5 Ağustos 2010 Perşembe

Erken Veda

Hazırlık maçları da dahil olmak üzere zaten sezona iyi girememişti Fenerbahçe. Bir de bunların yanına geciken forvet transferi ve tatilin etkisinden kurtulamayan futbolcular eklenince, beklenilenden daha dişli çıkan İsviçre temsilcisi Young Boys karşısında ilk maçı şansının da yardımıyla 2-2 berabere bitiren Fenerbahçe turu geçip, Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansını devam ettirebilmek adına Şükrü Şaraçoğlu Stadyumu'na ''avantajlı'' skorla çıktı.

Alternatifi az kadronun, özellikle Lugano ve Gökhan Gönül'ün olmayışı yüzünden çok fazla hata yapan defans kurgusuyla birleşimi maçın ilk dakikalarından itibaren zaten alarm vermeye başlamıştı. Fenerbahçe'nin deplasmanda yaptığından daha iyi bir iş çıkarması gerekiyor ve ''yediğinden bu kez fazlasını atması gerekiyordu'' çünkü takımın oyunu gol yemeye çok müsaitti. Alex'in organizasyonuna, bu sezon daha da diri gözüken Emre göbekten bindirmelerle destek verirken, Christian'da ataklar esnasında rakip ceza yayına yaklaşıp, şut denemelerinde bulunmak istiyordu. Bir iki Emre - Christian şutundan sonra rakipte oyunda varlığını hissettirmeye başladı. Young Boys ne zaman Fenerbahçe kalesine gelse, yürekler ağızlara gelirken, devrenin sonuna doğru korkulan oldu ve İsviçre temsilcisi skor üstünlüğünü yakalamayı başardı. İkinci devreye Alex'siz başlayan Aykut Kocaman, randıman alamadığı Bekir'i de yanına çekerek, yerlerine Selçuk ve Gökhan Gönül'e şans verdi. Emre biraz daha öne çıkarken, Emre'den boşalan yere Selçuk yerleşti. 53'te Stoch'un amatörce gördüğü kırmızı kartın ardından sanki Fenerbahçe biraz daha toparlandı ve rakibin üzerine daha ''cesurca'' gitmeye başladı. 90 artılara girilmişken maçın en net gol pozisyonunu yakalayan Semih Şentürk, topu kaleciye nişanlayınca Fenerbahçe beklemediği bir şekilde Şampiyonlar Ligi'ne erkenden veda etti.

Volkan Demirel, Young Boys serisinin Fenerbahçe adına belki de en iyi oyuncusuydu ama yediği golde yaptığı yer tutma hatası çok pahalıya maloldu. ''Kapattığı'' köşeyi bu kadar boş bırakmamalıydı. İlhan Eker daha Fenerbahçe'ye alışma sürecindeyken kritik bir maça çıktı ve vasatı geçemedi. Bekir hem ilk maçta, hem de bu maçta kötüydü ve devre bittiğinde kendisini yedek kulübesinde buldu. Christian yine bildiğimiz etliye sütlüye karışmayan Christian. Takımı adına faydalı işler yapmaktan uzaktı. Emre çalışkandı ancak yine aşırı hırsının ve öfkesinin kurbanı oldu. Alex ilk yarıda hemen hemen hiç yoktu ve Aykut Kocaman kendisini radikal bir kararla devre sonunda kenara aldı. Issiar Dia için bir fikir sahibi olamadım ancak ilk devrede girdiği pozisyonu değerlendirmesi gerekiyordu. Stoch'un yaptığı hata affedilir gibi değil. Huyundan mıdır, suyundan mıdır bilmiyorum Türkiye'ye gelen adam bir tuhaflaşıyor. Rakibini geçip, kaleciyle karşı karşıya kalmak üzereyken kendini yere bırakma hastalığı sadece Türk futbolcularda var sanıyordum ancak Stoch'un bu hatası çok pahalıya patladı. Gökhan Ünal, Trabzonspor'dan bildiğimiz Gökhan Ünal. Top ayağına gelince ne yapacağı hakkında bir fikri olmayan, tek forvet oynamasına rağmen, araya koşu yapmak yerine çizgilere kaçan ve kafasını önüne eğip, ''değişik ortalar'' çıkarmaya çalışan bir garip adam Gökhan Ünal. Semih ise oyuna girdikten sonra bir iki pozisyona girerek, takımına faydalı olmaya çalıştı ancak kendisi tecrübesindeki birinin o son pozisyonu gol yapması gerekiyordu.

Genel hatlarıyla Fenerbahçe, yazık oldu diyebileceğimiz bir performans göstermedi. Young Boys turu hakeden taraftı ve turu geçmeyi başardılar. Bundan sonraki turda büyüklerin ''çerezi'' olmaktan öteye gitmeleri mucizevi bir şey olur. Fenerbahçe ise Avrupa Ligi Play-Off'u oynayacak. En azından burada turu geçip, gruplardan çıkmak, Young Boys faciasının izlerini azaltabilir ancak Fenerbahçe için sezona en kötü giriş senaryosu gerçek hale dönüştü. Bundan sonra Aykut Kocaman'ın bahsettiği ''büyük değişimi'' izliyor olacağız.

Hiç yorum yok: