2 Şubat 2010 Salı

Olsana, Olsana, Federasyona Başkan Olsana!

Kulüpler Birliği denilen kurumu Türk futbolunun içinde söz sahibi yaptı, Fenerbahçe'den sonra. Yayın ihalesinden önce 400 milyon dolarları hedeflerken, kendisine gülüyorlardı. Anadolu Kulüpleri'nin cebine yayın ihalelerinden fazla para giriyorsa ve ligimizde 2 sezondur Sivasspor'un, şimdilerde de Bursaspor ve Kayserisspor'un ''esamesi'' okunuyorsa, büyük paylardan birisi de Aziz Yıldırımın'dır. Ortega ile, Appiah ile, Anelka ile, Van Hoojdonk ile açtığı kapıdan, Joao Alves'ler, Kewell'lar, Dos Santos'lar, Frank Rijkaard'lar giriyor bu günlerde.

Yalan yok, Fenerbahçe'ye başkan olduğu günden beridir sevmezdim Aziz Yıldırım'ı ama şu son üç dört yıldır o kadar güzel işlere imza atıyorki, hayran olmamak elde değil. Herkes Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'a 4-3 yenildiği maçı konuşurken, O, Ömer Güvenç'in yanağından makas alıp: ''Kalecimizin konsantrasyonu kötüydü, olabilir böyle şeyler, bak ne güzel maç izlettik, ne güzel maç oldu ama şu küfüre bir çare bulalım artık, küfür ettirmeyelim arkadaşlar, yazıktır, günahtır'' diyordu. Küfüre tepkiyi arttırdı, statlardaki küfür oranını düşürmede pay sahibi oldu. Galatasaray maçından sonra ''Merdiven boşluklarına oturmayalım, tehlikeli oluyor, üç kuruş para için fazladan bilet satmayalım, avantacıları stada sokmayalım'' derken, kendisiyle dalga geçtiler ama O işin peşini bırakmadı. Bizzat kendisi koltuk koltuk Fenerbahçe tribünlerini gezerek, taraftarı denetledi, gerektiğinde yanlarında oturdu. O bunları yaptıktan sonra stadlarda nispeten bir ''medeniyet'' ayaklanması başladı. Ha kötü özellikleri, kötü huyları yok mu Aziz Başkan'ın? Var tabi ki. Herkeste olduğu kadar var. Milletimizin zihniyeti nedir ki, Aziz Yıldırım'dan ne bekleyelim ama bir düşünmek gerekir, O'nun Fenerbahçe Başkanlığından sonra değişen futbol zihniyetimizi. FIFA ya da futbol federasyonu nezninde, herhangi bir futbolcu ya da teknik direktör ile davalık olup yüzde olarak en fazla kazanan Türk Kulübünün Fenerbahçe olması tesadüf müdür? Başkaları Del Bosque'ye milyonlarca dolar ödeme yaparken, Ortega'yı cezalandırması bile başlı başına bir derstir. Aslında öyle denilen kadar despot bir adam da değildir. Ali Turan gibi vasat bir defans oyuncusunu dahi kontrat yapmadığı için alaşağı eden Kayserispor ve başkanına göre, bonservis bedeli olmadan takımdan ayrılan Ümit Özat'ı, Tuncay Şanlı'yı, Rüştü Reçber'i ''hırpalamayan'' yine bu adam değil midir?

Bütün bunları niye yazıyorum? Aziz Yıldırım'ın son projesi; futboldaki mali  ve ekonomik hakların orta vadede kulüpler tarafından oluşturulacak yeni bir yapıya devredilmesi ve Futbol Federasyonu'nun sadece organizasyonları düzenleme ve yürütme de hak sahibi olması. Ayrıca da, federasyonun UEFA'nın mali lisans kriterlerini ''sıfır toleransla'' bir an önce yürürlüğe sokmasını istiyor. Herşey kitabına uygun. Hani o ''çok borcu var, ödemelerini yapamıyor'' diye alttan alttan fitil ateşleme derdinde olan radyocular var ya (Misal Barış Ertül) şimdi yorumlasınlar bakalım Aziz Yıldırım'ın bu söylediklerini.

Aziz Yıldırım futbola çağ atlatma peşinde koşuyor bu aralar. Sadece Fenerbahçe Başkanlığıyla sınırlı kalmaması gereken bir adam bence. Dünya futbolunu da yakından takip edip, yenilikleri ve düzgün altyapıları da inceliyor kanaatimce. Destek verilirse, ülke futboluna çok daha fazla şey kazandırabilir. Benden söylemesi...

Hiç yorum yok: