20 Ekim 2008 Pazartesi

Galatasaray Kazandı.

Haftanın en önemli maçı dün akşam Ali Sami Yen Stadyumu'nda oynandı ve karşılaşmayı Galatasaray 3-0 kazandı.

Maç başladığı andan itibaren topu ayağında tutan ya da tutmaya çalışan Trabzonspor olsa da Galatasaray'ın 90 dakika boyunca devam eden müthiş presi karşısında bordo-mavili ekip istediği oyunu rakibi önünde bir türlü oynamadı. Maçın 26. dakikasına kadarda sahada üstün görünen ekip Trabzonspor olsa da bu dakikada kullanılan taç atışında Arda Turan'ın kontrol edip arka direğe yaptığı orta, direk kaleye gidip ağlarla buluşunca hem skorda hem oyunda Galatasaray öne geçmeyi başardı. Golden sonra maç boyunca geliştirdiği etkili kontrataklara devam eden sarı-kırmızılı ekip, altı dakika sonra kazandığı köşe vuruşunda oluşan karambolde Servet Çetin'in attığı golle farkı ikiye çıkardı. Bu pozisyonda Servet golü elle atmış olsa dahi, pozisyon gereği bence zaten top neresine çarparsa çarpsın gol olacaktı, buna rağmen hakemin iptal etmesi gereken bu nizami olmayan gol sonucunda Galatasaray skor anlamında iyice rahatladı. İlk yarının son dakikasında Gökhan Ünal kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu yandan auta gönderip takımının ikinci yarıya daha ümitli çıkmasını sağlayamadı. İlk yarıda sahanın en kötüsü oyuncusu hiç kuşkusuz Tolga Zengin ile beraber Tayfun Cora'ydı. Henüz 33. dakikada Tayfun Cora yerini Gustavo Colman'a bırakmak zorunda kaldı.

Ersun Yanal ikinci yarıya İbrahima Yattara'yı oyuna alıp Isaac Promise'yi yedek kulübesine çekerek başladı. İkinci yarının başlamasıyla birlikte Trabzonspor Yattara'yı kullanarak topu rakip yarı alana taşıyıp pozisyon bulmaya çalıştı ancak yine Galatasaray'ın müthiş presine takıldı. 60. dakikada Lincoln ile gelen gol ise Trabzonspor'un ipini tamamen çekmiş oldu. Golden sonra köşe bayrağını yerinden çıkarıp sevinen Lincoln bu pozisyonda ikinci sarı kartı görmesede birkaç dakika sonra topu elle kestiği için ikinci sarı kartı ardından da kırmızı kartı görerek takımını 10 kişi bıraktı. Şayet Lincoln oyunda kalmayı başarabilseydi Trabzonspor bir ''hezimet'' ile karşı karşıya kalabilirdi. Hary Kewell'in yerine oyuna giren Aydın Yılmaz seri ve etkili driplingleri ve akıl dolu kısa paslarıyla gözleri okşarken, Trabzonsporlu futbolcuların sert müdahelelerinden de kendini korumayı başaramadı. Aydın Yılmaz'ın attığı nizami gol ise yardımcı hakemin ofsayt bayrağına takıldı. Trabzonspor maçın geri kalan kısmını 10 kişi kalan rakibi karşısında üstün oynasa da Lincoln'ün golüyle işi erken bitiren Galatasaray'ı zorlayamadı.

Bu maçı kazanan Galatasaray müthiş bir moral ve özgüven kazanırken, Trabzonsporla arasında olan puan farkının açılmasını engelledi ve zirvedeki iddiasını da göstermiş oldu. Michael Skibbe yardımcılarını kovan yönetime bir ''gözdağı'' verirken, hafta içinde oynanacak olan Olympiakos maçı içinde büyük moral kazanmış oldu.

Maçı farklı kaybeden Trabzonspor ise hem kalecisinin, hem de savunmadaki futbolcuların kötü performansı ile rakibine kolay teslim oldu. Son üç haftada yenen gol sayısı toplamda yediye ulaştı. Sezon başındaki ''Trabzonspor bu sezon en fazla 30 gol yer'' iddiamın tutmasıda hemen hemen mucizelere kaldı. Herhalde dünkü performansından sonra Tolga Zengin kaleyi Tony Slyvia'ya teslim edecektir. Yeterli şansı verdi O'na Ersun Yanal ancak O gereken performansı gösteremedi. Kulübüde otururken fazlaca üzülmemesi gerekir. Savunmanın sağında yeterli forma şansını bulan bir başka oyuncu Tayfun Cora'ya da kulübe yolları gözüktü muhtemelen. Ciddi anlamda bir Süper Lig oyuncusu değil ve Ersun Hoca'nın da artık bunu anlaması gerekiyor. Serkan Balcı dün Gustavo Colman'ın görevini bence fazla fazla yerine getirdi. Çok koştu mücadele etti, iyi paslar verdi, pres yaptı. Trabzonspor adına sahanın en verimli, en çalışkan futbolcusuydu dün gece. O bölgede kalmasında yarar var. Savunmanın sağı için ise en önemli aday hiç kuşkusuz Ferhat Çökmüş olmalı. Yattara ile de iyi bir uyum sağlayacağına inanıyorum. Forvetteki ikili 7 haftadır beraber oynuyorlar ancak henüz bir uyum gösteremediler. Forvet hattında oynayan oyunculardan biri (bence golü daha az koklayan ve teknik kapasitesi sınırlı olan Umut Bulut olmalı) kulübeye çekilip o bölgeye Isaac Promise monte edilmedi, fizik olarakta rakip defans oyuncularıyla boğuşabilecek düzeyde ancak hava hakimiyeti ne derece iyidir bilemiyorum. Bu mağlubiyet Trabzonspor'da moralleri bozmamalı zira liderlikten inmiş olsalar dahi zirve iddiasından hiç bir şey kaybetmiş değil. Antalyaspor ve Konyaspor maçlarında geriden gelip oyunu çevirmiş dahi olsalar, Galatasaray'ın gücü ve kapasitesi bu kez bunu yapmalarını engelledi.

Son bir uyarı da Ersun Hoca'ya. Konya'da Rigobert Song'u, İstanbul'da İbrahima Yattara'yı ''isim vererek'' eleştirmesi hiç şık durmuyor. Bu eleştirileri basına karşı ''savunma'' olarak değil, futbolculara karşı ''uyarı'' olarak yapması gerekiyor. Görünen bir takım bazı değişikleri de artık yapması gerekli, birkaç ufak rötuşla takım performansını yukarı çekebilir.

Ali Sami Yen'deki maç bol pozisyon ve goller açısından zevk versede, maçın erken kopması ve Trabzonspor'un istenen mücadeleyi sahada gösterememesi nedeniyle bekleneni vermedi...

NOT: Bu yazı bugün www.muhabirturk.com sitesinde de aynı şekliyle yayınlanacaktır...

36 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

bence gol olana dek çok zevksiz bir mücadele geçti. Bu sene seyrettiğim bütün Trabzon maçları malesef zevksiz geçiyor. Sanırım Antalya maçı iyiydi ben de onu kaçırdım. Neyse golle beraber oyuna hareket geldi. Trabzon da pozisyonlara girdi ama Umut bunları değerlendiremedi. Umut Trabzon kalibresinde bir oyuncu değil ve yerine Barış forvete yakın oynasa daha verimli olabilir. Sağ tarafta da Ferhat neden denenmez anlayamadım. Servet'in golü benim bilgim dahilinde nizami bir gol. Servet eliyle topa müdahale etmedi, top gitti eline çarptı ve gol oldu. UEFA billboard'da bu konuya açıklık getirdi yıllar önce. Esas kriterin (Erman Toroğlu deyimiyle topun yönü vs değil) oyuncunun niyeti olduğu konusunda kriter belirledi. Yani oyuncu elle bilerek oynarsa entbol, top gelip çarparsa (ondan sonra ne olduğu önemli değil) devam. Aynı kriteri örneğin kaleciye pas olayında da getirdi. Dolayısıyla gol nizami. hakem genel olarak kötüydü. Lincoln'e çıkarmadığı kartın açıklaması MHK tarafından mutlaka yapılmalı. Neticede hak eden kazandı ve açıkcası bu skor beni şaşırtmadı..

Melih Kazdağ dedi ki...

Maçın tamamını izledim.Trabzonspor kadrosunda olmaması gereken 2.lig futbolcuları 2-3 oyuncu maçın kaderini etkiledi.Ts'nin çok iyi bir kadrosu var diyenler bu oyuncuların dünkü performansından sonra ne diyecekler acaba.Hem de bu oyuncular ilk 11 de oynayan oyuncular.Hani sakatlıklardan dolayı oynayan oyuncular değildi.Derin bir kadrosu yok Ts'nin.Ama basında Ts'nin defansının kötü olduğuyla ilgili birkaç haber okudum ki katılmıyorum.Sadece sağbekleri kötü oynadı dün.Yoksa Song-Egemen gayet başarılı oyuncular bence. Galatasarayın takım oyunu olmamasına rağmen 3-4 maçın kaderini etkileyecek yani pozisyon yaratacak ve gol atacak adamı var.Bunlar dün yine sahnedeydi ve maçı bitirdiler.Ama GS ilk zorlu maçında yine puan kaybedecektir.Trabzonspor malesef Gs'yi zorlayamadı.Bence Trabzonspor'un bu seneki amacı bu sene ellerinden geldiğince yukarıda bitirmek ve seneye en az 4-5 kaliteli oyuncu alarak daha yukarıları hedeflemektir.Bu sene Sivasspor'u çok farklı görüyorum.Geçen seneden ders çıkarmışlar ve göreceksiniz şampiyonlukta en büyük aday olacaklar gelecek günlerde.

Unknown dedi ki...

Üzülerek belirtirim ki, bu senenin şampiyonu ne yazık ki galatasaray olacaktır. Kötünün en iyisi onlar. Hücum zenginliğiyle, bol seçenekli kadrosuyla ligi zirvede bitirir. Görünen köy kılavuz istemez. Başı sıkışırsa da gene bi fakir fukara edebiyatı patlatır, safları kandırır gene amacına ulaşır. Beşiktaş iyi bir hava yakalarsa zorlayabilir g.sarayı. Fenerbahçe bir miktar toparlanma süreci yaşayacaktır ama bu sene artık trenin kaçtığı aşikar. Fazlasıyla bozulan kadro yapısını devre arasından itibaren süratle toparlamaya başlayıp önümüzde ki sezonun hazırlıklarına başlamalıdır Aziz başkan. En büyük şaşkınlığı ise Trabzonspor için yaşıyorum. Ersun hocaya güvenmem ve iyi bir kadro kuruluduğuna inandığım için şampiyon olamasa bile zirveden düşmeyeceğine inanıyordum trabzonun sezon öncesinde. En önemliside ne olursa olsun, çok kaliteli bir futbol gösterisi bekliyordum Ersun hocanın talebelerinden. Ligte oynadığı 2 tane kayda değer maçını seyrettim, biri evinde beşiktaş, diğeri deplasmanda cimbom ile. İkisinde de son derece kifayetsiz, renksiz ve kalitesiz bir görüntü verdi bana. Kimyasında şampiyon olabilecek bir maya göremedim. Zorlaşan fikstürle beraber, Trabzon'un çok seri puan kayıpları yaşayıp zirveden hızla uzaklaşacağını düşünüyorum. Tolga denen kaleci müsvettesi zattan başlayarak bir çok önemli mevki elden geçirilmelidir eldeki şartlar zorlanarak. Tek gereken sabır bu başkan ve hocaya. Camia buna izin verir mi görecez?

Adsız dedi ki...

bizim için çok rahat bir maç oldu arklarla birlikte izledik maçı hepsi gsliydi maçın başlarında korktuk biraz ama arda golü atınca biraları keyifle içtik ts kötü bi takım diil ama bikaç tane futbolcusu çok kötü o hüseyin nedir öle ya?insan bi tane düzgün pas veremezmi yanındaki adama colmandanda cacık olmaz boşuna sevinmiş tsliler 10 numara aldık diye.baros lincoln kewell arda aydın olduğu sürece sakatlanmadığı sürece fbnin 103 gollü rekorunuda tarihe gömeriz bu gidişle nihayet herşey eskisi gibi oldu fb bi ara bi çıkış yakalamıştı ama gerçek gs yine aslan kimliğini ortaya koyup şampiyoluğu uzak ara kazanacak bu sene

TEK BÜYÜK VAR ODA GALATASARAY...O KADAR...

Faruk dedi ki...

Servet'in pozisyonu çok ilginç. Adam eli açık beklese belki top avucunun içine çarpıp yön değiştirecek ya da ne bilim yumuşayıp önüne düşecek. Yumruğunu sıkmış adam, zaten Servet'in yumruğu 10 kaplan gücünde olduğundan top Hami'nin şutu hızında filelere gitti, yumruğu sıkmasa hakem bi acayiplik olduğu anlar, kesin vermezdi golü, top öyle bi gitti hakem herhalde eli hariç herhangi bir uzvuyla vurmuştur diye düşündü ama Galatasaray'ın her hafta tartışılan bir gol atması ve bunların hepsinde de gol kararı verilmesi acaip enteresan.

Unknown dedi ki...

Allah allah ne kadar enteresan bir durum hakikaten sayın admin, halbuki hiç böyle şeyler olmazdı daha önce, bu sene ne oldu acaba böyle allah allah? Birleşip 'el değmemiş temiz bir lig istiyoruz' pankartı mı hazırlasak acaba ne dersiniz?

Faruk dedi ki...

El değmemiş temiz bir lig istiyoruz pankartına vesile olan gol ile bunun arasında dağlar kadar fark var Sevgili Demirel.

Yine başladınız ajitasyona :)

Unknown dedi ki...

Tabi tabi, çok fark var sayın admin, hz. cimbom abinize laf yok, sonsuz özürlerimi sunarım. Bravo, devam...

Unknown dedi ki...

G.saray'ın bu sezon yaşadığı lehte ki hakem hatalaları birebir fenerin başına gelseydi neler olurdu bir anlatayım siz sevgili sportifblog okuyucularına kısaca;
-Faruk kardeşim ne kadar enterasan allah allah uslübü yerine ateş püskürüyo olacaktı şu an,
-trabzonlu vatandaşlarım herhalde bugün bir yürüyüş gerçekleştirmiş şu an basın bildirisini okuyor olacaktı öfke içinde
-sevgili demirören takımını ligten çektiğini açıklamış, taraftarlara maça gelmeyin, sponsorlar desteğini çekebilir, haftaya paf takımıyla sahadayız açıklamasını yapıyor olacaktı
-hıncal uluç ve yalakası haşmet, artık futbol konuşmak istemiyoruz, konuşacak istek mi kaldı diye kolkola demeç veriyor olacaklardı
-MHK başkanı bugün bir basın toplantısı yapıp kamuoyundan özür diliyor ve kendilerine çeki düzen veriyor olacaklarını açıklıyordu

Allah bize hakem hatasıyla galibiyet yaşatmaz inşallah bu memlekette. Şükürler olsun ki Anelka'nın el yardımıyla gol attığı sezonu şampiyon bitirmedik.

Adsız dedi ki...

evet bir galatasaray trabzonspor maçını daha geride bıraktık...yani bir satış maçını daha.yine trabzonspor sahaya çıktı ve galatasaraya maçı sattı geçmiş senelerde olduğu gibi(kaynak:fenerbahçeliler).fenerbahçelilerede malzeme çıktı ne güzel değil mi? zaten trabzonspor ligde galatasaray için var.bu sene onca transferi yapmasının olanca parayı harcamasının sebebi güçlü olup fenerbahçeden puan ya da puanlar alıp galatasaraya maçı satarak şampiyon olmasını sağlamak.trabzonsporun turkcell süper ligdeki tek amacı budur değil mi fenerbahçeli arkadaşlar...

Murat YILMAZ dedi ki...

sayın demirel'in son yazısına imzamı atmak istiyorum. Bu konuyla ilgili kendi blogumda (reklam olmasın) da BJK'li ve Trabzonlu arkadaşlara-dostlara bir eleştiri yazısı yazmıştım. Değişen birşey yok. Trabzon, GS maçındaki berbat hakem yönetimine tepki koymadı, koymaz ama söz konusu Fener olsa ASLAN kesilirdi.

Unknown dedi ki...

Omanim kardeş hala işin özünü anlayamamış, bugünkü başka bir posttaki yazımdan bir alıntı yapıp kendimi fazla yormayayım, kalın sağlıcakla...
''Eğer trabzon şampiyonluk yarışındaysa, yıllardır gözünüzün yaşına bakmadan sizi madara eden cimbom, aynı yarışı fenerle sürdüyorken, kendi çıkarları doğrultusunda sizden gerekli averajları isteyip ALABİLİYORSA ve istediği pankartı size tutturup kaldırtabiliyosa ve sonra da sizi bi paçavra gibi bir kenara atıyorsa,(2-4'lük maçı hatırlarsınız) ve her şeyden önemlisi eğer trabzon'da yıllardır fener husumeti yüzünden bunlara alet oluyorsa o zaman suçu hiç kimsede aramayacaksınız arkadaş. İstanbul'a karşı dimdikiz geyiklerine kargalar bile güler sonra, hemde ağızlarını kullanmadan...''

Adsız dedi ki...

trabzonun maçı kaybetmesi biraz sebebide teknik ekibin sezon öncesi yaptığı transferler bu tpi maçları trapzonun çevirmesi zor.. özellikle geriye düştüğü karşılaşmaları. Ssebep gayet açık kaybetmesnin ya da gol atmamasının bir tanesi orta sahada yaratıcı oyuncu eksikliği Yattara hariç tabiki ve gol vuruşlarında ki beceriksizlik. zaten umut bulut gibi gol vuruşlarında fazla etkili olmayan bir oyuncunuz mevcutsa bu daha da zor

Murat YILMAZ dedi ki...

omanim arkadaş arabesk yapmışsın biraz. Lige iyi başlayan Trabzon'un GS karşısında bu kadar silik ve ne yaptığını bilmeyen oyununu yorumlayacağına hala Fener komplekslerinle boğuşuyorsun. Bu mağlubiyetin tek açıklaması: ironik de olsa "alışkanlık"...

Adsız dedi ki...

ya abiler siz herşeyi işinize geldiği gibi yorumlamayı alışkanlık haline getirmişiniz ama fenerbahçelilerin bu teorisi her zaman vardır trabzon her zaman galatasaraya yatar fenere dikilir.hakan beyin yazdığı istanbul şubesi trabzon şubesi olayı başka bişeyi ifade etmiyo herhalde.bu maçın içeriği detayı ayrı.silik mi oynamış pasifmi bu ayrı bi konu.ama fenerlilerin en büyük teorisidir bu. trabzon galatasaraya yatar fenere aslan kesilir.çok komik bi düşüncedir bu bende bunu t ye alıp böyle bişeyin saçmalık olabiliceğini anlatmak istedim anlayana.yani bunun sadece sizle alakası yok genel fenerbahçeliler teorisi(trabzon galatasaraya hizmet eder).çok komik ya

Adsız dedi ki...

bende hiçbir zaman fenerbahçe kompleksi olmadı fenerbahçe neyse galatasarayda beşiktaşta o dur benim için.ama bu fenerbahçelilerin komik genel fenerbahçe teoriside çok ilginç gerçekten.

Unknown dedi ki...

Turutoğlu kardeşler bunu alışkanlık haline getirmiş sayın admin. Trabzon ne zaman çuvallasa küçük emrah muhabeti. Kabul ederler mi, ben sana söyleyeyim, ASLA!

Adsız dedi ki...

valla ben kendi adıma konuşursam muhabbeti başlatan siz oluyosunuz asıl sürekli trabzonun galatasaraya yattığını söyleyerek küçük emrahlık yapan sizsiniz bende vermem gereken cevapları veriyom sadece

Unknown dedi ki...

Sürekli yatıyo diyen yok, dikkatli oku yazdıklarımı, siz şampiyonluktan kopmuşsanız ve cimbom fenerle çekişirken olan hadiselere dem vurduk. Sadece yatmakta değil, elbirliğiyle hazırladığınız pankart soytarılıkları ve daha nice ayıplar. Şimdi sana soruyorum, geçen sene ligin son haftası, trabzon uçmuş gitmiş gene ligten ve son hafta fenerle oynadı. 2-0 yendiniz bizi. Ortalık bayram yeri, sahada çifte telli oynayan tipler, taraftarlar sarmaş dolaş. Hele bi de cimbom oftaşa yenilseydi o gün, bizi şampiyonluktanda etmiş olacaktınız, ki bu da orda ki sevincin 3'e 4'e katlanması demek olacaktı. Şimdi sana tüm samimiyetimle soruyorum, o gün o maçta biz yerine cimbomu yenseydiniz ve hatta şampiyonluktan etseydiniz, feneri şampiyon (!) yapsaydınız, o gün orada nasıl bir hava oluşurdu bana tüm samimiyetinle söyle, ya da öyle bir sonuç çıkma ihtimali sence varmıydı? Hala yoktu, aynı sevinci yaşardık diyorsan, eyvallah derim, bu muhabetide burda keserim. Bizim derdimiz şampiyonluğa oynayan Trabzon'la değil, senelerdir şampiyonluk yarışından uzak kalan Trabzonun büyük kimliğini unutup cimboma yanaşma ayıpları. Tıpkı 1.cihan harbinde almanlara yanaşıp osmanlıyı çökerten Enver paşa gibi. Aynı maskaralıkları Demirören döneminden itibaren Beşiktaş'ta yapmaya başladı ve sonuçlar ortada. Biz, bizi sevin sempati duyun, diğerlerinden nefret edin demiyoruz, sadece büyük olduğunuzu hatırlayın, düşmanımın düşmanı dostumdur mantalitesinden uzaklaşmanızı ve ligi yıllardır süre gelen kısır döngüden kurtarmanızı istiyoruz.

Adsız dedi ki...

koskoca beşiktaş başkanı yıldırım demirören dediki biz kupayı alırız galatasaray şampiyon olur.ligin bitmesine bir hafta kala inönüde beşiktaş galatasaray maçı varken dedi bunu.ve beşiktaş o maçı 2-1 kaybetti.7 yıl kadıköyde fenerbahçeye yenilmedi hemde fenerbahçenin en fenerbahçe kadıköyün en kadıköy olduğu ve kendilerinin en kötü olduğu dönemlerde.galatasarayada en kötü samiyende tıkır tıkır yenildi (100.yılı hariç) kendi sahasındada ya yenildi ya berabere kaldı.ama hiçbir zaman beşiktaş galatasarayın yandaşı denmedi.temiz bir lig istiyoruz pankartını beşiktaşta açtı.özhan canaydınla birlikte yemekler yerken aziz yıldırımla sürekli kavga etti demirören.ama bu yakıştırmayı fenerbahçe beşiktaşa hiç yapmadı.türkiyedeki bütün takımların en çok yenmek istediği takım fenerbahçedir galatasaray değil.bunda aziz yıldırım düşmanlığının yanında fenerbahçenin türkiyenin en popüler takımı olmasının payıda vardır tabiki.yani bu trabzon için değil sadece galatasaray içinde beşiktaş içinde antep içinde konya içinde tokatspor içinde böyledir.en büyük başarı fenerbahçeyi yenmek.buna serzenişte bulunucağınıza sevinmeniz lazım bence demekki o kadar büyük takımki fenerbahçe herkes onu yenmek istiyo.ama fenerbahçelilerdeki bu trabzon takıntısı sizi tenzi edemiyorum yazılarınızdan gördüğüm kadarı ile sizdede var enteresan boyutlarda.trabzona gidiyorum havaalanında polis çantamı arıyo trabzon forması var tutmuş bana siz bizi hep yeniyonuzda galatasarayı niye yenmiyonuz diyo.dediği vakitte 2-0lık maçtan önce yani fenerbahçeyi yıllardır yenemediğimiz galatasarayı 4-5 kere yendiğimiz dönemler.adama ne anlatsam kabul etmiyo elinde olsa tutukluyacak beni.kabul etmiyo çünki olay artık adamın kafasında takıntı olmuş.benim de söylemek anlatmak istediğim bu takıntıları artık bi kenara bırakalım.galatasaraya yeniliyoz kendi üzüntümüzün yanında bi de etrafımızdaki fenerlilere hesap veriyoz.bırakında üzüntümüzü yaşıyalım daa.

Melih Kazdağ dedi ki...

Tüm yazılanları okudum.Admin ve arkadaşları skor tahminleri konusunda yargıladıkları arkadaşlara bir özür borçları vardır bana göre.Bunun dışında Beşiktaşlı Başkan, yönetimin ve taraftarın bir kısmının,Trabzonsporda ise taraftarın büyük bölümünün Fenerbahçe Kompleksi yıllardır vardır.Bu kompleks Fenerbahçenin maddi gücü yakalamasından,geçmiş yıllardaki kaçan şampiyonluktan ve artık onu yakalayamayız korkusundan ve de en önemlisi başkanı Aziz Yıldırım'ın ve yönetimin biz en büyüğüz'ü herkese kabul ettirme hırsından kaynaklanıyor kanımca.Bu kompleks Gs'de de vardır ama kabul etmezler çünkü onlar alttan alttan giderler.Özellikle Adnan Polat bu işi süper yapar ve kimsenin diyecek birşeyi olmaz.Herzaman aradan sıyrılan takım Gs olmuştur.Ayrıca bu futbol oyununda yenilen takımın taraftarı olan arkadaşımızı maçtan hemen sonra arayıp alay etmekten daha zevkli birşey olamaz.Hernekadar yüzümüze kapatsada...

Faruk dedi ki...

töhmet altında kalmamak adına açıklamaya yapmalıyım:

telefonu yüze kapatan şahıs ben değilim, mazimde de böyle yakışıksız bir hareketim olmamıştır...

Unknown dedi ki...

Çok yanlış bir bakış açısı, çok yanlış tahliller, nedir bunlar omanim kardeşim ya, yok çantadan trabzon forması çıkmışta polis nerdeyse tutuklayacakmışta. Stand up yapmayalımda gerçeklere bakalım. 1000. kez söylüyorum, umarım bu sefer anlarsın. Bizim derdimiz bizi yenmek istemeniz değil, bizim derdimiz kendi büyük kimliğinizi unutup cimboma yalakalık yapmanız. Onlar istediği zaman pankart soytaralıklarıyla, hatır şikeleriyle yaltaklık yapmanız. Kabul edemediğim, çıldırdığım nokta bu. Aynı görüşlerim Beşiktaş içinde geçerli, sen trabzonlusun diye sana trabzonla ilgili olan kısımdan bahsediyorum sadece onun için. Beşiktaş'ın olayı biraz daha farklı ama sizinkinden. Onlar cimbom güçlenip arayı açarsa, bizimle yanaşmaya çalışıyorlar, siz çok istikrarlı bir şekilde sadece cimbomla. Üstüne basarak söylüyorum, kendiniz şampiyonluk yarışında değilseniz şayet diye. Kardeş blogta Beşiktaş için neler yazmışım, bi oku istersen, hadi kal sağlıcakla;
''Sevgili Serdar, G.saray 4 yıl üstüste şampiyon olup UEFA kupasını kazandığı yıllarda gitmiş olduğum ve gözlerimle şahit olduğum bir maç var. 1998-99 sezonu sonları, başımızda löw var, g.saray'ın ligte şampiyonlukta ki tek rakibiyiz. Beşiktaş ligten kopmuş ama g.saray'la kupada final oynayacak. Kadıköy'de ki maça çarşı tribünü 'şampiyonluk sizin, kupa bizim' tezahüratlarıyla yeri göğü inleterek stada giriyor. Herkes şaşkın birbirine bakıyor bizim tribünde. Bizim futbolcuları alkışlamalar felan, maçıda Beşiktaş hiç kasmıyor ve 2-0 kazanıyoruz. Ne demirören var, ne Serdar Bilgili. Devir efsane başkan Seba'nın devri. Yani özetle o yıllarda da G.saray arayı çok açtığı için Beşiktaş'ta bu seferde Fenerle birleşelim politikası var. Beşiktaş'ın 3 yıl üstüste şampiyon olup Türkiye'de kupalara ambargo koyduğu yılları yaşım itibariyle çok iyi hatırlıyorum. O zaman ne fener kalesinden ne de G.saray kalesinden Beşiktaş'a karşı ortak bir yıpratma girişimi yapılmadı. Beşiktaş takır takır topunu oynayıp şampiyonlukları kazandı ve bizlerde biraz kıskançlıkla, gıptayla ama takdir ederek alkışladık. Beşiktaş'ta en az Fener ve G.saray kadar büyük bir camia. Acaba neden sivrilen bir ezeli rakibi olduğu zaman diğerine yanaşmaya çalışıyor bunu anlayamıyorum. Hiç Demirören politikası felan de me, tanıdığım tüm Beşiktaşlılar son 3 yıldır g.sarayın şampiyonluğunu istiyor fenere karşı. Emin ol ki, g.saray gene üstüste şampiyonluklar kazanıp, ekonomik olarak güçlensin, Beşiktaş camiası gene fenere sıcak bakmaya başlayacak. Sanırım bir kimlik bunalımı yaşıyor camianız. Ne zaman büyük olduğunuzu hatırlarsanız ozaman eski başarılara kavuşursunuz diye düşünüyorum...''

Unknown dedi ki...

Sevgili Balthazar, çok güzel bir görüş açısı yakalamışsın gene, tebrik ederim. Sabit fikirli ve dünyaya at gözlüğüyle bakan (admin gibi) sporseverler senin sahip olduğun sağduyuya ve vizyona ulaşabilirse, çok daha kolay iletişim kurabiliriz diye düşünüyorum. Senin Demirören döneminde yapılan cimbom yalakalıklarını asla tasvip etmediğini ve asla o görüşte olmadığını, Süleyman Seba döneminden kalma gerçek Beşiktaşlı duruşuna sahip olduğunu çok iyi biliyorum. Trabzon camiasından henüz bunu idrak edebilmiş kimseye rastlamadım ama eninde sonunda gerçekleri görüp, kendi büyük kimliklerini hatırlayıp ve en önemlisi yaptıklarından utanıp tekrar klüplerini eski günlere taşımak isteyeceklerini düşünüyorum.

Tolga Şener dedi ki...

Yaptığım hareketi yakışıksız olarak algılamıyorum, gençliğin üzerimizde yaratmış olduğu fevrilikle ortaya çıkan hakedilmiş bir tepki!
Ama önemli olan arayan arkadaşın yani sayın adminin niyeti! Ses tonunda ki alaycı ifade; Oysaki maçta öyle aranacak bir maç değil 97 yılı Nisan ayı Avni Aker'de Trabzon 40 dk içinde 4-0 öne geçmiş ve devre arasında soyunma odasına giren Ali Şen maçı çevirmek için taktik vermeye çalışan dönemim hocası Rıdvan-Veysel ikilisinden sözü devralarak 4-0'ın taktiği olmaz diyerek takımı ateşlemiş :) 2. yarıda da Fenerbahçe;Kemallettin,Boliç ve Kostadinov'un golleriyle durumu 4-3 e getirmişti, son dakikalarda Kostadinov'un bir şutu direkte patlamış Trabzon ucuz kurtulmuştu, neyse kısaca maçı da özetlemiş oldum, sonuç olarak admin böyle bir galibiyete bile fazlasıyla sevinip geyik yapmak için beni aramış gerekli cevabıda almıştı, oysa ki çok değil bu olaydan 1 yıl önce 5 Mayıs 96'da yani KOCAMAN'dan sonra benim ona yaklaşımım çok sevecenlikle olmuştu, onu tekrar topluma kazandırmak için her türlü çabayı sarfetmiştim, bırakın tenefüs'ü normal ders saatleri içinde bile kafasını sıradan kaldırmayan yemeyen, içmeyen, konuşmayan, yürümekte güçlük çeken sayın admin için üzülüyor birde üstüne etraftan gelen intihar haberleriyle hayatı için endişe ediyordum, sonuç olarak admini öyle yada böyle geçte olsa hayata geri döndürdük, 96'da KOCAMAN bir etki yaratmış ki bu olay 97 de böyle bir tepki vermiş admin, sonraları akıllandı admin artık öyle girişimler de bulunamıyor!
Gerçi pek girişim yaratacak bir galibiyetleride söz konusu değil son zamanlarda, geçen sezonki maç için sözlü olarak 1-2 kez nasıl koydu Yattara tadında bi yaklaşımla sadece gülmemi sağlıyor sayın admin, bir tat bir doku insandır kendisi.

Saygılarımla...

Faruk dedi ki...

Sevgili Balthazar'ın telefonu surata kapatma hikayesini, sadece maçtan sonra aradığı herhangi bir Trabzonsporlu arkadaşı tarafından kendisine yapılmış olduğunu düşünüp, bu yönde bir yorum yapmıştım. Yani töhmet altında kalmamak adına sessiz durmak istemedim. Yoksa fi tarihinde oynanmış ve bluğ(nası yazılıyosa) çağını yaşayan gençler olarak gerçekleşen telefonu surata kapatma hadisesinden zerre bahsetmek istemedim. Aklımdan bile silinmiş gitmiş. Yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiğim için özür dilerim. Trabzonspor'u severim, her platformda da bireysel olarak haklarını savunmaya çalışırım ancak bugün Fenerbahçe'nin Trabzonspor'u 10-0 yendiği maçtan sonra bile çıkarım telefona artık 30 yaşına merdiven dayamış insanlarız. Aynı şekilde Tolga'nın da bu tip bir davranış içine girmeyeceğinden eminim. Şayet aramıyorsakta bu üzüntüye olan saygıdan ileri gelir.

Yine de bu konu nostaljik bir mevzunun açılmasına sebebiyet verdi ve yüzüme de bir tebessüm geldi açıkçası. Tolga'nın bahsettiği gibi yaklaşık dört beş aylık uzun bir periyod boyunca ciddi psikolojik sorunlar yaşamıştım (intiharı düşünecek kadar da salak değilim aynı zamanda belirtmek isterim ama o dönemki hal ve hareketler böyle bir intiba bırakmış olabilir) ancak gerek Tolga gerekse Balthazar kendilerine yakışanı yapıp, tarihin bu en acı mağlubiyetinden sonra benimle en ufak dalga geçmeyi bırakın, şampiyonluğu siz hakettiniz zaten, salla boşver, bak kuşlar böcekler çiçekler tadında moral motivasyon desteğini sınırsız vermişlerdir. E tabi karşılıklı fedakarlıklar sayesinde de bu arkadaşlıklar bu günlere geldi. Açık söylemek gerekirse aynı durumun tam tersi yaşansaydı ben Tolga'ya karşı bu kadar sağduyulu yaklaşabilirmiydim bilmiyorum. Ne günler geçti be geyiklerine eklenebilecek benim için acı ama şimdi düşününce güzel günlerdi...

Faruk dedi ki...

Galatasaray - Trabzonspor maçının öncesi ve sonrası dahil olmak üzere maçın geçtiği postlardaki tüm yorumların sayısı 70 rakamına dayandı. Fenerbahçe ve Trabzonspor arasında oynanacak olan 17. hafta maçında neler olacağını düşünmek bile istemiyorum. Muhtemelen dalya diyeceğiz ancak herhalde burada en büyük görev bana düşecek ve ortamı yatıştırmak adına Trabzonspor'un haklarını savunmak yerine, hakem rolü oynamak zorunda kalacağım. Bu blog bu sezona renk katıyor bence, umarım herkes aynı fikirdedir...

Melih Kazdağ dedi ki...

Hatırladım o günleri...Admin'in tam bir fanatik olduğunu o günlerde anlamıştık.Ben de hatırlıyorum yaşama yeniden dönmesi için neler yapmazdık ki?Okuldan kaçıp ''çorba'' ya giderdik.Sonra Benim ufacık odamda basketbol turnuvaları yapar,2 kişi oynarken diğeri Commodore'a kafa ayarı yapardı.Eve girmeden önce Admin Kaşarlı-Salamlı Sandviçini bakkaldan yaptırmayı ihmal etmezdi.Aslında Tolga'la admin'in herseferinde unuttuğu bir şey vardı.Su; Çünki bizim evde hiç su olmazdı!
Velhasıl bu maçlardan sonraki travmaları unutturmak yaşama sımsıkı ellerle sarılmasını sağlamak için çok uğraşırdık çookkkk...

Peace...

Unknown dedi ki...

Sevgili Admin;
Geçen hafta yapmış olduğun talihsiz 3-0'lık tahmin çıkışı sonrasında görüyorum ki yelkenleri iyice suya indirmişsin. Tartışmalarda etliye sütlüye karışmayan, dostluk mesajları veren ulvi bir gönül adamına dönüşmüşsün. Sanırım gururuna yediremeyip açıkça bizlerden özür dileyemiyorsun ama yaşadığın eziklik içimi burktu. Tıpkı geçen sene yaptığın tam isabet beko basketbol ligi tahminleri zamanı gibi. Neyse lafı toparlıyorum. Şu an beni karşında bir Ahmet Çakar olarak düşün, kendinide Güntekin Onay olarak hayal et. Şimdi sana soruyorum;
-Bana karşı mahçupsun değil mi admin, gözlerime bakamıyorsun değil mi admin? Sanki hayır diyorsun ama azıcıkta olsa bir mahçupluk var değil mi admin? :))

Faruk dedi ki...

