9 Ağustos 2009 Pazar

Play-off Rakipleri Hakkında...

4 takımla temsil edildiğimiz UEFA Avrupa Ligi kuraları cuma günü çekilmişti. Galatasaray ile Fenerbahçe'nin seribaşı olarak katıldığı kura çekimine Trabzonspor ve Sivasspor ise takım puanları düşük olduğu için seribaşı olmadan iştirak etti.

Galatasaray Avrupa Ligi gruplarından önceki son tur olan play-off'a Tobol Kostanay ve Maccabi Netanya'yı eleyerek geldi. Oynadığı 4 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlik alan Galatasaray bu maçlarda 13 gol atıp 2 gol yiyerek mükemmel bir performans çizdi. Tabi ki rakiplerin zayıflığı bu performansın baş faktörüydü ancak Galatasaray'ın ''iş disiplinini de'' göz ardı etmemek gerek. Bu turda ise Galatasaray'ın rakibi Estonya'nın FC Levadia Tallinn takımı oldu. Kendi liginde geçen sezonu şampiyon olarak bitiren Tallinn, Şampiyonlar Ligi için oynadığı 2. ön eleme turu karşılaşmasında Polonya'nın Wisla Krakow ekibiyle deplasmanda 1-1 berabere kalıp kendi sahasında 1-0 galip gelerek sürpriz bir şekilde 3. ön eleme turuna yükselmeyi başardı. 3. ön eleme turunda Macaristan temsilcisi Debrecen ile eşleşen Estonya ekibi rakibine iki maçta da 1-0'lık skorlarla mağlup olup UEFA Avrupa Ligi play-off maçlarının yolunu tuttu. Wisla Krakow'u elemeyi başaran Estonya ekibi bu aralar kendi liginde de fırtınalar estiriyor olsa dahi Galatasaray'a rakip olabilecek ayarda bir takım değil. Ciddiyeti elden bırakmaması halinde
Galatasaray bu turu zorlanmadan geçecektir.

Bir önceki turda Macaristan'ın Honved ekibini kendi sahasında 5-1 yenip uzun süre 10 kişi oynadığı rövanş maçında da 1-1'lik beraberlikle turlayan Fenerbahçe'nin bu turdaki rakibi ise İsviçre'nin FC Sion ekibi oldu. Hemen her kıtadan kadrosunda bulundurduğu futbolcularla ''Globalleşen'' dünyaya ayak uyduran takımlardan birisi olan Sion 2007 yılında Galatasaray ile de Şampiyonlar Ligi ön elemesinde eşleşmiş ve hatta kendi sahasındaki ilk maçı 3-2 kazanmayı başarmıştı. ( Hatta ilk 20 dakikada 3-0 öne geçmişlerdi. Galatasaray'ın o maçtaki ilk golünü ise sahalarda ender görmeye alıştığımız bir futbolcu olan Tobias Linderoth kaydetmişti.) Ali Sami Yen'de ise işler istedikleri gibi gitmeyince sahadan 5-1 mağlup ayrılıp o sezonki Avrupa serüvenine veda etmek zorunda kalmışlardı. FC Sion'un bir başka özelliği ise İsviçre Kupası'nda 10 kez finale kalıp hepsinde de kupayı kaldırmış olmaları. Bu gerçekten ilginç bir istatistik ve bu alanda rakipleri Fenerbahçe'ye belirgin bir üstünlük sağlamış durumdalar! Takımın en kariyerli oyuncusu ise İlker Yasin'in tabiriyle ''Elin arabı'' Emile Mpenza. Herhalde Mpenza'yı tanımayanımız, bilmeyenimiz yoktur. Merak edenler için Mpenza şu anda 31 yaşında. FC Sion, Fenerbahçe'ye göre fersah fersah geride bir takım. İşi ciddi tutması gereken Fenerbahçe İsviçreli rakibi karşısında turu kolayca geçecektir.

Trabzonspor seribaşı olmadan katıldığı kurada çekebileceği belki de en iyi takımı çekerek Fransa'nın Toulouse takımıyla eşleşti. Geçen sezonu Ligue 1'de dördüncü olarak tamamlayan Toulouse takımının kadrosunda ''takımın herşeyi'' olarak nitelendirilen Andre Pierre Gignac bulunuyor. Oyuncu bu yıl içerisinde ilk kez Fransa Mili Takımı'nı da davet edilme onuruna ulaştı. David Trezeguet, Thierry Henry ve Nicolas Anelka gibi üst düzey forvet oyuncularına sahip bir ülkenin milli takımına davet edilmekte oyuncunun kalitesini ortaya koyuyor hiç kuşkusuz. Trabzonspor'un şansı bana göre %50. Toulouse takımını tanımıyor olsak dahi bildiğimiz Trabzonspor Toulouse'a kolay kolay teslim olmayacaktır. Bu turdaki en büyük dezavantaj bana göre ilk maçın Avni Aker'de olması. İlk maç deplasmanda olsaydı Trabzonspor'a agresif bir şekilde %51 şans verebilirdim.

Sivasspor ise Anderlecht serisinin ardından bu kez de son UEFA şampiyonu Shaktar Donetsk ile eşleşerek son derece şanssız bir kura çekmiş oldu. Şampiyonlar Ligi elemelerinde dramatik bir son yaşayan Lucescu'nun takımı bu kez işini şansa bırakmayacaktır diye tahmin ediyorum ve Sivasspor'un bu turda Shaktar Donetsk'i elemesini ancak ''futbol mucizelerine'' bırakıyorum...

3 yorum:

omanim dedi ki...

allah aşkına sende nasıl futbol takip ediyon.bana göre de ilk maçı deplasmanda oynamak trabzonun en büyük avantajı.trabzonsporun trabzonda ki maçlarda en zayıf takımlara bile finallerde nasıl kaybettiği hala benim hafızamda ama sen çabuk unuttun herhalde.şampiyonlar ligi için ilk eleme maçı oynamaya başladığımız skonto riga maçıyla başlıyorum hatırlatmaya.ilk maçı deplasmanda 1-1 bitirdiğimiz zayıf rakibimizi trabzonda eleyene kadar imanımız gevremişti.0-0 biten ilk devreden sonra ikinci devre başında karşı karşıya topları direkten dönmüştü çok zayıf rakibimizin daha sonra oyunun sonlarında bulduğumuz gollerle maçı 2-0 kazanıp turu geçmiştik.ama o direkten dönen top gol olsa o golü çıkarabilirmiydik hiç sanmam.devamında eşleştiğimiz dinamo kievle ilk maçı deplasmanda oynayıp 2-1 kazandıktan sonra senin avni akerinde ikinci maçı 2-0kaybederek ilk denememizden başarısız olarak turnuvaya girme hakkını kaybetmiştik.bir sonraki sene ikinci denememizde ilk maçı deplasmanda oynadığımız çok zayıf rum rakibimiz famagustaya 3-1 kaybedip buna rağmen çok rahat fark atarak elememiz gereken senin avni akerinde ilk devreyi de 1-0 önde kapamamıza rağmen hala gözümün önünde gökdenizin eli ayağı titreyek kaçırdığı gollerle çok zayıf rum rakibimiz famagustaya elenmiştik.daha sonra yine çok zayıf rakiplerimizden intertoto da eşleştiğimiz otelul galati takımına deplasmanda 2-1 kaybettiğimiz maç tan sonra rövanş maçında her zaman ki gibi avni aker finali krizi hastalığına yakalanarak onlara bile 2-1 yenilerek elenmiştik.bu kadar hatırlatma yeter sanıyorum.türkiyedekileri sen getir aklına.saha dezavantıyla oynayan dünyadaki ender takımlardan biridir trabzonspor.geçen senede ligi 3.bitirmesine rağmen deplasmanda en fazla puan toplayan takım olmuştur.ve sezon finalinde yine şampiyonlar ligi elemesine kalma maçında senin avni akerinde oynadığı maçta ligde hiçbir amacı kalmayan fenerbahçeye 2-1 kaybederek yine bir avni akerde final krizi vakası yaşanmıştır.bu böylece de devam edecektir bu takım maçlarını senin avni akerinde oynamaya devam ettiği sürece.bu senede iyi başlanmıştır kadro derinleşmiştir ama yine izliyeceğiz avni akerdeki maçları nasıl geçecek göreceğiz.bu hafta ki diyarbakır maçı belki rahat geçebilir.ama belki diyorum özellikle.ama özellikle final maçları yine bizim mağlubiyetimizle ya da beraberlikle bitecektir.

Faruk dedi ki...

Ne demek istediğini tam olarak anlamadım. Sence ilk maçı iç sahada oynamak bir avantaj mıdır?

omanim dedi ki...

valla normal formattaki takımlar için gerçekten kendi sahası kendi sahası gibi olan takımlar için dejavantaj olabilir ama trabzonspor gibi kendi saha avantajı değil kendi saha dezavantajı olan takımlar için ilk maç sözde kendi sahası avantajdır.sen neyini anlamadın bende onu anlamadım.tek tek analiz ederek yazdım ilk maçları deplasmanda oynadığımız avrupa maçlarını istersen sen bir kez daha oku.