24 Ağustos 2009 Pazartesi

Kazın Ayağı...

İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile yapılan ''korakor'' mücadeleyi beğenmişti bir takım ulemalar. Beşiktaş iyi yolda klişesinin üzerine Antalyaspor karşısında ''güçbela'' alınan galibiyetin ardından sıfırdan takım kuran Gençlerbirliği karşısına çıktı Beşiktaş. Geçen sezon iki takımla uğraşan İlhan Cavcav tek takıma yoğunlaşınca geçen sezondan farklı bir Gençlerbirliği oluştu doğal olarak.

Büyük takıma karşı oynarken pes etmeyen, çekinmeyen Anadolu kulüplerine ve futbolcularına bayılıyorum. Maçı kafada kaybetmemek, yani sahaya 0-0 berabere çıkmak kadar önemli bir şey olmamalı Anadolu kulüpleri için. Gençlerbirliği'de öyle yaptı cumartesi akşamı. Pres yaptı, top kazandı, maçın her bölümünde tehdit oluşturdu ve yer yer Beşiktaş'ı sindirdi.

Bu sezon Tello'yu ''bir var bi yok'' modunda izleyeceğiz anlaşılan. Gençlerbirliği maçında ''canı istemedi'' yine. Nihat çok güçsüz ve ağır baskı altında. Yapabileceği şeyleri dahi yapamıyor ve bir gözü hep hakemin üzerinde. Aynı son iki sezonundaki Hakan Şükür gibi. Galatasaray'ın ''üstün'' lobisine sahip olmayan Beşiktaş'ta, Nihat'ın bu kaş göz işaretleri gerekli etkiyi yaratmıyor tabi ki. Mustafa Denizli'nin maça Nobre'siz başlaması da enteresan. Holosko ve Nihat sürekli geriden top alan adamlar. Gelip topu aldıklarında karşılarında sürekli minimum üç Gençlerbirliği oyuncusu ve yaklaşık 30-40 metrelik dripling alanları buldular. Olmayacak denemelerde yaptılar bazen. ''Striker'' anlamında takımda bulunan iki oyuncu Bobo ve Nobre ilk onbirde kendilerine yer bulamadılar.

Geçen sezonda aynıydı Beşiktaş, bir ileri iki geriyle şampiyon oldular. Galatasaray ve Fenerbahçe çok gerilerde kalmışlardı. Şimdi kazın ayağı öyle değil. İşi sıkı tutmak lazım. Şampiyonlar Ligi'ne az kaldı. Bir an önce onbir kurulmazsa, hüsran yaşanır, Çeşme yolları gözükür. Yıldırım Demirören affetmez!..

1 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

M.Denizli Çeşme'ye tatile gitsin, güzel bir dinlensin.