20 Nisan 2010 Salı

Mantığın Bittiği Yerden Başlamak

Daha sahaya çıkarken Fenerbahçe'den ne kadar çekindiğini belli etmişti Mustafa Denizli. Yabancı kontenjanı falan hikaye. Evet Ferrari, Bobo, Ernst ve Tello bu maçın vazgeçilmezleriydi ancak Sivok ya da Fink'ten birisi kenara alınıp, Holosko sahaya sürülebilirdi. Daha maçın başında gelen golle de Mustafa Denizli'nin tüm defansif planları alt üst oldu. Erken bir değişiklik yapmak istemediğinden de ilk yarı boyunca Fenerbahçe ataklarını izlemek zorunda kaldı. Mehmet Topuz çenesi yerine biraz daha ayaklarını çalıştırabilse ve Gökhan Gönül'ün ateşinin beşte biri kendisinde olsa dahi daha ilk yarıda Beşiktaş havlu atabilirdi. Güiza'nın kaçırdığı karşı karşıya pozisyonun yanı sıra Özer'in müthiş klas pasında Alex'in yaşadığı tereddütler ilk yarıda farkın açılmaması adına en önemli etkenler oldu. İkinci yarıya Uğur İnceman'ı alarak başlayan Mustafa Denizli yine Bobo'ya şişirilmeye çalışılan topların duacısı oldu. Hoca'nın belki de maç için yaptığı tek doğru tespit olan Fenerbahçe'nin kondisyon problemi ortaya çıktığında ise Bobo'nun kaçırdığı penaltı herşeyin tuzu biberi oldu. Zaten o ana kadar iyice yıpranan sinirler, penaltının kaçmasından sonra siyah beyazlı takıma zarar vermeye başladı. Sinir harbinden sağlam çıkan Fenerbahçe, Serdar Özkan ve Holosko denemelerini de bertaraf ederek üç puana ulaştı.
Fenerbahçe maçın başından sonuna kadar daha çok isteyen taraf oldu. Neticede bu maçı kazanırlarsa neyi elde edeceklerini, kaybederlerse neyi kaybedeceklerini iyi biliyorlardı. Alex'in bireysel yeteneğinden doğan golün dışında, kenar yönetimi ve taraftar ile de kurduğu köprü ile Fenerbahçe'nin gelmiş geçmiş en iyi yabancısı olarak değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha ispatladı. Özer Hurmacı'nın yeteneklerinin hayranıyım. Alex'i karşı karşıya bıraktığı pozisyonda verdiği pası Türkiye'de verebilecek futbolcu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Hem klas, hem de mücadeleci bir oyuncu. Gökhan Gönül sahanın en iyilerinden birisiydi ancak maalesef O'nun da bu sene peydahlanan bir ''çene'' sorunu oldu ki, uyarılması cidden şart. Güiza bildiğimiz Güiza, maç kazanılınca O'na olan tepki diniyor doğal olarak. Bundan bir iki ay önceki durumuyla, şimdiki arasında en azından moral motivasyon anlamında olumlu farklar var. Kenetlenmiş bir takım, iyi bir oyun kurgusu ve sezon başından beridir ilk kez bu kadar istekli olan Fenerbahçe şampiyonluk yolundaki rakiplerinden birisini saf dışı bırakmış oldu.

Maçın hakemi zaten iyi bir hakem değildi. Bu maça neden atandığı hakkında en ufak bir fikrim yok. Hüseyin Göçek'in bu ligde maç yönetmesi zaten bir saçmalıkken, bir de bu maça atanması tamamen bir rezalet oldu.

Fenerbahçe kazanarak şampiyonluk yolunda çok ama çok değerli bir 3 puanı alırken, Beşiktaş, ilk iki şansını dahi büyük tehlikeye sokmuş oldu.

Hiç yorum yok: