23 Nisan 2010 Cuma

Ramak Kala...

İyi bir futbol ve mücadele vardı Beşiktaş'a karşı Fenerbahçeli oyuncularda. Zaten sezon başından beridir göremediğimiz bu istek sayesinde Beşiktaş'ı öyle aman aman zorlanmadan geçip, kazanmayı başardılar. Şimdi dört maç kaldı. Bu dört maçın tamamı da ununu eleyip eleğini asmış, ligdeki son maçlarına prestij için çıkacak takımlar ve bu ''dörtlü'' serinin açılışını Kasımpaşa ile yapacak sarı lacivertliler.

Kasımpaşa'yı hepimiz yakından tanıyoruz zaten. Yılmaz Vural'ın gelişinden sonra ayağa kalkan bir kulüp ve özellikle ligin ikinci yarısında 2-0 öne geçip kaybettikleri ekstra bir iki maç olmasa puan sıralamasında daha yukarılarda olabilecekken, şimdi ilk ona girmeye çalışıyorlar. Takımda Murat Şahin, Ali Güneş, Cenk İşler gibi ''abilerin'' yanında Şahin Aygüneş gibi genç yeteneklerde var.

Kasımpaşa artık küme düşme korkusunu hissetmeyen ve önümüzdeki sezonun hazırlıklarına şimdiden başlamış bir takım. Tek motivasyonları, Fenerbahçe ile oynayacak olmaları. Tabi Yılmaz Vural vs Christoph Daum durumu da, ekstra bir motivasyon kendileri için. Ligin bitmesine dört hafta kala futbolcular için de bulunmaz bir piyasaya karşılaşması. Kısaca Kasımpaşa'nın ligde bir hedefi kalmamış olsa dahi, motivasyon sağlayacak bir sürü faktörü ''cebine koyduğunu'' unutmamak lazım.

Fenerbahçe ise şampiyonluk yolunda geçen hafta çok büyük bir engeli aştıktan sonra, bu hafta belki de liderliğe yükselebileceği bir maç oynayacak. Alex'in, Volkan Demirel'in, sakatlığına rağmen fedakarca forma giymeye devam eden Gökhan Gönül'ün, Emre Belözoğlu'nun istekli oyunlarının yanısıra Lugano ve Özer'in de ekstra gol bulmaya yakın oyuncular olması avantajlar. Tabi ki bir kenetlenme durumuda söz konusu. Geçen hafta Beşiktaş maçından sonra yapılan gösterileri abartılı bulsam da, takımın kenetlenmesi adına olumlu bir hamle olmuş olabilir. Güiza ve Andre Santos'un da hiç olmazsa kalan son dört maçta ekstra performans göstermesi gerekiyor. Kasımpaşa dişli bir rakip ve Fenerbahçe'yi alt etmek isteyecek.

Mecburi Bilica değişikliği haricinde Daum'un Beşiktaş maçındaki kadroyu bozacağını sanmıyorum. Neticede hem mücadele hem de psikolojik anlamda stresli bir maçtan iyi bir oyunla ve galibiyetle ayrılmış bir takım var şu anda elinde. Özgüven olarakta mutlaka bir iki kademe yukarıya çıkmış olmalılar. Yılmaz Vural'ın elindeki kadro tabi ki, Daum'un elindeki kadroya göre bayağı alt seviyede ancak takıma ''ruh'' yükleme konusunda Daum, Vural'ın eline su dökemez.

Kasımpaşa'nın Fenerbahçe'yi yenmesi ya da en azından çelme takabilmesi için iyi futbolun yanında biraz da şansa ihtiyacı olacak. Kadıköy'de aldıkları etkileyici galibiyetin anahtarının, ilk golde Volkan Demirel'in fahiş hatası ve üçüncü golde Şahin Aygüneş'in ofsayt durumunda olmasına rağmen attığı golün nizami sayılması olarak görebiliriz. Bahsettiğim şans faktörü de bu gibi durumlar işte. Saha avantajı Kasımpaşa'da ama karşılarında şampiyonluğa inanmış bir takım bulurlarsa, pek fazla şansları olmaz.

Fenerbahçe için artık geriye sayım başladı. Kasımpaşa'yı yenip, kendilerinin maçı bittikten bir iki saat sonra başlayacak olan Galatasaray - Bursaspor maçını izlemeye koyulacaklar. Bursaspor'un olası puan kaybı kendilerinin son 270 dakikaya lider girmesi demek olacak. Bir maç için bundan daha büyük bir motivasyon olabilir mi bilemiyorum?

Hiç yorum yok: