1 Eylül 2010 Çarşamba

Finale Açılan Kapı

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nın ilk önemli karşılaşmasını dün akşam Ankara Arena'da makus talihimizi bir türlü yenemediğimiz Yunanistan'a karşı oynadık.

Oyuncuların özel isteğiyle salonu kırmızı giysilerle dolduran seyircilerin karşısında maçın ilk basketini bulan Yunanistan oyunda ilk ve son kez öne geçmiş oldu. Kerem Tunçeri'nin iyi organizasyonlarıyla birlikte Ömer Onan'ın rakibin en etkili silahı Spanoulis'i savunmadaki mükemmel başarısına hücumda Ersan eşlik edince maçı altı ila sekiz sayı arasında önde götürmeye başladık. Devrenin sonuna da sekiz sayı farkla önde giren milliler, son dakikada iki üçlük birden yiyince devre 41-39 milli takım lehine sonuçlandı.

İlk yarıda başımıza çok iş açan Sofoklis Schortsanitis (kısaca Baby Shaq) üçüncü çeyrekte faul problemine girince pota altını daha verimli kullanmaya başlayan milliler içerden Ömer Aşık ve Semih Erden, dışarıdan da Ersan İlyasova ile sayılar bulmaya devam edince fark bir ara 18 sayıya kadar yükseldi. 3. çeyreği 65-51'lik skorla 14 sayı farkla önde kapatan 12 Dev Adam, taraftar desteğiyle birlikte son iki dakikaya 76-65 önde girmeyi başardı. Maçın başından sonuna kadar rakibinin önünde olan milliler karşılaşmadan da 76-65 galip ayrılarak üçüncü maçında üçüncü galibiyetini aldı ve grup liderliği için çok önemli bir avantajı eline geçirdi.

Tanjevic ve Turgay Demirel yüzünden bir türlü yazasımın gelmediği turnuvada bu maçı da yine Tanjevic'in rotasyon hatalarına ve maçın baş hakemi Jungebrand'ın yanlı yönetimine rağmen kolaylıkla kazandık. Sinan Güler ve Ömer Onan kenarda bu kadar uzun süre unutulmasa bu maç dördüncü çeyreğin başlarında biterdi diye tahmin ediyorum. Maçın kahramanı 6/6 üçlük isabetiyle 26 sayı atan Ersan İlyasova tabi ki. Ömer Onan, Spanoulis'i bezdiren savunmasıyla gecenin gizli kahramanlarından oldu. Garip bir inat yüzünden uzun süredir milli formayı giyemeyen Kerem Tunçeri, tecrübesi ve aklıyla takımımızın ''Steve Nash'i'' olurken, Hidayet idman havasında oynadığı maçı yine diri bitirmeyi başardı. Bunun dışında Ömer Aşık ve Kerem Gönlüm'de performanslarıyla sivrilen oyuncularımız oldular. Kenarda unutulan Sinan Güler bu maçta çok az süre aldı ancak Tanjevic kendisini kullandığı takdirde son dakikaları en iyi oynayabilecek oyuncularımızdan birisi. Keza Ender'de öyle.

Yunanistan'da Spanoulis'in devre dışı kalmasıyla zaman zaman Bourousis, zaman zaman da Fotsis devreye girmeye çalıştı ancak millilerin konsantrasyonu üst düzeyde olunca maçı kazanmak bizim için oldukça kolaylaştı.

Bu akşam Porto Riko ile oynanacak olan maç oldukça önemli tabi ki. Porto Riko her ne kadar başarısız gibi gözüksede, Yunanistan ile başabaş oynamışlar ancak yanlı hakem kararları yüzünden maçı kaybetmişlerdi. En az Yunanistan kadar bizi zorlayabilecek bir takım görüntüsü veriyorlar. Ersan'ın elinin dün akşamki kadar sıcak olması, Ömer Onan'ın ve Kerem Tunçeri'nin aynen dün akşamki gibi rakip guardları savunması gerekiyor. Tahminimce karşı gruptan ikinci turda Lübnan ile, çeyrek finalde Brezilya ile ve yarı finalde Arjantin ile karşılaşırız şayet bir kazaya uğramazsak. Dün akşam Litvanya'ya kaybeden İspanya bundan sonra en fazla üçüncü olabileceğinden finale gelene kadar A.B.D ile karşılaşmak zorunda kalacak. Tabi Yunanistan'da bu üçgenin içerisinde yer alacak. Bize gözüken yol sanki diğer rakiplere göre biraz daha kolaymış gibi duruyor. Abdi İpekçi'de oynanacak olan bir Türkiye - A.B.D finali ise bu turnuvanın en güzel tarafı olur.

Aslında bu tip maçlardan sonra eleştiri yapmak biraz antipatik duruyor ancak yine de belirtmeden geçemeyeceğim. Takım skor konusunda krize girdiği anlarda, kenardan müdahalelerde çok geç kalıyoruz. Bu tip durumlarda yapılacak tek şey mola almak olmamalı. Ersan'ın üçüncü çeyreğin neredeyse yarısında oyunda olmaması inanılmaz büyük bir hata. Gerçi İhsan Bayülgen maçı yorumlarken ''Tanjevic çok doğru bir hamleyle Ersan'ı Yunanlılara unutturmak istiyor'' gibi enteresan bir yorum yaptı ama bir oyuncu ''yanarken'' onu kenarda tutmak pek akıl karı değil. Rotasyonda oyuncu unutmakta bizim takımın kenar yönetiminin hastalıklarından birisi. Neticede Ersan yüzde yüz isabetle üçlük atmasa ve Hido kritik anlardaki şutlarını sokamasa takım ciddi krizler yaşayabilir. Hücum setlerine bazen sadık kalamıyoruz. Buna da çok dikkat etmemiz lazım. Sistem ve ekol değilde ''gaz takımı'' olduğumuzu ben de kabul ediyorum ancak yine de her takıma karşı Yunanistan'a karşı olduğumuz gibi motive olamayabiliriz. Son Avrupa Şampiyonası'nda bu takımın motivasyonunun ne kadar değişken bir yapıya sahip olduğunu görmüştük.

Yunanistan galibiyetiyle önümüz açıldı artık. Bundan sonra gideceğimiz yol çetrefilli ancak aşamayacağımız bir yol değil. Yeterki oyuncular bu işe inansın ve her maç Yunanistan maçı gibi motive olsunlar. A.B.D dahil yenemeyeceğimiz takım yok. Buna eminim.

1 yorum:

forever lincoln dedi ki...

baba, fatih tekke transferi için bir şey yazmadın daha, ayrıca misimoviç cimbom'da ne yapar onu da öğrenemedik..