27 Mart 2009 Cuma

Gavur İzmir!

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından Yunanistan İzmir'de büyük bir faaliyete girişmiş ve İzmir'e Rum göçmenleri yerleştirmeye başlamıştı. İngiliz, Yunan, Fransız ve İtalyan diplomatlarında o dönem sık sık ziyaret ettiği İzmir'in Türklerin elinden alınacağı dedikodusu hem şehirde hem de tüm ülkede büyük bir hızla yayılmaya başlamıştı. 1919 yılının Ocak ayından itibaren ise İzmir'in yerel basınında dahi büyük bir rahatlık içerisinde İzmir'in Yunanistan'a verileceği yazılmaya başlanmıştı.

Yunanistan adına ilk kez Paris Barış Konferansı'nda Elefterios Venizelos, İzmir çevresindeki Rum vatandaşların çokluğundan bahsetmiş ve halkın isteği doğrultusunda İzmir'in Yunanistan'a verilmesi gerektiği açık bir dille belirtmişti. Adı ''Barış Konferansı'' olan bir platformda başka bir ülke mensubu bir şehre açıkça talip olduğunu belirtmişti Yunanistan, Elefterios Venizelos'un ağzından dökülen cümlelerle.

Birinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında Akdeniz'den gelebilecek olası bir saldırıya karşı Aydın'a komutan olarak atanan Nurettin Paşa daha sonra İzmir Valiliği görevine getirilmişti. Dönemin İngiltere Başkabanı Lloyd George'un ''Tam müttefik Büyük Yunanistan'' hayalini ise bilmeyen yoktu. Nurettin Paşa'nın İzmir Valisi olması en çok Lloyd George'u rahatsız etmişti. Paşa'nın İzmir'in Yunanistan'a verilmesi konusunda en büyük engellerden biri olacağını, halkı örgütleyip bir ayaklanma çıkarabileceği endişesi taşıyordu. Nurettin Paşa'nın görevinden alınması için Yunanlı diplomatlar başta olmak üzere, İngiltere Başbakanı Lloyd George'ta Osmanlı Hükümeti'ne büyük baskılar yapmaktaydı. Başbakan'ın bir diğer korkusu ise İzmir'e talip olan İtalyanların bu emelini gerçekleştirmesiydi.

Paris Barış Konferansı'nın son gününde İzmir ve çevresinin Yunanistan'a verilmesi kararlaştırılırken, Vali Nurettin Paşa görevinden alınmış ve yerine Kambur İzzet yeni İzmir Valisi olmuştu. Yunanistan denizden ilk çıkartmasını da işte tam bu dönemde gerçekleştirdi. İzmir'de ciddi bir yağmalama operasyonu gerçekleştiren Yunan askerleri karşısında yeni vali aracılığıyla Osmanlı Hükümeti ''sukünet'' çağrısı yapmış ve ''işgal'' söylentilerini yalanlamıştı.

Savaşın galibi olan 3 büyük devlet İtalya'yı karşısına alıp tarihi entrikalarla sadece İngiltere'nin çıkarları doğrultusunda İzmir'in Yunanlılara verilmesini kabul ediyor ve ayrıca 3 tümen askerin daha İzmir'e girişini onaylıyordu.

O dönem İzmir'in yeni kolordu komutanı ise Ali Nadir Paşa olmuştu. (İzmirliler hala kendisinden büyük bir saygıyla bahseder) 7 Mayıs 1919 tarihinden itibaren yüzlerce gemiden oluşan bir donanmayla Yunan, İngiliz, Fransız ve Amerikan askerleri İzmir'e gelmeye başlar. Ali Nadir Paşa'ya Mondros Mütakeresi'nin 7. maddesi gereğince İzmir ve çevresinin Yunanlılara verildiği ve konudan İstanbul Hükümeti'nin de bilgisi olduğunu deklare edildi. Bununla birlikte İzmir'de bulunan tüm Türk askerleriyle birlikte her türlü cephane ve mühimmatın da müttefik güçlere verilmesi gerektiği belirtildi. Bunlar olurken Foça ve Urla'yı Fransızlar, Kösten Adası'nı İngilizler, Yeni Kale'yi ise Yunanlılar işgal etmişti bile. İtalyanlar ise 13 Mayıs'ta Kuşadası'na asker çıkarmış ve Selçuk'a doğru ilerliyorlardı. ''Yurdun dört bir yanı düşmanla çevrilmişti'' sözünün ne kadar doğru olduğu ise işte bu tarihi gerçekle belgeleniyordu. 15 Mayıs 1919'da ise yüzyıllardır Türk olan İzmir'in merkezine asker çıkarmaya başladı Yunanistan. Rumlar Kordon'da Yunan askerlerini coşkuyla karşılaşmış, Başpiskopos Hrisostomos karaya çıkan Yunan askerlerini kutsuyor ve askerler silahlarını çatarak ''Hora'' tepiyorlardı.

Askerler topluca işgal için şehir merkezine doğru yürümeye başladılar. Yürüyüş esnasında Hasan Tahsin adındaki bir vatandaş Yunan askerine ''ilk kurşunu'' sıktı ve derhal öldürüldü. Ardından bir Türk genci Yunan bayrağı taşıyan askeri öldürdü ve Yunanlılar derhal etrafa yaylım ateşi açmaya başladılar. Gördükleri her dükkanı yağmalayıp, yıktılar, ilk günün bilançosu yaklaşık 400 ölü, tecavüze uğramış kadınlar ve yağmalanıp yıkılmış dükkanlardı. Birkaç gün içinde işgalde öldürülen Türk sayısı 5000 rakamına ulaştı. Yunanistan'ın İzmir'e işgaline ön ayak olan Fransızlar, İngilizler ve Amerikalılar bile kendi yarattıkları canavar karşısında şaşkına döndü. İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilmişti.

19 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal Atatürk Samsun'da Kurtuluş Savaşı'nı resmen başlatıyor ve halkı kitleler halinde peşinden sürüklemeye başlıyordu. Süreç içerisinde üstüste kazanılan Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar-Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri ile birlikte yurdun düşman işgalinden kurtarılması yolunda büyük adımlar atılmıştı. 26 Ağustos 1922 sabahı büyük bir titizlikle hazırlanan ''Büyük Taarruz'' planı işleme koyuldu. 26-30 Ağustos arası yapılan Büyük Taarruz da zaten Kurtuluş Savaşı'nın son halkasını oluşturmuştu. 31 Ağustos sabahı Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü, Ordu Komutanları Yakup Şevki Subaşı ve eski İzmir Valisi Nurettin Paşa'yı karargah üssü olan Çalköy'de toplayarak kaçabilen Yunan askerlerinin hızla takip edilmesini ve İzmir'de bulunan kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan takip edilmesi emrini verdi. 31 Ağustos'ta başlayan takip 2 Eylül'de son buldu. Uşak'ta yakalanan Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis esir alındı. 9 Eylül'de İzmir'e ulaşan Türk Ordusu burada halkın sevinç gözyaşlarıyla karşılandı. Üç yılı aşkın süredir ''tutsak hayatı'' yaşayan İzmir kurtarılmış ve Yunan askeri Ege Denizi'ne dökülmüştü. Hükümet Konağı'na ve Kadife Kale'ye Türk bayrakları çekildi.

15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkan ve Anadolu'nun hemen hemen yarısını işgal eden ve burada ''Yunan Asya İmparatorluğu'nu'' kurmayı düşleyen Yunanlılar tek bir er bile kalmadan 18 Eylül 1922'de vatan topraklarından temizlendi...

Bu yazıyı çeşitli kaynakları derleyerek yazmaya çalıştım. Çok süslü ifadeler kullanmamaya özen gösterdim. İzmir Kurtuluş Savaşı öncesi ve sırasında en çok işgal altında kalmış, en çok zulüm görmüş ve savaşı derinlerde yaşamış şehirlerimizdendir. Bu tarihi gerçekleri bile bile İzmir'de ''Adalet ve Kalkınma Partisi''nin birinci çıkmayı beklemesi sadece bir hayaldir. İzmir Türkiye'nin kalesi olarak kalmaya ve asla yıkılmamaya devam edecektir. Kurtuluş Savaşı'nın ne büyük zorluklar altında kazanıldığını biz yaşamayanlar ancak dinleyerek ya da okuyarak öğrenebileceğiz ve maalesef bu savaşı yaşayanlar kadar bilemeyeceğiz, anlayamayacağız ama İzmir biliyor, İzmir ülke topraklarının önemini de, o toprakların ne şartlarda kazanıldığını da, Atatürk'ün ne tür bir mucizeyi gerçekleştirdiğini de biliyor. Biz bilmesekte, İzmir biliyor. O yüzden ismi ''Gavur İzmir''. Bu yüzden İzmir'e ''Gavur İzmir'' diyor yobazlar, gericiler, rant peşinde koşanlar. Türkiye'nin başkenti Ankara'dır belki kağıt üzerinde ama Türkiye'nin en büyük, en ihtişamlı ve en görkemli şehri İzmir'dir. Büyük Önder'de şu an yattığı yerden İzmir'i ve İzmir halkını büyük bir gururla izlemeye devam ediyordur eminim. Türkiye'nin haline bakıp kemikleri sızlıyor olsa bile...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Tarih 9 eylül 1922 akşamüzeri;
İzmir'e hakim bir tepe olan Belkahve'de Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak paşalar dürbünleriyle türk askerinin İzmir'e girişini gururla izliyorlar. Mustafa Kemal paşa, İsmet inönü'ye dönerek;
-"Biliyormusun, bir rüya görmüş gibiyim" der
İsmet İnönü cevaplar;
-"Haklısın, bu kadar olağanüstü olaylar ancak rüyalarda olur" diye cevaplar.
Bu olağanüstü işleri başaran bu insanların yaptıklarını yıkmak isteyenler, yok sayanlar, unutturmak isteyenler bir gün mutlaka tarihin acı tokadını suratlarında hissedecekler...

fatih çimen dedi ki...

admin öyle bir anlatmışsın ki valla türkiye ismi yerine izmir i mi kullansak ne yapsak kendi ağzınla söylediklerini kendin yalanlıyorsun bak anlatayım :P
1-yerel basınında dahi büyük bir rahatlık içerisinde İzmir'in Yunanistan'a verileceği yazılmaya başlanmıştı.(BUYEREL GAZETELER GİZLİCE BASILMIŞ OLAN GAZETELER)
bu gazetelerı yazanlarda kusura bakma ama izmirliler
2-Kurtuluş Savaşı'nın ne büyük zorluklar altında kazanıldığını biz yaşamayanlar ancak dinleyerek ya da okuyarak öğrenebileceğiz ve maalesef bu savaşı yaşayanlar kadar bilemeyeceğiz, anlayamayacağız ama İzmir biliyor(İZMİR HİÇBİR ŞEY BİLMİYOR)
onlar kendilerini bile savunmamış yunan işgalinden gayet memnun olan insanların azınlığını oluşturan insanlardı
KAHRAMANLIK HİKAYESİ ARIYORSAN MARAŞ'IN NASIL KAHRAMANMARAŞ OLDUĞUNU AYINTAB'IN NASIL GAZIAYINTAP SONRA GAZİANTEP OLDUGUNU URFA'NIN NASIL ŞANLIURFA OLDUĞUNU ARAŞTIR LÜTFEN BU KADAR BÜYÜLTÜLECEK BİR YER DEĞİLDİR İZMİR ÇANAKKALE DURURKEN SONRA EZİNELİ YAHYA ÇAVUŞ'U ARAŞTIR 63 KİŞİLİK ORDUSUYLA 1500 ANZAK ASKERİNİ ERTUĞRUL KOYUNDA NASIL OYALADIĞINI SÖYLE
Mustafa Kemal Atatürk ÜN NASIL ZORUNA GİTTİĞİNİ SÖYLE İZMİR HALKININ NEDEN HİÇ DİRENMEDİĞİNİN ÇANAKKALE DE METREKAREYE 27 ÖLÜ DÜŞTÜĞÜNÜ ANLAT AMA LÜTFEN KURTULUŞ SAVAŞI ÜZERİNDEN Sİ-YA-SET YAPMAAAAAAAAAAAAAAAAA

Melih Kazdağ dedi ki...

İzmirliler sandık başında cevaplarını verdiler onlara 'Gavur' diyenlere.. Zaten oy alamayacaklarını bildiklerinden bu sözleri sarfetmişlerdi..