16 Şubat 2010 Salı

Yenemiyorsan Yenilme!

Üst tarafta yaşanan puan kayıpları ile birlikte, Bursaspor - Trabzonspor maçının hem önemi, hem de stresi bir hayli artmıştı. Kazanan takım hem önemli bir motivasyon, hem de son derece kritik bir 3 puan kazanacaktı ancak mücadelenin sonunda çıkan skor, ne Bursaspor'a ne de Trabzonspor'a avantaj sağladı.

Tayfun Cora'nın sezonu kapatmasının ardından, Ömer Aysan Barış'ın da sakatlanması ile birlikte sağ beke çekileceğini düşündüğüm Serkan Balcı'nın yerine, Rigobert Song'u sağ bek mevkiinde görünce daha maç başlamadan ürktüm aslında. Song sınırlı teknik becerisi ve oyun bilgisiyle hem hücuma yeteri kadar destek veremeyecek hem de hamle zamanlamalarındaki sıkıntı nedeniyle savunmada zor anlar yaşayacak diye düşünüyordum. Bursaspor'da ise cezalı Volkan Şen ve sakat Sercan Yıldırım'ın yokluğunda, Ertuğrul Sağlam forveti Iglesias ve Turgay ile yine kalabalık tutup, klasik 4-4-2 ile sahaya çıkmıştı.

Maçın başlamasıyla birlikte tempoda üst düzeye çıktı ve belirli dakikalar dışında hiç vasatın altına düşmedi. Bursaspor'un zaman zaman yakaladığı ivmeyle topla daha fazla oynamasına ve baskılı görünmesine rağmen daha ciddi pozisyonları bulan taraf Trabzonspor oldu ilk yarıda. İki takımda her ne kadar gole ihtiyaçları olsa da, savunma güvenliğini bir an bile elden düşürmediler. Trabzonspor'un hızlı ve yetenekli orta saha oyuncuları Bursaspor defansı için sürekli kontrol halinde tutulması gereken tehlikeler oldular. İlk yarı boyunca orta alanın Trabzonspor kalesine bakan diliminden sık sık duran toplar kazanan Bursaspor bunların hiç birini değerlendiremezken, ilk yarının sonunda ise bir penaltıdan oldular. Pozisyon sırasında Umut Bulut'un kafaya yükselişi ve ellerinin açıklık mesafesi bence pozisyonun penaltı ile sonuçlanması için yeterli sebeplerdi.

İkinci yarıda hem tempo daha fazla arttı, hem de her iki takım teknik direktörü de saha içine hamle yapmaya başladılar. Bu hamleler esnasında ''büyük hata'' Şenol Güneş'ten geldi. 2002 Dünya Kupası'nda Yıldıray Baştürk'e yaptığı muamelenin aynısını bu aralar Gustavo Colman'a da uygulayan Şenol Hoca, Arjantinliyi oyundan çıkarıp yerine Ceyhun Gülselam'ı sahaya sürdü. Belli ki orta saha direncini arttırmak istedi ancak bu değişiklikten sonra Bursaspor topa daha bir fazla sahip olmaya başladı derken, sahanın Bursaspor adına en iyi iki ismi olan Ozan İpek'in asistinde Batalla'nın kafa vuruşuyla Bursaspor o ana kadar ''atanın kazanacağı'' havada giden maçta skor üstünlüğünü eline geçirmeyi başardı. Bitime 25 dakika kala gelen golden sonra da Ertuğrul Sağlam'ın hataları geldi. Bekir Ozan'ın Ivan Ergic ile değişmesi olması gereken bir değişiklikti ama henüz diri olan ve Trabzonspor savunmasını ''deşmeye'' devam eden Batalla'nın ve forvetlerden Iglesias'ın oyundan çıkmasıyla son 10 dakika da Trabzonspor'un oyundaki etkinliği maç boyunca olmadığı kadar arttı ve üst üste pozisyonlar yakalamaya başladı. Song'un kenara çekilip, yerine Burak Yılmaz'ın oyuna alınması, Şenol Güneş'in maç başından bu yana verdiği en iyi karar oldu hiç kuşkusuz. Burak oyuna girdikten sonra iki kez net pozisyonlar yakaladı ancak birinde hedefi tutturamayıp, diğerinde Ivankov'un müthiş refleksine takıldı ancak Trabzonspor hücumlarına büyük bir dinanizm kazandırdı. 88'de gelişen atakta ise maç boyunca Bursaspor seyircisinin tepkisine maruz kalan Egemen Korkmaz'ın asistinde Umut Bulut'un golü hem skora hem de alınacak puanlara eşitlik getirmiş oldu. Bu temposu yüksek ve seyir zevki kaliteli olan maçta galip çıkmadı ve karşılaşma 1-1 sona erdi.

Bursaspor'dan başlayayım. Müthiş bir taraftar desteği ve harika bir zeminde hem de 3 gün önce ağır performanslı bir maçtan çıkmalarına rağmen istekli, hırslı ve mücadeleci bir oyun ortaya koydular. Volkan ve Sercan gibi iki as oyuncusu sahada olmamasına rağmen, Trabzonspor'u belki de mental olarak bitmiş olabilecekleri bir maçın ardından oldukça zorladılar ve neredeyse 3 puanı alacaklardı. Başta Ozan İpek ve Batalla olmak üzere, Turgay Bahadır ve eski Galatasaraylı Ömer'i çok beğendim. Ivankov bir kaleci ne yapması gerekiyorsa harfiyen uyguladı. Hüseyin Cimşir'de yerinde müdahalelerle Trabzonsporlu oyuncuların karşısına önden bir baraj oluşturmayı başardı ancak, o sakalları ''iğrenç'' görünüyor, haberi olsun. Ertuğrul Sağlam, Kayserispor'dan sonra Bursaspor'u da harika bir takım haline getirmiş. Kendisini Beşiktaş'tan ''afaroz eden'' Yıldırım Başkan'a selam olsun.

Trabzonspor'un bu tip kritik maçları kazanamama hastalığı yine devam etti. 2010 yılındaki yenilmezlik ünvanı da son dakika golüyle de olsa devam ettirilmiş oldu. Şenol Günel'in Selçuk'a 90 dakika boyunca nasıl tahammül edebildiğini anlamadım. Bu kadar kötü oynayan bir oyuncu uzun zamandır görmemiştim. Egemen ağır seyirci baskısı altında ekstra motive olup, iyi bir performans gösterdi. Cale, Bursaspor'un golünde yaptığı kademe hatasına rağmen genel olarak iyi bir performans ortaya koydu. Engin Baytar'da yavaş yavaş takımın bir parçası olma yolunda adımlar atmaya devam ediyor. Umut Bulut, 2010 yılındaki 9. maçında, 10. golünü atarak üst düzey performansını istatistiklere yansıtmaya devam etti.

Önümüzdeki hafta Bursaspor, Fenerbahçe deplasmanına gidecek bir kez daha. Fenerbahçe'ye karşı oynadıkları 3 maçın ikisini kaybettiler bu sezon ancak belki de sezonun en kritik maçlarından birisi oynanacak Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda. Trabzonspor ise İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u uzun süredir zeminine çıkmadığı Avni Aker Stadyumu'nda ağırlayacak ve rakibiyle bu sezonki dördüncü karşılaşmasını oynayacak.

Bu maçta üst düzey performans gösteren her iki takımı da canı gönülden kutluyorum, gerçekten her iki takımda ligi en iyi yerlerde bitirmeye layıklar.

Hiç yorum yok: