2 Mart 2009 Pazartesi

Kritik Galibiyet...

Antalyaspor ve Trabzonspor ''şiddetle'' puana ihtiyaç duyuyorlardı maçtan önce. Antalyaspor için 1 puan ''şimdilik'' yeterli gözükürken, Trabzonspor Beşiktaş beraberliği ve Denizlispor mağlubiyetinin ardından ''yaraları sarmak'' adına mutlak 3 puan için sahadaydı.

Anadolu takımları artık eskisi kadar ''Çanakkale geçilmez'' futbolu oynamıyorlar, 4 büyüklerin hepside bana göre hemen her maçta savunma arkasına sarkacak, kaleci ile karşı karşıya 5 metre top sürebilecek alanlar yakalıyorlar artık. Futbolumuzun son dönemde değişen mantalitesi bu sezon tamamen su yüzüne çıkmış durumda. Anadolu takımları 4 büyüklerle oynarken artık daha cesur ve kararlı mücadele ediyorlar. Antalyaspor'da bu prensibe uygun bir şekilde çıktı maça. Hücumcularının sayısı nispeten fazlaydı ve arkada boşluk bırakıyorlardı. Maçın başlarında önce Umut Gökhan'a asist yapayım derken ''göz çıkardı'', arkasından da Yattara'nın iki adet ''alda at'' pasını Gökhan değerlendiremedi. 21 maçta 9 gol atan Gökhan Ünal ve 20 maçta 8 kez ağları havalandıran Umut Bulut'un çok net fırsatları daha önce de harcadığını defalarca görmüştük ama özellikle Gökhan Ünal'ın ilk yarıda kaçırdığı goller daha önce Süper Lig gol kralı olmuş bir oyuncuya yakışmadı. Maçın ikinci yarısında ise gol kaçırma yarışına Umut Bulut devam etti. Uzun süredir görmediğimiz ''altıpastan topu havaya dikme'' vuruşunu başarıyla yapan futbolcu, Yattara'nın bir kez daha servis ettiği ''alda at'' pasını 74. dakikada kaçırmayı başaramayarak(!) Antalyaspor'u yıkan golü attı. Golden sonra oyun biraz daha al gülüm ver gülüm şeklinde geçti ve Trabzonspor 2 hafta aradan sonra yeniden galibiyetle tanışıp lig lideriyle puanlarını eşitlemeyi başardı.

Antalyaspor'un ilk yarının sonunda kazandığı penaltıyı auta atan Tita bir anlamda takımının da ipini çekmiş oldu aynı zamanda. Bu vuruş gol olsa, ikinci yarıda Trabzonspor'un neler yapabileceğini kestirmek çok güç ancak iş çok zora girecekti burası kesin.

Son olarak Bülent Yıldırım'a değinmek istiyorum. Maçta verdiği en doğru karar Antalyaspor'un penaltısıydı. Tayfun Cora o pozisyonda kontrolsüz girişle rakibini dağıtırken, sahanın yıldızı Hüseyin Cimşir'in gözünün önünde gerçekleşen pozisyona dakikalarca itiraz etmesine hiç anlam veremedim. Ersun Yanal'ın Tayfun Cora'yı futbolcu yapma çabası bu hafta da devam etti. Bakalım bu işin sonu nereye varacak? Bülent Yıldırım, Beşiktaş'ın deplasmanda Trabzonspor'u 3-2 yendiği maçta Rüştü'yü oyundan atan hakem. Bu maçtan sonra Rüştü herhangi bir ceza almamıştı. Yine Beşiktaş'ın Trabzonspor'u kendi sahasında 3-0 yendiği maçı da yöneten Bülent Yıldırım Trabzonspor'un genç oyuncusu Barış Memiş'i oyundan atmış ve Barış Memiş'te futbol sahalarında nadir görülen bir şekilde ertesi hafta formasını giymişti. Anlatmak istediğim ise Bülent Yıldırım'ın ne kadar kötü bir hakem olduğu. Dünkü maçta sebebi bilinmez takdir haklarının hemen hemen tamamını Antalyaspor lehine kullanırken, cezalı duruma düşen Cale ve Serkan Balcı'ya gösterdiği sarı kartların standartını Antalyaspor için tutturamadı. Özellikle ikinci yarıda iki pozisyonda direk kırmızı kart çıksa kimsenin itiraz etmeyeceği pozisyonlarda kartına dahi başvurmayarak hakemlik yeteneğini bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Şanslı bir insanmış ki Trabzonspor maçı kazanmayı başardı. Yoksa başı gerçekten çok ağrıyacaktı.

Önümüzdeki hafta Trabzonspor Cale'siz çıkacağı maçta Konyaspor'u ardından da Galatasaray'ı Trabzon Avni Aker Stadyumu'nda ağırlayacak. Bu iki maçtan çıkacak sonuçta dananın kuyruğunu koparmayacak belki ama Trabzonspor'un kuyruğa iyice asılmasını sağlayacak çifte galibiyet gelirse...

Hiç yorum yok: