyla rakibe ''mesaj veren'' futbolcular, istediklerini almak için, çok beklemediler. Deplasmanlarda daha organize olan, daha sisteme sadık kalan futbolcuların genel anlamda Avni Aker'de de bu performanslarını sürdürmeleri gerekiyor. İçerde takılmaya devam edilirse, dışarıda kazanılan bu altın üç puanların hiç bir anlamı kalmaz.
Yazıda da belirttiğim gibi Trabzonspor'un en iyisi bana göre Jaja'ydı. Serkan Balcı bilinen performansıyla kendisine eşlik ederken, Burak Yılmaz, Trabzonspor'a geldiğinden beri en iyi futbolunu bu maçta oynadı. Yalnız iki husus var. Birincisi golden sonra gördüğü sarı kart için, ''Rakip taraftarı tahrik edecek en ufak bir hareket yapmadım'' dedi ancak üstteki fotoğraftaki ''sus işaretini'' o heyecanla atlamış olmalı. Gerçi bu işareti yapan bir sürü futbolcu var bana  göre de gördüğü kart son derece yanlıştı. Gördüğü kartla haftaya Bucaspor maçında cezalı duruma düştü. İkinci husus ise, ikinci yarının başlarında bir pozisyonda kaybettiği topun ardından, Şenol Güneş'in ısrarlı ''Buraaaaaak bırakma, Buraaaaaak koş'' seslerini biz televizyon başında duyarken, kendisi sahada duymadı ya da aldırmadı ve bir kaç dakika sonra yerini Yattara'ya bıraktı. Şenol Güneş'in bu değişikliğinden anladığımız kadarıyla ''disiplin'' konusu hoca için çok önemli. Rakibe gol dışında neredeyse tek bir pozisyon dahi vermeyen Trabzonspor savunmasını ayrıca alkışlamak lazım. Gerçi rakibin 10 kişi kalması da bunun başlıca sebeplerinden birisi oldu. Onur'a hemen hiç iş düşmesi desek yeridir. Trabzonspor'un yönetmeni Selçuk ve yardımcı yönetmen Colman'da vasat üstü performanslarıyla sivrilen oyuncular oldular. Umut pozisyona giremese de, çalışkanlığı ve yıpratıcılığıyla yine iyi not almayı başaran oyunculardan oldu.

Önümüzdeki hafta ligin zayıf ekiplerinden Bucaspor ile kendi sahasında oynayacak Trabzonspor. Tabi ki beklentiler galibiyet yönünde ancak galibiyeti alıp, liderliği sağlamlaştırmak için, Eskişehirspor karşısında yapılan hataların tekrarlanmaması gerekiyor. Sonraki hafta zaten Olimpiyat Stadyumu'nda takımın yanında olacağız.

Hiç yorum yok: