21 Aralık 2009 Pazartesi

Yine... Yeni... Kaldığımız Yerden...


Serkan Balcı'nın Andre Santos'u denize dökmesiyle başladı maç. Andre Santos'un savunduğu kanattan başlayan Trabzonspor atakları tam etkili oluyor ve meyvesini verecek dediğimiz anda Güiza'nın kendisinden beklenmeyecek klastaki şutunun Onur'un müdahelesiyle direkte patlamasının ardından, Trabzonspor'un %99,9 golle neticenelecek pozisyonu kaldırılan ofsayt bayrağıyla kesildi ve bir ''dinginlikle'' birlikte, maç bir şekle girdi. İki takımda birer, ikişer denemenin ardından, sahaya daha iyi yayılmaya ve oyunu kontrol etmesine çabasına girişti. Andre Santos'un güven vermeyen savunma performansıyla birlikte Özer'den de Santos'a yeterli destek gelmeyince, ilk yarıda birçok kez Trabzonspor'un sağ kanat bindirmelerini izledik ancak bunların hiçbirinden net gol pozisyonu çıkmayınca, Fenerbahçe'de ilerleyen dakikalarla birlikte oyuna ortak olup, Güiza'ya atılan ara topları ve yine İspanyol oyuncuya kaldırılan uzun toplarla gol aradı. İlk yarının ortalarında Güiza birisi inanılmaz bir biçimde olmak üzere iki fırsatı değerlendiremedi. Mehmet Topuz ve Özer biraz daha sorumluluk alabilseydi Fenerbahçe ilk yarıda Trabzonspor'u çökertecek golü dahi bulabilirdi. İkinci yarıda Andre Santos'un kanadındaki sorun ilk yarıdaki gibi devam ederken, bu kez bir taç organizasyonunda Alex'in indirdiği topa hareketlenen Güiza'nın golüyle Fenerbahçe skor üstünlüğünü eline geçirmeyi başardı. Golün ardından Trabzonspor amaçsız oyununu sürdürüp, maçın sonuna kadar oyunu Fenerbahçe'nin sahasına yıkmayı başaramadı. Tam bu takımın forveti nasıl Umut Bulut olabilir diye düşünürken Şenol Güneş sahaya Gökhan Ünal'ı sürdü. Tabi Gökhan Ünal'ı görünce Trabzonspor'un forvetinin neden Umut olduğunu bir kez daha hatırladım. Maç Fenerbahçe'nin golden sonra yaptığı etkili presle Trabzonspor'u sindirmesi ve ''al gülüm ver gülüm'' ile sona erdi.

Trabzonspor adına bana göre takımın ve hatta sahanın en iyisi Serkan Balcı'ydı. Biraz Gabric, biraz da oyuna girdikten sonra Ceyhun Gülselam'ı beğendim. Alanzinho tutuk, Colman ise son birkaç maçtır olduğu gibi berbat bir günündeydi. Özellikle ikinci yarının başlarında kaçırdığı net fırsat kendi klasına hiç yakışmadı. Şenol Güneş takım kadrosu doğrultusunda yapabileceği en iyi değişikleri yaptı, en net müdaheleleri gerçekleştirdi maç boyunca. Fenerbahçe'nin saha içi lideri ve sorumlusu Alex'ti ama Trabzonspor'da liderlik edecek, organizasyonu sağlayacak tek oyuncu yoktu. Bence iki takım arasındaki en önemli farkta buydu.

Fenerbahçe'de ise Christoph Daum'un eleştirebilecek tek hatası, Andre Santos'un kanadına müdaheleyi son derece geç yapmasıydı. Brezilya Milli Takımı'nın sol kanadını Dünya Kupası'nda bu adam savunmaz herhalde. Fenerbahçe takım halinde diğer maçlardan daha farklı oynamadı. Kasımpaşa ya da Eskişehirspor veya Ankaragücü maçında neyse, Trabzonspor karşısında aynı futbolunu oynadı. Hem Trabzonspor hücum hattının beceriksizliği hem de sahaya rakibine göre daha iyi yayılıp, top rakipteyken pres yapmanın ödülünü tek golle almayı başarıp, ilk yarının sonunda liderliği yeniden ele geçirmeyi başardılar.

Trabzonspor için bundan sonrası yalnızca Türkiye Kupası'nı kazanmak ve Süper Lig'de üçüncülüğü zorlamaktır bana göre. Şenol Güneş'in özellikle psikolojik anlamda takıma yüklemesi gereken birçok ''aşama'' olduğunu düşünüyorum. Bir de şu Ceyhun'u onbirden kesmezse daha iyi olacak gibi geldi bana. Ceyhun için Selçuk yedeğe çekilebilir ki buna değer bence...

Hiç yorum yok: