24 Aralık 2008 Çarşamba

İlk Yarıda Beşiktaş...

Son birkaç sezondur ''olayların ve kaosun'' takımı olan Beşiktaş lige Ertuğrul Sağlam idaresinde başladıktan sonra ligin altıncı haftasının bitiminde Ertuğrul Sağlam ile yollarını ayırıp Mustafa Denizli ile anlaştı. UEFA Kupası'nda alınan 4-1'lik Metalist Kharkiv mağlubiyetine rağmen ligde yollarına ''namağlup'' devam etmişlerdi oysaki. Mustafa Denizli ile çıkılan 10 maçta ise siyah beyazlı ekip 4 mağlubiyet ve 2 beraberlik yaşayarak Ertuğrul Sağlam'ı ''mumla'' aradı. Derbi maçların ikisinden de mağlup ayrılan, Trabzonspor ve Sivasspor'la berabere kalıp, Kayserispor ve Ankaraspor'a mağlup olan Beşiktaş'ın zirvenin sadece 6 puan gerisinde olması Mustafa Denizli için bir şans bile sayılabilir zira bu olumsuz tabloyu temizleyebilmesi için önünde koca bir transfer dönemi ile birlikte oynanmamış tam 18 maç bulunuyor.

Beşiktaş ne yapmalıdır sorusunu soracak olursa cevapları benim açımdan son derece radikal oluyor. Birincisi yönetim kurulunun tepeden tırnağa değişmesi, ikincisi, ahı gitmiş vahı kalmış Mustafa Denizli ile yola devam edilmemesi, üçüncüsü ise acilen ''klas'' bir oyun kurucunun takıma kazandırılması. En azından bu sezon şampiyonluk iddiasının devam ettirilebilmesi adına bu değişikliklerin yapılması şart yoksa ligin ikinci yarısı Beşiktaş için daha büyük bir ''kaosa'' dönüşebilecekmiş gibi duruyor.

Beşiktaşlı oyuncuların üstünde bir de inanılmaz bir taraftar baskısı bulunuyor, desteği maksimum düzeyde olsa da taraftarın kötü sonuçlardan sonraki ''şiddetli'' tepkileri takımdaki oyuncuların üstünde ''kalıcı hasarlar'' bırakıyor. Bu açıdan baktığımda da Beşiktaş'ın bahsedilen fikstür avantajının öyle sanılan kadar iyimser bir tabloyu karşımıza çıkarmadığını düşünüyorum. Galatasaray maçından sonra hem şeref tribününde MHK üyelerine hem de saha içinde hakemlere saldırılması Beşiktaş için alışık olmadığımız bir durum değil aslında. Takım ne zaman kötü sonuçlar almaya başlasa her seferinde hedef tahtasına ya federasyon ya da hakemler koyuluyor. Yıllardır süregelen bu durumda Beşiktaş'ı ''yalancı çoban'' durumuna düşürüp, haklı olduğu ve hakkını arayacağı platformlarda dahi haksız gibi gösteriyor. Bana göre Galatasaray'dan sonra ligin en güçlü forvet hattına sahip olan Beşiktaş'ın alması gereken radikal kararlar ve uygulamayı yapabilecek gerçek bir lidere ihtiyacını olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş'ın yönetim kurulu tepeden tırnağa değişmediği sürece şu anki kulüp yapısına da baktığımızda, sezon sonunu en üstte görebilmek fazlaca iyimser bir yaklaşım olur bana göre...

Hiç yorum yok: