4 Ekim 2010 Pazartesi

Açtı Ağzını ''Yumlu'' Gözünü!

Sezon başında tahmin edilecek ilk 50 futbolcunun arasına giremezdi, Mustafa Yumlu, Trabzonspor - Beşiktaş maçının kaderini tayin edecek oyuncu adaylığında. Ömer Üründül'ün dediği gibi ''futbol enteresan''. O enteresan maçlardan birisi dün akşam Trabzon'da Hüseyin Avni Aker Stadyumu'nda oynandı.

Glowacki ve Giray'ın yokluğunda, Egemen'in partnerliğini, genel beklentinin de öngördüğü gibi Ceyhun Gülselam'ın yapması bekleniyordu ancak Şenol Güneş, hafta içi idmanlarda bir kaç kez as takımda denediği Mustafa Yumlu'da karar kıldı. Trabzonspor altyapısından yetişen, Arsinspor ve Trabzon Karadenizspor'da kiralık olarak oynayan 1987 doğumlu, 23 yaşındaki Mustafa Yumlu, Spor Toto Süper Lig'e ilk kez bir Beşiktaş maçıyla ayak bastı. Sakatlığı tamamen düzelen Engin Baytar, Trabzonspor orta sahasındaki yerini alırken, sağ kanadı İbrahima Yattara ile kullanmak isteyen Şenol Güneş, ''prensi'' Burak Yılmaz'ı da sol kanada attı. Colman ve Selçuk ise bilinen orta sahayı tamamlayan diğer oyuncular oldular. Serkan Balcı ile Cale kanatları savunurken, Teofilo'da takımın gol ümidi olarak sahaya çıktı. Beşiktaş'ta ise alışılageldiği gibi son Rapid Wien maçından farklı bir kadro vardı sahada. Kaleyi Hakan Arıkan korurken, savunmanın sağına Hilbert, soluna ise İsmail Köybaşı geçti. Toraman ve Zapotocny ikilisi bu maçta Beşiktaş'ın stoperleri olurken, orta saha Tabata, Guti, Aurelio, Holosko ve Ernst'ten oluştu. Forvette de Marcio Nobre görev aldı.


Maçın yaklaşık ilk yirmi dakikasında Trabzonspor sahaya belirgin bir üstünlük koydu. Özellikle Engin Baytar'ın driplingleri ve Yattara'nın bindirmeleriyle rakip kalede etkili olmaya çalışan Trabzonspor, Selçuk'un da iyi gününde olmasıyla rakibine orta sahada üstünlük kurmayı başardı. Yirmi beş dakikadan sonra oyuna biraz daha adapte olan Beşiktaş, dengeyi kurdu ve hatta devrenin sonunda Tabata'nın serbest vuruşu direkten dönmese soyunma odasına önde girecek pozisyonu dahi yakaladı. Bu sezon çıktığı toplam 14 resmi maçın tamamında gol bulan Beşiktaş karşısında, Şenol Güneş orta saha direncini biraz daha arttırmak için Kaptan Yattara'yı kenara alıp, ikinci yarıya Ceyhun Gülselam takviyesiyle başladı. Bernd Schuster ise oldukça etkisiz gözüken Tabata ve Holosko'nun performanslarına rağmen herhangi bir değişiklik düşünmedi.

Trabzonspor'da savunma önlemlerini arttırınca, ikinci yarıda daha dengeli bir maç izlemeye başladık. Trabzonspor sol kanadını feda edip, orta sahayı kuvvetlendirince, siyah beyazlılar kendi sağ kanatlarından sık sık Hilbert'i kaçırıp, pozisyon aramaya başladılar ancak 54'te Selçuk'un kullandığı serbest vuruşa kafayı vuran Mustafa Yumlu, Trabzonspor'u 1-0 öne geçirmeyi başardı. Golden sonra Trabzonspor, en iyi bildiği şeyi yapmaya yani kontra atak oyununu oynamaya gerekli zemini buldu. Schuster golden sonra ilk hamlesini yaptı ve Ernst'i kenara alıp, Bobo'yu Nobre'nin yanına yollayarak forveti ikiledi. Bundan sonra özellikle Engin Baytar ve Burak Yılmaz'ın bindirmeleriyle ikinci golü arayan Trabzonspor'a karşı, Guti'nin ara paslarına bakan Beşiktaş'ın beraberliği yakalama çabasını izledik. Trabzonspor, Fenerbahçe'nin yaptığı hatayı yapmayarak, sahaya iyice yayıldı ve oyunu mümkün mertebe iyice daralttı. Guti'ye özel bir markaj uygulamaktan ziyade, top atacağı yerleri tutan ve ''adamı değil alanı savunan'' Trabzonspor, Guti'nin de kenara alınmasından sonra iyice rahatladı ve 90 dakikanın sonunu 3 puanla getirmeyi başardı.


Schuster'in Guti ve Ernst'i oyundan çıkarması yanlış bir hareket oldu bana göre. Artık işin son dakikalara kaldığı dönemlerde, organize gelişecek ataklardan çok, bireysel becerisi yüksek oyuncuların eline bakarsınız. Beşiktaş'ta da bu işi en iyi yapan iki adam olan Guti ve Ernst oyundan çıkınca, Bobo ve Nobre ikilisini destekleyecek yalnızca Tabata kaldı. Halbuki Tabata ve Holosko oyundan alınabilirdi. Tabi ki Schuster'in o aralar ne düşündüğünü hiç birimiz bilemeyiz. Takımını da en iyi kendisi tanıyor ve biliyordur. Bizimkisi yalnızca dışarıdan bir görüş. Aynı şekilde devre sonunda Şenol Güneş'in yaptığı hamle doğru ancak seçtiği oyuncu yanlıştı. Burak Yılmaz'a 90 dakika boyunca biz tahammül edemezken, kendisi nasıl tahammül ediyor anlayamıyorum. Konu Burak'tan açılmışken, belirtmeden geçmemek lazım, gol öncesi faul pozisyonunda, ayağını Ernst'in ayağına ''kasten'' taktığı açıkça belli oluyor. Sağolsun Beşiktaşlı yönetmenimiz Musa Çözen, golden çok bu pozisyonu ekrana getirdi. Burak'ın yaptığı sadece bu pozisyon da değil, ne zaman topu kaybedeceğini anlasa değme artistlere taş çıkartacak şekilde kendisini yere bırakıyor ve maalesef bırakın sarı kart görmeyi en ufak bir uyarı dahi almıyor.

Trabzonspor'da sahanın yıldızı tabi ki on kaplan gücündeki Serkan Balcı'ydı. Holosko'ya adım attırmamasının yanında, bir de hücuma verdiği destekle sivrildi, neredeyse 100 dakikayı bulan maçta bir adım geri atmadı. Zorluk derecesi böylesine yüksek bir maçta sahaya çıkan ve hatasız oynayıp, bir de gol atan Mustafa Yumlu'da tabi ki kahramanlar arasındaydı. Egemen sert futbolunu bu maçta biraz abarttı. Guti'ye yaptığı faul insanlık sınırlarını zorladı. Yine de genel performansı hatasızdı. Bu tip müdahaleler de dikkatli olması lazım her hakem Kuddusi Müftüoğlu gibi ''aciz'' kalmayabilir. Egemen insanlık sınırlarını zorlarken, Teofilo ise terbiye sınırlarını zorladı. Profesyonel bir futbolcuya yakışmayacak şekilde, İbrahim Toraman ile maç boyu gereksiz bir hesaplaşmaya girdi, maçın sonunda sol kroşesini rakibinin suratına indirdi ve oyundan atıldı. Tabi İbrahim Toraman'dan maç sonunda ''İstanbul'da görüşelim'' davetini de aldı. Yattara oyunda kaldığı süre içerisinde yine saman alevi gibiydi. Bir iki tane etkili orta ve bir iki driplingle ilk yarıyı tamamladı. Devre sonunda kulübeye geldi. Yerine giren Ceyhun Gülselam yine görev adamıydı. Kendisine söylenenleri yaptı, hayati bir pozisyonda Tabata'nın vuruşunu çizgiden çıkarttı ve milli takım kampına katılmak üzere yola çıktı. Onur maçı tam hatasız bitiriyor derken, kornere giden topu Bobo'nun önüne çeldi, Ceyhun topu çizgiden çıkartmasa, kaybolan iki puanın vebali direk kendisinin üzerinde olacaktı. Genç kaleci bir kaç maçtır formsuz, umarım ''ben oldum'' havasına girmemiştir. Selçuk belki de sezonun en iyi futbolunu Beşiktaş'a karşı oynadı. Kademeye girdi, pres yaptı, top kazandı, Mustafa'nın golünde el bombasını Beşiktaş ceza sahasına bırakan isim oldu. Colman'ın kötü performansı yine devam etti. Her şey bir yana maçın son dakikasında iki arkadaşı yanında bomboş durumdayken, kaleciyi geçmeye çalışması hiç yakışık almadı. Gerçi topu yanındaki Burak'a yuvarlasa, Burak'ın da o topu boş kaleye yuvarlayabileceğinden de şüpheliyim ya neyse! Şenol Güneş bana göre maçtan sonra ''onbirde oynadığının değerini bilmeyenlerden'' bahsederken, kendisini işaret etti, şayet Kasımpaşa maçında Colman'ı sahada göremezsek, Şenol Hoca'nın cezayı kestiğini anlayacağız. Son cümleler Engin Baytar için. Kendisine zamanında ''bu futbolcunun bu takımda ne işi var?'' dedim, ''böyle futbolculardan Trabzonspor fayda görmez'' de dedim ama ne dediysem, tek tek hepsini bana yedirtti. Kendisinden binlerce kez özür diliyorum. Hırsı, ateşi, siniri, herşeyiyle maçı yaşadı, oynadı, elinden geleni yaptı. Maç bitince çocuklar gibi sevindi, kolbastısını oynadı. Ne diyeyim, helal olsun sana Engin Baytar!

Beşiktaş kupa yorgunuydu, ayrıca Quaresma'sı sakattı ve bu maçta oynayamadı. Buna karşın, Trabzon deplasmanında başa baş, dişe diş oynadılar, eksikleri aratmadan, bir duran top golüne mağlup oldular. Schuster'in maça Bobo ile başlamaması da mağlubiyetin etkenlerinden birisi sayılabilir. Kaleci Hakan Arıkan her Trabzonspor maçında olduğu gibi yine harikaydı. Zapotocny görevini yapıp, hatasıza yakın oynadı. Ernst'te yorgunluğa bağlı küçük bir performans düşüklüğü olduğunu söylemek lazım. Holosko, Nobre ve Tabata yokları oynadılar. Guti yine iyiydi. Kazanmak için elinden yaptı. Hilbert'i çok beğendim. Korkusuzca oynadı, sık sık kenardan bindirdi, iyi toplar kazandı, iyi ortalar yaptı. İsmail Köybaşı nedendir bilinmez bu maçta silindi gitti. Savunmasının zayıf olduğunu biliyorduk ama bulunduğu kulvarı özellikle ikinci yarıda Burak Yılmaz'a ''koridor'' yaptı. Beşiktaş'ın en büyük şansı orada Burak'ın oynaması oldu!

Maçın hakemi her zamanki gibi kötüydü. Kartlarını zamanında çıkarmayınca, zaman zaman karşılaşma kontrolünden çıktı, sinir harbine döndü. İbrahim Toraman'ın futbol oynamaktan çok, ''pislik yapma'' çabasını sürekli görmezden geldi. Yardımcıları da iyi değildi. Tansiyonu hiç düşüremedi ve kırmızı kartını ancak yüzüncü dakikada kullanmayı aklına getirebildi. Bir çok sarı kartlık faulü atlayınca, faullerin şiddeti arttı, zaman zaman kasti sertlikler oldu. Unutmadan belirteyim, Egemen'in pozisyonunun da penaltıyla uzaktan yakından alakası yoktu. En azından burada doğru karar verdi.

Trabzonspor bu sezon Fenerbahçe'den sonra, Beşiktaş'ı da devirerek uzun zamandır başaramadığı bir şeyi başarmış oldu. Deplasmandaki Kayserispor beraberliği de bana göre son derece normal bir sonuç. 7 haftada yalnızca Manisaspor ve Antalyaspor'a ekstra puan kayıpları yaptılar. Bunun dışında her şey nispeten iyi gidiyor. Stoper mevkiine bu maçla birlikte bir alternatif daha bulunmuş oldu. Trabzonspor her anlamda bu maçtan karlı ayrıldı. Şimdi deplasmanda Kasımpaşa, ardından iç sahada Gençlerbirliği ve dış sahada Konyaspor maçlarını oynayacak içerdeki Galatasaray maçına kadar. Bu üç maçtan alınacak 9 puan ile Galatasaray'ın karşısına ''iyice'' güçlü olarak çıkmak mümkün.

Beşiktaş'ın oynadığı futbol vasatın biraz altındaydı. Kazanmak için ellerinden geleni yaptılar. Sezon başından beri sergiledikleri inatçı karakteri bu maça da yansıtmayı başardılar. Bir duran top golüne mağlup olup, ligdeki ikinci mağlubiyetlerini aldılar. Schuster'in rotasyonlarına büyük saygı duyuyorum ancak nasıl ki Guti ve Ernst bu rotasyona dahil değilse, Bobo'da olmamalı bana göre.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Son paragraf cuk oturmuş. Golden önceki pozisyonda Burak Yılmaz denen pisliğin herzaman yaptığı hareketi yiyen kuddusi müftüoğlu maöın en kötüsüydü. Son dakikada ki kırmızı kart pozisyonunda neden beşiktaş lehine faul verilmedi anlamış değilim eğer yardımcı görüp söyledi ve kart çıktıysa faul verilmeliydi. Benzer bir pozisyon 100.yıl şampiyonluğunda yanılmıyorsam beşiktaş gaziantep maçında olmuş ve korner kullanılmadan önce gaziantepli bir futbolcu ilhan mansıza sportmenliğe aykırı bir hareket yapmış neticesinde beşiktaş lehine penaltı verilmişti.bunun dışında Egemenin pozisyonuna penaltı değil demek okadar kolay değil bence hakem verse ağzınızı açamazdınız orası ceza sahası düğün salonunun dans pisti değil o kolları nasılki kanatlarda adam savunurken arkasına başlıyorsa egemen korkmaz oradada öyle açmamalı. Genel olarak maçı canlı izleyemsemde (banttan izledim ertesi gün )Schuster'in rotasyonlarınında etkisiyyle hakim görünen taraf trabzonspordu .Şunu anlamış değilim tüm spor programlarında yada sohbetlerinde Beşiktaşın büyük takımalrla oynamadığında bahsedlip duruldu .Yok büyük takımlar bu savunma karşısında çok pozisyona giremiş çok gol yermiş beşiktaş falan filan ama ortada şöyle bir gerçek varki beşiktaş trabzonspor ve fenerbahçe maçlarında 1er gol yiyip birinde mağlup oldu birinde berabere kaldı evet pozisyon verdi fakat sadce 2 gol gördü kalsinde aceba bu sistemi oynatan Schuster'in kalecilere güveninin yüksek olması hiç düşünülmedimi. Beşiktaşın kalecilerinin tümü milli takım düzeyinde .Fenerbahçeden yediğimiz gol hakanın hatasından ve trabzonspordan yediğimiz gol ise dran top organizasyonu.Kim ne derse desin beşiktaş bu devre 30 puan yaparsa ligi en kötü 75-77 puanda bitirip şampiyon olur tek korkum Schuster'in rotasyonları abartması =)(bu arada golden öncede faul var faruk bey onuda bir kez daha inceleyiniz bknz ermanve ahmet hocalarımız )
Trabzonspor konusunda çok uçmuşsun bence önümüzdeki hafta kasımpaşa maçında umut yine kelleşmenize neden olacaktır teonun yokluğunda .9 puanı unut yani.Engin baytar harika bir yetenek bence Trabzonspor sürekli faydalanmalı ondan .Eğer şenol hoca gidince burak yılmaz gönderilecekse trabzonspordan derhal kovulsun şenol güneş o pislik trabzon fenerbahçe yada beşiktaş formalarını hak edebilecek biri değil(emek hırsızı şerefsiz=)Büyük konuşmuştum maçtan önce 1-4 alırız maçı ama şu taktikle oynarsak demiştim hoca yine holoskoyu oynatmak adına necibi kesti artık ernst oynamasın yada mehmet aurelio oynamasın necip oynasın onur oynasın mustafa oynasın ismail oynasın gençler oynasın sadece arda turan var parlak bir yıldız olarak sadece arda turan yazık memleketime yazık milli takımıma .Son olarak Yattaranın ölüsü bu maç sabaha kadar oynansa sahada kalır guti gibi ernst gibi çabuk silmişsin sanki onu. Sahip çıkmalısın bence!!!

Faruk dedi ki...

O telefon çalmadı be 20:45'te :)