18 Haziran 2009 Perşembe

Çünkü Efes Pilsen...

Zaten başlı başına bir olaydı, Türkiye'nin en güçlü iki basketbol kulübünün finali, oynanan beş maçın ardından tamamen bir arbedeye dönüşmüştü. Dün akşam ''cehennem'' diye bahsettiğim ancak bana göre son derece ''yumuşak'' olan atmosferde Fenerbahçe Ülkerspor maça iyi başlasa da ikinci periyoddan itibaren oyunun hakimiyetini ve üstünlüğünü Efes Pilsen ele geçirmeyi başardı. Kaya'nın iyi oyunun yanısıra Ender'in kişisel organizasyonlarıyla birlikte farkı bir ara çift hanelere taşıyan Efes Pilsen, bir yandan da Shumpert ve Kasun'un erken gelen faul problemleriyle uğraşmak durumunda kaldı. Maçın ilk yarısı Efes Pilsen'in 6 sayılık üstünlüğüyle sona erdikten sonra ikinci yarıya Fenerbahçe Ülkerspor iyi başlayan taraf oldu ancak Efes Pilsenli oyuncular duruma derhal müdahele edip oyunun kontrolünü yeniden ele geçirmeyi başardılar. Thornton ve Kerem Tunçeri'nin 4 faule ulaştığı Efes Pilsen son çeyreğin başında 3 faullü Kasun'un üstüste yaptığı 2 faul neticesinde sıkıntılı anlar yaşamaya başladı. Tam bu dönemde devreye giren Emir Preldzic tek kişilik bir resitalle üstüste 8 sayıya imza atıp Fenerbahçe Ülkerspor'u öne geçirmeyi başarsa dahi kadro derinliği ve tecrübesiyle Efes Pilsen soğukkanlılığı elden bırakmayarak salondan 77-74 galip ayrıldı ve 13. kez Türkiye Ligi şampiyonu olmayı başardı. Final serisinin en değerli oyuncusu Efes Pilsenli Boosty Thornton olurken, son karşılaşmanın yıldızı bana göre 23 sayı ve 9 ribaund ile oynayan Kaya Peker oldu.

Fenerbahçe Ülkerspor'un bu seriyi kaybetmesindeki en can alıcı nokta hiç kuşkusuz son çeyreğin son altı dakikasına 12 sayı farkla önde girmesine rağmen uzatmalarda kaybettiği üçüncü maç oldu. Coach Bogdan Tanjevic'in müdahele de yetersiz kaldığı karşılaşmayı kazanmayı başaran Efes Pilsen bu moralle çıktığı ikinci deplasmanı da kazanıp rüzgarı tamamen tersine çevirmeyi başardı. Efes Pilsen'in bu şampiyonluğu Miami Heat'in Dallas Mavericks'i devirdiği (yanılmıyorsam 3 sezon önce) seriye her yönüyle inanılmaz benzerdi. O seride de Dallas Mavericks üçüncü maça 2-0 önde başlamış ve üçüncü maçın son çeyreğine 19 sayı farkla önde girmişti ancak mucizevi şekilde kaybettikleri maçın ardından seriyi de üstüste dört maç kaybederek 4-2 mağlup kapatmışlardı.

Seri başlamadan yazmıştım aslında. Fenerbahçe Ülkerspor'un en büyük üstünlüğü psikolojikti. Bunun dışındaki herşey Efes Pilsen'in yanındaydı. Oyuncu kalitesi, tecrübe, eşleşmeler... İbrenin tamamen lacivert beyazlılara dönmesi için üçüncü maçtaki mucizeye ihtiyaçları vardı, sonrası zaten hepimizin izlediği gibi gerçekleşti.

Maçın son anlarında yaşananalar ise kaçınılmaz bir sondu aslında. Sahaya giren sözümona Fenerbahçe Ülkerspor taraftarlarının her biri bir Rasim Başak, bir Mirsad Türkcan, bir Murat Özaydınlı'ydı. Stresten takımlarına doğru dürüst destek dahi veremeyen Fenerbahçe Ülkerspor tribünlerinden birkaç serseri sahaya döküldü ve Efes Pilsen'in terinin son damlasına kadar hakettiği şampiyonluk kutlamalarına gölge düşürdü. Bilmiyorum daha önce yaşandı mı ama bir final serisinde deplasmanda oynadığı üç maçı da kazanan Efes Pilsen'in şampiyonluğu belki de bu 13 şampiyonluk içinde en anlamlı olanıydı. Çoğu yabancı dahi olsa birbirlerine kenetlenmiş ve bu maçı kazanacağını iliklerine kadar hisseden bir takım olmuşlardı. Kakiouzis'ten, Kaya'ya, Ender'den, Charles Smith'e kadar. Maç boyu korakor geçen mücadele de oyunun hiçbir bölümünde sinmeyip şampiyonluğu rakiplerinin sahasında ilan ettiler.

Maçın sonunda yaşananlardan çok fazla bahsetmek istemiyorum açıkçası. Görüntüleri izledikçe aklıma Trabzonspor - Sivasspor maçında sahaya giren ''hanzo'' geliyor. Geçmişte yaşadığımız bu tecrübeye ve perşembenin gelişinin çarşambadan belli olmasına rağmen, hala sahaya girip şampiyonluk sevinci yaşayan oyunculara tekme tokat saldıracak insanları önleyemiyorsak yazıklar olsun bize. Biz ülke olarak hiçbirşeyi haketmiyoruz ki. Şampiyon olan Fenerbahçe Ali Sami Yen'e geldiği zaman olanları hepimiz hatırlıyoruz. Trabzon'da sahaya giren ''hayvanları da''... Bari basketbolu rahat bıraksaydık. Bari basketbola şu rezaleti taşımasaydık. Bu rezaleti tasvip eden, oyunculara saldırıldığını görünce mutlu olan sözümona Fenerbahçe Ülkersporlular olduğunu da biliyorum ama takım böyle desteklenmez, böyle taraftar olunmaz. Kazandığımız zaman sevinmesini biliyorsak kaybettiğimiz zaman alkışlamasını da biliyor olmamız gerekir. Ben dahil herkes için geçerli olan bir kuraldır bu. Kural uygulayıcılar hatalar yaparlar ancak asıl sağduyunun bizlerde olması gerekir. Ben kendi adıma bu konuda yani hazmetmede elimden geleni yapıyorum. Herkes yapsın. Eğer sporu seviyorsak, eğer bir takımı destekliyorsak bunu ''insan'' gibi yapmalıyız. O sahaya girip Efes Pilsenli oyunculara saldıran ''hayvanlar'' gibi olmayalım. Futboldaki barbarlığımızı basketbola sıçratmayalım. Başka da diyecek bişey bulamıyorum ama son olarak belirtmek isterim: Türk basketbolunun lokomotifi, avrupa fatihimiz, basketbolun bir numaralı camiası olan Efes Pilsen Camiası'nın analarının ak sütü gibi helal olan şampiyonluklarını kutlar, nicelerini hep birlikte yaşamayı dilerim... Bizimle olduğun için ve bizimle kaldığın için teşekkürler ''Biracı kardeşlerimiz''...


3 yorum:

Unknown dedi ki...

Türkiye basketbol liginin en adice, en şerefsizce, en haysiyetsizce kazanılmış rezil şampiyonluğu efese haram zıkkım olsun, fitil fitil burunlarından gelsin inşallah. Başta başkanları olmak üzere, yönetiminin, ahlaktan yoksun tahrikkar hocalarının ve Kaya denen şerefsizin allah bin türlü belasını versin, ne bu dünyada ne de (eğer varsa) öteki tarafta iki yakaları biraraya gelmesin, dokundukları herşey kurusun, hayatları zindan olsun, başları dertten, başka taraflarıda başka şeylerden kurtulmasın inşallah. Bundan sonra o marka birayı içersem, alıpta evime getirirsem, getiripte misafirlerime ikram edersem allah benimde belamı versin.

Unknown dedi ki...

"Türkiye'de basketbol maçlarının bilet fiyatları 5-10 TL arasında iken Efes Pilsen'in 50 TL'ye bilet satması çok normaldi... Fenerbahçe tepki olarak olmayan Efes taraftarına bileti 100 TL yapınca olay oldu. İlk iki maçtan sonra Ergin Ataman hakemleri, federasyonu suçladı, normaldi... Sonraki maçlarda yaşanan hakem rezaletlerine Fenerbahçe taraftarı tepki gösterince ağlıyorlar oldu. Mrsiç adamın yanında yürüdü fauldü, Kaya yerde yatan Solomon'un üzerine yürüdü "aman oğlum sakin haydi oyununa devam et" oldu. Ömer'in faulü kasıtlıydı, Sinan'ın elini kolunu vurmadığı yer kalmadı iyi savunmacı oldu. Ergin her maçtan sonra tribünlere, protokole dönüp el kol hareketi yaptı, maçın stresi oldu. Kaya 3 yaşında çocuk gibi tribüne gelip dil çıkardı, attığı her basketten sonra tribüne kol hareketi çekti hırslı oldu. Şimdi hak ettikleri dayağı yediler Fenerbahçe taraftarı rezalet çıkardı oldu. Size bir, size yalakalık yapan şaşkın kardeşlere iki, sizin iki yüzlü centilmenlik anlayışınıza üç... Fenerbahçe'yle uğraşırsanız her sene böyle olay çıkacak, bunu da not edin bir kenara, belki yönetimin sesi çıkmıyor da hâlâ birkaç mangal yürekli var o tribünlerde..."
http://papazincayiri.blogspot.com/2009/06/koca-feneri-sahipsiz-mi-sandnz.html ' den alıntıdır.
Allah bütün Efes Pilsen yönetim ve sporcu müsvettelerinin belasını versin. Fenerbahçe taraftarı hakkıyla şampiyon olanı alkışlamasınıda, kutlamasınıda bilir ama böyle şampiyonluk yerin dibine girsin, haram zıkkım olsun. Öyle bir çıkacak ki bunlar efesten, ne cafe crownlar, ne cola turkalar ne de alpella şokella nutella lar onları kurtarabilecek. Şampiyon olunca Ülkerspor, olamayınca Fenerbahçe olan takımımızla bir kez daha gurur duydum. Yobazların, cumhuriyet ve devrim düşmanlarının bir zamanlar Mustafa Kemal'e karşı terraki perver fırkası altında birleşmeleri gibi, bugünde Fenerbahçe'nin büyüklüğünü hazmedemeyip kompleks ve kıskanma krizlerine kapılan tüm fenerbahçe düşmanları efes çatısı altında buluşmuştur. O çatı bir gün kafanıza çöker, ekmeğinize alpella şokella sürüp yanında cafe crown içerek teselli bulursunuz. Her zaman her yerde en büyük fener!

Unknown dedi ki...

"Türkiye'de basketbol maçlarının bilet fiyatları 5-10 TL arasında iken Efes Pilsen'in 50 TL'ye bilet satması çok normaldi... Fenerbahçe tepki olarak olmayan Efes taraftarına bileti 100 TL yapınca olay oldu. İlk iki maçtan sonra Ergin Ataman hakemleri, federasyonu suçladı, normaldi... Sonraki maçlarda yaşanan hakem rezaletlerine Fenerbahçe taraftarı tepki gösterince ağlıyorlar oldu. Mrsiç adamın yanında yürüdü fauldü, Kaya yerde yatan Solomon'un üzerine yürüdü "aman oğlum sakin haydi oyununa devam et" oldu. Ömer'in faulü kasıtlıydı, Sinan'ın elini kolunu vurmadığı yer kalmadı iyi savunmacı oldu. Ergin her maçtan sonra tribünlere, protokole dönüp el kol hareketi yaptı, maçın stresi oldu. Kaya 3 yaşında çocuk gibi tribüne gelip dil çıkardı, attığı her basketten sonra tribüne kol hareketi çekti hırslı oldu. Şimdi hak ettikleri dayağı yediler Fenerbahçe taraftarı rezalet çıkardı oldu. Size bir, size yalakalık yapan şaşkın kardeşlere iki, sizin iki yüzlü centilmenlik anlayışınıza üç... Fenerbahçe'yle uğraşırsanız her sene böyle olay çıkacak, bunu da not edin bir kenara, belki yönetimin sesi çıkmıyor da hâlâ birkaç mangal yürekli var o tribünlerde..."
http://papazincayiri.blogspot.com/2009/06/koca-feneri-sahipsiz-mi-sandnz.html ' den alıntıdır.
Allah bütün Efes Pilsen yönetim ve sporcu müsvettelerinin belasını versin. Fenerbahçe taraftarı hakkıyla şampiyon olanı alkışlamasınıda, kutlamasınıda bilir ama böyle şampiyonluk yerin dibine girsin, haram zıkkım olsun. Öyle bir çıkacak ki bunlar efesten, ne cafe crownlar, ne cola turkalar ne de alpella şokella nutella lar onları kurtarabilecek. Şampiyon olunca Ülkerspor, olamayınca Fenerbahçe olan takımımızla bir kez daha gurur duydum. Yobazların, cumhuriyet ve devrim düşmanlarının bir zamanlar Mustafa Kemal'e karşı terraki perver fırkası altında birleşmeleri gibi, bugünde Fenerbahçe'nin büyüklüğünü hazmedemeyip kompleks ve kıskanma krizlerine kapılan tüm fenerbahçe düşmanları efes çatısı altında buluşmuştur. O çatı bir gün kafanıza çöker, ekmeğinize alpella şokella sürüp yanında cafe crown içerek teselli bulursunuz. Her zaman her yerde en büyük fener!