16 Ağustos 2010 Pazartesi

Guti'nin Açılışı

...Quaresma şimdi sol kanatta aldı topu. Döndü tekrar, orta yapacak, çekti topu, mükemmel bir hareket, çizgiye indi ortası... Arka direkte Guti vuruyor kafayııııı, az farkla dışarı gidiyor top...

Buna benzer bir pasaj vardı ilk yarının ortalarında. Şehir İzmir'di. Yer İzmir Atatürk Stadyumu. Quaresma'nın ortaladığı topa, Guti'nin vurduğu kafayı kenardan eski bir efsane Bernd Schuster izliyordu. E tabi geçen sezon mutfakta sigara içerken, içerden televizyondan gelen bu pasajı duysak, Real Madrid - Sevilla maçını izliyor olabilirdik belki ama bu tiratın seslendirildiği maç Spor Toto Süper Lig'de Bucaspor - Beşiktaş maçından başkası değildi.

Ferrari, Zapotocny, Ernst, Quaresma, Guti ve Bobo, kalabalık yabancı kadrosu içerisinde Schuster'in ilk onbir tercihleriydi. Delgado ve Tabata'yı da yanında oturtan Alman teknik direktör, Holosko, Hilbert ikilisini de tribüne göndermişti. Sivok zaten sakatlığı yüzünden uzun bir süre takımdan ayrı kalacak. Sezonun ilk maçına efsane stadyumlardan İzmir Atatürk'te çıktı iki takım ancak sahanın zemini hiçte efsaneye yakışır nitelikte değildi. Bozuk zeminde kısa paslaşmaların zor olduğu bir maç izledik. Santrayla beraber rakip ceza alanına yakın Trabzonspor altyapısından yetişen Emre Aktaş'ın aşırtması kalenin içine düşmeyince Beşiktaşlılar derin bir nefes aldı. İlk dakikalardan itibaren Guti'nin organize ettiği Beşiktaş orta sahası Bucaspor'a yavaş yavaş üstünlüğünü hissettirmeye başlarken, Quaresma'nın sık sık yaptığı bindirmelerle etkili olan siyah beyazlılar en uçtaki Bobo'ya yeterli desteği veremeyince ciddi gol tehlikeleri yaratamadı. İlk devrenin en tehlikeli pozisyonu Guti'nin vurduğu kafa şutu oldu.

İkinci devreye Beşiktaş golle başlayınca, Bülent Uygun'un bütün planları alt üst oldu. Bülent Hoca'nın yeni Balili'si Mendy gole rağmen oyuna girdi ve sol kanada gerçekten büyük bir dinamizm getirdi. Hücum gücü son derece zayıf görünen Bucaspor'da Ediz Bahtiyaroğlu'da oyundan atılınca orta saha tamamen Beşiktaş'ın eline geçti. Delgado ve Tabata oyuna girdikten sonra son dakikalara doğru Beşiktaş üst üste goller kaçırmaya başladı. İki tarafta skoru değiştirecek golü bulamayınca maçı Beşiktaş Bobo'nun golüyle kazanmış oldu.

Bucaspor, küçük bir Sivasspor görüntüsünde şu anda. Yirmiye yakın, belki de yirmiden fazla oyuncu transfer eden Bucalıların bu takımdan hemen bir başarı beklemesi zor olur. Sakatları, lisansları yetişmeyenleri falan hesaba katarsak, sezona oldukça dezavantajlı başladılar ancak Bucaspor'un öyle kolay kolay teslim olup, bir çırpıda küme düşeceğini sanmıyorum. Bülent Uygun'un katı savunma artı hızlı bir iki adamla gol bulup üstüne yatma taktiği umarım bu sezonda işe yarar yoksa, yoksa Sivasspor'daki parlak kariyerin ardından ''Türbülent''in oynadığı kumar elinde patlayabilir.

Beşiktaş için en sevindirici gelişme Necip Uysal. Çok büyük bir futbolcu olacağı her halinden belli. Topu sürüşü, çalım yeteneği, adam eksiltmesi, boş arkadaşını görmesi, tekniği, öz güveni... Her şeyiyle futbolcu. Nuri Şahin'e çok benzettim kendisini. Umarım talihsiz sakatlıklar yaşamadan, alnının akıyla Beşiktaş onbirinde tamamlar bu sezonu. Gerçekten çok beğendim Necip'i. Guti Türkiye'ye yatmaya gelmemiş belli. Kariyerini devam ettirmek, en önemlisi ''futbol oynamak'' istiyor. Yıllarca Real Madrid forması giyip, yüzlerce üst düzey maça çıktıktan sonra, hiç bir şekilde yerini yadırgamadı. Korkmadan ikili mücadelelere girdi, sertliği karşı cevap verdi, takımı için reaksiyon gösterdi. Bobo'ya attığı gol pası da kendisine yakışan birinci sınıf bir pastı. Tam hazır olduğu zaman, Beşiktaş için sezonun en büyük gücü, dayanağı olacağını ilk maçtan gösterdi. Quaresma'da iyiydi ama o mahkeme duvarı suratının sebebini anlamadım. Ya çok ''cool'' takılmaya çalışıyor ya da ''ulan bu takımın yıldızı bendim, nerden çıktı bu Guti'' triplerinde. Top ayağındayken bir sanatçı gibi ama topla biraz fazla oynuyor, zamanı gelince asisti yapmasını da bilmeli. (Bu ikinci sınıf Ömer Üründül yorumu için özür dilerim!) Nihat geçen seneye göre fersah fersah ilerde. Rıdvan Dilmen tabiriyle ''alıyor, veriyor'' ve hırsını maç boyu korumayı başarıyor.

Beşiktaş, takım olarak oturduğu zaman çok daha iyi maçlar çıkaracak kuşkusuz. Sezonun ilerleyen bölümlerinde sezonu erken açmanın getirdiği dezavantajları yaşayacaklar mı göreceğiz ancak şimdilik Erman Toroğlu gibi ''iyi işler yaptılar, iyi yoldalar'' diyebiliriz.

Hiç yorum yok: