6 Ekim 2008 Pazartesi

Çöküş...

Dün akşam Türk futbolunun iki büyük takımının aldığı darbeleri izledik hep beraber. İlk önce Galatasaray ligde oynadığı ilk ''dişli'' karşılaşmada deplasmanda Bursaspor'a 2-1 mağlup oldu. Maçın başından sonuna kadar oyunun kontrolünü elinde bulunduran, ayağa harika pas yapan, etkili kontraataklar geliştirip, Yusuf Şimşek'in mükemmel organizatörlüğünde sayısız pozisyon yakalayan Bursaspor karşısında Galatasaray'ın o çok övülen hücum hattı dahil olmak üzere tel tel dökülüşünü izledik. Bursaspor daha maçın ilk çeyreğinde skoru 3 ya da 4-0'a getirebilecek pozisyonları hunharca harcarken, Galatasaray ise Arda'nın ve Lincoln'ün sorumluluk alarak yüklenmeye çalıştığı dakikalarda nispeten etkili olabildi. Ayhan Akman'ın Galatasaray kariyerindeki belki de en kötü maçı çıkardığı karşılaşmada Yusuf Şimşek'in ayağına gelen her top Galatasaray savunması için ölümcül tehlikeler yarattı. Bursaspor forvetinde Adriano yerine biraz daha klas biraz daha ''Aghahowa'' tarzında bir oyuncu olabilseydi inanın bana tarih tekerrür edebilir ve Bursaspor Galatasaray karşısında daha önce yaptığı gibi yine 5 farklı bir galibiyet elde edebilirdi. Sercan Yıldırım ilk beş hafta oynadığı kramponları ''sarı'' renkle update etmiş. El kol hareketleri yapmaya başlamış saha içinde. Bir gol attı gerçi ama saha içindeki bencil davranışlarını bir an önce düzeltmesi gerekiyor. ''Beni Manchester United'tan istediler'' teranelerini biz zamanında Gökhan Zan'dan falan da duymuştuk. Birazcık akıllı olması, yaşını başını bilmesi ve takımın yıldızıyım tribine girmemesi gerekiyor amiyane tabirle. Hele de Yusuf Abi'si sahadayken. Yusuf Şimşek bir büyük takım oyuncusu değil kesinlikle ama O'nu sahada izlemek gerçekten büyük bir keyif. Hele dün akşam O'nu izlemek keyiften de öte bir duygu oldu.

Bence bu Michael Skibbe'nin henüz iyi günleri. Maçtan sonra ''yorgunluktan ve sakatlıklardan'' bahsetti. Bellinzona'ya karşı yorulduysan grup maçlarında vay haline senin! Savunmaya ve orta sahaya çare bulamazsa Galatasaray devre arasında hocayı değiştirir, sezonu kaybeder, UEFA Kupası finalini Kadıköy'de oynama hayallerine yazık olur. Unutmadan; neyseki bu kez Hüseyin Göçek yardımcı olmadı da Galatasaray'a adilane bir maç oynadılar. Galatasaray bu haliyle bile 85. dakikada Fernando Meira'nın asistinde Milan Baros'la öyle net bir gol kaçırdı ki tekrar saygı duydum Galatasaray'a. En ''bitik'' maçlarında bile bir şekilde kendi şanslarını yaratabiliyorlar.

Günün bir diğer maçı Fenerbahçe ile Kayserispor arasındaydı. Çok sorunlu Fenerbahçe yine sakatlar ordusunun yokluğunda çıktı maça. Hepsini saymaktansa Alex de Souza, Semih Şentürk, Diego Lugano, Wederson da Silva ve Deivid de Souza'yı anımsatsam yeterli olur herhalde. Direk ilk onbir oyuncuları olan bu futbolcuların yokluğu Fenerbahçe'yi çok ciddi şekilde sarsmaya devam ediyor. Alex de Souza'nın olmadığı maçta ''organizatör''lük görevini üstlenen Emre Belözoğlu'da sakatlanıp çıkınca Fenerbahçe maç boyunca bir tek atak dahi geliştiremedi. Gol için tek ümidi ise ceza sahası içinde yere atlayıp hakemlere el kol hareketleri yapmak oldu. Buna karşın Kayserispor'da son derece bilinçli bir şekilde çekilip çekilip üstüste hançerleri sapladı Fenerbahçe'nin kalbine. Julius Aghahowa ''kaleciden başka herşey olan'' kaleci Volkan Demirel'i üç golde de çok kolay geçti. Savunmayı çoğu zaman atlatmayı başardı ancak ofsaytlara takıldı. Kayserispor'un ikinci golünde Edu'nun yaptığı fahiş hata ise Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir futbolcuya hiç yakışmadı. Fenerbahçe'de sakatlanan Emre'nin yerine İlhan Parlak, Gökhan Gönül'ün yerine Yasin Çakmak ve taktik icabı yapılan değişiklikte Maldonado'nun yerine Deniz Barış dahil olduğu oyuna. Oyundan çıkarken ıslıklanan Maldonado bana göre oyundan çıkana kadar Uğur Boral'dan sonraki en mücadeleci oyuncuydu Fenerbahçe adına. Uğur Boral sol kanatta iyi niyetiyle ne kadar çırpınıp, sorumluluk alıp ''kendini parçaladıysa'' Colin Kazım-Richards ise ''bir gül'' gibi hareketsiz, vurdumduymaz ve forması tertemiz duruyordu sağ açıkta. Roberto Carlos kötü vurmasına rağmen penaltıyı gole çevirdi ama Kayserispor biraz bekleyip vurduğu ''Turgay'' aparkatıyla rakibini grogi duruma getirdi, Aghahowa'nın hat-trick yaptığı golle de yere serdi.

''I love you Zico'', ''Marco Aurelio'' gibi tezahüratlar Fenerbahçe tribünlerinde duymayı beklemediğimiz tezahüratlardı. Tribünlere de yakışmadı ayrıca. Marco Aurelio kendi isteğiyle gitti, Zico'nun maliyeti ise Aziz Yıldırım'ın açıklamasına göre 7,5 milyon euro civarındaydı. Bu kulübü bu seviyelere getiren Aziz Yıldırım'dır ve Aziz Yıldırım çıkaracaktır yine bu darboğazdan. Uzun süredir ''kriz'' yönetmiyolardı ama başkanlığının ilk yıllarından alışıktır Aziz Başkan, krizi yönetir.

Bir kez daha söylüyorum; devre arasında Colin Kazım, Burak Yılmaz, Volkan Demirel, Josico ve Selçuk Şahin ile yollar derhal ayrılmalı. Mehmet Topuz ayarında yerli oyuncular ne pahasına olsun alınmalı. Yabancı kontenjanı sınır koyarsa Nuri Şahin, Gökhan İnler ya da Eren Derdiyok gibi kendisini kanıtlamış kaliteli lejyoner oyuncularla sözleşmeler yapılmalı. Büyük bütçe sahibi olmayı başardı Fenerbahçe ama yönetmeyi başaramadı. Daniel Gonzalez Güiza'yı izledim bir müddet. 14 milyon euroluk oyuncu aldıysan forvete, kanatlarının fiyatının, kanat başına, 8 milyon euro civarı, forvet arkasındaki oyuncunun da bir 12 milyon euro civarında olması gerektiğini düşündüm. Yoksa 14 milyon euroluk oyuncunu besleyecek oyuncularının toplam ederi (benim paramla) 5 milyon euroyu bulmuyorsa, 14 milyonluk oyuncun dünkü gibi şok olmuş bakışlarla koşar topun peşinden.

An itibariyle lig lideriyle Fenerbahçe arasındaki puan farkı ilk 6 hafta itibariyle tam 10 puan. Bayağı bir geriye düştü Fenerbahçe ama hala daha çok erken. Toparlanmak için çok zamanı var önünde Fenerbahçe'nin. Krizi iyi yönetmek meziyet şimdi. Hocanın arkasında dik durmak önemli. Futbolculara sahip çıkmak çok önemli. Ali Şen olsa yapardı bunu toparlardı takımı ama Aziz Yıldırım ne yapar bilmiyorum. En azından köprüyü geçene kadar ''dayı'' mualemesi yapmak gerekiyor bazılarına. Şu an dibe vurdu Fenerbahçe ama hakikaten kritik oyuncuları sakat ve aslında 6 maçta 4 mağlubiyet alacak kadar kötü bir kadro yok ellerinde. Bu noktada en iyi tespiti yine Fenerbahçeliler yapar bence ama Selçuk Yula ve Necati Bilgiç gibi olanlar değil. Mehmet Demirkol ve Rıdvan Dilmen gibi olanlar... İddiam şudur benim; Fenerbahçe kadrosunda ilk haftadan beri Deivid, Alex, Semih, Edu ve Lugano, Tümer, ve Wederson sağlıklı bir şekilde bulunsalardı, işler hiç ama hiç bu noktaya gelmezdi. Yine mağlubiyetler alabilirdi Fenerbahçe ama en azından birazcıkta olsa futbol oynardı.

Son olarak hemen belirtmek isterim; dün İddaa'da Bursaspor - Galatasaray ilk yarı: 1 maç sonu: 1; Fenerhahçe - Kayserispor maçında da ilk yarı: 2 maç sonu: 2 tahminlerimle 85,4 katı kazandım. Bu saydığım dört takıma da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Turkcell Super Lig, hele şu lig sıralamasıyla, gerçekten hiç bitmesin...

11 yorum:

Adsız dedi ki...

ayhan akman hakkındaki fikirlerine yüzde yüz katılıyorum admin. çok rezildi sahada ama ben senin kadar karamsar değilim gs hakkında böyle maçlar oynanabilir her zaman namağlup kalacak değiliz ya. fb ise tam acıların takımı oldu. sakatı varmış şuyu varmış buyu varmış. kayseridede 9 eksik vardı admin bundanda bahseysetdin keşke. fb küme düşmez bu sene ama ilk ona girerse başarı olur bence. 1-0 yenilirsin 2-1 yenilirsin ama 4-1 nedir ya :)

Adsız dedi ki...

iddaada iyi kazanmışın bu arada daha öncede 55 misli tutan bi tahminin vardı senin. ara sıra blogtada verde tahmin bizde nasiplenelim bari balından:)

Unknown dedi ki...

Dün itibariyle fenerbahçe lige havlu atmıştır. Tribünleri bölerek, futbolcu menejerleriyle kişisel inatlaşmalara gidip en kritik oyuncularımızı kaybederek, rezil bir transfer politikası güderek, başkan bu tabloyu ne acıdır ki kendi hazırlamıştır. Efsane kimliğini kaybetmemesi için artık yarardan çok zararı dokunmaya başladığı klübünden istifa etmelidir. Gelen gideni aratır mı, bilemem ama bu saatten sonra başkanın misyonunu doldurduğu aşikardır, bu vefasızlık değil ne yazık ki gerçekleri görmektir. 2002-2003 sezonundan beri ilk defa sahneden çok erken çekiliyoruz. Bu sene şapkayı önümüze koyup, bazı gerçekleri görüp, yeniden yapılanma sürecini başlatma sezonu olmalıdır bizim için. Bize karşı hat trick yapan bir futbolcuyu alkışlamak olguluğuna sahip türkiyenin en kaliteli taraftar kitlesine sahip camiamız kısa sürede bu buhranlı günleri geride bırakıp, içlerindeki kan emici sülükleri ayıklayıp gene tek yumruk olacaktır. Unutulmamalıdır ki Fenerbahçe tarihteki tüm sıçrayışlarını, 103 gollü rekorlarını, şampiyonluklarını aynen böyle dibe vurduğu sezonların akabinde yaşamıştır. O yüzden kimse ellerini ovuşturup fener batıyor havalarına girmesin, biz gene küllerimizden doğarız, siz gene temiz lig istiyoruz pankartlarıyla ortalarda koşturursunuz çaresizce...
Sayın admin sizinle polemiğe girmek istemiyorum bugün, hatta maç analizlerinizde %60 lara varan doğru tespitlere yaklaşmışsınız ama sizce ilhan parlakın havada itilmesi penaltı değilmidir? Hee penaltı verilse bile biz maçı gene kaybederdik, asla kötü gidiş ve mağlubiyete kılıf değildir bu ve ligteki kötü gidişatları sadece hakemlere bağlama zavallılığını göstermem bilirsin. ''Gol için tek ümidi ise ceza sahası içinde yere atlayıp hakemlere el kol hareketleri yapmak oldu'' yorumu bence çok ağırdır. İlhanın pozisyonu bence %100 penaltıdır, acaba sizce nedir bay admin? Düşene bir tekmede benden yaklaşımından başka hiç bir şey değildir bu. Analizlerde bütünlüğü korumanız şart, kötüleri anlatırken, gerçekleride bunun arkasına saklayıp karambol yapamazsın admin bey. (pozisyon penaltı değil diyorsan ben harbiden futboldan zerre kadar anlamıyorum o zaman)
Son sözüm de Trabzonspor camiasına. Çok düzgün bir başkanla, kaliteli bir hocayla ve eldeki imkanlarla Türkiye şartlarına son derece uygun iyi bir kadroyla yola çıkıldı bu sene. Rüyasında bile göremeyeceği şartlar oluşmaya başladı şampiyonluk için. Fener koptu, Beşiktaş tüpçü tutarsızlıkları içinde boğuşuyor, elde tek ciddi rakip var, o da g.saray. Samimiyetime inanınız, can-ı gönülden Trabzonsporun şampiyon olmasını istiyorum bu sezon ama ilahi adalet diye bir şey varsa ne yazık ki bu gerçekleşmeyecek. G.saray'ın bizimle giriştiği bütün şampiyonluk yarışlarında cimboma uşaklık eden, ne averaj gerekiyorsa kendilerine ikram eden, pankart tut, pankart kaldır emirlerine harfiyen uyan, yıldız oyuncularının 'benim g.saray hayranlığımı herkes bilir' açıklamalarını içine sindiren, özetle g.sarayın tüm pisliklerini görüp, sadece fener düşmanlığı yüzünden buna çanak tutan bir camia sonuna kadar inandığım ilahi adalete yenik düşecektir. 2003-2004 'te bizimle şampiyonluk yarışındayken sahanızda g.saray'ın sizce(!) hiç beklenmedik bir şekilde sizi 2-4 yenmesi bile aklınızı başınıza getirmedi. Gökdeniz ve bir kaç oyuncu bunu anlayıp '100. yılda görüşecez cimbomla' yemini Sami yen de uygulanmış olup gerçekler gene rafa kalkmıştır. Ligin sonları yaklaşırken ligin tadı senin için çok fazla kaçacak admin bey, cimbom lobisi karşınıza dikildiğinde ne yazık ki bu sefer çok yalnız kalacaksınız. (lobi işlemese şu an g.saray'la da puan farkınız 10 olacaktı) Ne isyanınızı duyan olacak, ne de sallayan. Umarım şans hep yanınızda olur, Türkiye'ye unutulan yeni heyecanları yaşatırsınız ama ne ekersen onu biçersin atasözü karşınıza mutlaka çıkacaktır. Umarım ben yanılırım, siz haklı çıkarsınız, ligin tadı kursağınızda kalmaz...

Faruk dedi ki...

Herşeyden önce Trabzonspor'un şampiyonluğunu ne kadar çok istediğinizin farkındayım sevgili Demirel. Bu durum gerçek anlamda gururumu okşuyor, ciddi anlamda bir destek hissediyorum sizden. Amma velakin şu Galatasaray konusu açılınca tüylerim diken diken oluyor, tansiyonum çıkıyor.

Bakın sevgili Demirel;

Galatasaray'a Fenerbahçe'nin şampiyon olduğu sezonda 4-0'lık bir hatır şikesi yaptığımızı ayan beyan kabul ediyorum. YALNIZCA FUTBOLCULAR ARASINDA GERÇEKLEŞEN, BELKİ BİR İKİ YÖNETİCİNİN DE TELKİNİYLE MAÇ ESNASINDA OLUŞTUĞUNA İNANDIĞIM BİR TÜR SİNERJİYLE GERÇEKLEŞEN BİR HADİSEDİR BU. Hiçbir işe yaramadı zaten. Fenerbahçe deplasmanda Samsunspor'u yenerek şampiyon olmayı başardı. Bu tarihten öncesi ve sonrası ise Galatasaray - Trabzonspor maçlarında son derece temiz geçmiştir. Maalesef o dönemki futbolcu kadrosu böyle bir hataya imza atmıştır. Ancak o maçtan beridir bu zamana kadar Galatasaray'ı defalarca yenmemize rağmen bir türlü o günü unutmadınız, unutamadınız. Lütfen artık bırakın bu içi boş muhabbeti. Fenerbahçe'yi yıllarca yenemedik, bırakın yenememeyi berabere bile kalmak başarı haline geldi. Fenerbahçe'ye yattığımızı söyleyen bir allahın kulunu görmedim şimdiye kadar. En iyi futbolcumuzun Galatasaray sempatizanlığı için ne yapabiliriz ki? Fenerbahçe'nin içinde şu an Galatasaray sempatizanı olan futbolcular bulunuyor. Sarı beyaz formanın altına kırmızı krampon giyip çıkan futbolcular var. İnsanların içindekileri bir şekilde dışarı vurdukları dönemler oluyor.Hami Mandıralı'da gerekli altyapıdan yoksun, sadece allah vergisi yeteneğiyle futbol oynayan efsane oyuncularımızdan birisidir. Galatasaray sempazitanlığı Trabzonspor sevgisinden sonra gelir. Sarı formanın altına kırmızı krampon giyen futbolcuyu sadece örnek olarak verdim size, hislerimi anlayabilesiniz diye...

İlhan Parlak'ın pozisyonu net penaltıdır atlamışım bunu yazacaktım aslında ama sizinde dediğiniz gibi maç sabaha kadar oynanansa da sonuç değişmeyecekti çünkü sahada Fenerbahçe'yi temsil bile edemeyecek bir oyuncular topluluğu vardı. Tahminime göre bu sezon Trabzonspor 74 75 civarı puan toplar. Galatasaray'ı ve Fenerbahçe'yi en az birer kere yenmemiz şart. Keşke önümüzdeki hafta Galatasaray ile değil Fenerbahçe ile oynuyor olsaydık. Bu puan şampiyonluğa yeter mi bilmem? ama yetmesini çok istiyorum. şampiyon olmayı çok istiyorum. bu sezon harika bir fırsat (fenerbahçe'nin havlu attığını düşünmüyor olsam bile 10 puan sıkı fark) umarım değerlendiririz...

Unknown dedi ki...

Sayın admin, bu olayı bir iki futbolcumuz hatır şikesi yapmış açıklamasıyla kurtaramazsınız. Böyle büyük bir skandal ve rezilliği nasıl içinize sindirebiliyorsunuz inanamıyorum, ahlaki değerler bu kadar mı yozlaştı? Lafa gelince en mazlum, en namuslu klüp sizsiniz. Sizin bahsettiğiniz olayı ancak taraftarlar kendi aralarında temenni olarak söyler. Mesela der ki' şu fener bu hafta samsuna bir takılsa, bizimde şampiyonluk şansımız nasıl olsa yok, cimbomdan 4 yesek, cimbom şampiyon olsa'.
Bunu bakkal nuri efendi, manav izzettin , yada Turutoğlu ailesi isteyip dileyebilir. Amaaa sahaya trabzonspor formasıyla çıkan profesyonel futbolcular bunu yaparsa senelerce klüplerine sürmüş oldukları kara lekeyi çıkaramazlar. Hatırlarsan 99-2000 sezonunda g.saray ve beşiktaş kıyasıya şampiyonluk için çekişirken ligin sondan 2. haftası g.saray altay'a 1-0 mağlup oluyor ve beşiktaşa arayı kapatma fırsatı doğuyordu. O hafta ilginç olan beşiktaş fenerle oynayacaktı. Bir çok taraftar keşke beşiktaş bizi yense diye konuşuyordu. Ama Turan Sofuoğlu yönetimindeki takımımız 8 eksikle tarihi Fenerbahçe formasına layık bir biçimde beşiktaşı İnönü stadının çimlerine gömüyor, maçı 3-1 kazanıyor ve şanlı tarihine lekeyi sürdürmeden cimbomu kendi ellerimizle şampiyon ilan ediyorduk. Onurlu olmak büyük olmak işte budur sayın admin. O gün biz samsuna takılsaydık, ligin sonucunu şikeyle belli olmasına sebep olduğunuzdan bu utançla nasıl yaşayacaktınız. Ne demek sonuç zaten değişmedi, fenerde samsunu yendi? Bu mu kurtayıyor onurunuzu? A.gücü'nün 92'de g.saray'a 8-0 la sattığı maçtan ne farkı var bana anlatırmısın? Ama senin her duruma karşı geliştirdiğin basit savunmaların var sayın admin. Ayakları titreyen kaleci tolga'ya ligte ilk kez sami yen'de şans verilip 4 tane komik gol yedirmenize olduğu gibi. Temiz lig pankartları ve ligin tadı kaçtı rezilliklerine hiç bir savunma yapamıyorsun ama gördüğüm kadarıyla. Ne burada ne kardeş blogta. Çünkü sap dönecek, keser dönecek, gün gelip hesap dönecek, bunu çok iyi biliyorsun... Yıllardır cimbomun maşası ve kirli arka bahçesi olma bedelini çok ağır ödeyeceksiniz...

Faruk dedi ki...

1- Kardeş blogta size cevaben yazdığım yazı maalesef yayınlanmadı. Aslında çokta sert yazı değildi, sizin üslubunuza yakın bir üslupla cevap vermiştim ancak yayınlanmadı. Sebebini bilmiyorum...

2- Basit savunma yok ortada, Aziz Yıldırım gibi gündem değiştirmeyi harika başarıyorsunuz, birkaç futbolcunun yaptığı hatır şikesidir Galatasaray maçı ve oraya buraya maçtan önce çantalar gitmemiştir. Lütfen şike mevzularını açmayın çok zararlı çıkarsınız kara lekelerle dolu tarihiniz yüzünden. Keza Galatasaray'da aynı şekilde.

3- Beşiktaş'a karşı Fenerbahçe'nin, Trabzonspor'a karşı Galatasaray'ın kazandığı zaferleri de canı gönülden kutluyorum. Keşke bu duyarlılığı Trabzonspor'da gösterebilseydi Galatasaray maçında...

4- Saplar keserler dönsün, varsa bir hesabımız görülmesi gereken görülsün, Trabzonspor'a diğer büyüklerin onlarca kez yaşadığı şike olayını bir kez dahi olsa yaşattıkları için dönemin futbolcularına yazıklar olsun...

5- Konumuz ve gündemimiz bu konu değil şu an. O yüzden kendi adıma şimdilik son noktadır bu seviyeli tartışma için bu yorumum Sevgili Demirel. Geçmiş bayramın mübarek olsun, ellerinden öperim :)

Unknown dedi ki...

Çantaları sen taşıdın herhalde, çok ağırmıydı sayın admin? Köşeye sıkışınca tamamen demogoji, yalanlar ve varsayımlar üstüne komplo teorileri... Ama hala temizlig pankartı rezilliği ve ligin tadı kaçtılara savunma yok, boş laflar sadece...
Güneş balçıkla sıvanmaz. Eden bulur. Cimbomun yalakası ve maşası değil, dimdik tek başına büyük olan eski Trabzonspor'u görmek istiyorum artık. Şimdi anlıyamıyorsun ama belki bir gün anlarsın söylediğimi...

Murat YILMAZ dedi ki...

sevgili faruk, bahsi geçen yazını elime ulaşmadığı için yayınlayamadım. Bunun altında başka sebep aramana çok gücendim.

Faruk dedi ki...

sayın admin;

yayınlanacak yazı olmaz yayınlamassın, estağfurullah, mesela daha önce sevgili demirel'in başına geldi böyle bir hadise sizin blogta :) seviyesi düşük yazıları yayınlamamakta özgürsünüz, kimse karışamaz :)

adminlerin arasında darılma gücenme olmaz sayın admin, siz benim hocamsınız, elinizi öperim affedersiniz, gücenmek ne kelime... sonsuz saygılar...

Unknown dedi ki...

Aferin akıllı ol. Söylediklerime verecek cevabın olmadığı için laf kalabalıklığı yapsın diye saygıdeğer adminimize dil uzatmışsın. Özür dilemekte bir erdemdir, tebrik ediyorum. Yalnız özür bekleyen bir iki konu daha var. Tahmin tablosu yorumumda bu çağrımı göreceksin. Fenerbahçeli dostlarınında bu blogta gerek yorumlarıyla, gerek fikirleriyle katılmasını istiyorsan buna mecbursun. Trabzon camiası olarak kapatacak kirli defterleriniz çok ama bir yerden başlaman lazım...

Murat YILMAZ dedi ki...

Sayın Admin Turutoğlu,

Nezaketiniz için tşk ederim. Bir admin'in yorumlarını gözardı edemeyiz. Sayın Demirel'in gönderdiği yorumu hepimiz biliyoruz, kendisine başka bir şekilde cevap vermiştim.