8 Şubat 2010 Pazartesi

Fırtına Kaldığı Yerden...

2010 yılında çıktığı tüm maçları kazanarak, geçtiğimiz hafta arası, Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçı için İstanbul Büyükşehir Belediyespor deplasmanına çıkan bordo mavililer, buradan aldıkları beraberlik sonrasında, 2010 yılı istatistiklerini, ligde tüm maçlarını kazanan ve hiçbir maçta yenilmeyen takım olarak güncellemişti. Bu da gün itibariyle yaklaşık 39 güne tekabül ediyor.

Avni Aker Stadyumu bakımda olduğundan dolayı, Trabzonspor, Manisaspor maçını İstanbul Olimpiyat Stadyumu'nda oynadı. Yaklaşık 30 bin bordo mavili taraftarın doldurduğu Olimpiyat Stadyumu'nda ilk önemli gol girişimi Manisaspor'un yetenekli hücum oyuncusu Joshua Simpson'ın direkten dönen plasesiyle geldi. Bu ataktan sonra canlanan Trabzonspor, Umut Bulut'un Ankaragücü günlerinden hatırladığımız bazukasıyla ilk yarı bitmeden skor üstünlüğünü yakalamayı başardı. Selçuk İnan'ın sakatlığında sahaya onbirde çıkan Ceyhun Gülselam'ın bir başka bazukasıyla skoru 2-0'a getiren Trabzonspor, önemli bir avantaj yakalayıp, soyunma odasına iki farklı önde girdi. İkinci yarıda ise, temposu daha düşük ve Trabzonspor'un daha kontrollü davrandığı bir maç izledik. Gustavo Colman'ın ceza alanı dışından gönderdiği bir başka bazukanın direkte patladığı pozisyonu iyi takip eden Umut Bulut kendisinin ikinci, takımının üçüncü golünü atarak, Trabzonspor'u Manisaspor karşısında farklı galibiyete götürdü.

Şenol Güneş'in gelişinden sonra artan, pas, şut ve pres trafiği Manisaspor karşısında da aynen devam etti. Alanzinho ve Selçuk İnan gibi iki ''iskelet'' oyuncunun sahada olmamasına rağmen, Trabzonspor'un gücünden pek fazla birşey kaybettiğini söylemek imkansız. Ceyhun sahanın yıldızlarından olurken, Teofilo ile uyum süreci içerisinde bir maç daha oynamış oldu ve Trabzonspor'da ilk kez onbirde sahaya çıkma şansını yakaladı. Umut Bulut'un artan ''gol'' performansı, Trabzonspor adına net bir biçimde skora yansıyor doğal olarak. Girdiği pozisyonları gole çevirdikçe, tahmin ediyorum, Umut'un da kendine olan güveni her geçen maç artacaktır. Şenol Güneş son bir kaç maçtır, Ferhat Öztorun'u sol açık mevkiinde deniyordu. Dün de genç oyuncu Cale'nin önünde açığa geçti ve bana göre ''geliştirilebilir'' bir performans sergiledi. Galatasaray'dan kötü bir biçimde ayrıldıktan sonra umarım Ferhat'ın rehabilite olacağı yer olacaktır Trabzonspor Kulübü. Şenol Güneş, gerek Ceyhun olsun, gerek Ferhat olsun, onbirde ya da sonradan oyuna sokarak, genç futbolcularına hem şans veriyor hem de ''sıcak kalmalarını'' sağlıyor ancak aynı şansı yavaş yavaş Barış Memiş'e de vermesi gerekiyor. Diyarbakırspor ile yapılan kiralık anlaşması, Diyarbakırspor'un yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle gerçekleşmeyince, Barış'ı yine ''futbolsuz geçecek'' koca birkaç ay bekliyor olabilir.

Teofilo henüz takıma ve ülkeye alışma sürecinde olduğundan kendisiyle ilgili net birşeyler söyleyemiyorum. Futbol zekası ile ağırlığını kapatıyor, paylaşmayı seviyor ve gol bölgelerinde sıklıkla doğru yerlerde bulunuyor. Dün bir de gol atabilse herşey daha güzel olacaktı O'nun için. Serkan Balcı yine her zamanki gibi ''şahaneydi.'' O'nu Trabzonspor forması altında izlemek gerçekten büyük bir zevk.

Önümüzdeki hafta iki kritik maç oynayacak Trabzonspor. Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finalinde İstanbul Byükşehir Belediyespor rövanşı ve ligde Bursaspor deplasmanı. Kayıpsız geçmek en büyük dileğimiz...

Hiç yorum yok: