12 Ağustos 2009 Çarşamba

Su Molası

Bir devrede bir kez olmak kaydıyla 90 dakika boyunca futbolcuların 15 dakikalık devre arası haricinde iki kez kullandıkları ''yasal'' bir mola peydah oldu iki sezondur. Su molası diyoruz adına doğal olarak. Sıcak havalarda oluşan su kaybını önlemek ve sporcu sağlığını korumak adına alınmış bir önlem ancak maalesef bu kuralın da ''suyunu çıkarmayı'' başarmış bulunmaktayız.

Uygulamanın doğru şekli Gaziantep'te oynanan Gaziantepspor - Galatasaray maçındakiydi. Bu maç yaklaşık olarak 30 derece sıcağın altında oynandı ve doğaldır ki efor sarfeden oyuncular sıcağında etkisiyle kaybettikleri sıvıyı geri aldılar ancak bir de Sivas'ta uygulanan modeli varki evlere şenlik. Yaklaşık 14 derece sıcağın altında (orası da nasıl bir memleketse artık, ağustosun ortasında hava 14 derece!) tribündeki izleyiciler kazak ve montla otururken hakem Halis Özkahya iki kez su molası verdi. Bir kere su molası gerçekten ''sakat'' bir durum çünkü X bir takım diğer takımın üstünde tam bir hakimiyet kurmuşken ya da tam oyuna ''ısınmışken'' pat diye verilen bir mola bu. Tabi ki devrelerin 25. dakikalarında verildiği kitaba yazılmış ancak bir teknik direktör çıkıpta ''aman çocuklar 20. dakikadan sonra rakibe çok baskı kurmayın su molası verilince tempomuz sekteye uğrayabilir'' diyebilir mi futbolcularına bilmiyorum. Aslında uygulamanın çok basit bir şekli var. Uygulamayı zorunlu tutmamak. Futbolcu sağlığını tehdit eden sıcaklığın mutlaka bilimsel olarak bir derecesi vardır. Bu derecenin altındayken uygulamazsın, üstündeyken uygularsın olur biter. Sivas'taki gibi komedi yaşamazsın. Tabi su molasının avantajları da yok değil. Futbolcular su içerken teknik direktör hemen oraya bitiveriyor ve taktik varyasyonları tekrar açıklama şansı buluyor.

Toparlamak icap ederse; su molası iyi hoş bir uygulama ancak ''kurunun yanında yaşta yanmasın''...

Hiç yorum yok: