28 Nisan 2009 Salı

Hakan Demirel'in Gözünden Ersun Yanal'ın İstifası ve Trabzonspor'un Geleceğinin Aynası Olan Geçmişi...


Kafam basmaya başlayıp, futbolu bilinçli bir şekilde izlemeye başladığım 12 - 13 yaşlarımdan itibaren hep acıların takımıydı Trabzonspor benim için. Amcamdan, babamdan dinledim efsane gibi estiği dönemleri. Uzun yıllar hep şampiyonluk yarışının içinde olan, hep istanbul takımlarını zirvede tehdit eden güçlü bir armada olarak kaldı, ama o mutlu sonu bir türlü yakalayamadı. 95-96 sezonu bir milattı Trabzonspor için. Bana göre tarihinin en iyi kadrosuna sahipti. Hala o sezon ilk 11'ini ezbere bildiğim o takımın elinden şampiyonluğu futbol tanrılarının yardımlarıyla mucizevi bir şekilde, belki biraz şans, biraz tecrube ve biraz da akılla çalmıştık. O yıldan sonra Trabzonspor'un sistematik çöküşünü izledik. 2000'li yıllara kadar gene zirveye yakın kalabilen görünümünü korudu. Ama 2000'li yıllar tam kabus oldu bordo mavili camia için. Değişen ekonomik yapılar, istanbul takımlarının, özellikle F.bahçe'nin taraftar potensiyelini klüp ekonomisine direk katkı yapabilen sistemler yaratması sonucu güç dengeleri çok değişti. Yeni dünya düzeni, pazarlama stratejileri bunu gerektiriyordu. Trabzonun işi artık daha da zorlaşmıştı. Çok geçmeden sıradan bir anadolu takımı görüntüsüne büründüler. Elinde ki yıldızları koruyamamalar, transfer yanlışları, berbat yönetimler, baş belası yerel basın, kentte futbolcuların yaşadığı psikolojik travmalar ve baskılar, birbirinin kuyusunu kazan yöneticiler, parçalanmış, kimliksiz, tek gıdasını ve mutluluğunu F.bahçe'nin şampiyon olamamasına bağlamış bir camia çıkarttı ortaya. Ta ki 2008'e kadar. Sadri Şener başkanlığında, çok sevdiğim Ersun Yanal hocanın önderliğinde yeniden yapılanma sürecine girdi Trabzon. Artık abuk sabuk transferler, saman alevi gibi anlık başarı peşinde koşmalar, elde ki kısıtlı imkanları anlamsızca harcamalar ve cimbomun uşaklığıyla geçen dönem bitmiş, bugün Sivas'ın başarabildiği akıllı, sistematik ve bilinçli bir yapılanma dönemine girmişti Trabzon. Elde ki imkanlarla zirveyi kovalayabilmek, kimliğini geri kazanabilmek ve hatta yıllardır inanılmaz bir şekilde hasreti çekilen şampiyonluk bu yapılanma sonucu belkide yakalanacaktı. Ama dün gece okuduğum ve inanmak istemediğim haber herşeyin sonu oldu. Faruk kardeşimden gerçi bu operasyonun duyumlarını almıştım ama gerçekleşeceğine ihtimal vermemiştim çünkü hala aklı selim insanların yönetimde olduğunu düşünüyordum. Trabzon'un maçlarının büyük kısmını izledim, bu sene şampiyonluğun gelemeyeği gün gibi ortayadı, bunu hep söylemiştim ama ilerleyen yıllar için ışık saçıyordu Ersun hoca ve talebeleri. Yazık, hemde çok yazık! Şimdi herşey silbaştan. Fenerbahçe, Galatasaray sanki çok mu iyi yönetiliyor, bu sezon ne yaptılar ki felan demeyin sakın. Artık kendinizi kandırmayın. İkiside basar parayı, alır 3-5 tane yıldız gene şampiyon olur. Hatta F.bahçe'de nerdeyse bütün şampiyonluklar bu dibe vuruşlardan sonra gelir. Ama Trabzon, Sivas, Kayseri gibi takımlar için günümüz şartlarında bu imkansızdır. Ancak sistemli, sabırlı bir yapılanma süreci başarıyı getirebilir. Kalpten söylüyorum, Ersun hocanın başarılı olmasını istiyordum, ve hatta önümüzde ki yıllarda şampiyonluk yaşatabilecek tek hocanın o olduğunu düşünüyordum. Şimdi yerel basın, istifa diye bağıran taraftarlar ve yönetim gurur duysunlar eserleriyle. Türkiye'de bu sezonun en büyük hayal kırıklığı Sadri Şener'dir bana göre. Aurelio'yu gönderip Josicoyu alanlardan bile büyüktür artık günahı. Tolga'nın yıllardır söylediği "Faruk ölene kadar şampiyonluk göremeyecek" tezini önceleri gülümseyerek dinlerken şimdi diyorum ki galiba haklı, bu kafayla çooook zor...

2 yorum:

Faruk dedi ki...

Teşekkür ederim, çok güzel bir analizdi. Eline koluna sağlık...

Unknown dedi ki...

Eyvallah hocam, içimden gelenleri yazmaya çalıştım. Trabzon'da, Beşiktaş'ta sonuçta bizim rakiplerimiz ama inan bana ben Trabzonunda, Beşiktaşında büyük olarak kalmalarını, hep şampiyonluk yarışının içinde olmalarını istiyorum. Hatta bu sezon Sivasında bu kategoriye girmesi ihtimali beni çok sevindiriyor ve mutlu ediyor. Takımlarımız ne kadar güçlü olursa, futbolumuzun kalitesi, ve kendi tuttuğumuz takımların kalitesi o kadar artacaktır. 2005-2006 larda ortaya çıkan tablo takımım iyi olmasına rağmen beni tedirgin etmişti. F.bahçe ve ona sempati duyanlar (pek yoktu ama), G.saray ve ona sempati duyanlar şeklinde bir durum vardı. Paper Moon'da yemekler, stadta bayrak açmalar felan, bu kara lekeler çok tehlikeli bir ahlak erozyonuna yol açmıştı. Şimdi bu görüntü çok şükür biraz dağılmış durumda, Sivas beni çok mutlu ediyor, he olurda Beşiktaş şampiyon olursa bu da çok üzmez beni, Trabzon fenomenini zaten detaylı yazdım. Hayırlısı bakalım, uzuuuun yıllar sonra yeni soluklar, yeni tatlar sahne alacak galiba. Seneye şampiyon Fener ama :P