5 Kasım 2010 Cuma

''Emir'' Büyük Yerden!

Palau Blaugrana'da normal bir basketbol akşamıydı dün. Rutin bir görev gibiydi, maça gidecek Katalanlar ve sahaya çıkacak takım için. Yine bir Euroleague maçı oynanacak ve rakip mağlup edilip, evlere dağılınılacaktı. Bütün bu rutinliğin içerisinde bir şey hesaba katılmamıştı, hatta Katalanların akıllarından bile geçmiyordu. Bu kez kazanmak için gelen bir rakibe karşı oynayacaklardı.

Aslında Fenerbahçe Ülker'in kazanmak için Barcelona'ya uçtuğundan maç başlayıncaya kadar bizde haberdar değildik. Beşiktaş - Porto maçını izleme niyetiyle televizyon karşısına geçmiştim ancak ara ara Regal Barcelona - Fenerbahçe Ülker maçına da göz atmayı planlıyordum. Zaten tüm Katalunya gibi ben de maçın yavaş yavaş kopacağını ve yirmili farklarla Barcelona'nın kazanacağını düşünüyordum. Aslında ilk periyotta normal bir havada geçti. İlk çeyreğin sonu 13-14 ile geldi ve ben Fenerbahçe her periyod Barcelona'yı bu sayıda tutsa, 52 sayı yer, hadi bilemedin 60 yesin, maçı kazanabilir diye düşündüm. Zaten Barcelona'yı içeride, dışarıda yenmek için ilk şartın mutlaka 70 sayı altında yemek olduğu tartışılmaz bir gerçekti. İkinci periyodun başında Engin Atsür'ün sakatlığı yüzünden ikinci guard olup Ukic'i yedekleyen Greer, önce bir üçlük gönderdi, ardından Mirsad'a harika bir asist yaptı. Greer'in ''ayak oyunlarıyla 5-0'lık seri yapan Fenerbahçe, az sonra gelecek daha iyi bir serinin sinyallerini verdi. İkinci periyodda 7-0'lık ikinci bir seriyi yakalayan sarı lacivertli takım, bu üstünlüğünü nispeten koruyarak devreyede 32-28 önde girdi. İkinci devreye başlarken Barcelona'nın artık daha çok saygı duyması gereken bir rakibinin olduğu tartışılmaz bir gerçekti. Vidmar ve Franz Vazquez'in karşılıklı serbest atışlarıyla üçüncü çeyrek başladı. İlk yarıda hafif bir sakatlık geçiren Ukic, ikinci yarıya çıktı ve Barcelona'nın maçı koparma hamlelerine başarıyla set çekti. Navarro'yu mükemmel savunmaya devam eden Kinsey'in, Navarro tandanslı bütün hücumları alaşağı etmesiyle Fenerbahçe oyunun hiç bir anında skordan kopmadı ve son çeyreğin sonuna 4 sayı geride girdi. Bu kez sahne sırası Emir Preldzic'e geldi. Çeyreğin son saniyesinde üçlüğü gönderip, skoru 45-44'le bir sayıda tuttu. Navarro'nun durumu ortadayken son çeyrekte ipleri eline almaya çalışan adam Jaka Lakovic oldu. Seri hücumlarına, Kinsey aynı güzellikte yanıt verdi ve Fenerbahçe yediği her yumruğa kontra yumruklarla cevap vermeye devam etti. Son dakikalara panik halinde giren takım Fenerbahçe değil, Barcelona oldu. Ukic'in üç sayılık denemesi faulle kesildi ve Ukic üç atışını da değerlendirerek, sarı lacivertlileri iki sayı öne geçirdi. Her zaman olması gereken yerde olan ve dün akşamın gizli kahramanı ünvanını sonuna kadar hakeden Marko Tomas, yine tam zamanında üçlüğü gönderip, yaralı Barcelona'nın böğrüne hançeri sapladı. Son iki dakikada artık iş bitmişti ama Fenerbahçe Ülker maçı son salisesine kadar bırakmadı zira ikili averaj hesapları vardı. Maçın sonu 8 sayılık hiçte fena olmayan bir farkla 61-69 olarak geldi ve Palau Blaugrana'da yaşananlar, sıradan olmaktan çıktı.

Bu sıradışı geceyi renklendiren Fenerbahçeli oyuncuların içerisinde öne çıkanlar, 13 sayıyla Ukic ve 12 sayıyla Tomas oldu ancak bana göre akşamın yıldızı, Navarro'yı kilitleyen Kinsey'di. Kırılma anı ise kim ne derse desin, üçüncü çeyreğin sonunda Fenerbahçe'yi oyunda tutan Emir Preldzic'in üçlüğüydü.

Galibiyet müthiş oldu. 3 maçta 3 galibiyet ve önümüzdeki hafta, yine üçte üç yapan Montepaschi Siena Sinan Erdem'e gelecek. Bu maçta kazanılırsa, üçüncülük hedefi artık ilk iki olarak revize edilecek ve Neven Spahija'nın takımı belki de final four'un en kuvvetli adaylarından birisi haline gelecek. Yeter ki bu inanç ve istek tüm maçlarda devam etsin. Unutmadan haftaya Sinan Erdem'de olmak için program yapmaya çalışacağım. O salonu 15 bin kişi doldurmazsa, bu tarihi galibiyeti yeteri kadar taçlandıramayız diye düşünüyorum.

1 yorum:

omanim dedi ki...

fenerbahçe ülker tek kelimeyle tarih yazdı.