31 Ağustos 2009 Pazartesi

Hugo Broos'un Trabzonspor'u...


Fotoğraftaki manzaraya bir süreden beridir alışmış durumdayız Trabzonspor taraftarları olarak. Sivasspor'a karşı alınan deplasman galibiyetinin ardından önce Diyarbakırspor'a, ardından da Toulouse'a Avni Aker'de boyun eğen bordo mavililer, Manisa deplasmanından da mağlubiyetle dönüp hafta içinde Avrupa Ligi'ne ''erken veda'' yapmışlardı.

Bursaspor maçı tüm bu kayıplar adına son derece önemliydi. Geçen sezonki Fenerbahçe maçıyla birlikte Avni Aker'de üstüste 3 maçtır mağlup olan takım ligden erken kopmamak ve kaybolmaya yüz tutan özgüveni yeniden kazanmak için çıktı sahaya.

Cale, Engin Baytar, Tjikuzu, Umut Bulut, Alanzinho ve Egemen gibi onbir oyuncuları bu maçta ''kesik'' yediler. Alanzinho kesiğin en büyüğünü yiyip tribüne çıkarken, diğerleri yedek kulübesindeki yerlerini aldılar. Maçın başlamasıyla birlikte bu maçın da diğerlerinden farklı olmayacağını anlaşıldı. Gökhan Ünal geçen sene bıraktığı yerden devam edip kendisine atılan her topu ezerken, Colman orta saha organizasyonlarını gerçekleştirmede sıklıkla olduğu gibi yine yetersiz kaldı. Song'un partnerliğini yapan Giray'ın riskli pasları ve sık kademe hataları ile Serkan Balcı'nın normalden kötü oyunu Bursaspor'u sahanın iyisi haline getirdi. Duran toptan gelen ortaya Turgay Bahadır'ın vurduğu enfes ve akıl dolu kafa ile de Bursaspor skor üstünlüğünü daha ilk yarıda eline geçirmiş oldu. Tarihinde şimdiye kadar Trabzonspor'u Trabzon'da yenemeyen Bursaspor'un oyun üstünlüğünü eline almasını beklerken Trabzonspor'da ufakta olsa bir silkinme meydana geldi ve dün gece sorumluluk almaya karar veren (!) Selçuk İnan'ın asistinde Gustavo Colman'ın golüyle denge tekrar sağlandı. Gabric ve Barış Memiş'in etkili denebilecek bindirmeleriyle golden sonra da pozisyonlar bulan Trabzonspor golü bulamayınca ilk yarının sonlarına doğru oyun tekrar dengelendi ve Bursaspor maça oyun anlamında yeniden ortak oldu.

Trabzonspor ikinci yarıya iyi oynayan Selçuk ve Barış'ı çıkartıp Engin ve Umut'la başladı. Artık can sıkıcı hale gelen ''dostlar alışverişte görsün'' değişiklikleri takıma dinamik sağlayacağı yerde dinanizmin kırıntılarını da aldı. Özellikle 70. dakikadan sonra (bu sezon bu hep böyle oldu) dilleri dışarı fırlayan Trabzonsporlu oyuncular (ikinci yarı girenlerde dahil) bırakın maçı kazanmayı, kaybetmemek için dahi çok fazla çaba göster(e)memeye başladılar. Volkan Şen ve Sercan Yıldırım girdikleri pozisyonlarda biraz dikkatli ve paylaşımcı olsalar Bursaspor Trabzon'dan istediği galibiyeti çıkartabilirdi. Buna rağmen geçen sezon son dakikanın da son dakikasında frikikten attığı golle Bursaspor'u deviren Gökhan Ünal yine uzatmanın uzatmasında yakaladığı net fırsatı harcayınca Trabzonspor şansıyla alacağı bir galibiyetten oldu.

Maçtan sonra Hugo Broos ''Futbolcularım mücadele ettiler ve oynanan oyundan memnunum'' açıklamasını yaptı. Oyuna Umut Bulut'u alırken bir kanadını eksilten (Engin Baytar kanat oyuncusu falan değil) ayrıca aksi gibi iyi oynayacağı tutan ve forvete top taşımaya gayretli Selçuk'u da çıkarıp Umut'tan Messi driplingleri bekleyen Belçikalı teknik adamın açıklaması bana hiç enteresan gelmedi. Sadri Şener sezon başında küme düşmesine ramak kalan Gençlerbirliği teknik direktörü Samet Aybaba ile anlaşmanın kıyısından dönmüştü ama inadından vazgeçmeyerek küme düşen bir takımın hocasını Avni Aker'e çıkartmayı başardı. Anderlecht'in başındayken şampiyonluklar yaşayan Hugo Broos için o zaman söylediğim şeyi bugünde rahatlıkla söyleyebilirim: Anderlecht özellikle o dönem kadro kalitesi ve bütçe olarak diğer Belçika takımlarından son derece üstündü. Bir dönem Ajax'ın Hollanda'da, Bayern Munich'in Almanya'da ve Fransa'da Lyon'un yaptığını yapıyordu. Bu tip takımlarda teknik direktörün pek fazla bir önemi olmaz. Guardiola belki çok parlak genç bir hoca olabilir ancak takdir edersinizki İspanyolca konuşabilen (mesela) bir Samet Aybaba'da bu üçlemeyi yapabilirdi. Hepsini bir kenara koysak dahi Hugo Broos'un maç sonu açıklamaları ve takımın oyun kurgusu da teknik direktörün zaafiyetlerini ortaya koyacak cinsten.

Milli maç arası Trabzonspor'a ne kadar fayda sağlayacak bilmem ancak bu gidişatın değiştirilmesi için acil olarak bir takım önlemlerin alınması şart. Tamam şampiyonluk hayalimizden bu sezonda vazgeçebiliriz mesele değil ama en azından Avrupa Kupalarına istikrarlı bir şekilde her sene katılabilmek için ligde de belli bir istikrarı yakalamak gerekecek.

2 yorum:

omanim dedi ki...

bence bu trabzonspor futbol takımının bu ligde maç kazanması artık olaydır.bu kadar kötü bir takım uzun yıllardır izlemedim.broos geldikten sonra stoperlerin arasında top çevirme hastalığı top sürekli bizde kalacak mantalitesinin bir ürünü olsa gerek.takımda ikinci bölge yokmuşçasına sürekli defanstan ileriye top şişirmek -ki forvetler de o topları tutacak tipte adamlar değil- sürekli geriye ve yana oynamak djikuzu gibi en azından bu iki bölge arasındaki bağlantıyı yapabilen bir adam dururken ceyhunun sahada 90 dakika gezinmesini izleyerek oyundan 40 yılda bir iyi bir ilk yarı çıkarmış selçuku almak sol kanat diye alınan gabrici (nasıl bir saçmalık demiyecem artık bunun adı gerizekalılık) sağda, sağ ayaklı sağ kanatta oynayan barışı solda oynatıp ikisinin veriminide mümkün olduğunca düşürmek nasıl açıklanır bilmiyorum.gabriçten öncede yine sol ayaklı alanzinho yu sağda engin baytarı solda oynatma fantezisi vardı hocamızın.yahu bari adamları kendi mevkiilerinde oynat be adam.zaten artık deplasmanın deplasmanı haline gelmiş statta hugo broos ta bütün kombinasyonları denedi yenilmek için.bir de anti parantez açıp bir çift lafta sürekli galatasarayın kollandığını söyleyen fenerlilere ediceğem.kayseri galatasaray maçında galatasarayın attığı ilk iki gol hakem yardımlıydı ya dünde manisanın bir golü olmayan bir ofsayt gerekçesiyle iptal edildi birde bekirin yaptığı penaltı pas geçildi.yani bu ligde kollanan bir takım yok iki takım var.fenerbahçe ve galatasaray.sürekli galatasarayı ön plana atıp kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gösteren fenerlilere duyrulur.üç büyük takım içinde bu konuda ezilen her zaman beşiktaştır.ağlanması gerekiyosa bırakın onlar ağlasın.bu arada bedava kale arkası varken 30 lira verip maçı maratonda izledim.maçtan sonra karar verdim bu takım 3 lira verip kahveden bile izlenmez.

sami özgür türer dedi ki...

adam takımı hıc tanımıyor ama bıldıgı sey su takım gol atamıyor ne yapsa etse olmuyor tek forvet koyup arkasına 4 ofansıf orta saha koyuyor forvetı desteklemek ıcın yıne gol olmuyor bundan sonra da yapacagı bır sey kalmıyor ... Ayrıca defansta Songun yaptıgı hatalar su goturur seyler deıl bnce bıraz yanlıs transfer polıtıkası da mahvettı trabzonu bu devre nasıl gecer bılmıyorum ama her seye ragmen her sene en az 2 teknık dırektorle calısan trabzon umuyorum bıraz ıstıkrar gosterırde bu sezonu bu hocayla bıtırıp devam eder yoksa sezon ıcınde ılk olarak metın dıyadın ıle baslanır sonrası allah kerım ne diyelim trabzon ıste