5 Aralık 2008 Cuma

Sercan Yıldırım Fenerbahçe Flörtü Hakkında...

''Beni Manchester'dan istediler fakat gitmedim'' esprisini mahalle arasında top oynayan hemen her çocuk mutlaka hayatında bir kez yapmıştır. Bu sözü 18 yaşında ve Bursaspor'da oynayan bir futbolcu söylediğinde ise garibime gitmişti. Ligin 13 haftası geride kaldı. Manchester'ın istediği fakat alamadığı(!) Sercan Yıldırım ligin ilk maçında hat trick yapmayı başararak ''hızlı'' bir giriş yaptı Turkcell Super Lig'e ancak bu hızın devamını getiremedi, arada Galatasaray'a da bir adet olmak üzere yalnızca üç gole toplamda da 6 gole ulaşmış oldu. 13 maçta 6 gol hiçte fena bir istatistik değil aslında ancak 12 maçta 3 gol olarak düşündüğümüz zaman, Güiza'nın performansına eş değer bir performans görmüş oluyoruz. Tanju Çolak 38 maçta 39 gol, Hakan Şükür ise 34 maçta 38 gole imza koymalarına rağmen Manchester'a gitme başarısını gösteremediler maalesef ama Sercan Yıldırım daha altyapıdayken Manchester O'nu keşfetmişti bile...

Son günlerin moda transfer hikayesi ise Sercan Yıldırım'ı Fenerbahçe'nin transfer etmek istemesi. Aslı var mı kesinlikle bilmiyorum ama olası transfer haberine göre biraz yorum geliştirmeye çalışacağım. Sercan Yıldırım benim gözlemlediğim kadarıyla son derece şımarık bir çocuk. Arda Turan'dan daha fazla ama Batuhan Karadeniz'den daha az. Bu ikisinin ortası. Ayağındaki sarı kramponlardan tutun da attığı gollerden sonraki sevinç gösterilerine kadar ''Ben artık oldum'' portresini çiziyor sıklıkla. Biraz piskopatlık yapıp Wayne Rooney'in Sercan'la aynı yaştayken hem de Premier League ve Şampiyonlar Ligi'nde attığı golleri izledim, özellikle de gol sevinçlerini. Son derece efendi geldi bana, ya dizlerinin üstünde kayıyor, ya da yumruğunu sıkarak tribünlere depar atıp takım arkadaşlarına dönüyor hemen kutlamaları kabul etmek için. Sercan Yıldırım'ın gol sevinçlerinde ise garip bir durum var bence. Ya şeref tribününü hedef alıp başkanına ya da yöneticisine ''Senin içindi!'' işareti yapıyor ya da Galatasaray'a attığı golden sonraki gibi ellerini iki yana açıp, suratına şaşkın bir ifade veriyor ve tribünlere dönüp ''Allah allah bu çocuk mu attı bu golü'' tarzında hareketlerde bulunuyor. Attığı gol ise De Santis'in dahi kalede olmadığı boş pozisyonda topu içeri iteklemekten ibaret. Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz gol sevincinden futbolcu karakteri analizi yapmayı ancak bunu yapmaktaki tek amacım Sercan Yıldırım'ın daha yolun başındayken ''Yolu bitirdiğini'' düşündüğünü göstermek. Yeteneklerini inkar edecek değilim ama Tarık Daşgün, Okan Koç gibi örnekler hala daha belleğimde duruyor. Yeteneklerini tam olarak sergilemeyip profesyonel bir futbolcudan başka her türlü hareketi sergileyen Sergen Yalçın'ı ise bu kategoriye koymayacağım çünkü Sergen'in ''doğaüstü'' bir oyun zekası ve sol ayağı vardı. O'nu izlemek gerçekten büyük bir keyifti ve ilerde olası torunlarıma ''Bir Sergen vardı siz bilmezsiniz'' diye hikayelerini anlatacağım bir futbolcuydu kendisi. Özetle Sercan Yıldırım cephesinde eminimki bu transfere dünden razılık vardır ama Fenerbahçe'ye giderse ikinci bir İlhan Parlak vakası yaşanacağından eminim.

Fenerbahçe cephesinden bakarsak ise, onlar için akıllı bir yatırım olabilir Sercan transferi. Makul ölçülerde ödenecek bir transfer ücretiyle ve gerekli eğitimle Sercan'dan ikinci bir Semih Şentürk yaratabilirler ama Fenerbahçe'nin geçmişe dönük bu tip genç oyuncu transferlerindeki ''karavanaları'' bu ihtimali biraz güçleştiriyor. Hele ki Sercan gibi ''Ne oldum delisi'' olmaya aday futbolcuların transferleri göz önüne alındığında. Peki Sercan Yıldırım Fenerbahçe'ye transfer olursa forma şansı bulabilir mi? Sağlam bir Semih'in ve Güiza'nın yanında imkansız gibi birşey bu. Semih Şentürk bunca gol atmasına, milli takım forması giyiyor oluşuna rağmen Fenerbahçe'de zaman zaman yedek kulübesinde oturabiliyor ve bu seviyeye gelebilmek için ''yıllarını yedek kulübesinde'' çürüttü. Oynayabileceği bir takıma gitse ya da kiralansa şu an Avrupa'nın elit kulüplerinden birinde oynuyor olabilirdi. Günlük başarıların esas olduğu kulüplerde bilhassa forvet tercihleri hep pahalı yabancılardan yana kullanılıyorsa Sercan Yıldırım gibileri transfer edip yeterli şansı vermek uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Aykut Kocaman'dan sonra Fenerbahçe'nin forvetinde efsaneleşen başka bir yerli futbolcu geliyor mu aklınıza? Tuncay Şanlı sol açık oynadı hatırlatayım. Elvir Bolic, Kostadinov, Atkinson, Oulare, Preko, Moldovan, Washington, Beschastnykh, Van Hoojdonk, Anelka, Nobre, Kezman, Güiza... Kaderleri hep aynı olsa da büyük umutlar beslenip transfer edildi onlar. İçlerinde en başarılısı ise Türkiye'de yetişmiş Bolic ve belli bir tecrübeden sonra Fenerbahçe'ye gelen Pierre Van Hoojdonk oldu ve bu ilginç bir gelişme değil. Nobre ise bence başarısını tamamen Alex de Souza'ya borçlu. Son bir kaç maçı saymazsak Beşiktaş'ta oynarken eskiyi yadettiği sıralarda ''içini çekiyor'' olmalı.

Sercan Yıldırım Fenerbahçe flörtü gerçekleşirse şayet, Sercan ya bir iki sene sonra Bursa'ya geri dönmeye ya da 25 bilemedin 26 yaşına kadar ''Genç forvet'' kapsamında değerlendirilmeye hazır olmalı, biraz burnu sürterse kendisi için iyi bile olabilir ancak benim temennim bir kaç sene daha Bursa'da pişmesi. Ondan sonra ister Fenerbahçe'ye ister ManU'ya gitsin şimdiki kadar yanlış bir karar vermiş olmaz...

Not: Bu yazı bu haliyle www.muhabirturk.com sitesinde de yayınlanacaktır...

1 yorum:

Melih Kazdağ dedi ki...

Ben fizikli,vücudunu kullanan forvetleri sevdiğimden bu oyuncuyu hiç tutmadım.Daha çok genç ve tecrübesiz.Yazdıklarından gördüğüm kadarıyla biraz da şımarık.Ama bu iyi bir oyuncu olamayacağı anlamına gelmez.Büyük takım için erken olduğunu düşünüyorum.