6 Eylül 2010 Pazartesi

Bir Yola Girdik ki...

Polonya'daki hazırlık turnuvasında iki maçını izlemiştim 12 Dev Adam'ın. O zamanki durumu görünce ''eyvah eyvah'' deyip, Tanjevic'e ve Turgay Demirel'e epey sallamıştım. Daha samimi olmak gerekirse, Dünya Şampiyonası'nı yazasım dahi gelmemişti. Ancak 12 Dev Adam, turnuvada birçok etkileyici maça imza attı ve son Fransa maçında gerçekten belki de son 10 yılın en iyi oyununu çıkardı.

Grup maçlarını beşte beş yaparak kayıpsız geçen milliler için asıl zor olan sınav Fransa maçı ile başladı. Bir sürü hesap kitabın içerisinde bize en yakın rakip gibi duran Yeni Zelanda son grup maçında kendisine yetecek olan skoru alıp, Fransa'yı karşımıza çıkarınca, finale kadar uzanan rota belli olmuştu. Herhangi bir aksi sonuç çıkmazsa, Fransa - Slovenya - İspanya yolu Sinan Erdem Arena'da karşımıza A.B.D'yi çıkaracaktı. Gündüz kuşağında oynanan maçta, Slovenya idman havasında götürdüğü maçta Avustralya'yı kolaylıkla yenip çeyrek finalist olmayı başardı. Türkiye ise Fransa maçına Ömer Aşık'ın basketiyle başlayıp, yalnızca ilk periyodda bir kez geriye düşüp, maçı rahat bir tempoda kazandı.

Yunanistan maçının kahramanı Ersan olmuştu. Porto Riko'yu devirirken sahneye Kerem Gönlüm çıkmıştı. Çin maçında Oğuz Savaş - Semih Erden ve Ömer Aşık üçlüsünün pota altını karartan performanslarını izlemiştik. Bu kez sahneye Tanjevic'in çok fazla tercih etmediği Sinan Güler çıktı. İkinci periyodun sonlarında oyuna dahil olan Efes Pilsenli basketbolcu hem takımı yönetme anlamında, hem yaptığı müthiş savunma ile hem de gerekli anlarda sorumluluk alıp skor yükünü yüklenmesiyle dün akşamki maçın bir numaralı adamı oldu. Sinan'ın bu performasına Hidayet yine ''yeterince'' yardım ederek, maçın görünen kahramanlarından birisi oldu. Kerem Tunçeri'nin sakatlığının önemli olmadığını öğrendik. Bu sevindirici bir gelişme çünkü Kerem takımın tamamen eli ayağı olmuş durumda. Ersan, Yunanistan maçından beridir biraz tutuk gözüküyor sanki. Kenarda oturduğu süreleri arttırdı ve umarım kalan üç maç için iyice dinlenmiştir. Ömer Aşık zaten bildiğimiz Ömer Aşık. Bana göre Türkiye'nin en iyi pivotu. Semih Erden'i hiç bu kadar iyi görmemiştim, meğer ne cevherleri varmışta haberimiz yokmuş. Dün geceki müthiş smacından sonra ben de Ntvspor'un tanıtımındaki gibi ''Semi Semi Semih Erden'' diye havalara fırladım. Ender Arslan'ın biraz ''panik içinde'' bir oyun tarzı var, takım arkadaşları herhalde alışmıştır kendisine yıllar içinde ama top eline geldiğinde içimi bir korku almıyor değil. Millilerin ''Bruce Bowen'ı'' Ömer Onan, hayranlık uyandıracak kadar güzel oynadığı basketbolla tamamen parıldamış durumda. O akşam rakibimiz kimse ve en iyi skoreri hangi oyuncuycuysa direkt olarak Ömer'in kucağına teslim ediliyor. Ömer'in elinden geçen Spanoulis keşke Batum'a ne ile karşı karşıya olduğunu anlatsaymış. Sahiden dün akşam Batum'u gören oldu mu? Ömer Onan bu turnuvada millilerin en iyi oyuncularından birisi durumunda. Jaka Lakovic şimdiden korkmaya başlasın bence.

Dün akşam A Milli Futbol Takımı'da oradaydı. Oturdukları yer biraz ''emanet'' gibi dursa da, onlarda bu zafere tanıklık ettiler. Ekstra bir sinerji oluşturdular. Üstüste gelen altı galibiyet, ülkenin referandumla boğulduğu şu günlerde bir soluk oldu. Tanjevic için tabi ki eleştirilerim olacak ama bunları turnuvanın sonuna saklıyorum. Sadece belirtmem gereken önemli bir sorun var. Turnuvanın en düşük yüzdeyle üçlük atan birkaç takımından birisi olan Fransa'ya karşı, 12/24'le %50 üçlük yedik ve bu üçlüklerin tamamı o müthiş (!) alan savunmamız esnasında geldi. Tanjevic, Ersan'ı 3 numara oynatmaktan, başdöndürücü rotasyon trafiğinden falan vazgeçti ama umarım bu alan savunması fetişi Slovenya maçında başımıza iş açmaz.

Hiç yorum yok: