20 Ekim 2009 Salı

Yıldırım Demirören vs Beşiktaş Tribünü


Türkiye'nin en iyi, en organize ve en popüler taraftar topluluğudur Beşiktaş taraftarı. Kesinlikle ve kesinlikle Avrupa ve Dünya'nın sayılı taraftar gruplarına da rahatlıkla dahil olurlar. Beşiktaş taraftarının ''meziyetleri'' hakkında daha önce bir iki kez postlar yazmıştım ancak bu kez durum biraz farklı. Onlar zaten şu an kulübün başında bulunan başkandan memnun değillerdi ve şimdi seslerini daha çok çıkartıp belki de takımlarına köstek olmalarına rağmen Yıldırım Demirören'i istifaya davet ediyorlar.

Yıldırım Demirören hakkında çok fazla birşey söylemeye gerek yok aslında. Sık sık belirttiğim gibi kulübü tamamen bir menejerlik oyunu oynarmış gibi yöneten başkan, taraftarın tepkilerine de sessiz kalmadı ve hafta içinde ''Tribünleri temizlemeliyiz'' başlığında bir açıklama yaptı. Kendi başındaki bu ''belayı'' diğer başkanları da etki altına alarak, kamuoyu desteğiyle defetmeyi düşünüyor belki de. Başkanın bilmediği birşey var aslında. Beşiktaş taraftarının tek hırsı ve beklentisi takımlarının başarılı olması değil. Beşiktaş'ın bir süredir kaybolmaya yüz tutan ''büyüklük'' apoletini geri istiyor taraftar ve geçen sezonu çifte kupayla kapatmasına rağmen başkandan ve yandaşlarından rahatsız.

Revna Hanım'ın (Yıldırım Demirören'in eşi) kapalı tribündeki taraftar ''Yıldırım Demirören yeter!'' diye tempo tutarken yüzünde oluşan gülümsemeyle birlikte tezahürata alkışla eşlik etmesi yadırganması gereken bir durum. Kim ne derse desin taraftarlar kulüplerin asıl sahipleridir her zaman. Taraftarsız kulüplerin Süper Lig'de ne kadar tutunduğunu ya da tutunabildiğini geçmişe dönüp örneklemek istersek şayet, İstanbulspor'u bu kategoriye sokabiliriz. Cem Uzan'ın desteğiyle son derece güçlü bir kadro kursalar bile asla daimi başarılar elde edemediler ve ligde kalıcı olamadılar. Ankaraspor dahi şayet taraftarı olan bir kulüp olsaydı kesinlikle ligden düşme cezası almazdı. Peki Yıldırım Demirören ve eşini bu kadar ''fütursuz'' davranışlara iten gerekçeler nelerdir?

1- Hırs: Yıldırım Demirören, Serdar Bilgili'nin başkanlığındaki yönetimde dahi ikinci ya da üçüncü adam olmayı hiç bir zaman sindiremedi. Serdar Bilgili'nin istifa sürecinde de dışarıdan en büyük darbeleri indirmekten çekinmedi. O'nun tek amacı vardı o koltuğa oturabilmek. Başarısız sonuçlara ve kötü yönetime rağmen, ''hırsı'' yüzünden asla istifa etmeyi aklından geçirmedi.

2- Ego: Camianın ileri gelenlerinden, futbolcu transferinden iyi anlayanlardan hiç destek almadı. Herşeyi en iyi kendisinin bildiğini düşündüğü için bilinçsizce yaptığı transferlerin bedelini kulüp belki de önündeki 5 senenin gelirlerini ipotek ettirerek ödedi. Kulübe milyonlarca dolar para aktarıp kendisine bağımlı hale gelmesini sağladı. Kişisel egoları yüzünden destek almadan bu işi yapacağını sanıp, yönetimiyle birlikte bir takım olmayı beceremedi ve işler bu noktaya kadar geldi.

3- Başarısız Projeler: Fulya Projesi'nde yaşanan skandalların yanında, İnönü Stadyumu'nun yıkım aşamasında yaşanan komik hatalar ve bilinçsiz açıklamalarla, kamuoyundaki güvenilirliğini neredeyse sıfıra indirdi. Geliştirdiği projelerin hiçbirinden henüz sonuç alamadı ve bu gidişle alması da zor görününüyor.

4- Başarısız Transferler: Ailton'dan, Kleberson'a, Youla'dan, Delgado'ya kadar ikna olduğu oyuncuya milyonlarca doları saçmaktan hiç bir zaman çekinmedi Yıldırım Demirören. Kulüp tarihinin belki de en başarısız transferlerine imza atarken, transfer için sadece bu sezon Gaziantepspor'a tam 12.5 milyon euro para ödendi. Belki büyük paralara alınan oyuncuların bazıları başarılı oldu ancak transfer politikasının yanlışlığı yüzünden, bu başarılı transferler de arada kaynadı.

Genel hatlarıyla, taraftarı kızdırabilecek, olumsuz yönde etkileyebilecek ne varsa yaptı Beşiktaş Kulübü Başkanı. Büyüklüğün elden gidiyor olmasına kızıyor aslında tribünler. Son derece seviyeli ve güzel bir şekilde protesto ediyorlar başkanı. Hakaret yok, tahrik yok, kişilik haklarına saldırı yok. Süleyman Seba'ya da bu yapılmıştı zamanında. O büyük başkandı. Taraftara kulak verdi ve istifa etti. Efsane olmak öyle kolay mı? Yıldırım Demirören ''gerçekten'' yeteeeeeeer!..

Hiç yorum yok: