25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ligin Dengesi

Sivasspor'un Bülent Uygun yönetiminde iki sezon üstüste ligi sallamasıyla başladı herşey aslında. Zaten ligimizde Gaziantepspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü gibi ''kült'' takımlar vardı. Bu takımlar her sezon Süper Lig'de yer alır ancak dönem dönem yakaladıkları parlamalar haricinde etliye sütlüye bulaşmazlardı. Bülent Uygun'un Sivasspor'un da ise farklı bir hava vardı. Kalecileri Michael Petkovic, Trabzonspor'dan başarızlık neticesinde gönderilmiş bir kaleciydi. Yedek kaleci Akın Vardar'ın nereden geldiğini falan bile bilmem. Hayrettin Yerlikaya zaten uzun zamandan beridir o takımın bünyesinde bulunan ayrıca Sivaslı olan bir oyuncuydu. Abdurrahman Dereli, Akçaabat Sebatspor'dan tutun, Ankaragücü'ne kadar ''göçebe kariyere'' sahip bir futbolcuydu. Sezer Badur, Mohammed Ali Kurtuluş gibi isimsizlerin yanında, Samsunspor kariyerli Musa Aydın (neredeyse Fenerbahçe'ye gidecekti, şimdi Bucaspor'da) eski İstanbulsporlu Pini Balili ve önemli bir başarıya sahip olmayan kariyeriyle Mehmet Yıldız gibi oyuncuların yanında Kanfory Sylla, Yannick Kamanan ve Herve Tum gibi gösterişsiz yabancılarıyla, tabir-i caizse iki sezon boyunca terör estirdi ligde Sivasspor. Özellikle ikinci sezonlarında kendi sahalarında kaybettikleri İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçıyla kendi iplerini çekmiş oldular. Türkiye'nin en popüler kulüplerinden birisi haline geldiler.

Sivasspor'u yönetenlerin yanlış politikaları ise bu hızla yükselen ekibi aynı şiddette düşürdü geçen sezon. Şayet Ankaraspor sezon başında düşürülmemiş olsaydı işleri bir hayli zor olacaktı ve belki de küme düşeceklerdi. Küme düşmeye dünden razı olan Denizlispor ve Diyarbakırspor sayesinde ligde kaldılar. Geçtiğimiz sezon Sivasspor düşme korkuları yaşarken, bu kez Bursaspor ''sazı eline aldı''. Kalesine eski Kayserispor kalecisi Ivankov'u koyan, sağ kanadını eski Beşiktaşlı Ali Tandoğan, sol tarafını eski Trabzonsporlu Mustafa Keçeli ile savunan ve defansif orta sahada adını sanını bilmediğimiz Bekir Ozan Has, eski Trabzonsporlu Hüseyin Cimşir, eski Samsunsporlu Kirita gibi adamların yanında Boluspor'dan transfer edilen Ozan İpek, altyapıdan yetişme Sercan Yıldırım ve Volkan Şen, ayrıca Kayserispor'dan gelen Turgay Bahadır bu takımın diğer önemli oyuncuları oldular. Arjantin'den üç otuz paraya getirilen Batalla, Bursaspor'un takım kaptanı eski Galatasaraylı Ömer Erdoğan ve kariyerini dahi bilmediğim İbrahim Öztürk'te bu takımın temel taşlarıydı. Peki mesela Galatasaray'ın geçen sezonki kadrosu nasıldı? Eski Atletico Madridli Leo Franco, eski Liverpoollu Harry Kewell, yine eski Liverpoollu Milan Baros, Lyon'dan getirilen Kader Keita, Manchester Cityli Jo ve Totthenthamlı Dos Santos... Yabancı kontenjanı yüzünden takımdan gönderilen eski Monaco ve Romalı oyuncu Shabani Nonda'yı saymıyorum bile. Bunların yanında A Milli oyuncularımız Sabri Sarıoğlu, Gökhan Zan, Servet Çetin, Hakan Balta, Arda Turan vs... Sezon sonunda ipi göğüsleyen taraf, koskoca Avrupa Şampiyonu Frank Rijkaard değil, kariyerinde önemli hiçbir başarısı olmayan Ertuğrul Sağlam oldu. Hemde söke söke!

Tabi bu arada 3 büyüklere çelme atmayı çok seven Kayserispor'un devam eden yapılanmasını, Kadir Has Stadyumu'nu, Aghahowaları, Olembeleri hatta yeni gelen Zalayetaları unutmayalım. Mido gibi bir starı Kayseri'ye getirip imza attırmadan geri gönderen bir de karizmaları var! Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal'ı satmamak için nasıl direndiklerini dün gibi hatırlıyoruz.

Aslında Anadolu Kulüpleri, kulüp yöneticiliğini büyük takımlarımızdan önce öğrendiler. Teknik direktörlerimiz hem Türkiye'yi tanıma avantajını kullandılar, hem şartlara uyum sağladılar, hem profesyonelliği öğrendiler, hem de kendilerini iyi eğittiler. Özellikle genç jenerasyon... Ersun Yanal'ın açtığı kapıdan önce Bülent Uygun girdi (hala nefret ederim kendisinden burası ayrı ama yakaladığı başarılar ortada) ardından Ertuğrul Sağlam, Tolunay Kafkas vs... ''Dinozorların'' takımlarını birçok kez alt ettiler. Takım kimyasının ne olduğunu öğrendiler. Futbolcular bu işin profesyonelliğini kaptı. Kimseden korkmamayı öğrendiler. Hakemlerin ''eyyam derecesi'' bir nebze de olsa düştü. Gelirler arttı ancak bu gelirleri düzgün kullananlar birer ikişer adım öne çıktılar.

Sonuç itibariyle işin geldiği nokta şu: Spor Toto Süper Lig'de iki hafta geride kaldı. 3 büyüklerin bu iki hafta da toplayabileceği maksimum puan 18'di ve 3 büyükler bu puanların yalnızca 6'sını alabildi. Ayrıca iki haftada iki galibiyet alan üç takım var. Son şampiyon Bursaspor, Trabzonspor ve Kayserispor. Bence de enteresan ama alışmak lazım!

1 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

köprünün altından daha çok sular akar...