Sevgili Demirel;

Beni sadece doğru gördüğü yerde doğru gördüğünü söylemeye çalışan biri olarak bile görseniz aslında kimseye (dilediklerim hariç) en ufak bir özür borcum olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Ahmet Çakar'ın hafif alaycı tebessümle Güntekin Onay'ın üstünde uyguladığı psikolojik travmayı bana yaşatamayacağınızı üzülerek belirtmek isterim. Ne Anelka'nın elle attığı gol ve açılan pankartlar, ne Cem Papila'nın yönettiği o ''meşhur'' maç, ne de ''İstanbulculuk'' ''Anadoluculuk'' başlıkları altında özür dilememi gerektiren bir hakaretim olmamıştır. İnsanlar yanıldıkları zaman evet yanılmışım diyebilirler, ben yanılınca bunu yaparım ama sizin bunu yaptığınıza hiç şahit olmadım şimdiye kadar. Herşeyin doğrusunu bilen Hıncal Uluç ayarında bir kişi olarak mı görüyorsunuz kendinizi bilmiyorum ama lütfen artık ''özür özür'' diye peşimde dolaşmayı bırakın :) Yakında ''özürlü'' olacağım sayenizde :)

Geçmişte ne olduysa oldu, ne yaşandıysa yaşandı. Bunlar için hep bir değerlendirme yaptık bir görüş bildirdik, özür dilememiz gereken yerde diledik, tartışmamız gereken yerde tartıştık. Gelecekte olacak herhangi bir olay, geçmişe sirayet etmeyecektir. Bu yüzden sürekli geçmişte dolaşıp benden ''yapmayacağım'' şeyler talep etmeyin :)

Saygılar sunuyorum...

Unknown dedi ki...

Herşeyin doğrusunu bilen Hıncal Uluç ayarında bir kişi olma misyonunu hiç hissetmedim kendimde. Sen nasıl doğruları görüp söylüyorum diyorsan bende kendi adıma öyle yapıyordum. Demin ki esprili yaklaşımı mı bile anlayamamışsın, üzüldüm. Senin bir admin olarak objektif yaklaşıma sahip olmanı ve bir standartı tutturman için mücadele ettim.
Standartı tutturamayınca neler olduğunu göstermek için sana çok tahrikkar bir mesaj yazdım. Amacım bundan sonra okur sayısı çok artarsa, tanımadığımız yüzlerce insan bu bloğun okuru olursa ve sen taraflı adminiğe devam edersen başına gelecekleri göstermekti. Sanırım bunuda anlamadın.
Özür dilenecek yerde dilerim demişsin ama 3-4 aylık blog geçmişinde hiç bir şey için hiç kimseden tek bir özür dilediğini henüz görmedim. Özür dilediğini düşündüğün yerlerde kaş yaparken göz çıkarttığını gördüm hep. Özür dilerken, bu özrü sunduğun kişileri daha da çok sinirlendirdiğini gördüm. Herkes istediği tahmini yazabilir ama senin gibi milletin tahminlerine çok seviyesizce laf uzatıp (üstelik site admini olarak) bütün laflarımı yeseydim, şerefim üzerine yemin ediyorum ki, çıkıp çok net bir özür yazısı yazardım. Yakışanıda buydu ama olmadı, sağlık olsun.
Neyse, ben bu bloğu ve seni sevdiğim için ve okur sayısının artması için sana senin göremediğin bazı gerçekleri yansıtmak için uğraştım. İstanbulcu-anadolucu, anelka, papila gibi saplantılarını artık içine gömmen gerekiyor. Bak son kez uyarıyorum, bu saplantıları ve at gözlüğünü çıkarmamakta ısrar edersen ve şu son bir kaç gündür sergilediğin gerçek admin kimliğini gene sapıtıp unutursan ve saçmalamaya başlarsan sportif platformun trabzon platforma dönüşünü seyredecez hep beraber. Belkide en doğrusu bu...

Adsız dedi ki...

valla hakan abi sende maşallah kelimeler bitmiyo her şeyin içinden çıkabilicek politika var. siyasetçileri aratmıyosun her şeyi işine geldiği gibi yorumlaman en iyi siyasitçilere taş çıkartır.klavyede kuvvetli.ben bıktım sana cevap yazmaktan klavyeden nefret ettim ama eğer bi gün senle karşılaşırda yüz yüze konuşursak o zaman bana cvp veremicek durumlara gelirsin.beni sakın farukla karıştırma aynı klasmanda değerlendirme o 5.torba ben 1.torba first class yani.futbol bilgisi olarakta arşiv bilgisi olarak ta (yaşının benden büyük olmasına rağmen)benimle çok fazla konuşabileceğini sanmıyorum.her türlü dökerim denize yani:))isterseniz bi gün bi yerde buluşalım ben tek gelim sizde futbolu en iyi bilen fb liler olarak toplanabildiğiniz kadar toplanın en azından mucadeleniz biraz uzun sürer:))benim adım faruk değil bunuda unutma....

Unknown dedi ki...

Sevgili Fatihçim, Tolga abini tanıyosun, kendisi kuzenim olur. Mecidiyeköyde aynı iş yerinin sahibiyiz, yerimiz çok merkezi. Abini çok severim, eminim senide çok severim. Gel mutlaka bir gün, hem tartışalım hem makara yapalım. İnsanları kızdırmak ilgi alanıma girer, müptelası olabilirsin :) Öptüm sizleri...

Adsız dedi ki...

tamam abi geliceğez oraya admin okeylerse.bi konuşalım karşılıklı.
burdan yaz yaz sonu gelmiyo blogta rating rekorları kırıyo

Unknown dedi ki...

Amacımızda bu zaten, daha çok katılım bekliyoruz. Kılçık bir yorum yapmazsan kimse atlamıyo ne yapalım ;)

Adsız dedi ki...

bende bayılıyorum fenerlileri ve herkesı deli etmeyi bende gelirim beylerrrrr...bi arada mac yapalım şöle sızın blog bı takım cıkarsın bızım sportıfplatforma nasıl olur by admın uzak ara yeneriz fark olur 3 atarız 1 sayarızz=))))