31 Mart 2009 Salı

Şiddetle 3 Puana Duyulan İhtiyaç!

1- İspanya: 15
2- Bosna Hersek: 9
3- Türkiye: 8
4- Belçika: 7
5- Estonya: 2
6- Ermenistan: 1
2010 yılında Güney Afrika'da düzenlenecek olan Dünya Kupası için Avrupa Elemeleri 5. Grubu'nun puan durumu beşer maç sonunda bu şekilde gerçekleşti. Durum bizim için pek fazla parlak görünmüyor açıkçası. Grup liderliğini zaten daha önceden favori olan İspanya'ya kaptırdık bile. Kendi sahamızda Belçika'ya, deplasmanda Estonya'ya harcadığımız ikişerden dört puanda İspanya mağlubiyetinin yanına eklenmiş durumda. Banko kazanacağımızı düşündüğüm iki maç var. Bunlardan ikisi de kendi sahamızda oynayacağımız Ermenistan ve Estonya maçları. Bunun dışında Belçika ve Bosna Hersek'in yani play-off yolundaki rakiplerimizin ikisiyle de deplasmanda karşılacağız. Saha avantajı rakiplerimizde ancak bizim en büyük avantajımız tecrübemiz ve rakiplerimizin de en az bizim kadar puan kaybına meyilli olmaları.
Yarın akşam saat 21:00'de İstanbul Ali Sami Yen Stadyumu'nda İspanya'yı ağırlayacağız. İspanya karşısında alınacak ekstra puan ya da puanlar bizi play-off için oldukça avantajlı bir duruma geçirebilir. Belki beraberlik o kadar çok işimize yaramayabilir ancak keşke İspanya maçımız sona kalmış olsaydı diyesim geliyor tabloya bakınca. İspanya'nın ununu eleyip eleğini asmış olacağı (büyük mucizeler olmazsa) son maçı Bosna Hersek ile deplasmanda olacak. Biz kendi işimize bakarsak eğer zaten içerde İspanya'yı, dışarıda da Bosna ve Belçika'yı yenersek kimseler bizi ilgilendirmez, paşa paşa play-off'umuza gider kaderimizi iki maçla belirleriz ancak yarın akşam İspanya'ya sonrasında da Belçika ya da Bosna'dan birine dahi kaybedersek işimizi çok zora sokarız.
5. Grubun görüntüsü, şablonu bana göre böyle Türk Milli Takımı açısından. Yarın akşamki maç ise Santiago Barnebau'dakinden daha farklı geçecektir muhakkak. İspanya için beraberlik oluru yüksek skorlardan, hatta iddia ediyorum şayet biz de beraberliğe meyilli olsak, al gülüm ver gülüm maçı golsüz beraberliğe bile bağlayabiliriz ancak tabi ki hedef galibiyet olmalı. İspanya sahaya kuvvettle muhtemel tek forvetle çıkacaktır yani Torres'le. Sergio Ramos'un biyonik gücünü ilk maçta gördük, eğer karşısına yine Üzülmez'i, önüne de Arda'yı koyarsa Fatih Terim intihar etmiş olur. Ali Sami Yen'in kapalı tribününde oturacak olan futbolseverlerin başını döndürür Sergio Ramos. Bunun için öncelikle kademesi ve kondisyonu Üzülmez'den katbekat iyi olan Hakan Balta'nın sol beke yani gerçek mevkisine geçmesi gerekiyor. Arda Turan'ın (sakal bırakacak dahi olsa!) sağ tarafa geçmesi gerekir ki ben olsam Arda'yı kenarda tutar, 60 dakikalık kondisyonunu sonlarda yıpranacak olan İspanyollar için saklardım. Sağ kanatta Nihat, solda Tuncay benim için en mantıklı tercihler. Kaş ya da Sedat Bayrak'ı da artık riske edip, Emre Aşık'ın yanına ekleyeceksin. Emre Aşık'ta kırkından sonra Milli Takım'ın bel bağladığı adam oldu ya ben bişey demiyorum artık Fatih Terim sana! Göbeğe, top saklayacak, tutacak, yön verecek bir adam lazım. O'da Tümer olmadığına göre(!) Emre Belözoğlu olur mevcut bünyede. Ön libero sıkıntısı yaşarsan da Ayhan olur. Aurelio zaten ele avuca gelen iki adamımızdan biri. Semih forvet çıkar ve hoca ben olsam Semih'e derimki: ''Evladım kendi kalene hat-trick yapsan dahi bugün 90 dakika sahadasın, ona göre ayarla kendini''. Kısaca bence sahaya çıkmamız gereken kadro:
Volkan Demirel
İbrahim Kaş
Emre Aşık
Gökhan Gönül
Hakan Balta
Marco Aurelio
Ayhan Akman
Emre Belözoğlu
Tuncay Şanlı
Nihat Kahveci
Semih Şentürk
şeklinde olmalı. Bugün birkaç gazetede Fatih Terim'in hücumun sağında Sabri ya da Kazım'ı kullanabileceğini okudum, Nihat'ı kesip. Sahaya bu iki adamdan birisi onbirde çıkarsa direk İspanya tarafına geçer, ''Viva Espana'' diye bağırmaya başlarım bunu da belirtmek isterim. Zaten bu şekilde bir tercih yapan hocanın maçı ve Dünya Kupası'na katılma şansını kaybetmesi daha hayırlı olur, yeni bir hocayla önümüze bakarız.
İspanya maçı grubumuzun en zorlu ikinci maçı. En zor maçını deplasmanda İspanya'ya karşı oynayıp 1-0 kaybetmiştik 3 gün önce. Şimdi hem bu skoru telafi edebilmek hem de play-off şansımızı korumak için kazanmak zorunda olduğumuz bir maça çıkıyoruz. Tabi ki bir tamam mı devam mı maçı değil ama grubun en hassas maçlarından birini oynayacağımız da gün gibi aşikar...

3 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

Sol bek konusunda sana katılamıyorum Faruk. H.Balta stoper oynamaktan yavaşladı. Ramos'un hızına H.Balta yetişemez. Malesef İbrahim hızıyla tek seçenek. Stoperde Kaş tercihi bence doğru olur çünkü daha hızlı, İspanya kontra ve ara toplarına karşı hızlı stopere ihtiyacımız var. Bu maçı kaybedersek herşey biter diyenlere de şiddetle karşı çıkıyorum. Biz zorlukları severiz. hem Belçikayı hem de Bosnayı gider orada yeneriz.

omanim dedi ki...

amansız bunlar ya.dünya titricek:)

Melih Kazdağ dedi ki...

Ali Sami Yen'deki maç,İspanya'da yenildiğimizden dolayı da ülkeyi aşırı motive etti.Ancak Fatih Terim'in milli takıma aşıladığı hırs,mücadele aşkı maçın belirli dakikalarında işe yararken İspanya'daki maçta olduğu gibi milli takımı son yarım saatte kondisyon olarak bitiriyor.İspanya milli takımı kadar hızlı,olumlu pas yapan bir takıma karşı istediğiniz kadar koşun mücadele edin bu sadece bizi aşırı yoracaktır.Demem o ki Bu taktik diğer milli takımlara yedi ama İspanya'ya karşı yemez.Milli takımlar ve Süper Lig Takımları dahil iyi pas yapan rakiplere karşı herzaman çok zorlanılmıştır.Bugün bence hedef yenilmemek olmalı,araya sıkıştırırsak bizde mutlusu olmaz.Murat'ın dediği gibi Belçika ve Bosnayı yeneriz..

Bugün defansın arkasına sarkmaya çalışacaklar,Bu konuda eksik yönleri olan 2 stoperimiz (Biri solbek bozması diğeri yaşlı-ağır).İnşallah Erken gol yemeyiz..