5 Şubat 2010 Cuma

Yarı Final

İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Trabzonspor ve Antalyaspor - Galatasaray eşleşmelerinin ilk maçlarında net bir şekilde turu garanti altına alan takım çıkmamıştı ancak dün oynanan iki maçtan bana göre iki tane yarı finalist çıktı.

17:00 seansında Manisaspor kendi sahasında Denizlispor'u rahat bir oyundan sonra 4-1 yenerek adını %99 ihtimalle yarı finale yazdıran ilk takım oldu. Bu turun en çetin eşleşmesi olarak gözüken Fenerbahçe - Bursaspor eşleşmesinde ise, Fenerbahçe çoğunluğun beklemediği bir şekilde Bursaspor'u sürklase ederek, adını yarı finale yazdırma yolunda %99 avantaj yakalayan ikinci takım oldu.

Bursaspor maça hem önde basıp, hem de tempo yaparak istekli başladı ancak Fenerbahçe'de geri adım atmayacağını maçın daha ilk dakikalarından itibaren belli etti. Gerçek mevkisini bulunca performasında belirli bir artış gözlenen Andre Santos ile birlikte, Özer ve Alex'in de gayretli oyunuyla ilk yirmi dakikanın sonunda ağırlığını hissettiren Fenerbahçe, Alex'in kullandığı frikikte, direkten dönen topu takip eden Andre Santos'un golüyle skor üstünlüğünü ele almıştı ki, 3 dakika sonra Lugano, bir forvet fırsatçılığı gösterip, skoru 2-0'a taşıdı. Fenerbahçe iki farklı üstünlüğü yakalamasına rağmen, mücadeleyi bırakmayıp, oyundan düşmedi ve dağılan rakibinin üstüne gitmeye devam etti. Bursaspor ise sakatlanan Sercan Yıldırım'ın oyundan çıkmasından sonra hücum girişimlerinde de aksamaya başladı. Fenerbahçe'nin sezon başından beridir en çok eleştirilen özelliği olan ''skora yatma'' girişimlerini bu maçta görmedik. Birbirine uyum sağlayan ve tam bir takım gibi mücadele eden Fenerbahçe'nin bu aralar ''sorunlu'' yıldızı Semih Şentürk farkı üçe çıkaran golü atınca daha ilk yarıda Fenerbahçe tur kapısını ardına kadar açmış oldu.

İkinci yarı da ise karşılıklı ataklar ve net pozisyonlar vardı. Fenerbahçe'nin farkı arttırma girişimlerinin yanında, oyunun son bölümünde de Bursaspor en azından bir gol niyetiyle rakibinin üzerine gitse de gol atma başarısını gösteremedi. Bu yarıda da önce Özer'in bir plasesi, ardından da Gökhan Ünal'ın bir vuruşu Fenerbahçe adına direklerden geri gelirken, Bursaspor'un da Iglesias ile bulduğu nizami gol hakem tarafından geçerli sayılmadı. Gerçi bu gol verilse bile müthiş bir özgüvenle oynayan Fenerbahçe'nin farkı tekrar üçe, hatta dörde çıkarması hiç sürpriz olmazdı.

Sivasspor karşısında alınan 4 farklı galibiyetten sonra, ligin flaş takımlarından Bursaspor'a karşı alınan 3 farklı galibiyette Fenerbahçe'nin ''istim üzerinde'' olduğunu gösteriyor. Devre arasında eksik mevkilerini kapatacak transferler yapmadığı için eleştirilen Fenerbahçe, güzel bir form yakaladı ve bu formun Lille maçlarına denk gelmesi sarı lacivertliler için, işin daha güzel boyutu aslında.

Uğur Boral'ın çarpraz bağlarının koptuğu ve en az 5 ay futbol oynayamayacağı haberi dün akşamın en üzücü haberi oldu. Tam kendine takımda yer bulmuşken ve iyi futbol oynarken gelen bu sakatlık hem futbolcunun kendisi için, hem de Fenerbahçe için gerçekten kötü bir haber oldu.

Alex ve Özer'in saha içindeki uyumu ise gerçekten görülmeye değer. Bir kere Alex, Özer'i çok sevdi. Bu belli. Semih'in attığı golde pozisyonu hazırlayan Özer, Alex'ten özel bir tebrik aldı. Takıma iyice ısındı ve yeteneklerini sergilemeye başladı. Football Manager 2006'dan beri, her versiyonda oyunun büyük yıldızlarından olan Özer Hurmacı'yı Football Manager'dan sonra Türk Futbolu'da keşfetmiş oldu. Özer takımın hücum hattı için de gerçekten ayrı bir ''çeşit'' oldu.

Son olarak; akşam maçı anlatan spiker ve yorumcu Fenerbahçe lehine taraflı bulundu. Ben Bursasporluların bu görüşüne katılmıyorum, yalnızca biraz yeteneksizler ve fazlaca ukalalar hepsi bu aslında...

Hiç yorum yok: