19 Aralık 2009 Cumartesi

Yine... Yeni... Yeniden...


Trabzonspor'un şampiyon olduğu 6 sezonun hemen hepsinde azılı rakibi Fenerbahçe'ydi. Fenerbahçe'nin şampiyon olduğu sezonların birkaç tanesinde de Trabzonspor ligi Fenerbahçe'nin ensesinde bitirmişti. Özellikle 1995-96 sezonu üzerinden 14 seneye yakın bir zaman geçsede özellikle Trabzonspor kanadında asla unutulmadı, bir an olsun hafızalardan çıkmadı. Trabzonspor'un İstanbul takımlarıyla arasının iyice açılmasında o kadar büyük bir etkisi olduki ''O maçın'' üzerinden değil 13, 113 yıl geçse de hafızlara kazınmış ve rekabetin boyutunu arttırmış bir hatıra olarak kaldı.

Trabzonspor, Fenerbahçe karşısında zaman zaman spektaküler sonuçlara imza atsada özellikle Aziz Yıldırım döneminde Fenerbahçe, Trabzonspor'a karşı saha sonuçları anlamında ezici bir üstünlük kurdu. Bir Trabzonsporlu için 34 maç içerisinde fikstürde en önemli maç Fenerbahçe ile oynanacak olan iki maçtır. Lig fikstürleri ele alındığında ilk önce Fenerbahçe ile kaçıncı hafta oynanacağına bakılır ve buna göre yorumlar yapılır.

Yarın akşam oynanacak maçta işte böyle bir maç. 13 sezon önce şampiyonluğu kendi elleriyle Fenerbahçe'ye kaptıran Trabzonspor'un o zamanki teknik direktörü Şenol Güneş şimdilerde bir halk kahramanı edasıyla yine Trabzonspor'un başında ve o zamankinden çok daha güçlü bir konumda. Trabzonspor'un şimdiki kadrosu o zamanki kadroya göre (tamamen kendi görüşüm) fersah fersah geride kalite olarak ancak endüstriyel futbol kavramı sayesinde belki de o dönemki kadrodan daha pahalı kontratlarla oynuyorlardır. Trabzonspor'un kalesini son iki maçta olduğu gibi yine Onur Recep Kıvrak koruyacak. Oynadığı iki maçta yalnızca bir gol yiyen ve bir nebzede olsa maç eksiğini gideren genç kaleciye yarın akşam kritik işler düşecek. Savunmanın sağ kanadını performansını pek beğenmediğim ancak gün be gün takıma ısındığını ''hissettiğim'' Ömer Aysan savunacak, sol tarafta ise Trabzonspor'a geldikten sonra Hırvatistan Milli Takımı'na çağırılan, Hrvoje Cale var. Stoperler, Rigobert Song ve Egemen Korkmaz tabi ki. Trabzonspor'un orta sahası diğer takımlara nazaran biraz daha farklı. Bu bölgede ''kazma'' diye tabir ettiğimiz futbolcusu pek yok Trabzonspor'un. İçlerinde en ''kazması'' Razundara Tjikuzu dersem herhalde ne demek istediğimi anlarsınız. Trabzonspor'un orta sahasında, Selçuk İnan, Drago Gabric, Serkan Balcı (gerçi bak bir tane kazma bulduk ama o da normalde sağ bek oynuyor) Alanzinho ve ''Colmandante Che Gustavo'' yani Gustavo Colman mücadele edecek. Burada sağ açık, sol açık gibi detaylara inmiyorum çünkü Şenol Güneş'in gelişinden sonra Colman'da dahil olmak üzere hemen her futbolcu maç içerisinde aralıklarla yöne bakılmaksızın kanatlarda oynayabiliyor. Son üç sezondur Trabzon'daki Fenerbahçe maçlarını boş geçmeyen Umut Bulut bu maçta yine Trabzonspor'un (maalesef) en büyük gol ümidi olacak. Şu saydığım kadro Turkcell Süper Lig'in ''elit'' kadrolarından birisi aslında. Engin Baytar, bir dönemin yıldızı Barış Memiş, gol krallarından Gökhan Ünal, Tjikuzu, Giray Kaçar gibi futbolcularda bu saydığım onbiri yedekleyen oyuncular.

Fenerbahçe'nin dertleri belli. İki sezondur (şahsım adına konuşuyorum), Fenerbahçe için aynı şeyleri söylemekten sıkıldım artık. Kazansa da, kaybetse de, berabere kalsa da hep aynı futbolu oynayan, hep aynı işleri yapan bir takım. Geçen sezondan tek eksikleri  işi Alex'in üzerine biraz daha yıkmaları, tek fazlaları ise Emre Belözoğlu'nun performansıydı ancak Emre'nin Trabzonspor maçında oynaması biraz zor bir ihtimal gibi duruyor. Malum kısa adaleli olduğundan üstüste 10 maçı sakatlanmadan tamamlaması mucize, bu maçlarda 90'ar dakika sahada kalması ise neredeyse imkansız bir istatistik arz ediyor. Kaleci Volkan Demirel bir iki maç iyi performans gösterse de yine eski kimliğine bürünüp, tabiri caizse gelen gideni içeri almaya başladı tekrardan. Sonsuz kredisinin nereden geldiğini bilmiyorum ama özellikle Umut'un Volkan'a giden şut, pas vb.. topları özellikle ve ayrı bir dikkatle takip etmesi gerekiyor. Gökhan Güleç hatırlarsanız bu takipçiliğinin semeresini almıştı iki hafta önce. Savunmanın sağındaki Gökhan Gönül benim Fenerbahçe'de en beğendiğim oyuncu. O ilk zamanlardaki fırtına performansı biraz duruldu ama yine de özellikle kanattan gelişecek Fenerbahçe ataklarında iyi ortalar kesip, iyi driplingler yapabilir ama karşısında oynayacak Gabric ve zaman zaman Alanzinho'yu fazla boşlarsa (özellikle Alanzinho'yu) çok ağır bedeller ödetebilir takımına. Fenerbahçe'nin sol beki ise Roberto Carlos'un gidişinden sonra (gitmese de zaten cezalıydı) muhtemelen Wederson da Silva olacak ama ''mahalle baskısı'' yüzünden Daum bu bölgede yabancı kontenjanı kullanıp Andre dos Santos'u oynatabilir. Ön liberoda Christian Baroni'nin yeri garanti. Ben bu adamı izlediğim maçlarda pek fazla sahada gördüğümü sanmıyorum ama iyi oynadığını söyleyenler var. Emre yetişirse oynar, yetişmezse Selçuk, Christian'a partnerlik edecek. Fenerbahçe orta sahasının hücuma dönük ismi, takımın herşeyi ve kaptanı Alex de Souza yine takımını sırtlayıp Avni Aker'den değerli 3 puanı almaya çalışacak. Şayet sol beke Andre Santos geçerse önünde tahminimce Uğur Boral oynayacak Fenerbahçe'de. Güiza ve Semih'in aynı anda sahada olmasını Daum mantalitesine göre zor gördüğümden, Güiza tek forvet olarak sahaya çıkacak. Fenerbahçe orta sahasında ayrıca Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz'u da izleyeceğiz büyük sürprizler olmazsa yarın akşam.

İki takımında kazanmaya ihtiyacı var, iki takımında puanlara ihtiyacı var ama herşeyden önce iki takımında özgüvene ihtiyacı var. Trabzonspor'un son haftalarda yükselen performansına müteakip Fenerbahçe'nin düşüşü bu maç öncesi Trabzonspor'u bir adım öne çıkarıyor ama unutulmamalı ki; Trabzonspor ''Üç Büyüklere'' karşı son yıllarda tamamen ''ezilmiş'' bir profil çiziyor. Geçen sezon Galatasaray'a dışarıda 3-0 yenilip, kendi sahasında 2-2 berabere kalan Trabzonspor, Beşiktaş'a karşı 0-0 ve 1-1'lik beraberlikler alırken, Fenerbahçe'ye karşı ise deplasmanda 0-0 berabere kalıp kendi sahasında 2-1 kaybetmiş ve bu mağlubiyetle Şampiyonlar Ligi eleme maçı vizesini Sivasspor'a kaptırmıştı. Ayrıca Fortis Türkiye Kupası'nda da Beşiktaş'a kendi sahasında 2-1 mağlup olmuştu. Bu sezon ise Galatasaray'a Ali Sami Yen'de 4-3, Beşiktaş'a ise Avni Aker'de 2-0 kaybedilen maçlar var. Son 1,5 sezonda toplam 9 maçta hiç galibiyet alamayan Trabzonspor'un 4 beraberlik ve 5 mağlubiyetli son derece korkutucu bir istatistiksel arşivi de var.

Tüm bu değerlendirmelerin ışığında ben herşeye rağmen gönül verdiğim takımım Trabzonspor'un Fenerbahçe'yi yeneceğine inanıyorum. Şuursuz bir baskı kurma çabasına girmeden ama en önemlisi bu tip maçlarda sık sık kullanılan bir klişe olmasına rağmen sinirlerine hakim olarak, mücadele ederek bu karşılaşmayı kazanıp Fenerbahçe ile aradaki puan farkını dörde indireceğine inanıyorum. Beşiktaş'ın da 3 puan birden kaybettiği haftada alınacak bir Fenerbahçe galibiyeti hem büyük bir moral hem de lig yarışına yeniden dönüşün sinyallerini verebilir bizlere.

Kazasız belasız, iki takımında alnının akıyla bitireceği bir mücadele olmasını temenni ediyor ve ''memleketimi'' futbol sahalarında temsil eden bordo mavili Trabzonsporuma sonsuz başarılar diliyorum. Yenilsen de, yensen de...

Hiç yorum yok: