25 Ocak 2010 Pazartesi

Kolay Galibiyet


En son içerde 2-0 kaybedilen Beşiktaş maçında Trabzonspor'u bu kadar etkili bir futbol oynarken izlemiştim yanlış hatırlamıyorsam. Maçın başlamasıyla birlikte, özellikle Alanzinho'nun göbekten getirdiği ve kanatlara servis ettiği toplarla maça etkili giren Trabzonspor, Serkan Balcı'nın da ekstra gayretiyle maçı daha ilk on dakika içerisinde koparabilecek sayısız fırsat yakaladı ancak bu pozisyonları değerlendiremeyince, golün gelmesi maçın daha sonraki dakikalarına sarktı.

Engin Baytar'ın altıpastan direğe nişanladığı toptan sonra, bir iki kez de Umut Bulut ile rakip kaleyi zorlayan Trabzonspor, 21. dakikada Alanzinho'nun inanılmaz asistini, Umut Bulut'un boş kaleye plaselemesiyle skor üstünlüğünü yakalamış oldu. Golden sonra da temposundan fazlaca kaybetmeyen Trabzonspor bu kez yine Alanzinho'nun yaklaşık 40 metrelik deparla getirdiği topta, ceza alanı içinde Engin Baytar'a yapılan hareket sonucu kazanılan penaltıyı Gustavo Colman ile gole çevirip, skoru 2-0'a getirdi ve rahatladı. İki farklı üstünlükten 3 dakika sonra Umut Bulut kaleci ile karşı karşıya pozisyonda, farkı üçe çıkaracak golü bulamayınca, Sivasspor adına maçın en etkili futbolcusu olan Erman Kılıç'ın bireysel çabasıyla yarattığı golle farkı bire indirmeyi başardı.

İlk yarının sonunda Trabzonspor'un bir farklı üstünlüğü vardı ama sahadaki oyuna bakıldığında Trabzonspor'un puan kaybetmesi oldukça güç bir ihtimal olarak gözüktü. İkinci yarıda yine oyunu forse eden bordo mavili takım bu kez Giray Kaçar ile direğe takıldı ancak son dakikalarda bir aksiliğe mahal vermeyi engelleyecek olan golü Umut Bulut'la 79'da bulup hem maçı hem de skoru garanti altına almış oldu.

Trabzonspor adına sahanın en iyi oyuncusu bana göre Alanzinho ve Colman ikilisiydi. Alanzinho'nun etkili driplingleri rakip savunmanın başını döndürürken, Umut'a verdiği gol pası ise tamamen bir zeka ürünüydü. Maçın son dakikalarında tribünlere oynamak için yaptığı ''deli presle de'' kondisyonunun 90 dakikayı rahat rahat çıkarabileceğini göstermiş oldu. Gustavo Colman'ı ligin ilk yarısının sonunda son derece kötü bir performansla ve fiziksel düşüş ile bırakmıştık ancak ligin ikinci yarısına fırtına gibi girdi Arjantinli. Nasıl oldu bilmiyorum ama gözüme daha bir seri, daha çabuk düşünen ve daha hırslı gözüktü. Performansını, attığı penaltı golüyle süsleyip, oğluyla kutlaması da kendisine büyük moral kazandırdı. Tabi bu arada Umut Bulut'un da hakkını yememek lazım. Gökhan Ünal'ın gidişi, Teofilo'nun transferi ve Fatih Tekke muallakları arasında, ikinci yarıya hem fizik hem de mental olarak iyi hazırlandığını attığı iki golle ispat etti. Yine birkaç net pozisyonu değerlendiremedi ama tam Trabzonspor'a gerekli olan yerlerde iki güzel gol atarak, görevini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş oldu. Hrvoje Cale, Selçuk İnan, Egemen Korkmaz, tabi ki Serkan Balcı ve kalesinde güven veren Onur'da maçın performans gösteren oyuncuları oldular. Engin Baytar tüm çabasına rağmen bana göre bu takımın oyuncusu değil, yaptırdığı penaltıda takipçiliğini konuşturdu ama topu ayağına her aldığında eliyle koluyla takım arkadaşlarına işaretler yapması hiç ama hiç hoş kaçmıyor, Şenol Güneş'in bu konuya mutlaka bir önlem alması gerekiyor. Sanki sadece top Engin Baytar'a geldiğinde bütün takım ''saklambaç'' oynuyormuş gibi davranması hiç doğru değil, genç futbolcunun.

Hepsinden öte, Trabzonspor'un yedek kulübesinin ''dolgunluğu da'' beni en çok sevindiren gelişmelerden. Oyuna sonradan giren oyuncular, A Milli Takım oyuncusu Ceyhun Gülselam, Sezer Badur ve Teofilo Gutierrez oldu.

Sivasspor devre arasında 4 oyuncu getirdi yurt dışından. Van Heerden, Aubey ve Taider ilk onbirde yerlerini aldılar. Musa Aydın, Kamanan, Erman Kılıç gibi ''yıldızlar da'' ilk onbirde sahadaydı ama Sivasspor'un takım ruhu yerlerde süründü maç boyu. Erman Kılıç'ın attığı golden sonra golü tek başına kutlamasının yanı sıra, o bir ara adı Fenerbahçe ile anılan Musa Aydın'ın performansı,o geldiğinin daha ilk ayında onlarca methiye düzülen Kamanan'ın hali... Sanki değil Muhsin Ertuğral, Fabio Capello gelse bu takıma ruh aşılayamaz gibi geliyor bana. Resmen yabancı oyuncularla, yerliler birbirlerine mecbur kalmadıkça pas atmıyorlardı. Bu tip yaklaşımları hep ''saçma sapan'' bulurum ama dün Sivassporlu futbolcuların bunu yaptığına resmen şahit oldum. Kalecileri Akın Vardar'a dua etsinler yoksa tarihi bir fark yerlerdi. Ankaraspor küme düşürülmeseydi kuvvetle muhtemel düşme potasında dahi olmazdı. Bu şansı iyi değerlendirsinler bence. Bileti alacak iki takımdan birisi de Denizlispor, üçüncüsü kendileri olmasınlar.

Hiç yorum yok: