11 Mayıs 2010 Salı

Fenerbahçe Şampiyo... Bursaspor Şampi...

Ligin son haftasını beklemeye başladık artık futbolseverler olarak. Deniz Baykal'ın istifası, işsizliğin artışı, enflasyon oranları, hayat pahalılığı dahil birçok önemli konu şimdilik halı altına süpürüldü yine. Küme düşen son takım da belli olduğuna göre geriye artık yalnızca şampiyonun ve lig üçüncüsünün kim olacağını belirlemek kaldı.

Fenerbahçe son haftaya rakibi Bursaspor'un bir puan önünde girmeyi başardı. Son 10 haftada 9 galibiyet ve 1 beraberlik içeren korkunç bir seriye imza atan ve bu periyodda tek gol dahi yemeyen sarı lacivertliler Rıdvan Dilmen'in de söylediği gibi bir ''mucizeyi'' gerçekleştirmek üzereler. Fenerbahçe'nin son hafta oynayacağı rakip, daha üç beş gün önce kupa finalinde yarım saatte 3 gol yediği Trabzonspor. Tabi maç, o maçtan çok farklı zira iki takımın hedefleri o maça çıkarken farklıydı. Trabzonspor Türkiye Kupası'nı isteyen takımdı, Fenerbahçe lig şampiyonluğunu. Maçın İstanbul'da olması Fenerbahçe'nin en büyük artısı. Fenerbahçe'de uzun süreliler dışında sakat oyuncu yok. Ayrıca cezalı oyuncusu da. Hatta maça çıkacakları kadro bile belli %99 oranında. Yalnızca son Ankaragücü maçında oyuna ikinci yarının başında Alex'in yerine giren ve iyi performans gösterip bir de şık gol atan Christian mı, yoksa Christian'ın uzun süreli sakatlığında o bölgede iyi performans gösteren Selçuk mu oynayacak bunu herhalde ancak maçın başlamasına bir iki saat kala öğreneceğiz. Fenerbahçe'de Alex'in dışında öyle pek fazla parlayan bir oyuncu olmasa da, sistemlerini iyi işlettikleri bir gerçek. Temposuz, sade, göze hoş gelmeyen bir futbol oynamalarına rağmen, kimi zaman tek golle, kimi zaman iki golle maçlarını kazanıp, Bursaspor'un karşısına dikilebilen tek İstanbul takımı oldular, diğer büyükler havlu atarken. Güiza gibi kötü bir forvet oyuncuları olmasına rağmen, çoklukla Alex'in kimi zaman da Bekir İrtegün gibi, Mehmet Topuz gibi oyuncuların ekstra performanslarıyla yarışa tutunup, bitime üç hafta kala da liderliği ele geçirmeyi başarmışlardı. Şimdi yapmaları gereken tek şey Bursaspor - Beşiktaş maçının sonucu ile ilgilenmeden yalnızca Trabzonspor'u yenmek.

Bursaspor ise daha şimdiden yılın takımı oldu bile. Kısıtlı bütçeleri ve Fenerbahçe'den kat be kat sınırlı bütçeleriyle kurdukları takımla yollarına devam edip, lig şampiyonluğu şanslarını son haftaya kadar taşıdılar. En büyük şanssızlıkları hem takımın en iyi oyuncusu Volkan Şen'in cezalı olması, hem de Galatasaray'ın Antalyaspor'a karşı aldığı sürpriz mağlubiyetle Beşiktaş'ın üçüncülük ve dolayısı ile daha fazla tatil yapma imkanı olması. Beşiktaş'ın hedefine oranla üzerindeki baskıya on üzerinden üç puan verirsek, Bursaspor'un hedefi ve üzerindeki baskı puantajını on üzerinden on olarak verebiliriz. Bursaspor'un her şartta daha motivasyonlu olacağı bir gerçek ancak bu motivasyon takıma olumlu mu yoksa olumsuz mu yansıyacak bunu hep birlikte göreceğiz. Bu sezon ligin en iyi takımı dedik Bursaspor için. Volkan Şen'in yıldızlaştığı, Ozan İpek, Dimitar Ivankov, Ali Tandoğan ve Kaptan Ömer Erdoğan'ın sivrildiği bir sezonun sonunda Bursaspor en azından Şampiyonlar Ligi elemesi oynama hakkını elde etmiş durumda ve bu bile onları tatmin edecek bir durum aslında. Kimse onlardan sezon başında 70 puan ve üstü beklemiyordu ancak Ertuğrul Sağlam'ın öğrencileri etkili performansları, heyecanlı taraftarları ve oturmuş kadrosuyla lig heyecanını son haftaya taşımayı başardı. İki takımın rakiplerine baktığımızda ise, hedefsiz bir Trabzonspor'a karşı, ciddi bir hedefi olan Beşiktaş'ı görüyoruz.

Tüm kıstasları inceleyip, sezonun geri kalan kısmına baktığımda da şampiyonluk için Fenerbahçe'ye şimdiden hayırlı olsun demek istiyorum ancak futbolu izlememizin en büyük nedeni olan peşin hükümlere izin vermemesi dolayısı ile her iki maçında son dakikasına kadar beklememizin daha doğru olacağını düşünüyorum. Zaten 34. hafta maçları oynanıp toz bulutu kalktığında da genel bir sezon analizi yaparız elimizden geldiğince. Şimdilik yapmamız gereken şey, pazar günü akşamını bekleyip olacakları seyretmek.

Hiç yorum yok: