16 Mart 2010 Salı

Aynı Hatalar

Yakın geçmişte benim hatırladığım birkaç başarı hikayesi vardır Türk futbolunda Anadolu takımları bazında. Gaziantepspor, Gençlerbirliği, Sivasspor ve son olarak Bursaspor. Bu takımların hepsinde ise ortak bir hata var ki, bir şekilde sempatik görünmelerini, kamuoyu desteğini arkalarına almalarını ve başarı hikayesinin sonunu mutlu bitirmelerini engelliyor.

İspanya'da en son Real Sociedad yapmıştı bu işi yanlış hatırlamıyorsam. TRT-3'te izliyordum her maçlarını. Aranburu, Aitor Lopez Rekarte, Valery Karpin, Nihat Kahveci, Darko Kovacevic, De Pedro, Xabi Alonso gibi oyuncularıyla bundan yıllar önce bir rüya yaşamışlar ancak sonunu getiremeyip şampiyonluğu ''Los Galacticos'a'' kaptırmışlardı. Ülkemizde ise Gaziantepspor'un 3-0'dan 4-3 kaybettiği Fenerbahçe maçı kırmızı-siyahlıları rüyasından uyandırmıştı. Sonrasında ise Ersun Yanal'ın yönetiminde, Damir Botonjic, Gökhan Tokgöz, Ahmed El-Saka, Ahmed Hassan, Mustafa Özkan, Josip Skoko, Deniz Barış, Serkan Balcı, Okan Koç, Ali Tandoğan gibi oyuncularla ligin tozunu atan Gençlerbirliği devreye girmiş ancak Ersun Yanal'ı milli takıma, Ali Tandoğan, Okan Koç ve Ahmed Hassan gibi oyuncularını Beşiktaş'a, Serkan Balcı, Deniz Barış gibi oyuncularını Fenerbahçe'ye kaptırmış. Philip Daems dahi Hollanda'da kendine yeni bir takım bulmuştu. Tabi Gençlerbirliği'nin ''seyirci desteksiz'' başarı hepsinin içinde en en göz kamaştırıcı olanıdır belki de... Oynadıkları agresif futbol ve o sezon hem İspanya Ligi'ni, hem UEFA Kupası'nı, hem de İspanya Kral Kupası'nı kazanan Valencia'ya son onaltı da çektirdikleri çileyi dün gibi hatırlarım ve hala kalpten inanırım ki, şayet Gençlerbirliği o turu geçebilseydi, UEFA Kupası'nın finalini oynayacaktı. O sezon Blackburn Rovers, Parma ve Sporting Lizbon'un Gençlerbirliği önünde diz çöktüğünü hatırlatırsam ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınızdır. Dağılan Gençlerbirliği'nin ardından, geçtiğimiz 2 sezon Sivasspor fırtınası esti bu kez. Mehmet Yıldız'ın önderliğinde, Musa Aydın, Mohammed Ali Kurtuluş, Pini Balili, Sezer Badur, Abdurrahman Dereli, Hayrettin Yerlikaya gibi oyuncularıyla şampiyonluğa en çok yaklaşan Anadolu Kulübü oldular. İki sezon önce kendi sahalarında Galatasaray'a 5-3, geçen sezon da yine kendi sahalarında İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a 2-1 kaybedip muhtemel şampiyonluklardan oldular. Bu sezon ise ligimizde Bursaspor fırtınası esiyor.

Ertuğrul Sağlam'ın yönetiminde Volkan Şen, Ozan İpek, Pablo Batalla, Ivan Ergic, Sercan Yıldırım, Turgay Bahadır, Ömer Erdoğan gibi oyuncularla bezenmiş kadrosuyla milyonlarca euroluk İstanbul takımlarına kafa tutan yeşil-beyazlı takımın başkanı İbrahim Yazıcı dün ''En büyük şehir takımı biziz'' şeklinde açıklama yaptı.

Herşey tamam ama insanların bulundukları yerleri hazmedemesi çok büyük sorunlarımızdan birisi. Evet Trabzonsporluyum ve bu tip açıklamalar belki de en çok beni sinirlendiriyor. Acaba başkanın bunu söylerken baz aldığı kıstas nedir? Taraftarsa şayet, en büyük şehir takımını geçtim, Beşiktaş ile beraber Türkiye'nin en büyük takımı olmaları gerekiyor. Şayet kupadan bahsediyorsa hem üç büyüklerin, hem Trabzonspor'un çok gerisinde kalıyorlar. Belki Göztepe ya da Sakaryaspor ile eşit sayıda kupaları vardır. Medya ve federasyon gücü ise, belki beşinci takım olabilirler. Bunların ortalamasını alırsak şayet, en büyük şehir takımı olmaları maalesef belki on yıl sonra, düzgün bir şekilde gerçekleşecek bir yapılanmayla olabilir.

Ertuğrul Sağlam, son Manisaspor maçında, galibiyetten bahsettikten sonra pazartesiden cumaya maç yapmaktan dem vuruyor ve sanki ilk defa kendilerinin başına geliyormuş gibi ''mazlum'' edebiyatı uyguluyor. Radyoları arayan ve konuşan Bursaspor taraftarları ''40 yıllık büyük takım taraftarı'' gibi boylarını aşan açıklamalar yapıyorlar. Maalesef Bursaspor'da diğerlerinin düştüğü hataya düşüp, kendisini ''dev aynasında'' görüyor camia olarak. Dikkatleri üstlerine çekiyorlar ve rakiplerin ekstra motivasyonuna çanak tutuyorlar. Antipatik görünmek yerine en azından şimdilik işlerini ''sessiz sedasız'' yapsalar şanslarını arttıracaklar ama bu gidişat hiç iyi değil. Fikstür avantajı, oynanmamış Ankaraspor maçı falan hikaye. Önce zihnen şampiyon olmayı başarabileceksin, daha geçen sezon yedek kulübesinin camlarını kıranların videoları internette dolaşırken, bunlardan ders çıkaracaksın ki... ''O Sene Bu Sene'' olabilsin.

Hiç yorum yok: