22 Şubat 2010 Pazartesi

İş Kazası!

20 günde üçüncü maç için, Olimpiyat Stadyumu ve Rize Atatürk Stadyumu'ndan sonra Trabzon Avni Aker Stadyumu'na çıktı Trabzonspor ile İstanbul Büyükşehir Belediyespor.

Trabzonspor için ligin en kritik maçlarından birisiydi hiç kuşkusuz. Yukarıdaki dört takımdan Beşiktaş ile Galatasaray ve Fenerbahçe ile Bursaspor kendi aralarında oynayacak ve bu mücadelelerden minimum iki takım puan kaybedecekti. Zirveye yaklaşma yolunda ''bulunmaz hint kumaşı'' olan İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçına iyi de başladı Trabzonspor. Yedinci dakika dolmamıştı ki, Alanzinho kaleci ile karşı karşıya pozisyonda yaptığı aşırtmayı auta gönderdi ve o dakikadan sonra uzun bir ''kilitlenme'' dönemi başladı. Abdullah Avcı ve öğrencileri ortalama yedi günde bir karşılaştıkları rakiplerinin etkili silahlarını artık iyice çözmüşlerdi. Umut Bulut başta olmak üzere, Colman, Alanzinho ve Engin Baytar'a adam adamaya yakın uygulanan markaj sonrasında, Selçuk ve Serkan'da devreye giremeyince, Trabzonspor sık sık yana ve geriye oynamaya başladı. Egemen ve Giray'ın kendi aralarında yaptıkları paslar belki de ilk yarıda en sık gördüğümüz pozisyonlar oldu. İlk yarı boyunca İstanbul Büyükşehir Belediyespor tek pozisyona dahi giremezken, Trabzonspor adına akılda kalan tek pozisyon ise Selçuk İnan'ın yakın mesafeden auta giden frikiği oldu.

İkinci yarıya iki takımda oyuncu değişiklikleriyle başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da Herve Tum yerini Gökhan Süzen'e, Barbosa'da Can Arat'a bırakırken, Şenol Güneş bana göre büyük bir hata yaparak, Alanzinho'yu kenara alıp, Teofilo Gutierrez'i, Ömer Aysan'ın yerine de Drago Gabric'i oyuna aldı. Aslında yanlış kurgu oyun alanının içerisinde de devam etti. Serkan Balcı sağ beke çekildikten sonra önüne sol ayaklı Gabric geçti ve kanattan başarıyla getirdiği tüm topları ters ayağı yüzünden içeriye çeviremedi. Buna rağmen ikinci yarının başlarında Trabzonspor Teofilo ile gole çok yaklaştı ancak, top kale çizgisi üzerinde oluşan karambolde yerde yatan Colman'a çarparak filelerle buluşmadı. Selçuk'un direkten dönen plasesi ve bu kez Colman'ın vurduğu şutta Teofilo'ya çarpıp kaleye gitmeyen şutta Trabzonspor'un önemli atakları oldu. Bu yarıda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da Tevfik Köse ile iki kez gol pozisyonu yakaladı. Son dakikaya kadar golsüz gelen maçın uzatma anlarında İstanbul Büyükşehir Belediyespor savunması maç boyunca belki de tek hatasını Can Arat ile yaptı ancak Giray kaleci ile karşı karşıya pozisyonda topu Hasagic'in ''kafasına'' nişanladı ve karşılaşma başladığı gibi golsüz sona erdi.

İlk yarıda Alanzinho sahadayken hemen hemen tüm hücum girişimlerini göbekten yapan Trabzonspor ikinci yarıda Gabric ve Teofilo'nun girmesiyle kanatlara yayılmaya başladı ancak bence Teofilo'nun oyuna alınması erken bir hamle oldu Trabzonspor adına. Gabric'in ise sol kanattan başka maalesef saha içinde oynayabileceği başka bir mevki yok. Bu yüzden Şenol Hoca'nın kendisine zaman zaman sağ kanatta görev vermesi ''zaman kaybından'' başka bir işe yaramıyor. Ben ısrarla bir Selçuk  - Ceyhun değişikliği bekledim ama Gabric sakatlanınca mecburen Burak Yılmaz girdi oyuna. Bursa'da etkili bir futbol oynayan oyuncu, bu kez tel tel döküldü sahada kaldığı 15 dakika boyunca. Genel bir isteksizlik ve genel bir baskı dikkati çekti Trabzonspor'da bu kez. Serkan Balcı bile eskisi kadar ''deli'' koşmadı. Selçuk zaten bildiğimiz gibi ve maç boyunca en kritik bölgede görev yapmasına rağmen top ayağına ya üç ya da dört kere geliyor. Mücadelesinden de çoğu Trabzonsporlunun pek memnun olduğunu zannetmiyorum. Ceyhun ve Serkan Balcı'dan oluşacak bir çift ön libero denemesi daha verimli olabilir Trabzonspor için. Engin Baytar birkaç haftadan beri olduğu gibi yine iyi mücadele etti. Umut bu kez yokları oynarken, Egemen ve Giray ikilisine maç boyunca hemen hemen hiç iş düşmedi. Teofilo için karar vermek erken ama ben şimdiden fikrimi söyleyeyim: Trabzonspor'un aradığı forvet değil. Sonradan fikrimi bana yutturursa ne ala!

İstanbul Büyükşehir Belediyespor ters bir takım. Oynadığı her karşılaşmada rakiplerinin başına çorap örebilir. Kalelerini iyi savundular ve Onur'u maç boyunca yalnızca bir kez plonjon yapmak durumunda bıraktılar. Bir puan için gelmişlerdi, alıp gittiler.

Abdullah Avcı'yı maalesef birazcık fazla ''şımarttık'' sanırsam ülke olarak. Daha önce hiç yapmadığı işleri yapmaya başladı. Maç boyunca hakemlerle oynaması bir yana Engin Baytar ile yaşadığı soğuk savaşta en azından bir teknik direktör olarak kendisine yakışmıyor. En az kendisi kadar biz de Engin'in ''ne olduğunu'' biliyoruz ama ''toplumdan dışlayacak'' halimiz de yok. Maçın sonunda artan gerginlikle Trabzonspor taraftarının kendisi için yaptığı küfürlü tezahürat ise belki de bu sezonun en centilmen taraftarına hiç yakışmadı. Ne olursa olsun yalnızca sahadaki takımlarını desteklemeleri gerekiyordu.

Yunus Yıldırım benim gözümde iyi bir hakem değil. Dün akşam da gerek eyyam kokan kararları, gerek avantaj kuralından bir ''ev hanımı kadar'' bihaber oluşu, gerekse standart tutturamadığı kartlarıyla, maçın önüne geçmeyi başardı. Selçuk İnan'ın net sarı kartlık elle müdahelesini, sırf daha önceden sarı kartı olduğu için göster(e)meyen Yunus Yıldırım, maç içinde de çoğu kez gerek teknik direktörlerin, gerekse futbolcuların hışmına uğramaktan kaçamadı.

Trabzonspor için önemli bir maç 2 kayıp puanla geride kaldı. 2010 yılındaki yenilmezlik serisi devam etti ama kazanamama serisi de 2 maça çıktı. Haftaya Antalya'da Antalyaspor'un konuğu olacak Trabzonspor'un Avrupa Kupaları'na katılma şansını koruyabilmesi için artık kazanması gerekiyor. Unutmadan ekleyeyeyim; dördüncü sarı kartını gören Gustavo Colman Antalyaspor karşısında cezalı olduğu için forma giyemeyecek.

Hiç yorum yok: