
Oyun hemen her sene kendini yenileyip yeni versiyonlarıyla piyasaya girerken, başımıza bir de ''Carrier'' modu çıkmıştı. Futbolcu alıp satabildiğin, genç oyuncu yetiştirebildiğin modda bırakın saatlerimizi resmen günlerimizi harcıyorduk. Kısaca dönem itibariyle bir futbol oyunundan ne bekliyorsak Sensible Soccer'da fazlasını buluyorduk.
Balthazar'ın binlerce oyunculuk database'in içinden keşfettiği Suzuki adlı oyuncuyu Ziya Doğan mantalitesiyle her gittiği takıma götürmesi, benim kendi efsanem olan Norveç 2. lig temsilcisi Naestved Ballclub ile yaşadığım efsanevi başarılar (kaleci olarak Peruzzi'yi transfer ettiğimde evde deliler gibi koşturduğumu iyi hatırlarım) ve Balthazar'ın ''susuz'' misafirperverliğinde, üç ayrı takımla giriştiğimiz UEFA Kupası maceralarımız yine asla geri dönemeyeceğimiz ancak hatırlayınca yüzümüzde ufak tebessümler bırakan anılardır. Ha bir de hiç unutmam, Balthazar Juventus ile, Tolga Chelsea ile, ben de Trabzonsporlu ihtilalci ruhumla Quenn Park Rangers'ı alarak UEFA Kupası'na başlamıştık. Tolga ikinci turda adını sanını bilmediğimiz bir takıma elenince (yanlışsam düzeltin Hajduk Split'ti galiba) bizim Balthazar meşhur kırmızı koltuğundan düşmüştü gülmekten, ben de yaklaşık 3 dakika nefes alamamıştım! O turnuvada da Q.P.R ile çeyrek final oynama başarısı gösterdiğimi belirtmek isterim...
Efsane oyunlar serisinin üçüncüsü için tıklayın
2 yorum:
Su yoktu kardeşim evde....
aabi data olarak o zmana gore mukemmel bır oyundu amıga da deısılmez oyunumdu uzerıne de menejerlık oyunu tanımam
Yorum Gönder