12 Ekim 2008 Pazar

Fatih Terim'e Rağmen...

Fatih Terim'in hiç aklına gelmeyen Fatih Tekke Rusya'da, Mehmet Yıldız'da kenarda oturuyordu. İlk fırsatta ''onbir'' olan Batuhan Karadeniz ile birlikte ''her fırsatta'' onbir olan Mevlüt Erdinç sahadaydı. Ne yapsa ''onbir'' olamayan Halil Altıntop ise yedek. Ben mesela Halil Altıntop olsam bu takımdaki yerim ne diye düşünürüm. Takımın teknik direktörünün asla ilk onbirde sahaya çıkaracağı bir oyuncu değilim. Bunu her fırsatta görüyorum. Ne yaparsam yapayım, ilk onbire giremiyorum. Teknik direktörümün ''ülke futboluna damga vurma adına'' sahaya sürdüğü 17 yaşındaki ''Bebe''yi bile sahaya çıkarken yedek kulübesinden izliyorum. ''Bebe'' oyundan çıkarken bile yerine giremiyorum. İlginç ve çok düşündürücü bence. Kaleci tercihi yine Volkan Demirel ve yine O'nun 'fahiş'' hatasıyla yenen bir gol. Maçı izlerken ''Kurtar be Volkan'' diyorum ''Kurtar bir tane top, bir kez de, vay be ne top çıkardı herifçioğlu, diyelim''. Dzeko'nun kafa vuruşuyla geriye düşüyoruz ve ''Volkan'ın kontrolünde filelere giden toplar serisi''ne bir top daha ekliyoruz.

Bundan sonra Milli Takım'ın aynı Belçika maçındaki gibi ''sorgusuz sualsiz'' baskısını izliyoruz. Bu baskıyı yiyen takımın gol yemeden maçı bitirmesi imkansız ama Fransa Ligi'nde terör estiren Mevlüt Erdinç engeline takılıyoruz çoğunlukla. Devreyi mağlup kapatıyoruz ve ikinci yarıda aynı temponun sürmesini temenni ediyoruz.

Devreye aynı tempoyla başlıyoruz. Marco kaçırıyor, Mevlüt kaçırıyor ancak sahanın yıldızı Sabri'nin ortası Dzeko'nun kafasına temas edip ağlarla buluşuyor. Gol diye ayağa fırlıyoruz, skor 1-1. Tempo biraz düşsede Belçika maçının bir kopyasını oynamaya başlıyoruz. Şanslıyız çünkü ne Belçika ne de Bosna Hersek kontraatakları değerlendirmek bir yana ''düşünmüyor'' bile. O kadar golü kaçıran Mevlüt Erdinç yine Sabri'nin ortasında Servet'in kafayla çevirdiği topun Hasegic'ten sekmesiyle kaleciyle bile değil ''kaleyle'' karşı karşıya kalıyor, artık Murat Yılmaz'ın, Hakan Demirel'in ve bu kütleyle benim dahi yapabileceğim bir gol vuruşunu yapmak kalıyor Mevlüt'e, sadece bir an ''yok artık LeBron James'' diyorum, neyseki Mevlüt kafayla topu içeri ittiriyor ve skoru 2-1'e getiriyor. Bu çocuk milli takım fırması altında ne tür bir baskı yaşıyor bilmiyorum ama koşuyor, çalışıyor, gayret ediyor, elinden gelen herşeyi yapıyor. Bir nevi Daniel Güiza performansı sergiliyor. Maçın geri kalanını biraz heyecanlanarak, biraz da korkarak geçiriyoruz. Kaleyi tutan her topun gol olacağına inanıyorum artık Volkan sayesinde, neyseki bu gerçekleşmiyor ve maçı 2-1 kazanıyoruz.

Batuhan Karadeniz'in kimine göre kolu, kimine göre omuzu çıktı. Kol çıktığını hiç duymamıştım ama Volkan Demiel'in seyircilere forma atarken kolunun mu yoksa omuzunun mu çıktığını hatırlayamadım. Neyse konu bu değil, genç oyuncuya geçmiş olsun demek lazım, daha ilk milli maçında böyle bir şanssızlık yaşadığı için. Estonya kadrosunda olmayacak kendisi. O deplasmansa Halil Altıntop'un ilk onbir çıkma şansı olmadığına göre, bence Fatih Terim Mevlüt Erdinç'i tek forvet oynacaktır. Estonya grubun en zayıf halkası bence. Ermenistan'dan daha zayıflar. Zor bir maç olmayacaktır. Bakalım Fatih Terim'in bu saçma sapan denemeleri ne zaman son bulacak. Batuhan'ın yerine Sercan Yıldırım'ı ya da Mustafa Pektemek'i çağırabilir kadroya. Şaşırmam...

Bosna Hersek'i yenerek 3 maçta 7 puana ulaştık. İspanya kayıpsız, Belçika ise bizimle aynı puanda. Dezavantajımız şimdilik Belçika ile deplasmanda oynayacağımız bir maç olması olarak gözüküyor. İspanya maçlarının her iki takımında kaybedeceğini varsayarak konuşuyorum. İki takımında Bosna Hersek deplasmanları duruyor. Bu yüzden Bosna Hersek'i de en ezından grup ikinciliği için yarıştan koptu diye algılamak yanlış olur bence. Estonya maçından sonra gene konuşuruz grubun gidişatını...

1 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

malesef hocanon kadro konusunda takıntısı var. hatırlarsan bu konuyu uzun uzun Euro 2008'den önce tartışmıştık. Doğru yada yanlış. Milli takım hocalığının esası seçicilik, hatta yabancılar milli takım hocalarına 'seçici' anlamına gelen adlar takarlar. Terim'in seçimleri tartışılır ama kazandığı sürece kabul etmek istemesek de 'haklıdır'. Yazdıklarına aynen katılıyorum, özellikle Tekke gibi bir adamın milli takımda oynamaması anlaşılır değil. Dünkü maçın devre arasında neler konuşuldu gerçekten merak ediyorum.