10 Kasım 2009 Salı

Hoca Değişikliği


Maçın üstünden 3 gün geçtiği ve zaten 90 dakikası saniye saniye analiz edildiği için pek fazla detaya girmeyeceğim ancak kısaca maç boyu baskılı olan ve pozisyonlar bulmaya çalışan taraf Trabzonspor olmasına rağmen, Beşiktaş'ın ceza sahasına yalnızca iki kez girip bunların birini gole çevirdiği ve toplamda iki gol atarak maçı kazandığını belirtmek isterim.

Hugo Broos için bu blogta sık sık eleştiri dolu yazılar yazdım ancak Beşiktaş maçı bardağı taşıran son damla oldu. Bilen bilir ne kadar istikrar yanlısı ve hoca kıyımına karşı bir adam olduğumu ancak Hugo Broos kesinlikle ve kesinlikle Trabzonspor'un teknik direktörü olmadığını ve olamayacağını Beşiktaş maçında bire kez daha ispatlamış oldu.

Rakipte, Nihat, Holosko, Rüştü ve Tello gibi ilk onbir oyuncuları eksikken, rakip tam bir kaos içindeyken, özellikle kendi oyun anlayışını ve üstünlüğünü rakibe kabul ettirmişken ilk yarının sonunda skor tabelasında yazan 0-0'a iyi sonuç ve iyi futbol gözüyle bakarak oyunu bizim gibi seyreden Belçikalı teknik adamın aklına ancak 60'lı ve 70'li dakikalarda oyuncu değiştirmek geldi. Sezon başından beridir en çok şikayet ettiğim oyuncuların başında gelen Engin Baytar dahi oyuna girdikten sonra, ''yaratıcılık fakiri'' takımda ''Messi'' gibi parlarken yüksek maliyetle Trabzonspor'a gelen ancak bir türlü onbirin değişilmez oyuncusu olamayan Alanzinho'da takıma katkısının Hugo Broos'tan fazla olacağını gösterdi.

Trabzonspor'un özellikle iç saha maçlarında yaşadığı bunalım son yıllarda herkesin malumu. Özellikle ''milenyuma'' girdikten sonra o heybetli Avni Aker Stadyumu rakiplerin eskisi kadar çekinmediği yumuşak bir stadyuma dönüştü. Taraftarın şampiyonluğa karşı olan hasreti ve beklentisi çoğu zaman ters tepti ve sürekli hata yapan futbolcularını yuhalayan ayrıca gol gelmedikçe yaşadığı stresi buram buram futbolculara da yaşatan bir topluluğun doldurduğu bir stadyum haline döüştü Avni Aker. Şu tespitleri aklı selim bir şekilde yapabilen bir teknik direktörün bu tip maçlarda sahaya sorumluluk alabilen, gerektiğinde inisiyatif kullanabilecek, takımı ateşleyebilecek oyuncuları sahaya sürmesi gerekir ancak baktığımızda Hugo Broos'un bu tip oyunculardan çok takım oyununa yatkın, daha çok koşup, defansif mücadeleyi de yapan futbolcuları tercih ettiğini görüyoruz. Bu tarz oyun anlayışları özellikle küme düşmememe mücadelesi veren veya orta sıraları hedefleyen takımlar için uygun olabilir ancak Trabzonspor gibi şampiyonluk ve başarı beklentisi içerisindeki takımlar için son derece dezavantajlı bir kadro anlayışı olduğunu söyleyebiliriz. Burada söylemek istediğim, orta sahanın her maçta, Yattara, Alanzinho, Engin ve Selçuk gibi mücadele gücü zayıf oyuncularla doldurulması değil, mutlaka ve mutlaka yaratıcı gücü yüksek ve taraftar baskısına karşı sorumluluk alabilen bu baskıya isyan edebilen oyuncuların onbirde başlamasının gerekliliğidir. Bu anlamda takımda en cesaretli oyuncu hiç kuşkusuz Engin Baytar. Alanzinho ise taraftarın sevgilisi konumunda olduğundan dolayı hata yapsa dahi hoşgörüyle bakılıyor ve dolayısı ile oyuncu üstünde büyük bir baskı hissetmiyor.

Biz buradan ne dersek diyelim Hugo Broos kendi bildiği ''garantici'' ancak ''garantili'' olmayan sisteminden vazgeçmeyecek gibi gözüküyor. Belçikalı hoca Ersun Yanal'ın kurduğu mükemmele yakın iskeleti ve dizilişi dahi korumayı başaramayarak muhtemelen bu aralar tazminatının peşinde koşmaya başlamış olmalı çünkü devre arasında Şenol Güneş ile yeniden kontak kurulacağı iddiaları bu aralar yeniden yüksek sesle konuşulmaya başlanmış durumda.

Hiç yorum yok: