26 Nisan 2010 Pazartesi

Şans Kapıyı Kırınca...

Ligin en önemli maçlarından birisiydi Galatasaray - Bursaspor maçı. Şampiyonluk yolunda son kozunu oynayan Galatasaray ile, 10 haftadır lider olan ve tarihindeki ilk şampiyonluğa çok yaklaşan Bursaspor kozlarını Ali Sami Yen Stadyumu'nda paylaştı.

Galatasaray maça bilindik kadrosuyla çıkarken, Ertuğrul Sağlam savunmada geçen hafta olduğu gibi bu hafta da, İbrahim Öztürk'ün yerine, Tomas Zapotocny ile çıktı. Sercan'ın partneri Turgay Bahadır'ı da kenara çekerek, yerine Bekir Ozan ile orta sahayı kalabalıklaştıran tecrübeli teknik direktör, bir tür 4-3-3 ile sahada yer aldı.

Forvet hattının göbeğinde oynayan, Sercan'a maç boyunca sağ kanattan Volkan Şen, soldan Ozan İpek ve arkadan İvan Ergic destek verdi. Hüseyin ve Bekir Ozan'ın hemen hemen hiç hücum düşünmediği Bursaspor'da, Ali Tandoğan duran topları kullanarak, Ömer Erdoğan'da hemen her duran topta ileri çıkarak hücuma destek verdi. Galatasaray ise tek forveti olan Baros'u sağdan Keita, soldan Gio dos Santos ve arkadan Arda Turan ile destekledi. Elano'da zaman zaman hücuma destek verirken, Mehmet Topal işin daha çok defansif kısmını düşündü. Sol bek Caner sık sık hücum girişimleri yaparken, sağ bek Sabri'de yaptığı ''yalancı'' bindirmelerle Keita'ya boş alanlar yaratmaya çalıştı.

Maçın başlamasıyla birlikte, topa sahip olan ve daha çok isteyen taraf Galatasaray gibi gözükse de ilk on dakikadan sonra Bursaspor'da maça tamamen ortak oldu. Sercan'ın klas göğüs stopu ve çıkardığı etkili şutun Lucas Neill'dan dönmesiyle de, rakibine ciddi bir gözdağı verdi. İlk yarı boyunca, Sercan biraz daha ''piyasa yapmak'' yerine takımının gol atmasını düşünseydi, Bursaspor'un golü bulması içten bile değildi. Ozan ve Volkan'ın etkili bindirmelerine Ergic'te ayak uydurunca, Galatasaray savunması zor anlar yaşamaya başladı. Aykut'un kurtardığı kritik topların yanı sıra Neill ve Hakan Balta'nın da zaman zaman yaptığı kritik müdahaleler, Bursaspor'un gol bulmasını engelleyen diğer faktörlerdi.

Galatasaray'ın ilk yarıda Bursaspor'a göre topa daha çok sahip olduğunu söylesekte, pozisyon anlamında en fazla rakibi kadar pozisyona girebildi. En büyük özelliği iyi yer tutmak olan Ivankov'un kalesini iyi koruduğu mücadele de, özellikle Gio dos Santos istekli oyunuyla Galatasaray ataklarına yön verdi. Bursaspor orta sahası gibi Galatasaray orta sahası da sık pas hatası yapınca, ki bunda karşılıklı presin yoğun etkisi vardı, takımlar sık sık az adamla yakalanmak durumunda kaldılar.

İkinci yarıya Bursaspor galibiyete ihtiyacının olduğu bilinciyle başladı. Bursaspor'un etkili futbolu karşısında geri adım atmayan sarı kırmızılılar taraftarında desteğiyle tempoyu iyice arttırıp, rakip kalede özellikle Keita ile ciddi gol pozisyonları ürettiler, Ivankov ve Ali Tandoğan'ın ortak çalışmalarıyla Keita'nın iki önemli pozisyonunu bertaraf eden Bursaspor savunmasıyla birlikte, Ertuğrul Sağlam'da yavaş yavaş oyuna müdahele etmeye başladı. Turgay Bahadır'ın oyuna girmesinden sonra ilk meyveyi alan yeşil beyazlılar, sarı kartı olan Neill'ın Turgay'a yaptığı müdahele ile ikinci sarı kartı görüp oyundan çıkmasıyla rakibin on kişi bırakmayı başardı ancak bir pozisyon sonra Keita'nın ''resmen'' Zapotocny'i oyundan attırmasıyla bu avantajını bir pozisyon dahi kullanamadı. İki takımda on kişi kaldıktan sonra iş ''atanın kazanacağı'' bir havaya büründü ancak maçın başından beri iyi gününde olan hem Aykut, hem de Ivankov kalelerini gole kapatınca maç başladığı gibi golsüz sona erdi.

Genel olarak, tempolu bir maç oldu. İki takımında şiddetle galibiyete ihtiyaç duymasından dolayı, takımlar zaman zaman savunmalarını riske ederek hücum ettiler ve özellikle kontraatak anlamında, çok etkili ve bol pozisyonlu bir maç oynadılar.

Bünyamin Gezer, maçın ağırlığını ve temposunu kaldıramayarak geçer not alamadı. Özellikle takdir haklarının çoğunu Bursaspor lehine kullansa da, Zapotocny'yi attığı pozisyon maçın en hatalı hareketi olarak kayıtlara geçti. Sık başvurduğu ve belli bir standartı olmayan sarı kartları yüzünden oyuncuları ekstra sinirlendirdi ve bir ara maçın kontrolünü kaybetme noktasına geldi. Bu tip maçları yönetecek hakem sayımız az olduğundan, Bünyamin Gezer böylesine kritik bir maça çıkmak zorunda kaldı.

Galatasaray bu beraberlik ile birlikte, şampiyonluk yarışına havlu atmış oldu. Bursaspor ise haftalardır götürdüğü liderliği, Fenerbahçe'ye teslim etti. İçerde oynayacakları Kayserispor ve Beşiktaş maçlarından alacakları sonuçlar ne olur bilinmez ama dün akşam Galatasaray'a karşı oynadıkları futbol ve verdikleri mücadele takdire şayandı. En büyük eksikleri sahada Sercan Yıldırım'ın oluşuydu. Onun yerine Turgay ya da Iglesias ile başlamış olsalar, maçı alıp götürmeleri içten bile değildi.

3 yorum:

omanim dedi ki...

bursaspor çıktı fenere ve beşiktaşa olduğu gibi galatasarayada erkek gibi top oynadı.şampiyon olamasalarda yılın en erkek takımı oldular bana göre.galatasaray yetenekli oyuncuları olan ama bir arada oynamayı beceremeyen kötü bir takım.yattara on tane keita eder dicem belki bazılarına komik gelebilir.adamın bir tane doğru düzgün ne yerden ne havadan ortası var.savruk dağınık salla pati bir oyuncu.dos santos bal yapmayan arı gibi onu da alanzinho ya değişmem.şayet galatasaray takas için falan gelirse kabul etmem peşinen söylim dedim:)bana da bu fırsatı verdiğiniz için sonsuz teşekkürler sayın admin.daha da bloga gelmem.trabzonsporluların (beni dışarı) al yüzde yüzünün zoruna gitsede bursaspora şampiyonluk anasının ak sütü gibi helaldir.sen bu imkanlarla istanbul takımlarının maymunu ol adam o imkanlarla istanbulu teslim alsın.eğer olurlarsa helali hoş olsun.bizimkilerde bıraksın 1942 senesindeki şampiyonluklarla övünmeyi çıksın bursanın bile bu kadar yaklaştığı kupayı alsınlar.aylardır bir türkiye kupasıdır gidiyor.sanki madison squar garden da şampiyonlar ligi finali oynayacaklar.adam oynuyorsa hak ediyorsa ki oynuyor ve hakediyor alsınlar götürsünler kupayı.

omanim dedi ki...

ayrıca zapo ya çıkan kartta tam bir eyyamdır.keita attırdı demişin ama keitanın hiçbir katkısı yok bu kartta tek pay tamamiyle bünyamin gezerindir.bu kart türk futbolunun maküs talihidir.büyük bir skandaldır.anti parantez şampiyonluk yarışında liderin altı puan gerisine düşüp oyunsal olarakta çok kötü bir grafik çizen fenerbahçenin zorlu maçlarına rağmen 3 hafta kala gelip zirveye oturmasıda işte büyüklük budur dedirten bir sıçramadır.fenerbahçe gerçekten büyüklüğüne yakışır şekilde ligden kopmayarak inat ederek zirveye tekrardan kuruldu.şampiyon olsalarda olamasalarda onlarıda canı gönülden tebrik ediyorum.

Faruk dedi ki...

ben de fenerbahçe'nin özellikle bu tempoyla, 7 maç gol yemeyip, maçlarını da bir şekilde kazanmasını tamamen büyüklüğüne bağlıyorum ve saygı duyuyorum.