15 Ağustos 2008 Cuma

Ahmedinejad'ı Küfrederek Karşılayan Binlerce İnsan...

Dün takriben saat 10:30 civarlarında firmadan çıktım. Haznedar'da bulunan Maxi Market'e gidip promosyon çalışmamızın satışlarını öğrenmeye çalışacak, bunun yanında rakip ürünleri falan inceleyip tekrar Beylikdüzü'ne dönecektim. Film gibiydi... Maxi Mağazası'na girerken herşey yolundaydı, İstanbul trafiğine göre rahat bir şekilde varıp arabamı otoparka park etmiştim. Mağazada ki işlerimi hallettim, otoparka indim, arabamı alıp dışarı çıktığımda karşımda hiç abartmadan söylüyorum yüzlerce araç gördüm ve bu araçların hemen hepsi aynı anda klaksiyon çalıyordu. İlk önce yolda kaza olduğunu düşündüm çünkü yaklaşık 200 metre ilerde polisler trafiği kontrol etmeye çaışıyordu. Trafik ''gıdım gıdım'' ilerlemeye çalışırken polislerin trafik polisi olmadığını gördüm. Mekan Haznedar olunca ''ulan gene mi bomba attı .ezevenkler'' diyip radyoyu açtım. Benim sabit kanal Radyospor'dur. Çok sevdiğimden değil, hem Lig Radyo'ya gıcığım bir iki yayınından dolayı, hem de Fenerbahçeyi en çok eleştiren radyo bu Sadettin Saran'ın radyosu işte! Biraz karıştırdım radyo kanallarını, salak salak djler falan vardı, direk vazgeçip tekrar Radyospor'a döndüm. Engin Verel ve Murat Gerger bişeyler konuşuyorlardı telefona birilerini bağlayıp bağlayıp. ''İyi'' dedim kendi kendime, ''Şimdi Engin Verel ince ince Aziz Yıldırım'a sallayacak yine, dinleyicide smslerden Engin'e sallayacak, O cevap verecek, polemik yaşanacak''. Polemiksiz olur mu abi o trafiğin içinde!? Radyodan umudu kestim ama bir anormallik olduğu belli kaosun çapından. O ara Veliefendi Hipodromu'nu Bakırköy-Osmaniye'ye bakan tarafından yine ''gıdım gıdım'' geçtik, ilerde tabelayı gördüm: ''KADIKÖY ANKARA''. Fakat çevreyoluna bağlanan yola hiçbir arabanın sapmadığını gördüm. Laz'ım, saat onikiyi geçmiş içimden ''ulan hiçbiriniz o tarafta işi yok mu be!'' dedim. Sonra sapağa ben yaklaştım, aaa o da ne, polis barikatı!!! Anlamsız gözlerle polise baktım yavaşlayarak ''ne ayak'' babında. Polis baymış şekilde sol elini yukardan aşşağıya doğru sallayarak ''kapalı arkadaşım, devam etsene şurdan'' işareti yaptı. Biraz gittik ve bir tabela daha: ''ŞİRİNEVLER BAHÇELİEVLER EDİRNE''. Ben hala Laz'ım çünkü tabelayı görünce ''Yırttık bea'' tepkisi verip keyifle sigaramı yaktım. Normalde LM içerim. Dün akşam kız istemeye gittik ya, kutlamak için Marlboro almıştım, ondan yaktım bi tane. Ben hala Laz'ım. Sapağa yaklaşıp kapalı olduğunu görmemle, radyodan gelen dinleyici smsi suratıma patladı adeta: ''Engin Bey Ahmedinejad İstanbul'a geldiği için E-5'i trafiğe kapatmışlar''. İnanamadım önce E-5'in trafiğe kapatılabileceğine, tam inanamazken telefon çaldı, müdürüm arıyordu, ''Faruk nerdesin? Ben çıkacağım kimse yok, fabrikaya gelmen lazım'' dedi. Ne cevap vereceğimi bilemedim ''savaşın ortasında kaldım'' olabilirdi, ya da ''bizim ülke baydı abi, İran'a kaçıyorum ben, arabayı sınırda bırakırım''...''E-5 trafiğe kapanmış, ben Güngören'e doğru ilerliyorum'' dedim. ''Tamam'' dedi. ''Sahilden gelmeye çalışırsın hiç olmazsa''. Sonrasında saat 14:00 sularını biraz geçene kadar yaklaşık 1000 araçlık ''sahilden kurtarılmış bölgeye kaçmaya çalışan arabalar konvoyuna'' katıldım. 3 saat sonunda sahil yoluna vardık, ama E-5'in yeniden trafiğe açıldığı haberini de aldık. O ara Engin Verel kendisinden sonra program yapacak olan Cezayir Doğan'ın trafiğe takıldığını ve kendisi gelene kadar programa devam edeceğini söylüyordu. ''İyi'' dedim içimden. ''Engin Verel Aziz Yıldırım'a sallarken ben de AhmE-5dinejad'a sallarım literatürümdeki en son ve en sinkaflı küfürlerimi...


1 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

ben fulyada olmama rağmen etkilendim bu trafikten. geçen yıllarda da benzer bir durum olmuştu, havaalanından 3 saatte eve varmışık. Bu arada Engin Verel benden sonra A.Yıldırım'ı en çok eleştiren ikinci kişidir, severim kendisini.