16 Kasım 2009 Pazartesi

Hoca Bu Ne?


İçini ülkesinde dökmüş Hugo Broos. İki gün önce bir Belçika gazetesinde çıkan röportajı oldukça enteresandı. Trabzonspor için ''yabancı teknik direktör mezarlığı'' demiş. Egemen Korkmaz'ın 26 adet silahı bulunduğu iddia etmiş. Ayrılması için nedeni olmadığını ancak baskı hissettiğini söylemiş ve her sabah ezan sesiyle uyandığından dem vurmuş.

Trabzonspor'un yabancı teknik direktör mezarlığı olması konusundan başlayalım.Trabzonspor'un ilk yabancı teknik direktörü 1985-86 sezonunun başında göreve gelen Alman Jurgen Sundermann'dır. Sundermann o sezonun 27. haftasında görevinden alınmış ve yerine Ahmet Suat Özyazıcı getirilmiştir. 1988-89 sezonunda Trabzonspor'un başına yine bir Alman olan Werner Biskup getirilmiş ancak teknik direktör daha ligin dördüncü haftasında görevinden alınarak yerine Şenol Güneş getirilmiştir. 1989-90 sezonunda Belçikalı teknik adam Urbain Breams Trabzonspor'da teknik direktörlüğe getirilmiş ve efsanevi kupa finalinde Trabzonspor kendi sahasında Bursaspor'u 3-0'ın rövanşında 5-1 mağlup ederek Türkiye Kupası'nı müzesine götürmüştür. O sezonun sonunda ise tüm ısrarlara rağmen Urbain Breams sağlık sorunlarını gerekçe göstererek Trabzonspor teknik direktörlüğü görevinden ayrılmıştır. Urbain Breams bir sezon aradan sonra Trabzonspor'un başına bir kez daha gelerek 1991-92 sezonunda Trabzonspor'u çalıştırıp yine kendi isteğiyle sezon sonunda görevi bırakmıştır. 1992-93'te bana göre şimdiye kadar Trabzonspor'a gelmiş en kariyerli teknik adam olan George Leekens göreve başlamış. O sezonu tamamlayan Belçikalı teknik adam ertesi sezonun dördüncü haftasında alınan Karşıyaka mağlubiyetinin ardından görevinden istifa etmiş ve yerine yine Şenol Güneş gelmiştir. 1998 yılına kadar yabancı teknik direktörle çalışmayan bordo mavili ekip 98-99 sezonunu ise Gordon Milne ile geçirmiştir. 2001-02 yılında Hans Peter Briegel'e tarihin en kötü kadrolarından birini emanet ederek başarı bekleyen Trabzonspor küme düşmekten sondan birinci hafta kurtulup Briegel ile de yollarını ayırmak durumunda kalmıştır.

2001-02 sezonundan beridir yabancı bir teknik direktörle çalışmayan Trabzonspor, 2009-10 sezonunu başında Urbain Breams ve George Leekens'in ardından kulübün üçüncü Belçikalı teknik direktörü olan Hugo Broos ile çalışmaya başladı. Yukarıdaki tabloya bakınca Trabzonspor'un yabancı teknik direktörleri pek fazla tercih etmediği ancak tercih ettikleriyle de pek fazla çalışmadığını görüyoruz. ''Yabancı hoca mezarlığı'' tarifi bana göre biraz ağır kaçsa da, yine tablo ortada olduğu için değişik yorumlarda olacaktır mutlaka.

Hugo Broos'un Egemen'in silah tutkusunu neden Belçika basınına anlatma gereği duyduğunu pek anlamadım. Ya da röportaj nasıl o noktaya geldi bilemeyeceğim ancak bu konuda ki tek sıkıntı, Kaptan Egemen'in hobilerini kendi ülkesinde bir gazeteye anlatan Hugo Broos'a tavır alması olabilir. Bir teknik direktör ile bir takım kaptanının arasının açık olması ise bir kulüp için ne derece profesyonelce ve ne derece ekip ruhu çerçevesinde olur bunun değerlendirmesini yönetim kurulu yapacaktır.

Teknik direktörlüğü bırakması için bir neden görmüyor Belçikalı Hoca. Diyecek kelime ya da düzgün bir cümle kuramıyorum bu sözün üzerine. Bir de baskı hissettiğini söylemiş ki, doğrudur, baskı mutlaka vardır ama kendisinin ayrılması için bir sebep bulamaması için kendisine sezon başında ''bu takımı ilk onun içinde tut yeter'' denmiş olması lazım. Herhalde hiçbir yönetici Hugo Broos'a böyle bir söz vermemiştir.

Ezan konusuna girmeye gerek yok. Toplumun kültürüne yabancı bir insan ve o ezan orada okunuyorsa bundan rahatsız olmak yerine buna alışmak zorunda. Suudi Arabistan'da çalışırken, namaz zamanı bütün dükkanlar kapanıp, ortalık ölüm sessizliğine büründüğünde ben de neye uğradığımı şaşırmış ancak kısa zamanda ''namaz zamanında arazi olunabilecek yerleri öğrenip'' ortama ayak uydurmuştum. En azından ezan okununca ''arazi olmak'' zorunda kalmıyor Broos. Beterin beteri var!

Dün gece yönetim Broos'u sorguya çekip ''Hoca bu ne?'' demiş. Broos'ta amiyane tabirle ''kıvırmış''. Bu sezonu nasıl kaybettik, nasıl kaybettik... Sormayın gitsin!

Hiç yorum yok: