21 Ağustos 2009 Cuma

%50

Hugo Bross zaten korkarak çıkmıştı sahaya. Alanzinho'yu ve Ceyhun Gülselam'ı yanında oturtup, Tayfun Cora'yı yeniden sürdü sahaya. Serkan Balcı'yı sağ açığa yerleştirip, hücum organizasyonunu Colman'a bıraktı. Bilen bilir, eğer Colman o gün kötüyse, çok kötü olur, sahada göremezsiniz. O günlerinden birini yaşayan Colman hücumda yokları oynayınca, devreye Engin Baytar girmeye başladı. Bir ara sol kanadı tamamen bırakıp, ''10 numaralığa soyunan'' oyuncunun eline bakar hale geldi Trabzonspor. Tabi Engin'in hiç destek vermediği sol kanattan da atak üstüne atak yemeye başladı Trabzonspor. Toulouse ile eşleştiğimizden beri adını ezberlediğimiz Fransız Milli oyuncu Gignac, Trabzonspor'un Cale ile savunduğu sol kanattan gelişen bir atağı enfes bir yarım voleyle gole çevirince iş bitti sandık ama 5 dakika sonra Engin Baytar'ın ''gereksiz çalımlarına'' rağmen şansının yardımıyla sıfıra kadar indirdiği topta Rigobert Song'un vuruşuyla yeniden umutlandık. Maçın ilk yarısının sonuna kadar belirgin bir üstünlük yakaladı Trabzonspor. Tam üç kez direkler gole engel oldu. Tabi bu arada Toulouse'un yakaladığı bir kontraatağıda Trabzonspor'un kale direği engelledi. Açıkçası ikinci yarıya ümitli lakin bir parçada endişeli girdik. Görüntü itibariyle Trabzonspor'un ikinci yarıda yemeden atacağı bir gol dahi ciddi bir avantaj olacaktı ikinci maça. Yine baskı kurmaya çalışıldığı bir anda kornerden yedi golü Trabzonspor. Slyvia'nın büyük hatası sonucu yine Gignac takımını öne geçiren golü attı ve Trabzonspor'u moral motivasyon bakımından da dibe indirdi. Alanzinho ve Gökhan Ünal peşi sıra oyuna dahil oldular ancak iş işten geçmiş takımda müthişte bir yorgunluk başgöstermişti. 60. dakikadan sonra Toulouse oyuncuları dipdiri sahadayken, Trabzonsporlu futbolcuların dilleri dışarıya fırlamıştı. Oyun bu şekliyle son dakikaya kadar ''göstermelik'' bir Trabzonspor baskısıyla gitti, son dakikada Toulouse yakaladığı kontraatağı hem gole hem de tura çevirmeyi başardı. Başta da ifade etmiştim teknik direktör sahaya korkarak çıkınca oyuncularıda bir ürkeklik almıştı zaten. Koskoca Trabzonspor bir Engin Baytar'ın eline baktı maç boyunca. Başkan Sadri Şener sezon başında ligde şampiyonluk Avrupa Ligi'nde yarı final hedefi koymuştu aklınca. Dün akşam kapasiteyi görmüştür herhalde. Daha tranferin bitimine bir hafta, ''ha'' desen gelmeye hazır oyuncular var. Bilmem anlatabiliyor muyum? Son dakikalara normalde ıslıklarla girmesine alıştığımız taraftar bu kez Trabzonspor'u desteklemeyi uygun gördü. Üçüncü golü yediğimiz an tribünlerden ''Trabzonum sen çok yaşa'' tezahüratı yükselince çıktım mekandan... Dokunsalar ağlayacaktım...

Sivasspor'un Shaktar'a 3-0 kaybettiği maçın ikinci yarısını izleyebildim ancak. 45 dakika boyunca sahada ''Ilsinho şov'' vardı. Attı, attırdı, bir ofansif orta saha oyuncusu ne yapması gerekiyorsa onu yaptı. Aghahowa'yı gördüm. Kayserispor'dan Shaktar Donetsk'e transfer olmuş. İki takım arasında ciddi bir güç farkı vardı zaten. Son derece normal bir sonuç çıktı 4 Eylül Stadyumu'ndan. Sivasspor sancılı bir yapılanma döneminin tam içinden geçiyor. Yapılanmayı başarabilirlerse yeniden ''renk'' olabilirler ancak sıkıntıyı aşamazlarsa zor günler bekliyor Yiğidoları.

Galatasaray ve Fenerbahçe bekleneni yaptılar. Galatasaray'da Keita parlarken, Fenerbahçe'nin kaçırdığı gollere inanamadım. Bu iki takıma Avrupa Ligi'nde şimdiden başarılar diliyorum...

Hiç yorum yok: