19 Ocak 2010 Salı

Türkiye Kupası'nın Geleceği...


Bu Türkiye Kupası uzun süreden beridir ''Havasını kaybetti'', ''Artık tadı yok'', ''Olmuyor, olmuyor, olmuyor'' gibi manşetlere konu oluyor. Uzun süreden beridir herkes gibi ben de söylüyorum, bu Türkiye Kupası'nın şu an tek esprisi Fenerbahçe'nin yirmi küsür yıldan beridir kazanamıyor olması. Aslında takımları cezbedecek bir sürü seçenek var şu anki sistemde. Galibiyetlere, kalifiye olmalara iyi paralar veriliyor. Özellikle Anadolu takımları için ekstra bir soluk Türkiye Kupası. Ayrıca UEFA Avrupa Ligi'ne gidilen ikinci yol bu kupa. Kazanmak dahi gerekmiyor. Ligde ilk ikiye girmiş bir takımla final oynamak dahi yeterli olabiliyor. Statü değişikleri, para ödülleri ya da Avrupa Kupaları'na katılma şansı... Hiçbirisi Türkiye Kupası'nı angarya olmaktan öteye götüremiyor.

Avrupa'daki örneklere baktığımız zamanda, İngiltere'deki F.A Cup ve İspanya'daki Kral Kupası dışında çok fazla rağbet gören bir ülke kupası yok aslında. İngiltere ve İspanya'daki duruma ise gelenek mi deriz, sponsor başarısı mı deriz, köklü kupa tarihi mi deriz bilemiyorum. Bir kere tabi ki her takım için bulunduğu major ligde alacağı sıra herşeyden daha önemli. Hiçbir takım kendi ülkesinin kupası için stratejiler geliştirip, ekstra transfer bütçeleri yaratmaz. Ha geleneksel bir ''Hem lig hem kupa şampiyonluğu hedefi'' geyiği vardır bizde ama dediğim gibi bu sadece ''laf ola beri gele'' bir yaklaşımdan ibarettir. Ligde şampiyon olan bir takımın prestiji ile kupa şampiyonun arasında fersahlar ötesi bir fark oluşur.

Herşeyden önce ülkemizdeki kupanın kesinlikle oynanması gerektiğini düşünüyorum. Yani Türkiye Kupası'nın iptali gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmamalı. Hiç olmazsa Necipler, Göksular, Emre Çolaklar falan bu kupada şans bulup kendilerini gösterebiliyorlar. Normal lig maçlarında yüzünü bile göremeyecekleri formaları giyip, hiç olmazsa Anadolu Kulüpleri'ne kapağı atabilmek için ''piyasa yapmış'' oluyorlar.

Ben kupa statüsü için ezelden beridir şunu düşünürüm: Madem ki bu kupanın adı Türkiye Kupası. O zaman Türkiye'de profesyonel olarak mücadele eden her takımın bu kupaya direkt katılması gerekir. Hiçbir takımı ayırmadan. Tek maçlı eleminasyon sistemi en ideali. İki torba gerekiyor. Bir torbaya seribaşlarını atıp, sonra takımları eşleştirmek gerekli ve bütün seribaşlarının maçlarını deplasmanda oynamaları gerekiyor. Galibiyetlere yine aynı primler verilsin. Şu an varolan prim sistemi yeniden revize edilip aynı ödül miktarı yine dağıtılsın. Çeyrek finale gelindiği zaman, artık seribaşı hikayesi kalksın ve takımlar yine tek maçlı eleminasyon sistemine göre eşleştirilsin. Finalin oynanacağı kent sezon başında belirlenmiş olsun. İzmir'den resmen baydık artık! Misalen sezon başında ''Bu sezon Türkiye Kupası finali Çanakkale 18 Mart Stadyumu'nda oynanacak'' deklaresi yapılırsa, başta Çanakkale olmak üzere komşu il takımları dahi kupaya daha fazla asılabilirler.

Bu grup statüsü çok kötü. Denizli Belediyespor, kura çekimi sonrasında hem Galatasaray deplasmanına hem de Trabzonspor deplasmanına gitti. Birisinden 5, diğerinden 6 gol yedi. O takımın özgüvenini bu kadar sarsmaya ve bu kadar adaletsiz bir statü uygulamaya kimin hakkı var? Neden Orduspor, Galatasaray maçını kendi sahasında oynayıp, hasılatın dibine vururken, Denizli Belediyespor bu haktan mahrum kalıyor? Bu statünün Anadolu Kulüpleri'ni koruduğu falan yok. Tek maçlı eleminasyon sistemi bu kupa için en idealidir. Fransa'da Libourne Saint Seurin mucizesi yaşanmıştı birkaç yıl önce. Google'dan aratın bakalım ne çıkacak birkaç sene öncesinin bu amatör kulübü hakkında?

1 yorum:

omanim dedi ki...

valla statüsü tartışılır ama takvimi çok güzel oldu.tam devre arasına gelince hem biz devre arasını futbolsuz geçirmiyoruz hemde takımlar hazırlık maçı gibi kupa maçı oynuyorlar.