17 Mart 2009 Salı

İddaa mı Oynadın Aslanım?!!

İbrahim Ege ile birlikte bir dönem Trabzonspor'un orta sahasında da yer işgal etmiş, hırsı ve mücadeleci futboluyla her daim Trabzonspor taraftarı tarafından sevilmiş ancak Trabzonspor kariyeri çok uzun sürmemiş ve Kayseri Erciyesspor'dan sonra Eskişehirspor forması giymeye başlamış bir oyuncudur Emre Toraman.

Turkcell Süper Lig'in 24. hafta maçında Eskişehirspor Bursaspor'u kendi sahasında ağırlarken herhalde kendilerini Youla ve Batuhan'dan daha çok Emre Toraman'ın zorlayacağını aklına getirmemişti Eskişehirsporlu oyuncular. Önce 15. dakikada sol kanattan gelen ortaya değme santraforlara taş çıkartan bir kafa vuruşu yaptı Emre Toraman. Hem de kalecilerin en çok zorlandığı hatta çıkarmasının imkansız olduğu ''köşeye, yerden sektirerek'' klas bir vuruşla. Etrafı bomboş aslında ve kafa vuruşunu yönü kalenin dışında her tarafa rahatlıkla vurabilir. Bu pozisyonda orta ne yakın mesafeden gelmiş ne de ''Alexvari'' bir ''bomba orta''. Top baya baya havadan alelade süzülerek geliyor ve kendisine kimin vuracağını en az 2 saniye önceden görmüştür herhalde. Bu golü unutalım ve ''Olur böyle şeyler'' deyip geçelim. Ya ikinci gole ne demeli! Bu kez dakika 35, Emre Toraman önce gelişen kontraatağa ofsayt diye itiraz ediyor ancak kaleciden sekip önüne düşen topa yine ölümcül bir vuruş yapıp (çünkü top tam kalenin ortasında içeri girse başına iş alabilir) boş kalenin sağından ağlara yolluyor topu. Bu pozisyonda da en az 5 metre civarında Bursaspor'lu oyuncu yok ve biraz soğukkanlı olsa yavaş gelen topu kontrol edip oyuna dahi sokabilir ama yok, yine bir tek vuruş ama bu sefer ayakla...

Herhalde neyi ima ettiğimi anlamışsınızdır. Bir futbolcuya direk ''maç sattı'' demek zor bir iş. Belki de ben vuruş tekniklerinden ya da pozisyonların rahatlığından gereksiz bir ''fesatlık'' içerisindeyim. Belki de Emre Toraman ilk golden sonra inanılmaz bir moralsizliğin içine girip, ikinci pozisyonda ne yapacağını bilemedi. Bilemiyorum, kimsenin günahını almak istemem ama bana o gün o sahada Emre Toraman'ın yaptıkları hiçte ''masumane'' gelmedi.

Şansal Büyüka Emre Toraman için ''Emre Toraman'ın trajedisi'' olarak bahsetti durumdan. Çok güldüm bu trajedi lafına ve aklıma Tolunay Kafkas'ın ''Atom parçalamıyoruzki hepi topu futbol oynuyoruz'' sözü geldi. Çok doğru söyledi bana göre hoca. Şansal'ın kullandığı kelimelere bakınca, Emre Toraman'ın parasızlıktan sokaklara düştüğünü, yatacak yeri olmadığını (Gerçi bu maçtan sonra yatacak yeri yok Emre'nin de!..) falan zanneder olayı bilmeyen birisi ya da sahada ayağının 3 yerinden kırıldığını. İlla saha içinde bir trajedi aranırsa Marc Vivien Foe, Michael Meduna veya Miklas Feher isimlerini hatırlatmam gerekir hatta Ümit Özat.

Bir enteresan olayda, PAF maçında Eskişehirspor konuğu Bursaspor'la 2-2 berabere kalmış ve 2 golü de kendi kalelerine atmış genç Eskişehirsporlular! Maçtan sonra Rıza Çalımbay ''2 maçta toplam 7 gol attık ancak bir beraberlik ve bir mağlubiyet aldık'' diyerek o gün yaşananları özetlemiş oldu zaten...

2 yorum:

Tolga Şener dedi ki...

Çok eminim ki o golleri bilerek attı, hiç uzatmaya gerek yok; maçtan sonraki açıklamalar olayın organize olabileceği izlenimi verdi bana, bütün futbolcular hatta Rıza bile üstünü kapatıp 2 kelimeyle geçtiler, yok böyle bir kafa vuruşu, kafasının yönü klas bir şekilde kaleye doğru dönüyor,
2. goldede önce ofsayt geyiği yapıp sonra gelip plaseyi koyuyor, ithamda bulunmak kolay değil ama benim şahsi fikrim sağlam paraları birileri götürdü, 2 hafta sonrada kimse hatırlamaz bu olayı...

Unknown dedi ki...

İddia ederim ki Emre Toraman'ın attığı 2. golü Guiza atamazdı!