10 Ağustos 2008 Pazar

Arjantin - Litvanya Maçını Ömer Üründül Yorumladı!!!

Şaka değil tamamen gerçek, sadece Arjantin - Litvanya maçının ''post''unda da bahsedebilirdim ama ayrı bir post açıp irdelemek istedim, zira maçın başlaması ve ekran karşısına oturmamla ilk önce sesini duyup ''yok ebenin .mı Ali Sami'' tepkisini vermemle birkaç pozisyon sonra suratıma şaşkınlık ve merakla karışık, ürperti içeren bir gülücük oturduğunu ev halkının bakışlarından anlayabildim. Henüz Ercan Taner'in NBA maçlarını anlatmasını yeni yeni sindirebilmişken benim gibi hassas bünyelerin bir anda algılayamayacağı bir olayı yaşadım. Apar topar elime kağıt kalem aldım ki ''basketbol duayeni'' Ömer Üründül'ün analizlerini bir ömür boyu saklayabileyim!:

---Maç 34-34 devam ediyor. Ömer Üründül'ün Arjantin hücumundaki yorumu: Öne geçme şansı bu şimdi değil mi basket bulursa! (Yok abi ofsayt çalarsa hakem öne geçemeyebilirler!!!)

---Maç boyunca yılmadan San Antonio Spurs'un pivotu Fabrizio Oberto'ya ''Roberto'' diye hitap ederek Arjantinlinin ''nick name'' ni yaratmış oldu.

---Ginobili'nin kaçırdığı müsait bir şuttan sonra: ''E tabi olimpiyat bu, başka yere benzemez!!!'' (2004 Atina Olimpiyat Şampiyonu Arjantin olurken Manu Ginobili'nin iki maçtaki son saniye basketleri Arjantin'e hayat vermişti ayrıca o turnuvanın en değerli oyuncusu Manu Ginobili olmuştu. Ha Pekin Olimpiyatları bir çeşit baskı yaratıyorsa Manu'nun üstünde, bunu da ancak Ömer Üründül gibi ülke aydınlarımız saptayabilir, senin benim gibiler anlayamayız)

---Arjantin Litvanya karşısında 8 ya da 10 sayı farkla geride ve skorboard bitime 8:30 dakika olduğunu gösterirken Ömer Üründül'ün müthiş tespiti geliyor: ''E artık Arjantin teslim oldu!!!'' (Vay anam vay, koca Arjantin 3 üçlük isabetlik farka 8 dakika kala teslim oldu ya ben sana bişey demiyorum Ömer Baba!!! Keşke 1:30 kala skor 75 - 75'e gelmişken de insanüstü bir tespitle '' Litvanya orta saha çeşitlemelerindeki üretkenliğini kaybedince skorda Arjantin'e yakalandı'' falan deseydin, ülkece tapardık sana)

Bunlar seçmece olanlarıydı içlerinde. Yoksa bütün maçı bu ve buna benzer tespitler eşliğinde izledim. Yorumcu olarak:

MURAT MURATHANOĞLU
KAAN KURAL
GÖKHAN GERMAN
YİĞİTER ULUĞ
hatta
MEHMET BATURALP
hiç olmadı
İSMET BADEM

gibi opsiyonları kullanmak varken Ömer Üründül nedendir, bu tercihi kim yapmıştır inanılmaz merak içerisindeyim. Hadi birisi bu (çok afedersiniz) ''denyoluğu'' yaptı, Ömer Üründül hangi akla hizmet bu teklifi kabul etti? Gerçi ortada bir teklif olmayabilir de! Yani Ömer Üründül uysal görüntüsünün arkasına bir Polat Alemdar yerleştirdiyse ''Açılın lan ben yorumluycam!'' demişte olabilir. Aman ya neyse işte, sanki her işimiz doğru düzgünde bir Ömer Üründül'ün basketbol maçı yorumlaması akıllara ziyan. Ha unutmadan şunu söyleyeyim: Ercan Taner'in NBA maçlarını anlatmasının da ötesine geçmeyi başardığımız için sonsuz tebrik ediyorum TRT çalışanlarını ve tabi ki halk kahramanımız Ömer Üründül'ü!!!

Son olarak Ömer Üründül'e Olimpiyatları izlerken ''yorumlama krizi'' tutarsa önerebileceğim spor dallarını sıralayacağım:

CURLİNG: Ömer Üründül'ün yorumu: ''Kollektif curling'' olabilir...

BOKS: Ömer Üründül'ün yorumu: ''Bloklar arası bağlantıları bozacak sert aparkatlar bunlar'' olabilir...

TENİS: Ömer Üründül'ün yorumu: ''Roger Federer ofans defans bütünlüğünü kaybedince Nadal'a kaybetmesi kaçınılmaz oldu'' olabilir...

GÜREŞ: Ömer Üründül'ün yorumu: ''Şeref Eroğlu'nun maçı kazanabilmesi için rakibine zamanlamalı hücumlar yapması gerekiyor'' olabilir...

Zaten Ömer Üründül basketbol maçı yorumladıktan sonra herşey olabilir...

2 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

Nefis bir yazı olmuş. Ben konuya farklı bir açı getirmek istiyorum. Bilenler mutlaka vardır, Ömer abimiz çok zengin biri. Hatta Türkiyenin gizli zenginlerinden. Bence abimiz vermiş parayı TRT'ye sponsor olup yorum haklarını satın almış olabilir. Ee ne demişler paranın rengi...

Faruk dedi ki...

Değerli dostum insan sadist olsa şu işkenceyi karşısındakine yapmazdı, rezalet bir durum oldu ya, youtube'da falan izlemen lazım. Ama dediğine de hak veriyorum Üründül'ün sırf egosunu tatmin etmek için harcayabileceği parası olduğuna hiç kuşkum yok...